bu adam daha iki hafta önce
ibra edildi.
adnan polat'ı - ki berbat bir yönetim gösterdi, gitmeliydi - yollayan, yollarken
galatasaray marşlarını bağararak okuyan,
emile zola'dan alıntılarla
j'accuse beyler falan diye bağıran
zafer bayramı havasındaki
genel kurul,
polat'dan da beter yönetim sergileyen bu insana ''başkanım da başkanım, ama başkanım, yaptıklarınızı biliyoruz başkanım.'' modunda geçti.
şu saatten sonra
adnan polat'a gösterilen nefret dolu tavrın - gönderilmesi demiyorum dikkat, gitmesi iyi oldu. sadece o büyük coşku ve nefret havasını kastediyorum -
polat'ın yönetimine veya şahsına değil, doğrudan o koltukta
liseli olmayan birinin oturmasına olduğuna inancımı kimse değiştiremez.
#galatasaraytaraftaraaçılsın projesinin ne kadar önemli olduğunu anlamak, sonuna kadar desteklemek ve sahip çıkmak zorunluluktur. mesele
dursun özbek'leri yollamak değil, mesele
galatasaray'ı bu durumlara düşüren sistemi bitirmektir. bu da ancak şu zor dönemde
galatasaray adasını tesis yapmaya el kaldıranlarla değil,
juventus maçına kar altında 2 gün üst üste giden adamların karar mekanizması olmasıyla olur.
dursun özbek'e gelince.
dursun özbek;
ismet inönü'nün güzel bir sözünü hatırlatayım sana; ''iktidarda kalmak değil, itibarda kalmak önemlidir.'' galatasaray'a gönülden bağlı milyonların adının dahi geçmediği genel kurulun oylarıyla ibra edilip, iktidarda kalmış olabilirsin; ama şöyle bir tribünlere, taraftarlara, sokaklara bak sonra da
ismet paşa'nın bu sözünü düşün. unutma; iktidar geçici, itibar kalıcıdır; itibarla hatırlanırsın.
bu saatten sonra bir taraftar olarak benim
başkanım değildir, galatasarayla yatıp kalkan beni ''fan'' olarak niteleyen düşüncenin başkanıdır. başkan ifadesini kullanmamaya da özen göstereceğim.