1
asıl adı “doğan mebruk koloğlu” olup 1927 doğumludur. babası sadullah bey, annesi refika hanımdır. 1933’te 6 yaşındayken galatasaray’ın aşağı mektebi denilen ortaköy’deki ilk kısmında (şimdiki galatasaray üniversitesi binası) okumaya başlar. böylece eğitimin ilk adımından itibaren galatasaray kültürünü almaya başlar. 1939’da da galatasaray lisesine yazılır.
okulda boş zamanlarında futbol oynamaya merak salar ve ders aralarında arkadaşlarıyla top oynamaya başlar. maç günlerinde taksim kışlası içindeki taksim stadyumuna giderek maçları izler. stad yıkıldıktan sonra da galatasaray lisesi içinde yer alan ve “grand cour” denilen sahada top oynayan ağabeylerini izler. baba gündüz’ü ilk burada izler. bu maçlarda oynaya oynaya kendini bir anda takımın içinde bulur. özellikle istanbul liselerarası şampiyonluk kupasında fenerbahçelilerin bol olduğu boğaziçi lisesini finalde yenerek kupayı almaları onu lisede tanınır birisi olmasını sağlar. böylece 17 yaşındayken galatasaray’ın birinci takımında oynamaya başlar.
özellikle uzun boyu ve güçlü fiziği ile defansta oynamaya başlar. galatasaray futbol takımı genelde lise öğrencilerinden oluşmaktadır. bu da onun en büyük şansı olur ve ağabeyleriyle oynadğı maçlarda kendini gösterir ve galatasaray’da diğer ağabeyleri gibi amatör olarak oynamaya başlar. takım arkadaşları arasında baba gündüz, reha eken, bülent eken, torik necmi gibi isimler de vardır. inönü stadı, karagümrük stadı ve fenerbahçe stadında takımla birlikte maçlara çıkar. ali sami yen stadı yapılmadan önce şu an ki stadın yerinde “dutluk” tabir edilen yerde antrenmanlara çıkarlar. 22 yaşında şampiyonluk sevinci yaşar. ayrıca ayaklarının içe dönük olması nedeniyle “paytak” lakabını alır. takımdaki başarılı performansı onu şiirlere de konu eder;
“özcan, doğan ve rober sanki birer canlı sur,
hasım oyuncuları bu canlı sur durdurur.”
kulübün sokağı olan hasnun galip’te kardeşi orhan ve turgay şeren’le birlikte kaldığından gününün çoğunu galatasaray oluşturmaktadır. futbol haricinde “ileri” diye bir mecmua yazmaya başlar. konu içeriği de genellikle galatasaray, futbol ve takım arkadaşları yer alır.
fenerbahçe’ye karşı galatasaray forması ile 10 maç’a çıkar. bu maçlarda 3 galibiyet, 5 beraberlik ve 2 yenilgi alır.
1954-1955 sezonunda yaşının da ilerlemesi nedeniyle galatasaray’dan ayrılıp emniyetspor’a gitmek zorunda kalır. sonra da vefa’da oynar ve futbol kariyerine son noktayı koyar.
emniyetspor’dayken galatasaray’a karşı oynamak zorunda kalır ama galatasaraylılığı bir kenara bırakıp futbolunu oynar ve maçta beraberlikle ayrılırlar. maç sonrası galatasaraylı muzaffer sipahi “niye iyi oynadın bize karşı” der. o da “ben galatasaray’da maç satmayı öğrenmedim” der.
futboldan sonra ingiltere’ye antrenörlük kursuna gider. kurs sonrası kısa süreliğine kasımpaşaspor’u çalıştırır ve 1. lige çıkarır. daha sonra galatasaray’da yardımcı antrenörlük yapar, milli takımda teknik direktörlük yardımcısı olur.
futboldan sonra da kendini yazarlığa verir. gazetelerde yazılar yazar, yazı işleri müdürlükleri yapar. akşam gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yaparken çetin altan’ın yazdığı bir yazı nedeniyle beraberce hapse atılır. sağmalcılar cezaevinde cezasını çeker. çetin altan sağlık gerekçeleri nedeniyle affedilir hapisten çıkar ama o yazmadığı bir yazı yüzünden 21 ay hapis yatar.
hapisten çıktıktan sonra da hürriyet’te yazarlık yapmaya başlar. selçuk yula ile yaptığı haber fenerbahçe’den büyük tepki toplar ve hürriyet gazetesinin o zaman ki sahibi erol simavi de sahip çıkmayınca istifa etmek zorunda kalır.
…..
tsyd başkanlığı yapmasının yanında, galatasaray eğitim vakfının da kurucularındandır. galatasaray’ın 90. kuruluş yıl dönümünde ali sami yen ödülü almıştır. bunun haricinde bir sürü de ödülü vardır.
http://yfrog.com/kemzpacj
http://yfrog.com/hwl60ypj
http://yfrog.com/kk3ifqoj
http://yfrog.com/odftcefj
aslında yazılacak daha çok şey var da kısa keseyim dedim.
okulda boş zamanlarında futbol oynamaya merak salar ve ders aralarında arkadaşlarıyla top oynamaya başlar. maç günlerinde taksim kışlası içindeki taksim stadyumuna giderek maçları izler. stad yıkıldıktan sonra da galatasaray lisesi içinde yer alan ve “grand cour” denilen sahada top oynayan ağabeylerini izler. baba gündüz’ü ilk burada izler. bu maçlarda oynaya oynaya kendini bir anda takımın içinde bulur. özellikle istanbul liselerarası şampiyonluk kupasında fenerbahçelilerin bol olduğu boğaziçi lisesini finalde yenerek kupayı almaları onu lisede tanınır birisi olmasını sağlar. böylece 17 yaşındayken galatasaray’ın birinci takımında oynamaya başlar.
özellikle uzun boyu ve güçlü fiziği ile defansta oynamaya başlar. galatasaray futbol takımı genelde lise öğrencilerinden oluşmaktadır. bu da onun en büyük şansı olur ve ağabeyleriyle oynadğı maçlarda kendini gösterir ve galatasaray’da diğer ağabeyleri gibi amatör olarak oynamaya başlar. takım arkadaşları arasında baba gündüz, reha eken, bülent eken, torik necmi gibi isimler de vardır. inönü stadı, karagümrük stadı ve fenerbahçe stadında takımla birlikte maçlara çıkar. ali sami yen stadı yapılmadan önce şu an ki stadın yerinde “dutluk” tabir edilen yerde antrenmanlara çıkarlar. 22 yaşında şampiyonluk sevinci yaşar. ayrıca ayaklarının içe dönük olması nedeniyle “paytak” lakabını alır. takımdaki başarılı performansı onu şiirlere de konu eder;
“özcan, doğan ve rober sanki birer canlı sur,
hasım oyuncuları bu canlı sur durdurur.”
kulübün sokağı olan hasnun galip’te kardeşi orhan ve turgay şeren’le birlikte kaldığından gününün çoğunu galatasaray oluşturmaktadır. futbol haricinde “ileri” diye bir mecmua yazmaya başlar. konu içeriği de genellikle galatasaray, futbol ve takım arkadaşları yer alır.
fenerbahçe’ye karşı galatasaray forması ile 10 maç’a çıkar. bu maçlarda 3 galibiyet, 5 beraberlik ve 2 yenilgi alır.
1954-1955 sezonunda yaşının da ilerlemesi nedeniyle galatasaray’dan ayrılıp emniyetspor’a gitmek zorunda kalır. sonra da vefa’da oynar ve futbol kariyerine son noktayı koyar.
emniyetspor’dayken galatasaray’a karşı oynamak zorunda kalır ama galatasaraylılığı bir kenara bırakıp futbolunu oynar ve maçta beraberlikle ayrılırlar. maç sonrası galatasaraylı muzaffer sipahi “niye iyi oynadın bize karşı” der. o da “ben galatasaray’da maç satmayı öğrenmedim” der.
futboldan sonra ingiltere’ye antrenörlük kursuna gider. kurs sonrası kısa süreliğine kasımpaşaspor’u çalıştırır ve 1. lige çıkarır. daha sonra galatasaray’da yardımcı antrenörlük yapar, milli takımda teknik direktörlük yardımcısı olur.
futboldan sonra da kendini yazarlığa verir. gazetelerde yazılar yazar, yazı işleri müdürlükleri yapar. akşam gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yaparken çetin altan’ın yazdığı bir yazı nedeniyle beraberce hapse atılır. sağmalcılar cezaevinde cezasını çeker. çetin altan sağlık gerekçeleri nedeniyle affedilir hapisten çıkar ama o yazmadığı bir yazı yüzünden 21 ay hapis yatar.
hapisten çıktıktan sonra da hürriyet’te yazarlık yapmaya başlar. selçuk yula ile yaptığı haber fenerbahçe’den büyük tepki toplar ve hürriyet gazetesinin o zaman ki sahibi erol simavi de sahip çıkmayınca istifa etmek zorunda kalır.
…..
tsyd başkanlığı yapmasının yanında, galatasaray eğitim vakfının da kurucularındandır. galatasaray’ın 90. kuruluş yıl dönümünde ali sami yen ödülü almıştır. bunun haricinde bir sürü de ödülü vardır.
http://yfrog.com/kemzpacj
http://yfrog.com/hwl60ypj
http://yfrog.com/kk3ifqoj
http://yfrog.com/odftcefj
aslında yazılacak daha çok şey var da kısa keseyim dedim.