• 20
    müthiş koloğlu biraderlerin yaş olarak küçüğü, vücut olarak büyüğü. bu yüzden karıştırılırlardı hangisi ağbi, hangisi kardeş diye. ağabeyi iyi tarihçi o da galatasaraylı futbolcu , üstelik kendisinden sonra vefat etti. ikisi de galatasaray lisesi mezunuydu. ünlü libya valisinin oğulları idi ki babaları da başlı başına başka bir hikaye. ilk ekspat beyaz yakalı türk yönetici hikayesi denebilir.

    bugün (bulutsuzluk özlemi) oğlu sina (koloğlu) ağbinin yazısına rastladım. oradan gene kendisini hatırladım.
    bu yılki galatasaray’ı görmek isterdi. sağlığında rastlasaydı ne döktürürdü ama… kızardı “ okan gene oyuncu değiştirmekte geç kaldı” diye. gerçi muhtemelen geçen yılki galatasaray’ı bu yıla oranla daha çok severdi. savunma orijinli olmasına rağmen iflah olmaz hücum futbolu savunucusuydu. gerçek entellektüeldi.

    hiç unutmam. ali sami yende uzağa araba parkedip stada yürürken kendisini görüp yanına yaklaşıp kendimi tanıtıp stada beraber galatasarayla ilgili sohbet ederek yürümüştük. yaşına göre çok dinçti. sıfır kompleks, derya deniz bilgi... yalçın granit’le beraber günlük yazılarını adeta yutarak okuduğum insandı. yol bitsin istememiştim.

    hatırlayıp gene hüzünlendim.
  • 5
    asıl adı “doğan mebruk koloğlu” olup 1927 doğumludur. babası sadullah bey, annesi refika hanımdır. 1933’te 6 yaşındayken galatasaray’ın aşağı mektebi denilen ortaköy’deki ilk kısmında (şimdiki galatasaray üniversitesi binası) okumaya başlar. böylece eğitimin ilk adımından itibaren galatasaray kültürünü almaya başlar. 1939’da da galatasaray lisesine yazılır.

    okulda boş zamanlarında futbol oynamaya merak salar ve ders aralarında arkadaşlarıyla top oynamaya başlar. maç günlerinde taksim kışlası içindeki taksim stadyumuna giderek maçları izler. stad yıkıldıktan sonra da galatasaray lisesi içinde yer alan ve “grand cour” denilen sahada top oynayan ağabeylerini izler. baba gündüz’ü ilk burada izler. bu maçlarda oynaya oynaya kendini bir anda takımın içinde bulur. özellikle istanbul liselerarası şampiyonluk kupasında fenerbahçelilerin bol olduğu boğaziçi lisesini finalde yenerek kupayı almaları onu lisede tanınır birisi olmasını sağlar. böylece 17 yaşındayken galatasaray’ın birinci takımında oynamaya başlar.

    özellikle uzun boyu ve güçlü fiziği ile defansta oynamaya başlar. galatasaray futbol takımı genelde lise öğrencilerinden oluşmaktadır. bu da onun en büyük şansı olur ve ağabeyleriyle oynadğı maçlarda kendini gösterir ve galatasaray’da diğer ağabeyleri gibi amatör olarak oynamaya başlar. takım arkadaşları arasında baba gündüz, reha eken, bülent eken, torik necmi gibi isimler de vardır. inönü stadı, karagümrük stadı ve fenerbahçe stadında takımla birlikte maçlara çıkar. ali sami yen stadı yapılmadan önce şu an ki stadın yerinde “dutluk” tabir edilen yerde antrenmanlara çıkarlar. 22 yaşında şampiyonluk sevinci yaşar. ayrıca ayaklarının içe dönük olması nedeniyle “paytak” lakabını alır. takımdaki başarılı performansı onu şiirlere de konu eder;

    “özcan, doğan ve rober sanki birer canlı sur,
    hasım oyuncuları bu canlı sur durdurur.”

    kulübün sokağı olan hasnun galip’te kardeşi orhan ve turgay şeren’le birlikte kaldığından gününün çoğunu galatasaray oluşturmaktadır. futbol haricinde “ileri” diye bir mecmua yazmaya başlar. konu içeriği de genellikle galatasaray, futbol ve takım arkadaşları yer alır.

    fenerbahçe’ye karşı galatasaray forması ile 10 maç’a çıkar. bu maçlarda 3 galibiyet, 5 beraberlik ve 2 yenilgi alır.

    1954-1955 sezonunda yaşının da ilerlemesi nedeniyle galatasaray’dan ayrılıp emniyetspor’a gitmek zorunda kalır. sonra da vefa’da oynar ve futbol kariyerine son noktayı koyar.

    emniyetspor’dayken galatasaray’a karşı oynamak zorunda kalır ama galatasaraylılığı bir kenara bırakıp futbolunu oynar ve maçta beraberlikle ayrılırlar. maç sonrası galatasaraylı muzaffer sipahi “niye iyi oynadın bize karşı” der. o da “ben galatasaray’da maç satmayı öğrenmedim” der.

    futboldan sonra ingiltere’ye antrenörlük kursuna gider. kurs sonrası kısa süreliğine kasımpaşaspor’u çalıştırır ve 1. lige çıkarır. daha sonra galatasaray’da yardımcı antrenörlük yapar, milli takımda teknik direktörlük yardımcısı olur.
    futboldan sonra da kendini yazarlığa verir. gazetelerde yazılar yazar, yazı işleri müdürlükleri yapar. akşam gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yaparken çetin altan’ın yazdığı bir yazı nedeniyle beraberce hapse atılır. sağmalcılar cezaevinde cezasını çeker. çetin altan sağlık gerekçeleri nedeniyle affedilir hapisten çıkar ama o yazmadığı bir yazı yüzünden 21 ay hapis yatar.

    hapisten çıktıktan sonra da hürriyet’te yazarlık yapmaya başlar. selçuk yula ile yaptığı haber fenerbahçe’den büyük tepki toplar ve hürriyet gazetesinin o zaman ki sahibi erol simavi de sahip çıkmayınca istifa etmek zorunda kalır.

    …..

    tsyd başkanlığı yapmasının yanında, galatasaray eğitim vakfının da kurucularındandır. galatasaray’ın 90. kuruluş yıl dönümünde ali sami yen ödülü almıştır. bunun haricinde bir sürü de ödülü vardır.

    http://yfrog.com/kemzpacj
    http://yfrog.com/hwl60ypj
    http://yfrog.com/kk3ifqoj
    http://yfrog.com/odftcefj

    aslında yazılacak daha çok şey var da kısa keseyim dedim.
  • 6
    galatasaray ve galatasaraylılar için ne kadar önemli bir insan olduğu tcoskun'un entrysinde net olarak ortadadır. galatasaraylılar kendisini çok iyi tanımıyor. epey yaşlandı ve ortalıkta pek gözükmüyor. sebeplerden biri buyken, bir diğer sebep ortalığı çapulcuların kaplaması elbette.
    adam gibi, ona buna sataşmadan yorum yapan adamların, hele ki doğan koloğlu gibi bilge ve beyefendilerin ratingi yok günümüzde. doğan koloğlu'nu telegol'de düşünebiliyor musuz, gerçi kendisi iki gün sonra kaçar bunlardan.

    galatasaray yönetiminin "galatasaray efsanelerini anıyor" projesi müthiş bir iş. çok sayıda efsane yaşarken taraftara hatırlatılıyor, bilmeyenlere öğretiliyor. henüz doğan koloğlu yerini alamadı bu etkinlikte ama biz hatırlatalım, belki kulübün de aklına gelir.

    kendisiyle ilgili bir anım var, ucundan kıyısından galatasaray sözlük'e de bağlayacağım.

    bir reklamcı arkadaşım vardı galatasaray lisesi mezunu*. ne zaman maç olsa beni ofisine çağırır birlikte izlerdik. maç sırasında bana "bu niye faul, ofsayt ne lan, olur mu lan öyle, niye kırmızı kart çıkardı ki, böyle penaltı mı olur amk" şeklinde bir dolu soru sorardı. kullanıyordu herif beni.

    neyse, bir gün dedi ki: " usta sen bu futbol işini çok iyi biliyorsun, yazmak ister misin?"
    "istemez miyim lan, hep istediğim şey" dedim. bakın o zaman memlekette internet yok, dünyada bile yok belki de emin değilim.
    "seni doğan koloğlu ile tanıştırayım". böyle büyük fırsat olur mu.
    babayla konuşmuş, sen bir şeyler yaz, doğan abiyle seni buluşturucam dedi. hazırladım yazıları.

    babayla randevulaştık, leventte bir pastanede buluştuk. oturduk, epey konuştuk. bana bir dolu şey anlattı futbol, galatasaray, türkiyede futbol yönetimi konularında. pasta, çay, börek ısmarladı sağolsun.
    ve fakat, dedi ki "ben seni kendime asistan gibi alamam, sana maaş verilmesini sağlayamam, teklif bile edemem. ancak patron tarafından bana capo'yu sana asistan verdik derlerse olur". "para falan istemem, takılayım sizinle" desem de olamayacağını söyledi. benim böyle yazdığıma bakarak doğan bey'in böyle öküz gibi söylediğini sanmayın, bu tamamen benim öküzlüğüm (ifade anlamında lan). müthiş kibar, gencecik bir insanın hevesini kaçırmayacak, üzmeyecek şekilde söylemişti.

    yazılarım? evet doğan babaya verdim yazıları. aradan bir zaman geçtikten sonra bazı fikirlerimi kullandığını gördüm. hala bununla gurur duyarım.

    galatasaray sözlük bunun neresinde? doğan koloğlu'na verdiğim yazılardan sonra futbolla ilgili ilk yazılarımı galatasaray sözlük'te yazdım.

    allah uzun ömürler versin.

    (u: bu ve tcoskun'un entryleri halim abi'nin siparişi ve hatırlatmasıyla yazılmıştır, teşekkürler)

    edit: hayat tesadüflerle dolu ya da hiç bir şey tesadüf değil; bu yazıyı yazarken hep aklıma gelen, beni doğan koloğlu ile tanıştıran arkadaşım aykut altın'ı pazar günü çiçek pasajında galatasaray lisesinin yemeğinde gördüm. en az 15 yıldır görmüyordum, oğlunu direkt adıyla sormama şok olmuştur sanırım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın