kendisinden bekledigim tek sey icin;
(bkz:
cesaret prandelli)
kafasinda takima hayvan gibi kondusyon yukleyip, ligi silip supurmek gibi bir dusunceyle geldigini biliyorum. burak yilmaz'i "yeaa antrenmanlarda paso kosuyoruz yaptigimiz bisey yok, sorun prandelli'de" diye umit karan'a yakinisinin arkasinda bu gercek yatiyor. maclarda ayaklari bacaklarina dolasan futbolcularin, 80'de oyundan dusen orta sahanin, ilk yari gidip gelirken ikinci yari tekleyen kanatlarin hepsinin temeli prandelli'nin fiziksel guce cok önem vermesinden kaynaklaniyor. dunya kupasinda zamani kisitli oldugu icin asiri kondusyon yuklemek zorunda kaldigi italya milli takiminin bir örnegini yasiyor galatasaray. euro 2012'de de gruplarda 2 beraberlik ve bir galibiyet alan italya, sonradan acilarak ingiltere ve almanya'yi eleyip finale cikmisti. sonradan acilmalari fiorentina'da da görduk.
prandelli muhtemelen öyle bir sistemle galatasaray kariyerine baslamak istedi. ancak sartlarin kesmekes ve sabrin son derece dusuk oldugu bir ulke oldugumuzu unutmus gibi saskinlik icerisinde. öte yandan dunya kupasinda kafa olarak yipranmis bir sekilde dinlenmeden geldi galatasaray'a. uzerindeki bu takima alisamamislik, takimi sahiplenemeyisligin nedeni bu kafa yorgunlugu prandelli'nin. kendisi galatasaray ile anlastiginda hocanin kalitesinden en ufak suphem yoktu ama bu kafa yorgunlugu beni korkutuyordu. korkulan basa gelmis gibi duruyor.
ulkesinde inanilmaz bir baskidan cikip, inanilmaz bir baski ile karsilastigi baska bir ulkeye transfer oldu. futbolcular uzerinde en ufak bir baskinligi yok. yumusak ve seker gibi bir hoca olarak göruyor oyuncular kendisini. saha kenarinda da bizim yerlilerin anlayacagi "bagirip-cagiran" hoca profilinden uzak görunuyor.
benim hala umudum var. biraz daha cesaret cesare.