resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:45
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 2626
    belhanda'daki iş disiplininin 10 da 1'ine sahip olsaydı yolu türkiye'ye falan düşmez hadi hagi misali düştü diyelim ligin tozunu attırabilirdi. üstüne hamburg faciasıyla hatırladığımız o sezon uefa'ı da alabilirdik bir ihtimal.

    beyimiz deplasmanlara gitmez, canı isteyince antremana katılır kısacası götünün keyfine göre takılırdı.

    salt yetenek konuşacaksak da sneijder'den de daha yetenekliydi. ama işte yetenek tek başına karın doyurmuyor.
  • 2627
    takıma katıldığı dönemde, ligimizdeki yabancı kısıtlamalarıyla doğru orantılı olarak avrupa liglerinden oyuncuların da ligimizi tercih etme sıklığı bir hayli düşüktü.

    gs tv'de "cassio lincoln galatasaray'da" başlığı ve hemen arkasından dönen lincoln'ün skills klibiyle ekran başında çocuklar gibi sevindiğimi hatırlarım.

    ancak dönemin teknik direktörü skibbe ile kan uyuşmazlığı ve çeşitli maddi-manevi sıkıntılardan ötürü kulübümüzle olan gönül bağı olması gerekenden erken kopmuş ve yollar ayrılmıştır.

    buna rağmen oynadığı 42 süper lig maçında 13 gol 20 asist üreterek, günümüzde sırtında 10 numara giyip gezen futbolcu bozuntularını top diye oynayacak bir maestroydu.
  • 2628
    bazı anlar vardır, bilirsiniz içinizde yarattığı etki kadar dışarıda yankı bulmamıştır ama önemli olan bizim ne hissetiğimizdir. lincoln. sen gelmeden önce gelmeni tutkuyla bekledik, fc schalke 04 yöneticilerinden gelecek iyi bir haber için yavaş internetlerimizi saat başı meşgul ettik. sonra rahmetli başkan özhan canaydın heyecanla verdi bir açılış etkilinliğinde müjdeyi, "lincoln artık bizle" açıklamayı transfer sihirbazı haldun üstünel'le birlikte kafanda bir şapka taktığın açık hava imza töreni takip etti. orada yaptığı "büyük bir forma giyeceğim" açıklamasından sonra heyecanımız ve beklentimiz tamamen üst seviyeye çıkmıştı. yapamadı. belki skibbe dönemi yarım sezon harika bir futbol oynadı diyebiliriz. ama yapamadı. nedendir bilmiyorum ama bende en sevilen futbolcular listesinde adı nedense silinmiyor.
  • 2630
    o dönemler kuzenim ile birlikte delilercesine vakit ayırdığımız, internetten sağdan soldan ulaşabildiğimiz kadar süper ligdeki maliyeti düşük verimi yüksek oyuncuları araştırdığımız milliyet fantezi futbol platformunda (dimitar ivankovrakipsizdi* bkz: gol atan kaleci) transfer olduğu dönem roberto carlos ile birlikte 10 milyon euro ücreti olan en değerli iki oyuncudan biri idi ligimizde.

    galatasaraya olan bağlılığımın aşkımın pekiştiği en önemli senede, rahmetli dedem ile yazın akşam haberlerinden 15 dakika önce başlayan spor haberlerinde her gün sokakta pestili çıkmış halde bisiklet pedalı çevirdikten veya top oynadıktan sonra eve dedemin ‘koş haberler başlıyor, bakalım cimbomdan transfer haberi var mı?’ diye seslenişiyle koşturarak döndüğüm günler*. karl-heinz feldkampgibi yine rahmetli dedemin her fırsatta özellikle disiplini ile çok övdüğü, sevdiği tecrübeli bir hocanın başını çektiği o sezondaki* büyük değişimin getirdiği transferler içinde en önemlisiydi (bir diğeri tartışmasız tobias linderoth'du).

    o* ve ondan önce hatta ondan sonra gelen hemen her 10 numarada olduğu gibi ‘haginin bıraktığı, 10’un yerini doldurabilecek mi?’ sorularına mashar olmuş ve bu anlamda muhtemelen sneijder’e kadar bunun gerçekleşme umudunu en çok bizlere vermiş oyuncuydu kendisi. daha ilk lig maçında* rizeye karşı attığı müthiş gol acaba oldu mu, bulduk mu aradığımız 10 numarayı dedirtmişken maçın ilerleyen dakikalarında yaşadığı sakatlık ile oyundan çıkmasıyla birlikte aslında galatasaray kariyerinin nasıl devam edeceğinin ne kadar istikrarsız bir şekilde ilerleyeceğinin sinyalini vermişti belki de bizlere.
  • 2632
    deplasmana gitmez, sürekli sakatlanır vs. denerek çok üstüne gidildi. haklı olunan zamanlar da vardı. yine de tüm bunlar galatasaray'da gördüğümüz en iyi brezilyalılar'dan biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. o zamanlar genelde fenerbahçe yıldız transferler açıklardı, o yüzden biz lincoln'ü çok bekledik. rahmetli canaydın'ın, transferini açıkladığı an dün gibi aklımdadır. sağa bakıp sola attığı paslar, mesafe tanımaksızın attığı klas şutlar asla unutulmaz. büyük maçlarda da başarılıydı, sorumluluk da alırdı. sonra neler olduysa olmadı, bir şekilde yol ayrımına kadar enteresan dönemler yaşandı. bir de hangi anadolu takımıydı unuttum, maçın son dakikaları topu sektirerek ilerledi diye rakip takımın hocası bayağı hönkürmüştü. rakibe saygısızlıkmış. yersen.
  • 2633
    çok çok yetenekli, ama problemli oyuncudur. zaten bu kadar yetenekli bir oyuncunun problemleri olmasa yolu buraya düşmezdi, değerlendirirken bunun farkında olmak gerekir. bu denli yetenekli oyuncular bizim gibi ülkelere ya para için, ya da kendini kanıtlayabilmek için gelir. hangisi için geldiğini bilmeniz ve ona göre ortam yaratmanız gerekir. yani ya parasını eksik etmeyeceksiniz, ya da kendisini kanıtlamak için gerekli ortamı, takımı yaratacaksınız. ki parasını eksik etmemek bile bazen çalışmaz.

    mesela hagi, galatasaray'a gelmeden hemen önce futbolu bırakmaya karar vermiştir. inanılmaz yeteneklidir, cv'sinde barcelona, real madrid falan yazar ama istediği ortam olmadığında 30 yaşında futbolu bırakabilecek bir adamdır. geldiğinde galatasaray kendisine istediği ortamı sağlamış, o da galatasaray'a elinden gelenin en iyisini vermiştir.
  • 2634
    kendi hataları olsa da yetenek olarak muazzam bir futbolcuydu. hagi'den sonra gelen açlık sebebiyle gözümüze böyle mi geldi bilmiyorum ama skibbe takımın başında iken inanılmaz gol ve asist rakamlarına ulaştı yine de yaranamadı.

    ne kadar tehlikeli bir futbolcu olduğunun farkında olan ve iyi gidişinden rahatsız olan rıdvan dilmen başta olmak üzere bütün basın adamın üzerine çullandı. takım içinde kıskananlar ve günümüzde olduğu gibi o günlerde de bugünkü gibi algıya çabuk kapılan taraftarımız sayesinde adamın başını yedik.

    mesela 2008-2009 sezonunun ilk yarısında sadece ligde 16 maçta 7 gol 14 asist yapmış. 2.yarı ayarı kaçınca devreyi sadece 1 gol 1 asist ile tamamladı. istikrarlı olsa alex'in rakamları ile boy ölçüşürdü. bence alex'ten de bizim sneijder'den de daha yetenekliydi.

    kendini oyuna veren bir lincoln mübalağasız söylüyorum barça, real seviyesindeydi.

    %50 kendi hatası %50 de bizim hatamız sebebiyle ne yazık ki kendisine doyamadık.
  • 2637
    hiç unutmam bir deplasman maçıydı. topu havadan sektirerek bir oyuncuyu geçip yine sektire sektire topu yere düşürmeden topla biraz gitmişti. sonra rıdvan dilmen denilen ama asıl ismini herkesin bildiği azılı galatasaray düşmanı tarafından rakip oyuncuları küçük düşürüyor diye algı kampanyası başlatıldı. bildiğin herif çalım atarsın ama böyle de çalım atılmaz ki diye lincolnü baya baya eleştirdi. medyada baya üzerine gidilmişti.

    hatta o zaman mı yoksa başka bir şey mi neden olmuştu tam emin değilim ama adamda sakalkıran bile olmuştu stresten. zaten takım içinde ona karşı bir cephe vardı, bir de dışardan operasyon başlayınca iyice kopmuştu takımdan. ama açık konuşayım adam sırf yetenekti, muhteşem bir topçuydu. tek başına bize gelmeden önce fenerin içinden geçmişti schalke formasıyla.

    edit: clkovic der ki sami yen'deki hacettepe maciydi :) sonra baktım harbiden öyleymiş. demek ki neymiş hiç unutmam diye artiz artiz girmeyecekmişsin entrye, hafızai beşer şaşmakla mükellefmiş :(
  • 2641
    melankolik oldugum $u günlerde sol frame'de görmek istemedigim eski tadina doyamadigimiz futbolcumuz. yapman, etmen guzum! kalli transfer etmi$ti kendisini. hazirlik maçlarinda bir türlü oynatmiyodu. sabirsizlaniyorduk taraftar olarak. sonra sezon ba$ladi, goller, asistler derken bi sakatlandi, bir daha lig sonuna kadra toparlayamadi derken sezon bitti ve biz $ampiyon olduk cevat hoca ile. kalli malum hastaydi.

    sonra sezon sonu sancilari ba$ladi. gitmeler, gelmeker, geç gelmeler, vs. bir $ekilde bizimle 2. sezonu ba$ladi. 2. sezona da güzel ba$ladik kendisi ile. goller, asistler derken geldi klasik kasim ayi fener derbisi* çatti. maça güzel ba$ladik. 1. dakikada lincoln ile öne geçtik ama nasil yardiriyoruz. sonra yine lincoln frikikten ayi'yi avladi ama hakem endirek gerekçesi ile golü vermedi. sonra klasik senaryolar, selçuk $ahin'in bali devreye girdi, 1-1 oldu akabinde dagildik ve 4-1 maglup olduk.

    2007/08 sezonuna ait beyaz lincoln formami hala saklarim. hagi'yi de, lincoln'ü de, sneijder'i de canli izleyebilme firsatim oldu. üçü de çok özel futbolculardi. üçünün de ortak özelligi klasik 10 numara olmalari idi. yok artik, kalmadi onlardan.
  • 2642
    youtube'da açıp skill videolarını izlemesi keyifli olan yetenekli futbolcu. lakin bu yeteneği onu hayal ettiğim, rakip üzerinde baskı kuran, oyununu dikte ettiren, sürekli arayan kazanmaya odaklı bir galatasaray'a koymama yetmiyor. bir maçı tek başına çevirebilirken ertesi hafta soğuk ve karlı sivas deplasmanına gidecek mi bilmiyoruz. canı istediğinde oynayan, maç seçen, deplasman sevmeyen oyuncularla bir yere kadar maç kazansanız da, şampiyonluk kazanamazsınız. nitekim, kalli de lincoln'süz bir takımla şampiyonluk ipini göğüsleyebilmişti. çünkü o işin lincoln tipinde ciddiyetsiz ve aidiyetsiz oyuncularla olmayacağını çok iyi biliyordu. sahi, schalke 04, 28 yaşındaki lincoln'den neden bu kadar çabuk vazgeçmişti ki. lincoln ile kıyas yaparak, younes belhanda'ya da gamsız diye sallamak da ne bileyim... insanlar gamsızın sözlük anlamını da bilmiyor herhalde.

    (bkz: tdk)
  • 2643
    bana göre galatasaray tarihinin en fazla abartılan oyuncusu.
    sebepleri;
    *gheorghe hagi'nin boşluğunun bir türlü doldurulamaması. bence hala dolmadı orası ayrı.
    *alex de souza gerçeği. ezeli rakibin gol atan, attıran kaliteli bir 10 numarası varken, taraftar da aynı etkiyi yapabilecek birini ister. o dönemin transferlerinde ''3 alex eder, 5 alex eder'' tarzı ölçüt kullanılırdı. carrusca için de kullanıldı bu.
    * fenerbahçe'nin anelka, appiah, alex tarzı yıldızları varken, galatasaray'ın saidou, iliç, marek heinz gibi daha az popüler oyunculara sahip olması, süperstar oyuncu isteğini tavana çıkardı.

    tüm bu psikolojik, sosyolojik etmenlerden dolayı lincoln, uzun yıllar çocuğu olmasını bekleyen bir ailenin tek çocuğuymuş gibi coşkuyla karşılandı, abartıldı, şımartıldı.
    kusurunu görmeyip, yaptıklarını çok ön plana çıkardı taraftar. gençlerbirliği maçının son dakikasında attığı golü herkes konuşur. ama serkan çalık'ın trabzon'a son dakikalarda uzaktan attığı golü kimse konuşmaz. sebebi de, lincoln ailenin yıllardır beklediği tek çocuk olmasıydı.
    yalan yok, lige de fırtına gibi başladı. ilk haftalarda ceza sahası dışından attığı iki golü de hatırlıyorum fakat olmadı, çok kaprisli, çok zayıf kaldı.
    duran topların başına geçerdi ama galatasaray kariyerinde 1 tane bile frikik golü yoktur.
    ikili mücadeleye girmezdi. hagi tekme tokat top sürerken, lincoln'de bu özellik yoktu.
    birçok deplasmana gitmediğini hatırlıyorum. uzun ve kronik sakatlığı yoktu ama zorlu anadolu deplasmanlarında takımı yalnız bırakırdı.
    ''beşiktaşı bana bırakın, kendimi affettireceğim'', ''feneri bana bırakın'' tarzı haberlere konu olurdu. hatta brezilya'ya döndüğünde kuzenimle bunun geyiğini yapıp, ''lincoln santos'u bana bırakın demiş eheh ehe'' derdik*
    rakiplere psikolojik üstünlük kuramazdı. rakip oyuncuların çok fazla çekindiği bir isim değildi bence. oysa ki hagi hem rakibi, hem hakemi etkisi altına alan bir karakterdi. öyle bir şey bekledim ama olmadı.

    sonuç olarak, çok büyük beklentilerle geldi, ''tanrı beni olmam gereken yere gönderdi'' dedi, ama olmadı.
    kendisi no look pasları, 5-10 bin kişinin havalimanında karşılaması, kadıköy'de sayılmayan frikik golü, sakal kıran sorunu yüzünden ''lincoln yanağına sarımsak sürüyor ve sarımsak kokuyor'' haberiyle aklımdan hiç çıkmayacak.
  • 2644
    süper lig kariyerinde toplamda 3291 dakika süre almış, 36 maça tekabül ediyor. yani bu arkadaş yılın yarısını brezilya'da yarısını başka yerde geçirirken arada sırada kafasına esince oynayarak 36 maçta 13 gol 20 asist yapmış. yani hiç de öyle abartılan bir oyuncu falan değildi. düzgün bir psikolojide futbol oynamaya istekli olarak galatasaray'a gelseydi şu an tarihimizde muhtemelen hagi'nin ardında ismi yazılıyor olacaktı.
  • 2646
    2007-2008 sezonu o camura batmis 19 mayis stadi zemininde, genclerbirligi deplasmaninda, son dakikalarda hic yoktan cika gelip umit karan’in* ceza yayi sol cizgisine yakin bir yerden kafayla indirdigi topa gelisine sag ayaginin disiyla vurmus ve uzak koseye golu yazmisti. mac oncesi feldkamp “istifa” etmis ve yardimcisi ahmet akcan’da beraberinde gitmisti. o yuzden maca kondisyoner cevat guler ile cikan takimimiz (iddialara gore o surecte kadroyu hakan sukur ve hasan sas kurmustu) bu maci lincoln’un son dakika goluyle kazanmis ve o sezon sampiyonlar liginde tarihinin senesini yasayan fenerbahce’yle yarisi koparmamisti.

    gene birkac hafta sonra o donemki adiyla istanbul buyuksehir belediyespor olan simdinin basaksehir’i ile oynanan macta da sov yapmisti. attigi gol cok yavan kalsa da takimimiz fenerin alex’e uyguladigi sistemi biraz modifiye ederek 4-4-1-1 formasyonunda ve o maca kadar uc buyuklere mac kaybetmeyen ve iki hafta oncesine kadar galatasaray ile adi gecen buyuk kimyager sir abdullah avci’ya 3-0 ile ilk uc buyuk yenilgisi yasatmisti. o donem fatih terim stadi insa edilmedigi icin 1 yil oncesi bize sampiyonlar liginde kabus yasatacak olimpiyat stadinda oynamistik. mactaydim. zannedersem “haydi bastir galatasaray, en buyuksun galatasaray, yonetim futbolcu taraftar, sampiyonsun galatasaray” tezahurati ilk kez soylenmisti. “yonetim istifa” disinda yonetim sozcugunu ve bunu olumlu sekilde kullanan ilk tezahurat buydu galiba. bir de akilli telefonlarin henuz yeni yeni ciktigi bir donem oldugundan simdiki 2001 dogumlu youtube ergenleri gibi paso story paylasip mal mal yorumlar yapan guruh yoktu. elimdeki 1 bucuk megapiksel sony eriksson telefonla iki uc dakikalik kayit almistim izleyip izleyip dururdum.

    neyse konunun disina cok ciktik. velhasil lincoln o iki maca birde sezon basi ilk 4 haftaya damgasini vurarak yarisindan fazlasini sakat gecirdigi sezonana aslinda biz farketmeden cok buyuk katki vermisti. belki cogu maci kacirdi ama ilk haftalarda attigi gollerle bi hava yakalamamiza sebep olmus, son 6 haftada gene sakatlanana kadar kritik maclari kurtarmisti.
  • 2649
    zamanında çok sevilip çok güzel hatıralar yaşanan ancak kanlı bıçaklı ayrılındığı için hiç bir zaman iyi hatırlanmayacak eski sevgili gibidir. hayatımın en travmatik maçı olan 19 mart 2009 galatasaray hamburger sv maçının sonucunun baş müsebbibidir. çoktan koparıp gidebileceğimiz maçta bilerek oynamamıştır. 2000den sonra belki de ilk kez uefa kupasını almaya en yakın olduğumuz, üstelik finalinin kadıköy’de oynanacağı ve muhtemel bir şampiyonlukta fenerbahçe isimli oluşumu kutuya koyup rafa kaldıracağımız sezonda bir hayali suyu düşüren isimlerin başında gelmektedir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın