resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:45
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 2614
    hacettepe maçıydı sanırım. rakip kırmızı kart görüp eksik kalmıştı.

    lincoln orta sahada topu sektire sektire sürüp dribling yapmıştı. medya durur mu vermişti küsküyü '' vay efendim karşındaki rakibi küçük düşürüyorsun diye ''

    volkanın götüyle tuttuğu topa alkış tutan medya yapmıştı bunu. eleştirmişti.

    lincoln'ün top sektirişi batmıştı gözlerine ama volkan'ın götü umurlarında değildi.
  • 540
    ergün penbe, galatasarayın son yılların en büyük maçına çıktığı saatlerde bowling oynuyormuş, yanında iki sarışın kızla, ankara'da. umurunda mı işin içinde kendi yoksa galatasaray'ın maçı. ha umurunda elbet, galatasaray ne kadar karışırsa, ne kadar kötü sonuç alırsa onlar için o kadar iyi. çünkü onlar, hakan ünsal, ergün penbe, hakan şükür, bülent korkmazlar...., galatasaray tarihinin en büyük macerasını kazanmışlardı. ortak olmak istemezler artık arda'yla, sabri'yle, hakan balta'yla..... bir 3. avrupa kupasına.

    o yüzdendi korkuları, muhtemel bir avrupa kupası daha kaldırma olasılığı uykularını kaçırmıştı. kendi arkadaşlarının gelmesi birinci adımı attırdı onlara. ama orada kalması, hatta uzun süre oralarda kalması ve hatta, galatasaray'ı başka zaferlere taşıması işlerine gelmez. her potansiyel hoca gibi, çekilip bir kır kahvesinde bir arkadaşının tökezlenmesini beklemekle, lak lak la geçer ömürleri.

    galatasaray'ın kurtuluşu için ulema fetva verdi. lincoln belasından kurtulunmalıydı. ilk yarının en büyük futbolcusu, avrupa'nın en çok gole asistanlık yapmış adamı, şaşı yaptığı defans futbolcularının kabusu, daha doğrusu kendi kabusları lincoln'ün kovulması için kutsal ittifak yaptılar. ne yazık ki başardılar, biz bu sütunlarda bülent korkmaz'ı şahlandırma, taraftarı gaza getirme destanları yazarken, nereden bilebilirdik ki, kaptan'ın da aynı damardan beslendiğini. aynı sırada bekleyen diğerleri gibi galatasaray'ın devrilmesini beklediğini. ben nereden bilebilirdim ki, her sıradan futbolcunun hoca olduktan sonra kendi egosu tatmin yolunun takımın bir yıldız futbolcusuna gününü göstermekten geçmesi gerektiği taktiğinin, bülent içinde geçerli olduğunu.

    trabzon maçı öncesi basına kapalı idmanda, lincoln'e koş demiş, lincoln koşmamış, iyi ki tuvalet temizlemeye göndermemiş, o işi de yapmazdı lincoln, niye koşsun be kaptan. barış'ın koştuğu kadar niye koşsun. lincoln sabri kadar koşarsa o pasları atabilirmi. sen oynarken suat kadar koşuyormuydun?

    gözümden gönlümden düştün hocam. artık benim için sen final maçında çıkık omuzla oynayan, ve kupayı kale arkasında ağlayan bizlerin önüne getiren büyük kaptansın. bir ay geçmeden anladık ki bizim anlamakta zorluk çektiğimiz, ne yazık ki elimizden bir şey gelmeyen şebeke çarkının bir dişlisi olduğun için takımın başına getirilmişsin. el birliği yaptığın eski takım arkadaşlarının medyadaki desteğiyle, ve onlara ilave lincoln'den , dolayısıyla galatasaray'dan korkanların yüreğine su serptin. lincoln'ün işini bitirerek galatasaray'ı kurtardın.

    lincoln gider, galatasaray disiplini kurtarılır. bu arada milyon dolar kaçmış önemli değil, futbol, turnuva bu sezon bitmiyor ki. ver demecini, biz balık hafızalı keriziz nasılsa, 1-2 sene içinde avrupa şampiyonu olacakmış. oh be ne rahatladım, kaptanın bu sözünden sonra. artık lincoln'ün yerine mehmet güven, aydın yılmaz, ya da hasan şaş oynayabilir. galatasaray'lı olmak yeter, oynamaları için. kupa, şampiyonluk bunlar dünyevi şeyler, olmasa ne yazar. maksat galatasaray'ın adı lekelenmesin. maradona'nın hocası bülent korkmaz olsaymış, maradona diye bir futbolcu olurmuymuş acaba? galatasaray kupalar almasaydı, hemen hemen aynı tarihlerde kurulmuş, alibeyköy adaletspor'dan ne farkı olurdu? vefa'dan daha çok taraftarı olabilirmiydi?

    küçük adamlar, sahip oldukları şeyin büyümesini istemiyorlar. küçük olsun bizim olsun mantığındalar. lincoln anasından bu şekliyle doğdu sanki. adamın yıllardır oynadığı futbol sayesinde küçük bir muz cumhuriyeti bütçesi kadar para etmesinin anlamı yok. shalke'nin hocası her kimse gelsin florya'da antrenörlük öğrensin.

    evet, başta sayın eski futbolcularımız gözünüz aydın, lincoln bitti. o esrarıengiz pasları çok arayacağım kendi payıma. lincoln'den çok daha iyi futbolcu gelebilir, daha iyi pas atan, serbest vuruş kullanabilen, koşan, hocaya ibat eden çok futbolcu gelir geçer ama lincoln'ün attığı pasları artık bu gözler göremeyecek. sizin de gözünüz aydın lincoln'lü galatasaray'dan korkan takımlar, lincoln'den çalım yememek için baltaları kuşanan futbolcular. nedense lincoln'ü sevmeyip sürekli şahsi küfür eden galatasaray'lı taraftarlar size de geçmiş olsun.

    yalçın küçük anlatmıştı. odtü'de öğrenci lideriyken, mazlum, sessiz, siyasete pek bulaşmak istemeyen anadolu çocuğu satılmış adlı bir asistan varmış. bir gün yalçın küçük öğrencileri örgütleyip yürüyüş düzenlemiş rektörlüğe karşı. slogan ata ata yürümüşler.''satılmış rektöööör, satılmış rektööööör'' o sırada asistan satılmış peyda olmuş liderliğin yanına gelmiş. ''bağırmayın arkadaşlar, ben rektörlük yapamam, yapamam, yapamam''

    asistan satılmış kadar bile olamazlar bunlar. kendilerini trapattoni'yle eş koşarlar. ben yapamam demezler, diyemezler. maymun olup çekip giderler normal düzen olsa. dedik ya normal olsa her şey. ne yazık ki teşbihte hata olmaz ise, vaziyet tamda ''çingeneye beylik vermişler'' vaziyeti. hepinize geçmiş olsun lincoln fevkinde gelip, gelecek tüm futbolculara stadları dar etmek için ağızlarından salyaları eksik olmayanlar.

    büyük casio de sauza suarez lincoln; 1 numara fazla geldin bizim ligimize. burası deseleksiyon ülkesi, burada hiç kimse hak ettiği makamlarda olmaz. burada aslanı fareye kovalatırlar. sen şebekenin has evladı erdoğan arıca'yı top sektirerek rencide ederken ürküttün vak vakları. hagi futbolcu olarak giderken boğazım düğümlenmişti, hoca olarak giderken ciğerim parçalandı, travmayı, sen ali sami yen' in çıkış tünelinden ilk çıktığındaki ''lincoln, lincoln'' sesleriyle biraz olsun atlatmıştım. senin gidişinde de futbola lanet edip inzivaya çekilirim her halde. birde sen giderken arda turan'a da bir şey olursa bu benim futbol intiharım olur, dayanamam.

    şimdiden güle güle lincoln,sayende biraz daha futbolu, futbolcuyu sevmiştim. seni unutmayacağım.
  • 1224
    lincoln yanlış evliliktir. hiç ummadığınız anda karşınıza çıkan, birden hayatınızın tam merkezine oturan, dünyada tek sandığınızdır. en kıymetliniz, her kaprisini çektiğiniz ama zamanla aslında doğru tercih olmadığıni anladığınız, ayrılığın en iyi yol olduğunu anladığınız, boşanmak istiyorum dediğinizde kabul etmeyen, yüklü nafaka isteyen, sonunda allah belanı versin be dedirten eski karınızdır lincoln.
  • 1514
    sözlük yazarlarının bazılarının yazar olmadan önceki bir dönem hafizalarını yitirmiş olduğunu gösterdi son günlerde.
    hanımlar beyler, sezon başı beklendi bu adam siz hatırlamazsınız.
    o sıralar yazar olmadığınız için sanırım. ya da ne bileyim askerde falan olabilirsiniz, finaller çok ağır geçiyordu da olabilir. işler çok yoğun olabilir, denizde kulağınıza su kaçmış olabilir.
    geçen sezon sonunda kimse arkadaşı kadro dışı falan bırakmamıştı, kendisinden aylarca haber alınamadı. casus filmlerinde olduğu gibi haberler çıktı. berlin'de görüldü, aslında antalyada tatilde, hayır efendim brezilyada şeklinde.

    frank rijkaard'a sordular lincoln konusunda ne yapacaksınız diye. hoca da dedi ki; gelsin bir konuşalım karar veririz. burayı büyük harfle ve bolt olarak yazmak istiyorum. adam gelmedi hiç hocayla görüşmeye. uçtunuz mu siz? hala gelsin de oynasın da. adam seni istemiyor.

    hey ! sana söylüyorum lincoln gelsin isteyen, adam seni istemiyor. sen hala onu istiyor musun? yeter artık yahu.
  • 2761
    yıll 2007, galatasaray asbaşkanı adnan polat lincon'e her maç atılan ancak sarı kart ile dahi cezalandırılmayan tekmelerden sonra basın önüne geçip, "böyle yıldız oyuncularımızı korumamız gerekiyor, her maç tekme yiyor anca kimse cezalandırılmıyor" minvalinde bir açıklama yapmıştı.

    o gün fb ve bjk kardeşler "kimseye ayrıcalık yapılamaz" diye naralar atmış, medyadaki yorumcularsa "bir şey yok, ligimiz tempolu bir lig bunlar normal" diyordu.

    yıl 2024, beşiktaş yöneticisi feyyaz uçar çıkmış "rafa silva'ya sert fauller yapılıyor. kırmızı veriliyor ama yetmiyor demeki ki" şeklinde yorum yapıyor. kırmızı kart da yetmiyormuş. idam yeterli olur mu diye sormak lazım.

    17 yıl sonra gelen birebir aynı talep sonrası eminim ki medya "feyyaz uçar haklı, önlem almak lazım" şeklinde bir tavır takınacak.

    galatasaray her zaman yalnız, zirvede alnın teriyle şampiyonluklar, başarılar kazanmaya çalışıyor. bu eskiden de böyleydi. bundan sonra da hep böyle olacak.
  • 1586
    gitmiş ve ukdemi doldurmuştur. galatasaray transferinden para kazanacaktır muhtemelen.
    yaptığı iyi-kötü şeyler mukayese edilirse çıkacak bir çok fikir vardır hakkında.

    örneğin;

    ben size derim ki '' al oğlum alttaki linke bak adam üç kere yüzde yüzlük gol pası vermiş.''

    http://www.youtube.com/...;amp;feature=related

    oyun kurmanın kralını yapmış. bu adam şimdi burada olsa oynar derim.

    siz de bana dersiniz ki;

    al oğlum alttaki fotoya bak;

    http://i.radikal.com.tr/...4/fft5_mf137208.Jpeg

    bu adam böyle karaktersizdi.

    ben size;
    ''o hareketi yaptığı adam da gençlerbirliğindeyken el-kol yapmıştı''derim, siz de dersiniz ki;
    lan oğlum adam kırık kol ile oynadı falan.

    bu böyle sürer gider.

    ancak bilinmelidir ki; bardağa dolu tarafından bakmayı çok zor beceren insanlarız. olayların iç yüzünü bilmeden sallamayı da severiz. bir kişi de çıkıp lincoln'ün takımdaki diğer arkadaşları ile ne kadar geçindiğini sorsun. kampa arkadaş getirdi diye ceza alan lincoln ve hakan şükür ikilisinden kral affedildi ve unutuldu ama hep lincoln'ün sorumsuzluğu yazılıp çizildi.

    ribery olayında medya gazı, lincoln olayında medya gazı, kewell da aynı, arda desen psikolojisini bozdular. keita ipe gönderildi milyon euro ceza aldı basın tarafından.

    kim inandı? taraftar.
    kim gaza geldi? taraftar.
    hürriyet dışarı diyen kim? taraftar.
    türk spor basınından hoşnut olmayan kim? taraftar.
    iki gün sonra lincoln'ün galatasaray'a zararı ...milyon euro diye g.tten sallama haber yapılınca inanacak kim? taraftar.

    cassio de souza soares lincoln skandalı medyanın başarısıdır.

    kendisinin en büyük hatası bu sezon başı kampa katılmak yerine takım araması olmuştur.
    onun galatasaray'ı silmesine sebep olanlar kimlerdir acaba.

    bilmediğimiz çok şey var, yalnız bildiğim de şudur; bu takımda olsa forması sabit kalırdı sezon başından bu yana. hem de kasaplara rağmen. zira bu kasaplar geçen sene de vardı. fakat lincoln oynuyordu. şimdi lincoln yok ama kasapların yeni kurbanları var, medyanın da...

    edit: ümit karan dan daha disiplinsiz ve sorumsuz değildir. fakat medyada yazılıp çizilmesinin, galatasaray taraftarına kötü gösterilmesinin sebebi medyaya korku salmasıdır.

    lincoln'ün tanımı herkes tarafında farklıdır. sorumsuz,dangalak falan. içimdeki tanımı;

    fenerbahçe medyasına en çok korku veren galatasaray oyuncusudur ikincisi için bakınız;

    (bkz: abdul kader keita)
  • 611
    gitsin anasını satiyim, gitsin kurtulsun, suçlu o çünkü. tek suçlu lincoln, neden;

    çünkü 10 defa top sektirerek bizleri hagivari mest ettiği için,
    futbolu kıçıyla değil de aklıyla oynadığı,
    sağ tarafa bakıp sola asist yaptığı,
    rakiplerimizi iyi futboluyla korkutup, çekindirdiği,
    çok para kazandığı ve geç geldiği,
    takıma yararı olduğu, adam eksilttiği, alda at dediği,
    sürekli herkesin kötü yanından bahsettiği,
    her golden sonra taraftarın önünde eğilip armasını öptüğü,
    ümit karan, sabri, aydın gibi torpilli olamadığı,
    televizyona, kameraya çıkmadığı,
    30 maçta 20'den fazla asist yaptığı,
    sürekli kazmalar tarafından sakatlanıp, 'nerdeydi şu zaman?' denildiği,
    yeni hocasına kendini sevdiremediği,
    en istekli ve arzulu zamanlarından oyundan alınıp maça çıkamadığı,
    brezilyalı olduğu,
    fenerbahçedeki brezilyalılar gibi olamadığı,
    kramponların siyah olduğu,

    için

    lütfen defol git lincoln!
  • 2609
    2008-2009 sezonunun ilk yarısı haricindeki performansı iyi değildi tabii ki formamızı giydiği süreçte.
    ama geliş hikayesi 2007 yazıma renk katmıştı.
    tarih, 15 haziran 2007.
    saint-joseph'teki ilk eğitim yılımda, başlarda zorlanmama rağmen fransızcamı iyi denilebilecek bir seviyeye çıkarmış, yaz tatilinin gelmesini bekliyordum.
    artık fransızca hazırlık senemin son günleriydi.
    hava da epey bir sıcaktı doğrusu.
    eve dönmek için servise bindim.
    sıcağa dayanamayıp uyuyakaldım.
    uyandığımda serviste radyoda öğle haberleri vardı, hani bu müzik kanallarındaki kısa 1-2 dakikalık haber turları olur ya onlardan işte.
    haber turunun sonunda da 1 veya 2 tane önemli denilebilecek spor haberi verilir.
    bir anda bir haber duydum. çok kısaydı.
    "galatasaray lincoln transferinde sona yaklaştı."
    öğrencilik hayatımda, eve yaklaşırken evi arardım ki inip beni karşılasınlar.
    heyecandan evi aramayı unuttum.
    ben galatasarayla ilgili güzel bir haber duyduğumda eğer oturuyorsam hemen ayağa kalkarım. öyle bir huyum var.
    araç hareket halindeyken ayağa kalkacaktım az kalsın. son anda durdurdum kendimi.
    neyse, annem aşağıya indi ve beni aldı.
    eve yürürken, o birkaç dakikalık zaman geçmek bilmedi.
    sürekli "vay be lincoln, lincoln." diyordum.
    annem de "kimmiş o, iyi futbolcu mu bari?" diye sordu.
    "evet evet." dedim.
    hemen eve gelip spor haberlerini açtım. ama pek bir şey yoktu lincolnle ilgili.
    "allah allah radyodaki kısa haberlerde bile çıktı, geniş kapsamlı spor haberlerinde neden çıkmıyor ki?" diye düşündüm kendi kendime.
    o gün böyle geçti.
    ertesi gün lincoln'ün takımımıza transfer olacağına ilişkin haberler iyiden iyiye dillendirilmeye başlandı medyada.
    "lincoln transferi bitmek üzere.", "lincoln galatasaray'a geliyor.", "lincoln transferi %90 ihtimalle olumlu sonuçlanacak." sözleri birbirini kovalıyordu.
    sanırım 20 haziran 2007 çarşamba günü, zenit'in de lincoln'e talip olduğu ve iyi denilebilecek bir tutarı gözden çıkardığı söylendi.
    ertesi gün, 21 haziran 2007 perşembe günü ise lincoln transferinde sorun olmadığı ve artık transferin bitme noktasına geldiği haberini yine radyodan dinledim.
    kafam karışmaya başladı.
    "ne olacak acaba bu işin sonu?" demeye başladım.
    sonra da belki üzüntüden veya bekleyişimin olumsuz sonuçlanacağına dair hissettiğim endişeden olacak ki; "amaaaan gelirse gelir, gelmezse gelmez. bana ne!" dedim ve bu transfere ilişkin haberlere bakmama kararı aldım.
    saatler ilerledi, akşam oldu.
    içeriden bir ses geldi, annemin sesi: "muraaaaat lincoln gelmiş."
    odamdan depara kalkıp saniyeler içinde salona geldim.
    "ne lincoln'ü ya?" dedim.
    babam, "evet gelmiş işte almışsınız, özhan canaydın açıkladı." dedi.
    müthiş bir sevinç yaşadım.
    o gece uyku tutmadı zaten.
    birkaç hafta sonra 10 numaralı lincoln forması aldım.
    2007-2008 sezonunda maçları izlerken çok defa o lincoln formamı giydim.
    2007 yazında yazlığımızın bahçesinde top oynarken yine lincoln formamı giyip oynadım arkadaşlarımla.
    o yaz, babamın koyu fenerli bir arkadaşı da bana metin oktay forması hediye etmişti.
    2007 yazı da benim için böyle geçti işte.
    lincolnle dolu, galatasarayla dolu geçti, şimdi de hayatımın her anının galatasarayla geçmesi gibi.
    ilk olarak 2007 yazında öğrenmiştim tam anlamıyla transfer nöbeti tutmayı.
    benim için hiç fark etmiyor.
    yazında cimbom'u yaşıyorum, kışın da.
    galatasaray'ı yaşıyorum. galatasarayla yaşıyorum.
  • 2657
    https://tamsaha.wordpress.com/2009/12/

    hakkında 2009 yılının aralık ayında kaleme alınmış şöyle iç burkan bir yazı okudum. kim yazdı, blog kime ait hiç bilmiyorum ama samimi bir anlatımla mutlak sevgi ve özlem dökülmüş kaleme. hagi'den sonra uzun yıllar 10 numara sıkıntısı çektik. o sıkıntıların üstüne lincoln'ün gelişini sabaha kadar kutladık. iyi işler de yapmadı değil ama bir şekilde erkenden ayrıldı yolumuz.

    bir futbolcunun, bir taraftarın kalbinde böyle derin yer ettiği oluyor bazen... ben de iliç konusunda böyle hassasım.(u: (:)

    not: böyle eski bloglarda yazılmış eski yazıları okumak tuhaf hissettiriyor insana. zaman tünelinde yolculuk yapmak gibi bir şey yani...
  • 2719
    ıkiye ayrılır.

    1. kısa saçlı beyaz krampon ayakkabılı.
    2. kivircik uzun saçlı siyah krampon ayakkabılı.

    birincisi dünya yıldızıdır, bu ülkeye ayak basmış en iyi 3 futbolcudan biridir.
    ikincisi ise gamsız, umursamaz, kırılgan, küskün biridir.

    birinci lincoln'un tadını bilenler ikinciyi hazmedemez.
    ikinci lincoln'u hatırlayanlar birinciyi kabullenemez.

    lincoln budur.
  • 1069
    bir hatunu seviyorsunuz ve onunla çıkmaya başlıyorsunuz. hatun gerçekten büyüleyici bir güzelliğe sahip, aynen hayallerinizdeki gibi. her buluşmanızda sizi büyülüyor. ama biraz sorunlu kendisi. buluşmalara geç geliyor arada sırada. başta pek gözümüze batmıyor çünkü hatun on numara ve geç bile gelse büyülüyor sizi. zaman geçiyor. buluşmalara geç gelmenin yanına bir de soğuk havalarda buluşmayalım, uzak yerlerde buluşmayalım gibi istekler ekliyor ve sadece kendi ilçenizde buluşmak istiyor. inceden büyüleyici güzelliğinin yanında neden böyle yapıyor diye düşünmeye başlıyorsunuz. bu arada her buluşmada zorla biriktirdiğiniz parayla ona ne isterse alıyorsunuz. bunun yanında onu hep seviyor, okşuyor ve onu yeri gelince pöh pöhlüyorsunuz. anlıcağınız sana canım feda pozisyonu. bir süre daha geçiyor ve bir bakıyorsunuz artık buluşmalarınıza geliyor ama pek bir isteksiz. sürekli tafra yapıyor, bir türlü eskisi gibi olmuyor. aradan uzun zaman geçiyor ve siz her seferinde artık düzelecek ve muhteşem bir ilişkimiz olacak diye hayal kuruyorsunuz. fakat her seferinde aynı şeyleri yapıyor. gecikiyor, buluşmayalım diyor, bazen tafra yapıyor. bir an düşünüyorsunuz kendi kendinize. evet büyüleyici bir kız ama artık bıktım usandım ne yapmalıyım? bir arkadaşınıza danışıyorsunuz. o size şöyle diyor: "ya kendi karakterinden ödün verip bu kızla devam edeceksin. yada sokarım aşkına da ızdırabına da deyip ayrılacaksın." ben olsam kardeşlerim ayrılırdım. gülü seven dikenine katlanır ama fazla naz da aşık usandırır.
  • 2075
    taraftara karşı en ufak bir yanlışı olmamış, skibbe zamanında da müthiş bir performans göstermiştir. hafızası biraz iyi olanlar sezonun ilk yarısını ve avrupa kupası maçlarını hatırlasınlar yeter de artar yaptıklarını anlamak için. hiçbir zaman unutamayacağım olay ise volkan denen cibiliyetsiz herif, lincoln'ü dövmek için kovalarken, sözüm ona takım arkadaşlarından bir tane arka çıkanı olmamış, aynı sözüm ona arkadaşları gidip volkan denen herifi sakinleştirmeye çalışmışlardır. volkan'ı sakinleştirenler galatasaraylı ise lincoln onları cebinden çıkarır, bozdurur ve harcar galatasaraylılıkta. aslandır lincoln, canandır, candır.
  • 2583
    tabi o zaman evde ne gezer lig tv, link desen o dönem hayatımızda ki tek link 250 kuruşa satılan plastik kutuda ki link. ama orta okul talebesi olsak da kendisinin o zarif futbolunu izlemek için insanın içi içini yiyor tabi.

    bir şekilde para ayarlayıp kendisini her hafta kahvede ön sıradan dayılarla birlikte izlemek mutluluk vericiydi. cezalı olmamızdan mütevellit olimpiyat stadının boş tribünlerine nazır rizeye karşı attığı muazzam golde kale ağlarından gelen tatminkâr ses hala hatırımdadır.
  • 2637
    hiç unutmam bir deplasman maçıydı. topu havadan sektirerek bir oyuncuyu geçip yine sektire sektire topu yere düşürmeden topla biraz gitmişti. sonra rıdvan dilmen denilen ama asıl ismini herkesin bildiği azılı galatasaray düşmanı tarafından rakip oyuncuları küçük düşürüyor diye algı kampanyası başlatıldı. bildiğin herif çalım atarsın ama böyle de çalım atılmaz ki diye lincolnü baya baya eleştirdi. medyada baya üzerine gidilmişti.

    hatta o zaman mı yoksa başka bir şey mi neden olmuştu tam emin değilim ama adamda sakalkıran bile olmuştu stresten. zaten takım içinde ona karşı bir cephe vardı, bir de dışardan operasyon başlayınca iyice kopmuştu takımdan. ama açık konuşayım adam sırf yetenekti, muhteşem bir topçuydu. tek başına bize gelmeden önce fenerin içinden geçmişti schalke formasıyla.

    edit: clkovic der ki sami yen'deki hacettepe maciydi :) sonra baktım harbiden öyleymiş. demek ki neymiş hiç unutmam diye artiz artiz girmeyecekmişsin entrye, hafızai beşer şaşmakla mükellefmiş :(
  • 1125
    sözlükte lincoln ü savunan yazar arkadaşlar bizi (kısaca lincolne sövenler) belki medyanın gazına gelmekle gerçek galatasaraylı olmamakla suçlayacak ama bu adam gerçekten son zamanlarda görülen en karaktersiz topçulardan biridir. gözümde mehmet topuzdan çubuklu tosundan zerre kadar farkı yoktur. 2 senedir hiçbir hazırlık kampına vaktinde gelinmez mi arkadaş bu iş bu kadar mı zor brezilyayla aramızda saat farki değil hafta farkı mı var merak ediyorum bu bi açıklansın önce kendisi olmasa da menejerleri tarafından. hadi yavşağın önde gidenisin brezilyalısın geniş adamsın patronuna başkanına saygın yok ama 9-10 ay birlikte yaşadığın takım arkadaşına, 2 sezondur 2 güzel hareket yapınca adını haykıran taraftara da mı saygın yok bre dürzü. bi de utanmadan açıklama yapıyosun "hiçbir yere gitmiyorum takımdan memnunum daha yapacağım işler bitmedi" diye...gelsene o zaman yavşak yüzünü gördüğümüz mü var da gitmiyorum diye açıklama yapıyosun 15 gün sonra takımın maçı var bu cıvık hala brezilyada latin ablaları hoplatıp sırtını kremletiyo...
  • 2698
    10 numaralı formayı giymiş bir oyuncu değil, 10 numara olmak için doğmuş birisidir. maalesef şimdilerde elimizde genellikle gollerinden oluşan klipler var ve bu lincoln'ü tanımak için hiç de yeterli bir veri değil. o, topa her temasından zevk alacağınız, vücut salınımını bile hayranlıkla seyre koyulacağınız çok özel bir adamdı.

    (bkz: #3391438)
  • 2693
    galatasaray forması ile çıktığı 67 maçta 45 gole direkt etki eden (16 gol 29 asist) futbol takımımızın gördüğü en yetenekli 10 numaralı oyuncularımızdan birisidir. yolculuğu sevmediği için deplasman maçlarına gitmezdi. keyfine düşkün bir şekilde topunu oynar golünü veya asistini yapar kafayı vurup yatardı. biraz aidiyet duygusu olsa ve takımı sahiplenseydi efsane olmaması için hiçbir sebep yoktu. galatasarayın kötü dönemlerinde takımı sırtlayan yıldızlardandır kendisi ve ayrıca 2007-2008 sezonu şampiyonluğunun mimarlarındandır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın