resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:45
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 2606
    çok yetenekli ama takıma, futbolculara ve taraftara saygı duymayan brezilyalı futbolcu.

    kendisiyle ilgili hafızamda yer etmiş en önemli şey deplasman maçları öncesinde özellikle ödeme konusunda sıkıntı yaşanmışsa ağrıları artar ve gitmezdi.

    büyük umutlarla transfer edilmişti. 2007 - 2008 futbol sezonunda gelen şampiyonlukta payı da vardır. ama ben kendisini sevmem.
  • 2608
    yetenek olarak hagi'den sonra gelen en yetenekli oyuncuydu. buna sneijder de dahil. canı istediği zaman muazzam top oynardı ve tabelayı değiştirirdi. bi hertha berlin maçı vardır kendisinin, ara sıra bi yerlerden 90 dakikasını bulup sadece kendisini izlerim. inanılmaz teknik, inanılmaz akıllı ve istediği zaman maça ağırlığını koyup maç kazandıran topçuydu ama disiplin kelimesini hayatı boyunca duymadığı için bütün bu özellikleri boşa gitti. top ayağına inanılmaz yakışırdı. fiziksel özelliği, stili ve top tekniği oldukça benzeyen mevkidaşı diego atletico madrid formasıyla şampiyonlar ligi finali gördüyse disiplinsizliğine yansın. o dönem gerçekten onun yeteneğinde çok az topçu vardı çünkü..
  • 2609
    2008-2009 sezonunun ilk yarısı haricindeki performansı iyi değildi tabii ki formamızı giydiği süreçte.
    ama geliş hikayesi 2007 yazıma renk katmıştı.
    tarih, 15 haziran 2007.
    saint-joseph'teki ilk eğitim yılımda, başlarda zorlanmama rağmen fransızcamı iyi denilebilecek bir seviyeye çıkarmış, yaz tatilinin gelmesini bekliyordum.
    artık fransızca hazırlık senemin son günleriydi.
    hava da epey bir sıcaktı doğrusu.
    eve dönmek için servise bindim.
    sıcağa dayanamayıp uyuyakaldım.
    uyandığımda serviste radyoda öğle haberleri vardı, hani bu müzik kanallarındaki kısa 1-2 dakikalık haber turları olur ya onlardan işte.
    haber turunun sonunda da 1 veya 2 tane önemli denilebilecek spor haberi verilir.
    bir anda bir haber duydum. çok kısaydı.
    "galatasaray lincoln transferinde sona yaklaştı."
    öğrencilik hayatımda, eve yaklaşırken evi arardım ki inip beni karşılasınlar.
    heyecandan evi aramayı unuttum.
    ben galatasarayla ilgili güzel bir haber duyduğumda eğer oturuyorsam hemen ayağa kalkarım. öyle bir huyum var.
    araç hareket halindeyken ayağa kalkacaktım az kalsın. son anda durdurdum kendimi.
    neyse, annem aşağıya indi ve beni aldı.
    eve yürürken, o birkaç dakikalık zaman geçmek bilmedi.
    sürekli "vay be lincoln, lincoln." diyordum.
    annem de "kimmiş o, iyi futbolcu mu bari?" diye sordu.
    "evet evet." dedim.
    hemen eve gelip spor haberlerini açtım. ama pek bir şey yoktu lincolnle ilgili.
    "allah allah radyodaki kısa haberlerde bile çıktı, geniş kapsamlı spor haberlerinde neden çıkmıyor ki?" diye düşündüm kendi kendime.
    o gün böyle geçti.
    ertesi gün lincoln'ün takımımıza transfer olacağına ilişkin haberler iyiden iyiye dillendirilmeye başlandı medyada.
    "lincoln transferi bitmek üzere.", "lincoln galatasaray'a geliyor.", "lincoln transferi %90 ihtimalle olumlu sonuçlanacak." sözleri birbirini kovalıyordu.
    sanırım 20 haziran 2007 çarşamba günü, zenit'in de lincoln'e talip olduğu ve iyi denilebilecek bir tutarı gözden çıkardığı söylendi.
    ertesi gün, 21 haziran 2007 perşembe günü ise lincoln transferinde sorun olmadığı ve artık transferin bitme noktasına geldiği haberini yine radyodan dinledim.
    kafam karışmaya başladı.
    "ne olacak acaba bu işin sonu?" demeye başladım.
    sonra da belki üzüntüden veya bekleyişimin olumsuz sonuçlanacağına dair hissettiğim endişeden olacak ki; "amaaaan gelirse gelir, gelmezse gelmez. bana ne!" dedim ve bu transfere ilişkin haberlere bakmama kararı aldım.
    saatler ilerledi, akşam oldu.
    içeriden bir ses geldi, annemin sesi: "muraaaaat lincoln gelmiş."
    odamdan depara kalkıp saniyeler içinde salona geldim.
    "ne lincoln'ü ya?" dedim.
    babam, "evet gelmiş işte almışsınız, özhan canaydın açıkladı." dedi.
    müthiş bir sevinç yaşadım.
    o gece uyku tutmadı zaten.
    birkaç hafta sonra 10 numaralı lincoln forması aldım.
    2007-2008 sezonunda maçları izlerken çok defa o lincoln formamı giydim.
    2007 yazında yazlığımızın bahçesinde top oynarken yine lincoln formamı giyip oynadım arkadaşlarımla.
    o yaz, babamın koyu fenerli bir arkadaşı da bana metin oktay forması hediye etmişti.
    2007 yazı da benim için böyle geçti işte.
    lincolnle dolu, galatasarayla dolu geçti, şimdi de hayatımın her anının galatasarayla geçmesi gibi.
    ilk olarak 2007 yazında öğrenmiştim tam anlamıyla transfer nöbeti tutmayı.
    benim için hiç fark etmiyor.
    yazında cimbom'u yaşıyorum, kışın da.
    galatasaray'ı yaşıyorum. galatasarayla yaşıyorum.
  • 2612
    ne zaman ismini bir yerlerde görsem hem özleyip hemde çok üzüldüğüm eski 10 numaramız.

    attığı golleri, asistleri, yeteneğini, iş ahlakını geçtim, lincoln ile ilgili aklıma gelen tek şey volkan' dan tekme tokat dayak yerken takımın gol sevinciyle ilgilenmesiydi. bir dönem o kadar çok dışlanmıştı ki takımdan, pozisyonda leş kargaları başına üşüşmüşken bizimkilerin oralı bile olmaması, lincoln acıdan kıvranırken volkan' ı sakinleştirmeye çalışmalarıydı. şu ayıdan bozmaya, o tekmenin hesabını o sahada sormalıydılar.
  • 2613
    bana beni hatırlatan eski 10 numara.

    geldiğinde çok mutlu olmuştum. ilk lig maçında boş olimpiyat stadı tribünleri önünde rizeye attığı golde ağlardan çıkan o güzel ses hala aklımda yankılanır.

    ben de iyi topçuydum zamanında. okul takımının 10 numarasıydım. ama 13 numara giyerdim. solaktım. çok jeneriklik gol atmışımdır herhangi bir kameranın kaydetmediği.
    anadolu lisesine giderdim. bi değeri vardı o zamanlar anadolu lisesine gitmenin. sözde özel öğrencilerdik. okul yönetimi de çok sıkmazdı bizleri. saçlarım orta uzunlukta kıvır kıvırdı. önünde kare içerisine alınmış avea yazılı parçalı formayla takılırdım genelde okulda. en kötü üniformanın altından giyerdim, öğle aralarında veya yakalanan bir boşlukta her an maç yapmaya hazır ve nazır.

    lise 2'de başladılar beni lincoln diye çağırmaya. okulun toplam mevcudu 800 kişi falandı. beni lincoln diye bilen öğrenci sayısı gerçek adımı bilenlerden fazlaydı. halı sahaya adam lazım olduğunda veya bir mevzu olduğunda lincoln diye çağırılırdım. sadece okulda değil ne zaman okulla bir deplasmana gitsek tribünlerde hiç tanımadığım, hayatımda ilk defa gördüğüm insanlar lincoln diye seslenirdi. ama gerçekten de o zamanlar baya benziyormuşum. baya derken işte bir lise öğrencisi ne kadar benzeyebilirse o kadar.

    birde pınar vardı o zamanlar. güzeldi. hem kalbi hem kendi. benden bir alt sınıftaydı. ben lise 3'e giderken ortak bir arkadaş vasıtasıyla buluşup sevdiğini söylemişti beni. başlarda ben de sevdim.
    çok uzatmayacağım, o zamanların verdiği küstahlık ile bir süre sonra kendisini kaybettim. öyle karşı cinsin peşinden koşan birisi olmadım hiç. olmamasının sebebi çapkınlık falan değil yani. ama olmadı işte.
    liseden sonrada arkadaş olarak da yazıştık uzun yıllar. hayatıma giren çıkanlar olsa da kimsenin beni onun gibi saf ve temiz sevdiğini hissedemedim bir daha. sanki bir büyü vardı ve o bozuldu.

    hani lincoln tatile diye gitti bir daha dönmedi ya. benim bahtım da aynı lincoln gibi oldu. yıllar önce daha önce hiç tecrübe etmediğim bir girdabın içine girdim daha da dönemedim. halbuki işin başında çok umutluydum, benden beklentiler çok yüksekti. çokta güzel golle başlamıştım ama şimdi sakatlanıp oyundan alındım. saha kenarında oturmuş, ayaklarımı uzatıp maçı izliyorum. lincoln'nün rize maçında attığı harika golden sonra sakatlanıp saha kenarında oturduğu gibi aynı.

    doğru insanları olabilecek en yanlış zamanlarda tanıdım. tanımam gereken zamanlardan daha erken tanıdım.
    ve erken gelmek en acıklı geç kalış biçimidir bazen.
  • 2614
    hacettepe maçıydı sanırım. rakip kırmızı kart görüp eksik kalmıştı.

    lincoln orta sahada topu sektire sektire sürüp dribling yapmıştı. medya durur mu vermişti küsküyü '' vay efendim karşındaki rakibi küçük düşürüyorsun diye ''

    volkanın götüyle tuttuğu topa alkış tutan medya yapmıştı bunu. eleştirmişti.

    lincoln'ün top sektirişi batmıştı gözlerine ama volkan'ın götü umurlarında değildi.
  • 2616
    son yıllarda "gamsız" diye etiketlenen donk,belhanda gibi topçuların aksine gerçek bir gamsızdı. istemediği deplasmana gitmezdi. top rakipteyken maçla alakası olmazdı. derbi öncesi kalli kadro dışı bile bırakmıştı kendisini. top kaptırmamayı bırak kaptırdığı topun peşinden koşmazdı... çok aşırı yetenekli bir futbolcuydu fakat kendini galatasaraydan hep üstün gördü. sneijder gibi dünya yıldızı gelip burada canla başla oynadı, bu arkadaşın kaprisleri bitmedi. ama iki çalım atar, bir ince pas bırakırdı her şey unutulurdu maalesef.
  • 2617
    babamla zaman zaman aramızda şu diyaloğun geçmesine sebep olan futbolcu.

    -baba sence lincoln nasıl topçuydu?
    +(uzaklara bakarken sigarasından derin bir nefes alıp başlar) nasıl anlatayım amk...

    yeteneklere alışkın olunca gamsızlığını falan bir kenara bırakıyor tabi eski nesil.

    belhanda'ya söverek bitiriyor bu arada konuşmasını ne olursa olsun*.
  • 2618
    oynadığı bir bordeaux* maçı vardı ki, paslarının %85'i no-look pastı. öyle yetenekli topçuydu. ara sıra maç seçerdi, olsun. herkesin bir kusuru vardır. şut, pas, adam geçme, araya kaçırma ne ararsan vardı. özan canaydın sağ olsun bizi öyle hallere getirmişti ki bugün geldi yarın gelecek diye diye ömür tüketmiştik. her sabah kalkıp koşa koşa gazete alırdım geldi mi diye. sağ olsun bizim leş türk medyası da her gün getirdi kendisini, 35 tane falan lincoln gelmişti onlara kalırsa.*
  • 2623
    eski 10 numaralarimizdan olan futbolcu. lincoln gelirken de hem pahali hem de sukseli bir transferdi. belki premier lig'de oynayacak bir temposu ve disiplini yoktu ama super lig icin ekstra bir oyuncuydu.

    hagi sonrasi hagi arayislarimizda denk geldiklerimizdendir lincoln. ayrica lincoln demisken, o gunlere dair hafizayi gunumuze arda turan ile tasimayi basardik. arda lincoln ile uyumlu sayilabilecek bir futbol oynamisti.

    gunumuz futbolunda lincoln'a yer yok, bu kesin. fakat, o estetigi ve kadifeligi artik futbolda bulamiyoruz zaten. makine gibi adamlara dunyanin en iyi futbolcusu gozuyle bakiyor seyirciler. neymar sahtekarin teki olsa da, belki de eskilere ve brezilya ekolune en yakin futbolcu gunumuzde.

    o yetenege sahip ve yeterince fiziksel kapasiteye sahip olmayan kisiler bugun futsal oynuyor.
  • 2624
    yetenek olarak hagi'den ve ribery'den sonra galatasaray'da gördüğüm 3.isimdir. sneijder çok iyi bir futbolcu, kalitesini felan lincoln'le kıyaslayamayız ancak lincoln öyle bir adamdı ki sahada oynamak isteyince resital sunardı. michael skibbe'de bunu bildiği için zorla onun tüm disiplinsiz davranışlarına rağmen takımda tuttu. o sezon skibbe gidene kadar yakaladığı istatistikleri sneijder bile yakalayamadı.

    2008-09 sezonu istatistikleri
    https://i.hizliresim.com/j3JiYJ.jpg

    edit: belirtmek gereken bir şey var ligin ilk yarısı 14 maç, 7 gol, 14 asist ile oynamıştır. sezonun devamında fenerbahçe medyasının algı operasyonu ile galatasaraydan böylesine bir istatisksel canavar kopartılıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın