2613
bana beni hatırlatan eski 10 numara.
geldiğinde çok mutlu olmuştum. ilk lig maçında boş olimpiyat stadı tribünleri önünde rizeye attığı golde ağlardan çıkan o güzel ses hala aklımda yankılanır.
ben de iyi topçuydum zamanında. okul takımının 10 numarasıydım. ama 13 numara giyerdim. solaktım. çok jeneriklik gol atmışımdır herhangi bir kameranın kaydetmediği.
anadolu lisesine giderdim. bi değeri vardı o zamanlar anadolu lisesine gitmenin. sözde özel öğrencilerdik. okul yönetimi de çok sıkmazdı bizleri. saçlarım orta uzunlukta kıvır kıvırdı. önünde kare içerisine alınmış avea yazılı parçalı formayla takılırdım genelde okulda. en kötü üniformanın altından giyerdim, öğle aralarında veya yakalanan bir boşlukta her an maç yapmaya hazır ve nazır.
lise 2'de başladılar beni lincoln diye çağırmaya. okulun toplam mevcudu 800 kişi falandı. beni lincoln diye bilen öğrenci sayısı gerçek adımı bilenlerden fazlaydı. halı sahaya adam lazım olduğunda veya bir mevzu olduğunda lincoln diye çağırılırdım. sadece okulda değil ne zaman okulla bir deplasmana gitsek tribünlerde hiç tanımadığım, hayatımda ilk defa gördüğüm insanlar lincoln diye seslenirdi. ama gerçekten de o zamanlar baya benziyormuşum. baya derken işte bir lise öğrencisi ne kadar benzeyebilirse o kadar.
birde pınar vardı o zamanlar. güzeldi. hem kalbi hem kendi. benden bir alt sınıftaydı. ben lise 3'e giderken ortak bir arkadaş vasıtasıyla buluşup sevdiğini söylemişti beni. başlarda ben de sevdim.
çok uzatmayacağım, o zamanların verdiği küstahlık ile bir süre sonra kendisini kaybettim. öyle karşı cinsin peşinden koşan birisi olmadım hiç. olmamasının sebebi çapkınlık falan değil yani. ama olmadı işte.
liseden sonrada arkadaş olarak da yazıştık uzun yıllar. hayatıma giren çıkanlar olsa da kimsenin beni onun gibi saf ve temiz sevdiğini hissedemedim bir daha. sanki bir büyü vardı ve o bozuldu.
hani lincoln tatile diye gitti bir daha dönmedi ya. benim bahtım da aynı lincoln gibi oldu. yıllar önce daha önce hiç tecrübe etmediğim bir girdabın içine girdim daha da dönemedim. halbuki işin başında çok umutluydum, benden beklentiler çok yüksekti. çokta güzel golle başlamıştım ama şimdi sakatlanıp oyundan alındım. saha kenarında oturmuş, ayaklarımı uzatıp maçı izliyorum. lincoln'nün rize maçında attığı harika golden sonra sakatlanıp saha kenarında oturduğu gibi aynı.
doğru insanları olabilecek en yanlış zamanlarda tanıdım. tanımam gereken zamanlardan daha erken tanıdım.
ve erken gelmek en acıklı geç kalış biçimidir bazen.
geldiğinde çok mutlu olmuştum. ilk lig maçında boş olimpiyat stadı tribünleri önünde rizeye attığı golde ağlardan çıkan o güzel ses hala aklımda yankılanır.
ben de iyi topçuydum zamanında. okul takımının 10 numarasıydım. ama 13 numara giyerdim. solaktım. çok jeneriklik gol atmışımdır herhangi bir kameranın kaydetmediği.
anadolu lisesine giderdim. bi değeri vardı o zamanlar anadolu lisesine gitmenin. sözde özel öğrencilerdik. okul yönetimi de çok sıkmazdı bizleri. saçlarım orta uzunlukta kıvır kıvırdı. önünde kare içerisine alınmış avea yazılı parçalı formayla takılırdım genelde okulda. en kötü üniformanın altından giyerdim, öğle aralarında veya yakalanan bir boşlukta her an maç yapmaya hazır ve nazır.
lise 2'de başladılar beni lincoln diye çağırmaya. okulun toplam mevcudu 800 kişi falandı. beni lincoln diye bilen öğrenci sayısı gerçek adımı bilenlerden fazlaydı. halı sahaya adam lazım olduğunda veya bir mevzu olduğunda lincoln diye çağırılırdım. sadece okulda değil ne zaman okulla bir deplasmana gitsek tribünlerde hiç tanımadığım, hayatımda ilk defa gördüğüm insanlar lincoln diye seslenirdi. ama gerçekten de o zamanlar baya benziyormuşum. baya derken işte bir lise öğrencisi ne kadar benzeyebilirse o kadar.
birde pınar vardı o zamanlar. güzeldi. hem kalbi hem kendi. benden bir alt sınıftaydı. ben lise 3'e giderken ortak bir arkadaş vasıtasıyla buluşup sevdiğini söylemişti beni. başlarda ben de sevdim.
çok uzatmayacağım, o zamanların verdiği küstahlık ile bir süre sonra kendisini kaybettim. öyle karşı cinsin peşinden koşan birisi olmadım hiç. olmamasının sebebi çapkınlık falan değil yani. ama olmadı işte.
liseden sonrada arkadaş olarak da yazıştık uzun yıllar. hayatıma giren çıkanlar olsa da kimsenin beni onun gibi saf ve temiz sevdiğini hissedemedim bir daha. sanki bir büyü vardı ve o bozuldu.
hani lincoln tatile diye gitti bir daha dönmedi ya. benim bahtım da aynı lincoln gibi oldu. yıllar önce daha önce hiç tecrübe etmediğim bir girdabın içine girdim daha da dönemedim. halbuki işin başında çok umutluydum, benden beklentiler çok yüksekti. çokta güzel golle başlamıştım ama şimdi sakatlanıp oyundan alındım. saha kenarında oturmuş, ayaklarımı uzatıp maçı izliyorum. lincoln'nün rize maçında attığı harika golden sonra sakatlanıp saha kenarında oturduğu gibi aynı.
doğru insanları olabilecek en yanlış zamanlarda tanıdım. tanımam gereken zamanlardan daha erken tanıdım.
ve erken gelmek en acıklı geç kalış biçimidir bazen.