futbolun evriminde doğal seçilim ile elenen futbol mantalitesinin bir üyesidir.
1990'lar ile birlikte futbol endüstrileşmiş ve artık sadece futbol olmaktan yavaş yavaş uzaklaşmıştır. bunda yayıncılık ve yayın gelirleri, bununla birlikte gelen serbest piyasa ve liberalizmin etkili olması ile futbolun bir temaşa olduğu günler uzakta kalmıştır.
doğanın bir kanunu olarak, yeni şartlar ile beraber yeni türler meydana gelir. yaşam dinamiktir ve sürekli değişir. çeşitlilik ile oluşmuş türlerin bazıları da yeni şartlarla beraber doğal seçilim ile elenir. yeni şartlara uyum sağlayanlarla yola devam edilir. evrim mekanizması böyle işler.
futbol da endüstriyel bir güç haline geldikçe futbolu temaşa olarak gören sporcular, taraftarlar, insanlar yerini, daha çok sonuca giden, daha sıkı çalışan, kültürel değerleri yok sayarak güç odağının peşinde hedefler koyan
* kitleye bırakmıştır.
futbol evriminin geldiği son nokta ise messi, ronaldo gibi futbolculardır. sportif direktörler, kurumsal başkanlar, hatta şirketleşme gibi yapılar egemen hale gelmiştir. bununla beraber ronaldinho gibi, daha yakınımızdan keita gibi, lincoln gibi örnekler ise mazide hoş bir sedadır artık.
lincoln'den bahsederken bugünkü parametreler ile konuşmak anlamsızdır. zira kendi içinde şöyle bir çelişki barındırmaktadır. eğer lincoln gibiler profesyonel bakabilseler hayata maç içerisinde gereksiz no look paslar atmazlar. bir adamı dönüp bir daha çalımlamazlar. yani hedefe ulaşmayacak hareketlerden kaçınırlar. buna en temel örnek ronaldo. man utd günlerinde kıvrak bilekleri ile döner döner tekrar çalım yapardı. şimdilerde gereksiz görülen boşa çok hareketi vardı. bu futbola uyum sağlamak adına dönüştü ve şimdiki makine ronaldo oldu.
peki lincolnler ne yapar? no look pas atar, rakibe bacak arası çalım dener. futboldan keyif alır, aldırır. göze hitap eder. derdi hedef olmadığı zaman bu mümkündür. derdi hedef olmayan insanın da "profesyonel" olması beklenemez.
futbolun geldiği noktayı bilip içinde az da olsa eski günleri taşıyan herkesin keyif aldığı futbolculardandır lincoln. ancak geldiğimiz noktada yeri yoktur. hoş bir sedadır. zeki mürendir. müzeyyen senardır. sesi çatallaşsa da yürekten gelir, yerini kupalar dolduramaz...