• 26
    sorun bunda değil. futbolcu bunu kullanarak yatıyor olabilir. kulübün yapması gereken imzalar atılmadan önce kendini korumak. bu da kulübün kısa vadede kalitesi daha düşük oyuncularla oynamasına sebep olur. ancak uzun vadede ekonomik yönden sistemi oturmuş ve karakterli futbolcularla oynamasını sağlar. kısa kontrat, performansa dayalı maaşı dünya yıldızları kabul etmez.
  • 27
    türkiye'deki kullanılış biçimi zamanın ve transfer hikayelerinin birikimiyle birlikte aman etik değil biz takımıyla görüşelim de öyle alalım gibi absürt bir doğrultuda olduğu için bugün saçma sapan adamlar sözleşmesi bitecek oyuncular için 10 yıllık mukavelesi varmış gibi fiyat çekiyor. pek tabii takımların kendi oyuncuları için belirledikleri bonservise karışmak yanlış olsa da biraz realite ve somut dünyadan kopmamanın bazı kafalara zorla çakılması gerekiyor.
  • 28
    başımızdaki "sattığın kadar al" belasına rağmen hala inatla transfer isteyen taraftarların sığındığı kural.

    "transfer yapamıyorsan boştaki oyunculara yönel kardeşim" diyorlar ama, boştaki oyuncuların da bonservis bedeli gibi imza parası istediğini anlamak istemiyorlar.

    bu sana göre belçika, onlara göre katar olan lige gelmenin ödülü de bu imza parası işte.
  • 30
    zamanında mağdur olan oyuncuların haklarını koruyabilmek adına, oyuncuları köle gibi gören zihniyete karşı haklı olarak uygulamaya geçen kurallardır.
    ancak sonraki süreçte futbolcuların elleri o kadar kuvvetlendi ki, neredeyse bugün kulüpler oyuncuların kölesi olmaya başladı.
    örneğin bir oyuncu düşünün, kulübünden hatırı sayılır bir sözleşme ile iyi bir yıllık ücret alsın ama oynamak için gayesi olmadığı gibi başka kulübe gitmeyi de düşünmesin (bkz: tarık çamdal)
    yine bir oyuncu düşünün; yüksek maaşına karşın aylardır ne sezon başı kampına katılsın, ne de herhangi bir idmanda görülsün (bkz: tolga ciğerci)
    bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz.
    eee, bu durumda kulüplerin hakkını kim savunacak?
    sonuçta oyuncular gelip geçici, onların da hakkı yenmesin ama aslolanın kulüpleri sürdürülebilir kılmak olması gerekmez mi?
    şu da bir gerçek ki, zamanında o sözleşmeleri yapan yönetimlerin de dönemlerindeki zararlardan sorumlu olacağı bir düzenleme yapılmalı, o ayrı bir konu
    burada vurgulamak istediğim, iyi niyetli olmayan oyunculara karşı da kulüpleri koruyacak düzenlemeler kesinlikle yapılmalı.
    ne bileyim, belli kıstaslarla (tabii ki makul ve kabul edilebilir sebepler oluşmalı) oyuncuların sözleşmelerinin tek taraflı feshi mümkün olabilmeli.
    yoksa daha çook demoklesin kılıcı gibi dolaşır durur tepemizde uefa'nın ffp'si.
  • 31
    "bosman kuralları" sayesinde artık güç oyuncular ve menajerlerin eline geçmiş durumda. oyuncu haklarını korumaya yönelik olarak çıkarılmış kurallar artık oyuncuların davranışları ve beceriksiz yönetimler ile birleşince kulüpleri çaresiz durumlarda bırakıyor.

    bosman kuralına sporcular özelinde bakarsak haklarını almaları doğal olarak gözüküyor. ancak bu durum suistimal edilmeye başlandı. güzel bir kontrata imza atan sporcu "iş ahlakı" eksik ise bana parayı ödemeye mecburlar, "bizim de rızkımız bu" modunda ortada geziniyorlar.

    bu duruma bir çözüm bulmak istenir mi? sanmıyorum, ancak bence çözülmesi gereken büyük bir sorundur. oyuncular ile birlikte kulüplerin de hakları korunmalı artık. bosman kuralının varlığı önemli ancak kulüplerde yapılan sözleşmeler karşılığını talep etmek zorunda. belirli kıstasları olmalı diye düşünüyorum. belirli sayıda maç yapma, sözleşmelerin maksimum süresi belirlenebilir. bizce en bilinen örneği ise tarık çamdal' dır.

    menajer, oyuncular ve bu işlerden nemalanan yöneticiler bu kuralın değişmesini istemeyeceklerdir. bosman kuralı ile birlikte mino raiola, jorge mendes ve william davilla gibi menajerler dünya futboluna hakim durumdalar.
  • 32
    futbolcular kuluplerin kölesi olmasın diye çıkartılmış kural. eskiden bir futbolcu kulübüyle sözleşmesi bitmiş olsa dahi başka bir kulübe kafasına göre gidemiyordu. sonrasında da bosman adlı bir futbolcunun "sözleşmemin bittiği kulüp nereye gideceğime karışamaz" dedi ve devrim gibi kararla bu kural hayata geçirildi. buna göre sözleşmesi bitmiş bor oyuncuyla anlaşma yapılırken eski kulübüne herhangi bir ödeme yapılmayacaktı. free transfer olayı başlamış oluyordu yani.

    ama bugün futbolcular öyle imza paraları istiyor ki bu kural anlamını yitirdi. "kulübüm olsa şu kadar bonservis parası verecektin şimdi o parayi bana ver" deme noktasına geldi is.

    bosman kuralının imza parası kavramı çerçevesinde yeniden ele alınması gerekiyor. ya da imza parasının bir çerçeve içine alınması gerekiyor.

    misal boşta olan futbolcu maksimum olarak, son 2 yıl ki garanti kontratının ortalaması kadar imza parası isteyebilsin. yoksa bu işin suyu çıkacak.
  • 34
    türkiye'de anlaşmak serbest fakat görüşmek ve imzalamak yasak.

    saçma bir cümle oldu biliyorum fakat türkiye'de tüm ilişkiler güvensizlik üzerine kurulduğu için bu kural esnetilip "kulübü izin verirse imzalayabilirsiniz" tarzında işliyor. ama siz futbolcuyla anlaşıp sene sonu imzalatabiliyorsunuz.

    almanya'da adamlar 1 sezon önceden diğer sezonki teknik direktörlerini, futbolcularını çatır çatır açıklıyorlar. ne zaman o kafaya ulaşacağız çok merak ediyorum.
  • 37
    sezon sonunda bu kural vesilesiyle bonservissiz olarak kadromuza katabileceğimiz oyuncuları derlemek istedim. mertens, cavani, meunier, willian tarzı uzanamayacağımız ciğerleri değil de gerçekçi hedefleri listeye aldım. öncelikle yerli oyunculardan başlıyorum mevki mevki devam edicem.

    yerli
    -mert hakan yandaş (sivasspor/25)
    -nuri şahin (w.bremen/31)
    -emre kılınç (sivasspor/25)
    -oğulcan çağlayan (rizespor/23)
    -anıl başaran (samsunspor/19)

    stoper
    -robin knoche (wolfsburg/27)
    -jemerson (monaco/27)
    -leo santos (corinthians/21)
    -dino arslanagic (antwerp/26)

    sağ bek
    -omar elabdellaoui (olympiakos/28)
    -fosu mensah (manu/22)
    -javier manquillo (newcastle/25)
    -patrick burner (nice/23)

    orta saha
    -renato tapia (feyenord/24)
    -nampalys mendy (leicester/27)
    -charles aranguiz (leverkusen/30)
    -jeff hendrick (burnley/27)
    -viktor kovalenko (shaktar/24)
    -guelor kanga (sparta prag/29)

    forvet
    -moussa sylla (monaco/20)
    -yuri alberto (santos/18)

    marcao'yu satar ve mariano ile yola devam etmezsek bu listedeki mevkidaşlarından birilerini takımımızda görebiliriz. ayrıca orta sahalardan da birkaçına göz gezdirsek fena olmaz. forvet oyuncuları ise genç isimler ve yedek forvet ihtiyacını karşılamaları için düşünülebilirler. yerli futbolculara gelince ise kapıda bekleyen bir yabancı sınırı tehlikesi nedeniyle kapabildiğimizi kapalım derim.

    elbette yönetim birilerini satıp transfer için bonservis bütçesi yaratacaktır. yine kiralık hamlelerimiz de olacaktır. ancak bazı eksiklerimizi bu şekilde bonservissiz oyuncularla gidermemizin bir elzem olduğunu düşünüyorum.
  • 39
    bir dönem yanlışım yoksa türkiye'de uygulanmıyordu bu kural. şöyle ki futbolcu jean-marc bosman, daha sonra adıyla anılacak olan kuralın doğumuna neden olan davayı açtığında(süreci anlatan bir yazı: http://plasedergi.com/...i-jean-marc-bosman/) ve dava sonuçlandığında, türkiye ab ile müzakereler konusunda pek adım atmış bir ülke olmadığından ab'nin kurallarından muaftı. ve bu bosman kuralına türk kulüpleri uymuyordu. dolayısıyla da türkiye'de o dönem hülle transferleri moda olmuştu. anadolu takımında oynayıp da sözleşmesi biten bir oyuncu bosman kurallarına göre bonservissiz olarak takımdan ayrılabiliyordu ancak bu yalnızca avrupa ülkelerinden birine transfer olduğun söz konusuydu. bunun üzerine üç büyükler de sözleşmesi sonra eren anadolu takımı oyuncularına, bonservissiz olarak belçika, hollanda, almanya gibi ülkelerin 2. liglerinden takımlarla formalite icabı sözleşmeler imzalatıyor, sonra da çok cüzzi bedellerle bu oyuncuları oradan takımlarına katıyorlardı. mesela ümit karan'ın gençlerbirliği'nden galatasaray'a transferi böyleydi. hatta o dönem ilhan cavcav ümit futbol oynayamaz falan diyordu ama elbette çatır çatır oynamıştı ümit karan. çünkü hukuka uygun bir transferdi. keze beşiktaş ve fenerbahçe de o dönemlerde benzer şekilde transferler gerçekleştirmişti.
  • 40
    gunumuzde cogu kulubun batik durumda olmasina yol acan baslica nedenlerdendir, dolayisiyla devrim niteliginde bir karar olmustur. davanin sonuclanmasiyla birlikte guc kuluplerden futbolculara gecmis ve bu da yillik ucret patlamasina sebep olmustur, ki buna "maas balonu" da diyebiliriz.

    fifa 2005 yilinda bu ucret enflasyonuyla ilgili calisma yapacak bir gorev gucu olusturmus ama bir sonuc cikmamistir. uefa ise 2010'da (baska bazi nedenlerden de oturu) konuya finansal fair play ile mudahale etmistir. nitekim uefa ayni yil, "avrupa'da ortalama olarak kulup gelirlerinin %64'unun futbolcu maaslarina gittigini, 76 kulubun gelirinin tamamindan fazlasini maaslara ayirdigini" aciklamistir.

    bosman sonrasi donemde yasanan bu 25 yillik ucret balonu, covid-19 sonrasinda ilk defa yara alacaktir.
  • 41
    bu kuralı en iyi kullanan takım juventus'dur.son 15 senede transfermrkt verilerine göre bedelsiz olarak kadrosuna kattığı bazı futbolcular şu şekilde:
    (bkz: robert kovac)
    (bkz: cristiano zanetti)
    (bkz: hasan salihamidzic)
    (bkz: fabio cannavaro)
    (bkz: luca toni)
    (bkz: andrea pirlo)
    (bkz: lucio)
    (bkz: paul pogba)
    (bkz: kingsley coman)
    (bkz: sami khedira)
    (bkz: dani alves)
    (bkz: emre can)
    (bkz: aaron ramsey)
    (bkz: adrien rabiot).
  • 42
    yürürlüğe girdiği 1995 yılından itibaren futbolda zayıf liglerin ve takımların avrupa'da rekabetçi olmalarının tamamen önüne geçmiştir. sırp kızılyıldız, romen steau bükreş ve iskoç celtic gibi avrupa futbolunun her daim zirvesinde olmayan takımların da kazanabildiği şampiyonlar ligi o günden sonra çok kısıtlı sayıda şampiyon çıkarmıştır.

    oynanan 24 sezonda kupa ingilitere, ispanya, almanya, italya dışına sadece 1 kere porto'nun şampiyonluğu ile portekiz'e çıkmış olup, bu 24 sezon içinde sadece 11 farklı şampiyon barındırmıştır. makasın neden açıldığının en önemli göstergelerinden biridir.

    benzer durum 'nispeten' uefa avrupa ligi için de geçerlidir. anderlecht, göteborg, ipswich town gibi takımların kazanabildiği uefa avrupa ligi takip eden 24 sezonda 16 farklı şampiyon çıkarmış, hollanda, portekiz, rusya, ukrayna ve galatasaray'ımız sayesinde kupa türkiye'ye de gelebilmiştir. buna rağmen son 10 şampiyonluk arasına ispanyol ve ingiliz takımları dışında şampiyon çıkaran tek takım yine portekiz'den porto olarak göze çarpmaktadır. bu da yine makasın nasıl açıldığını bize göstermektedir.

    sporu çok daha hakkaniyetli bir noktaya getirmek için nba salary cap tarzı bir sistemin avrupa futboluna tekrar entegre edilmesi şarttır. rekabetçilik başka türlü malesef artırılamaz..
  • 43
    türkiye'de adı olan ama kendi olmayan kural. resmi olarak kabul ediliyor ama uygulama için gerekli düzenlemeler 20-25 yıldır yapılmıyor. ondan sonra kulüplerden gelecek planlaması bekliyoruz.

    bu arada ingiltere'de uygulanmıyor diye yanlış bir bilgi var. ingiltere'nin çalışma izni kuralları olmayan ülkelerden, transfer edebileceği futbolculara bosman kuralları geçerli oluyor. keza lig içinde elinde çalışma kağıtları olan futbolcular içinde geçerli bu kural. sadece çalışma izni olmayan futbolcu transferlerinde uygulama geçersiz kalıyor.
  • 46
    2000 yılındaki kadronun 2001 ekonomik kriziyle beraber bir anda parçalanmasına neden olan kanundur.

    bosman kanunundan önce sene sonu sözleşmesi biten oyuncu için türkiye'de bir bonservis belirlenir. onu kimse ödemezse bonservisin beşte biri bedelle sözleşme otomatik bir sene uzardı. böylece türkiye'deki futbolcu maaşlarını piyasa belirlerdi. tüm sözleşmeler yıllık olduğu için de kimse kolay kolay yan gelip yatamazdı. 30 yaş üstü futbolcular için haliyle daha düşük bonservis belirlenir. talipli de çıkmayınca yaşlı futbolcular düşük maaşlara oynarlardı hatta bir noktadan sonra futbolu erken bırakmaları gerekirdi.

    galatasaray kulübü de bu anlayışla birer yıllık sözleşme vere vere ilerlerken aman bu oyuncular bedavaya gider. elimden kaçar diye kimseyle 4 5 yıllık sözleşmeler imzalamamıştır. bana kalırsa da çok güzel sistemdi. böylelikle hiçbir futbolcunun kontratı kaptım yatarım riski olmazdı. gitmek isteyen futbolcu için yüksek bonservis belirlenirdi, kimse o parayı ödemezse de futbolcunun işine gelirdi.

    hakan şükür'ün o dönem yılan hikayesine dönen inter'e bedelsiz transferi sonucu bu sistemin yurtdışında hiçbir geçerliliği ve bağlayıcılığı olmadığı ortaya çıkmış ve dolayısıyla ertesi sene arif erdem, hakan ünsal, fatih akyel, okan buruk, emre belözoğlu ile yaprak dökümü başlamıştır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın