bir dönem yanlışım yoksa türkiye'de uygulanmıyordu bu kural. şöyle ki futbolcu jean-marc bosman, daha sonra adıyla anılacak olan kuralın doğumuna neden olan davayı açtığında(süreci anlatan bir yazı:
http://plasedergi.com/...i-jean-marc-bosman/) ve dava sonuçlandığında, türkiye ab ile müzakereler konusunda pek adım atmış bir ülke olmadığından ab'nin kurallarından muaftı. ve bu bosman kuralına türk kulüpleri uymuyordu. dolayısıyla da türkiye'de o dönem hülle transferleri moda olmuştu. anadolu takımında oynayıp da sözleşmesi biten bir oyuncu bosman kurallarına göre bonservissiz olarak takımdan ayrılabiliyordu ancak bu yalnızca avrupa ülkelerinden birine transfer olduğun söz konusuydu. bunun üzerine üç büyükler de sözleşmesi sonra eren anadolu takımı oyuncularına, bonservissiz olarak belçika, hollanda, almanya gibi ülkelerin 2. liglerinden takımlarla formalite icabı sözleşmeler imzalatıyor, sonra da çok cüzzi bedellerle bu oyuncuları oradan takımlarına katıyorlardı. mesela ümit karan'ın gençlerbirliği'nden galatasaray'a transferi böyleydi. hatta o dönem ilhan cavcav ümit futbol oynayamaz falan diyordu ama elbette çatır çatır oynamıştı ümit karan. çünkü hukuka uygun bir transferdi. keze beşiktaş ve fenerbahçe de o dönemlerde benzer şekilde transferler gerçekleştirmişti.