• 126
    gayet de mümkün olan sey. galatasaraylilar ile, altaylilar, diyarbakirsporlular ile osmanlisporlular, kasimpasalilar ile fenerbahçeliler ve hatta arsenalliler ile dortmundlular arasinda anatomik bazli farkliliklar yok. onlar da 46 kromozomlu, memeli canlilar. bir cogu ortalama iq sahibi bu kisilerin. cidden ailenizde, arkadaslariniz arasinda hiç mi normal bir fenerbahçeli yok? futbola, spora sadece güç iliskileri üzerinden bakmayan, oyunlarin kendilerini seven, haksizliga karsi, dürüst oyunun yaninda olan fenerbahçeli kimseyi tanimiyorsaniz çevrenizi degistirin arkadaslar. mesele o mantiksiz buldugunuz kisilerin fenerbahçeliligi degil, mesele onlarin mantiksiz olmasi. o kadar fazla mantiksizla ayni ortama giriyorsaniz nacizane kendinizi sorgulamanizi oneririm.
  • 129
    türkiye'de taraftar grupları homojen olmadığı için, çok da sağlıklı bir genelleme değil. celtic-rangers gibi mezhep farklılıklarına dayanan bir ayrılık yok ülkemizdeki takımlarda. ancak kulüp kültürü farklılıklarından söz edebiliriz. o yüzden "bir fenerbahçeli'yi" diğer "bir fenerbahçeli'den" ayıran bir sürü özellik bulabiliriz.
    ama tabi genelleme yaparak rakibe sataşmalar hoş oluyor. bunlar güzel atışmalar. bir tane de benden gelsin...

    şikeyi inkar ederler, sonra radar bir tek bize tutuldu derler. mantık kuralları der ki; radar nedir? ne işe yarar?
  • 131
    açıkçası gündelik hayatta çok güzel insanlarken konu futbola döndüğünde fenerbahçelilikle birlikte bilincini kaybeden o kadar çok adam tanıdım ki bu genellemeye katılırken ve hatta katılarak gülerken hiç mi hiç suçluluk ya da mahcubiyet hissetmiyorum.

    adam ne kadar kaliteli olursa olsun futbol ile ilgili bir tartışma söz konusu olduğunda o pırlanta gibi adamın gözüne perdeler iniyor, "oha bu adam bunları mı söylüyor lan?" dediğiniz bi zibil cümle kurabiliyor.

    bundaki en büyük etmenin özellikle son 20 senedeki ağır galatasaray hegamonyası olduğu kanaatindeyim.

    zira adamların kendilerini ifade etmek isterken çıldırdıkları nokta genellikle galatasaray kompleksleriyle alakalı kısımlar oluyor.

    adam; gözü görmesine rağmen, kulağı duymasına rağmen, futbolu da bilmesine rağmen izlediğiniz çok net bir futbol maçı görüntüsünde açık aleni penaltıyı görüp "yok ya alakası yok penaltıyla" falan diyebiliyor ya da adamın tutup kendini havuza atarcasına bıraktığı bir pozisyon için "tabi ki penaltı abi bunu vermeyecek de neyi verecek" gibi sırf forma bazlı kendi takımını savunma temelli tartışmalara girebiliyor.

    ha yok mu benzerleri galatasaraylılar arasında?

    elbet de var...

    ancak misal buna benzer 1-2 örnek yaşadık, bir dostumuz - galatasaraylı kendisi - tıpkı yukarıda tarif ettiğim gibi söz konusu galatasaray olunca gözünün gördüğü, kulağının duyduğu yerde sırf kendi takımını haklı çıkarmak için saçma sapan donelerle savunuyordu...

    ortamda bulunan beşiktaşlı 2 arkadaşımın verdiği tepkiyi hiç unutmam:

    -"abi sen nasıl galatasaraylı'sın ya? aynı fenerlilere benziyorsun?"

    ne demek istediğim anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

    söz konusu kendi takımı olunca tarafsızlıktan ve mantıktan uzaklaşan herhangi bir takımın taraftarına bile "fenerli gibi" yakıştırması yapılıyorsa, genelleme ve teşbihte hata aramak yersiz.
  • 132
    bir kısmına rakı masasında yakalandım haftasonu, biri doktor, biri öğretmen. ilk iki kadehte objektif konuşur gibi oldular, ben üçüncü kadehten önce analiz yapmam, fbli bile olsa.

    üçüncünün sonlarına doğru 3 temmuzda bizi harcadılar hocam moduna geçtiler, aydınlar kulübe şu kadar para vermeli, önümüzü kestiler, mahkemeler de bizi haklı buldu kafasına geçip dördüncü kadehlere geçildi. sussam gönül razı değil, konuşsam tesiri yok biliyorum fakat o şeytan dürttü, illa konuşturdular. son ana kadar laf anlamayacaklarını bildiğim halde susmayı başarmıştım oysa.

    hocam yapmayın bak uefa'dan ceza geldi, bak namus davamız dediğiniz davadan vazgeçtiniz...yok işlerine gelmiyor.

    dedim ya ne desem işlerine gelmeyecek, dördüncü kadehi bir dikişte kaldırdım...

    hocam siz şike yaptınız, yakalandınız, şikeden aklanmadınız, usülsüz dinlendiğiniz davadan aklandınız. hadi iyi geceler..

    en cahilinden okumuşuna böyle bunlar, benim düştüğüm hataya düşmeyin.
  • 133
    sinirlenmeden tane tane anlatarak başarabildiğim ve kabullendirebildiğim eylem. en sonunda fenerbahçe bir spor kulubüdür cümlesi ile konuşup anlaştığımız noktaların üstesinden gelmeye çalışıyorlar.
    sonrası ise çok daha vahim bir sonuca varıyor. şöyledir efendim:

    fenerli: fenerbahçe zaten bir spor kulubüdür. olaya komple bakmamız gerekiyor.

    ben: evet galatasaray'da spor kulübüdür zaten şu ana dek yalnızca tek branşı* konuştuk. her branş kendince değerlendirilebilir. her spor kulubünün lokomotif branşı vardır.

    fenerli: heh işte mesela biz baskette euroleague bla bla bla (burada sakince onaylayarak dinlenir)

    ben: tabiki harika bir zafer de kazandınız hakkınızdı zaten. basketbolda çok başarılı olduğunuzu düşünüyorum, her spor kulubü her branşta büyük başarılar yakalayamaz bir branşı lokomotifi olmalıdır. bence basketbolda gayet başarılısınız ve futbolda bu branşa göre çok geride kaldınız. bu sebeple olympiakos panathinaikos gibi kulübünüzün lokomotifini basketbol olarak belirleyip devam etmelisiniz. herkes en çok yatırımı, kulübü gururlandıran branşlara yapmalı. başarısız veya vasat olan branşlara* yatırım azaltılarak lokomotif branşını desteklemeniz gerekiyor.

    not: önceki kısımları da detaylı paylaşabilirim entry uzamasın diye anlatmadım. kesin çözüme ulaşan nokta cümlelere sahibim, far görmüş tavşan gibi bırakan cümleler.
  • 134
    karsindaki fenerbahceliye gore degisen olgu.

    ayni mantikla bazi galatasaraylilar ile de tartismak mumkun degil. bundan bir kac ay once ahmet calik'a kotu dedim diye ofsayt manyagi oldum. hala, evet ulan hala belhanda'yi savunan var ya arkadas inanilir gibi degil.

    kimse kusura bakmasin hala belhanda'yi, ahmet'i falan savunan galatasarayli benim gozumde 3 temmuzcu fenerli ile ayni kategoridedir. bunlari gorunce arkana donmeden kacacaksin.
  • 138
    pek mümkün olmayandır.

    ama tek mantıksız fenerliler değil. galatasaray’ın asıl düşmanları içimizde. bu sözlükte de varlar.

    “falcao, babel bizim ligi donunda sallar” gibisinden cümleler kurabilen, galatasaray’ın geleceğini düşünmeyen, “yea ne muhasebecilik yapıyosunuz oturup keyif alın abie” deyip transfer diye kendini yırtan, bitik topçuları fahiş paralarla galatasaray’a çakanlara ses etmeyen ve hatta destekleyen galatasaraylılarla da uzlaşabilmem mümkün değil.
  • 139
    bulabildiniz mi böylesini, erişebildiniz mi bilmiyorum ama bugün bir benzerini yaşadığım olay.
    bir fenerbahçeli öğretmen arkadaş ile bu seneyi tartışıyorduk.
    fetö muhabbetleri, şike, aziz yıldırım, kumpas, 3 temmuz, uefa kupası, 6-0 derken...
    kebapçı selo bile diyor bana. sanki ben mekan bastım fatih terim ile.
    kebapçı selo'dan orgazm olan bir topluluk bunlar, her neyse.
    ofsaytımsı muhabbetine getirdi mevzuyu elbette.
    mala anlatır gibi anlattım her şeyi göt lalesine.
    anlıyor zannettim. her şeyi onayladı.
    'haklısın hocam' dedi.
    'hayret ya' dedim, 'ilk defa' dedim. 'bir fenerli laf anladı' dedim.
    zil çaldı o esnada, tam kalkıyordum ki, sırıtmaya başladı bu.
    "dursun özbek tff'ye gitmiş" dedi.

    e niye gittiğini açıkladı adam depremzedeler için gitmiş dedim.
    "ya he he şikeci sizsiniz :)" diye gülmeye başladı.
    10 dakikamı boşa harcadım yine.
    ama bu ant olsun ki bir daha böyle bir girişimde bulunmayacağım.
    bu lale'ler laftan anlamıyor çünkü.
  • 141
    dilleri serttir. eş dost demeden kırıp dökerler. hatır gönül ilişkisine dikkat etmeden saldırırlar.

    hiçbir olumsuz eleştiri kabul etmedikleri için en küçük bir futbol sohbetinde çirkefleşirler. şike, terör, mafya gibi konularla saldırıya geçerler. istisnasız her futbol konuşmasında bu konulara geçip saldırganlaşıyorlar.

    merak etmiştim, hepsi mi böyle diye. çoğunluk böyleymiş. yıllardır süregelen başarısızlık nedeniyle diyecem ama eskilerin anlattıkları da günümüzdeki ile aynı. o zamanlar da agresif ve saldırganlarmış. eşlerine, çocuklarına sabırlar diliyorum.
  • 143
    hayatta beni en çok şaşırtan olaylardan biri budur. benim böyle tartışabildiğim bir arkadaşım var. evet, bunu okuyan arkadaşlar belki şaşırdı, belki şu an bu olgunun gerçekliğini sorguluyor ama böyle bir insan var gerçekten. haksız olduğu konularda üste çıkmayan, eylemleri kendisine fayda sağlama veya sağlamama üzerinden değerlendirmeyen birisi kendisi. futbolla alakalı bilgi birikimi ve aurasından kaynaklı fatih terim'i de çok sever. yani rakibini takdir etmeyi de bilir. diğer fenerbahçelilerin tam tersi. fakat fenerbahçenin böyle olması bizim zararımıza mı tartışmak lazım. fenerbahçe'ye fenerbahçelilere bakan galatasaraylılar fenerlilerin tam tersi hareket yapacaksa bugünkü gibi fenerliler böyle kalsınlar. rakibimizin bizi yukarı çekmesi bazen başarısız olmasından da kaynaklanabilir. başarısızlıklarından örnek alabiliyorsak. onun için hayatın içinde zorluk yaşasakta ben fenerlilerin böyle kalmasını istiyorum.
  • 146
    aslında bizimle tartışmaktan farkı yoktur. türk toplumunda fanatizm her alanda var ve ne yazık ki eğitim seviyesinden veya zekadan bağımsız olarak kişiler fanatiği olduğu olguyu eleştiremiyor ve tarafsız bakamıyor. bu işin galatasaray'ı fenerbahçe'si yok. aslında kimse objektif olamadığı için değil mi zaten bunca didişme? hakeminden tffsine taraftarından yòneticisine ne zaman insanlar olayları akıl süzgecinden geçirerek tartışmayı öğrenecek, işte o zaman biraz olsa nefes alacağız.
  • 147
    baskın olun.
    şikecisiniz , sahtekarsınız diyin.

    hemen konuyu hakan, arif e getirecekler. sizde onlar öyle oldukları için kulüpten ihraç edildiler. kulübün kurumsal anlamda hiçbir bağı yok ama sizin tesislerde maçınızdan tut, başkanınıza, her yöneticinizin bir payı demeci var diyin. üste çıkın devamlı. hatta konu 6-0 a gelirse diyin ki adam olsanız o maç 9-0 biterdi o maçta son korneri de biz attık diyin. top mu oynadınız hatta biz o sezonu sizin üstünüzde bitirdik diyin. üstünüzde derken vurgu yapın böyle. pisleşin, terbiyesizleşin :)

    onları, onların kafasında olmadan dizginleyemezsiniz. orada asla galatasaray terbiyesi değil sokağın dar bakışı geçerlidir.
  • 148
    kendisi 20 senelik arkadaşımdır. futbolda da siyaset gibi aşırıya kaçmadan tartışabiliyoruz. aşırıya kaçmadan dedim çünkü bir zaman sonra objektiflikten çıkıp, holigan olabiliyoruz. her iki takımın maçını da ayrı yerlerde izlesek bile faul, kırmızı kart, ofsayt gibi pozisyonlarda hemfikir olabiliyoruz. hatta bazen makara bile yapıyoruz. hakem gs'li veya fb'li diye. tabi bu anlattıklarım belki yaşımızın verdiği olgunluktan da olabilir.
  • 149
    bir diğer modeli de malum parti sempatizanları ile siyaset konuşmaktır. bu ikisini zinhar yapmayın. hayata ve insanlığa dair umudunuzu kaybetmekten başka hiçbir işe yaramaz. vakit kaybıdır. ben bu kadar birbirine benzeyen iki kitle daha önce görmedim. her ikisinin tarafı olanın yarattığı etkiyi de hayal gücünüze bırakıyorum. zira hepsi hayal aleminde yaşıyorlar. bir çıksalar oradan ve gerçek dünyayı görseler sorun kalmayacak ama işte. sorun da orada.
App Store'dan indirin Google Play'den alın