• 806
    zor da olsa kazandığımız maç. gol yediğimiz anlarda kadıköy'deki sevinç ve umudu, sondaki hayal kırıklığını görmedim ama düşüncesi bile güzel.

    maçın sonlarında hakem bize verdi tacı. rakip oldu bittiye getirip tacı kullandı ve maç devam etti. hiç anlamadım durumu.

    edit: o anları buldum. (bkz: ahahaha)
    https://x.com/sco1905/status/1789986169305919632
  • 807
    uzun bir aradan sonra bir deplasman maçına gittim. tabi deplasman tribününe bilet bulmak ne mümkün, bir kaç tanıdık vasıtadıyla karagümrük tarafından bulduk bilet. ulan maça gidiyoruz bunların içinde de maç izlenmez vs derken karagümrük külübünün batı 403'ü tamamen galatasaraylılara ayırdığını öğrendim. rahat rahat bağıra çağıra izledik maçı neyse ki.

    maçta bizim adımıza olumlu 1-2 şey vardı. tabi ki ilki barış alper yılmaz. inanılmaz bir maç oynadı. yine de bir konuda eleştirmem lazım, kanatta sırtın dönük top almaya çalışma barış kardeşim. senin olayın bu değil, ne kadar bunu denediyse top kaybı yaptı, ne kadar da rakini karşısına aldıysa hepsinde hallaç pamuğu gibi attı herkesi.

    ikinci olumlu şey de mertens vakası. bu adam gerçekten bir vaka. herkesin eli ayağı titrerken sürekli takımı sakin olmaları konusunda telkin etmeye çalıştı, yetmedi presine mücadelesine devam etti, yetmedi attırdı, o bile yetmedi bir de attı. muazzam bir maç çıkardı.

    açıkçası başka da olumlu konuşacağımız durum yoktu. abdulkerim felakat bir maç çıkardi. icardi neredeyse tüm maç sadece durdu, ziyech biraz çabaladı ama yetersizdi. ha bir de olumlu olarak kerem demirbay'ı sayabilirim. pas hataları vs oldu ama özellikle ilk yarı da sorumluluk alan 1-2 isimden biriydi. sinmedi, kaçmadı.

    sonuçta çok zorlu bir maç oynadık ve biraz da şansın yardımıyla kazanıp derbiye kitlenmiş durumdayız.
  • 808
    ankara’ya evime nihayet saat 4:30 gibi gelebildim.

    kuşkusuz çok yorucu bir gündü. aynı gün git gel, istanbul trafiği, olimpiyat stadına giriş ve çıkış (çıkışta herhalde yarım saatten fazla kapıları açmayarak bizi beklettiler.) kendi koltuğumuz zaten işgal edilmişti, biz gidip oğlumla iki boş yer bulduk fakat oraya da bir ultraslan grubu geldi dolayısıyla orada da biz dahil kimsenin koltuğu kalmadı. ayakta izledik onda da ne kadar görebilirsek…

    maç da maalesef uzun zamandır takımımızın en kötü futbollarından birine sahne oldu.

    neyse bu saatte daha fazla uzatmayalım ve bu kadar olumsuz cümlenin ardından, yazının mesajını-anafikrini dile getirelim.

    galatasaray bizim için bir aşk, bir mutluluk sebebi, iyi ki galatasaraylıyım. yarın olsa aynı şartlarda yine koşardım sevgiliye.
  • 809
    yine ortalama türkiye ligi gol sayısının üzerinde atıp kazandık. bu defa fark 2 golü yemiş olmamızdı. takımımızda çook önemli iki oyuncu var: barış alper ve mertens.
    1. barış alper: durum ne olursa olsun, skor ve oyun nasıl gidiyorsa gitsin o hız ve gücü her daim ortaya atacak artık bunu gördük. umarım talihi hep yanında olur. bize keita performansı izletiyor resmen. sağ-sol farketmeksizin ceza sahasının yan çizgisine ayak bastı mıydı gol diye ayağa kalkmaya başladı tribünler artık. ben berkan golünü de barış'a yazarim şahsen. pozisyon yoktu adam dakika 90 olmuş o çalımı atıp sağ ayağıyla o yumuşaklıkta içeri adrese teslim edebiliyor. şaka gibi...
    2. mertens: o kadar büyük karakter ve görkemli bir kariyere sahip ki... bu takımda gördüğü hürmet ve saygıyla hayat tecrübesini birleştirdiğinde ortaya hagi benzeri bir performans çıkıyor resmen. hagi sonrasi o 10 numaralı formanın en cok yakıştığı isim oldu bence. sneijder'i solladı benim nezdimde. hem barış hem berkan'ın bu denli gelişmesinde mertens'in rolünün büyük olduğunu düşünyorum. dikkatli bakarsak, berkan attığı golde vucudunu ayni mertens gibi yana doğru eğip çok benzer bir şekilde vuruyor topa. zaten gol sonrası da beraber gülerek bir şeyler konuşuyorlar.
    bu enerjiyi yakalamış takımı bozmadan şampiyonlar ligi'nde puanlar alarak kazanç sağlama yolunu seçmeliyiz benim fikrim. şu anda bizim gibi pozitif enerji yüküyle dolmuş olan dünyadaki tek takim gördüğüm kadarıyla leverkusen.
    barış, mertens, mertens (evet iki kere yazdim hehe) muslera, icardi, torreira, kohn, dayı, kagan ayhan ve stoper hattımız kesinkes satılmadan elde tutulmalı ki oynama alışkanlığı olan bu keskin takımı köreltmeyelim.
    zaha, kerem, oliveira ve diğerleriyle vedalaşabiliriz eğer illa satıştan kazanç yapacaksak...
  • 810
    arada teklemek (skor olarak olmasa da oyun olarak) iyi gelecek diye düşünüyorum.

    bu takımın iki maç üst üste bu şekilde bir futbol oynayacağını düşünmüyorum. illaki karakter koyacaktır. özellikle icardi. bu maçta çok silik kaldı. yani kendi seviyesine göre. mutlaka bir ayar çekecektir kendine. kendiyle kalmaz üstelik. takımı da çekecektir yanına.

    ve şunu biliyorum ki okan buruk, kim bilir kaç kez izlediği, izlettirdiği ismail kartal'ın fenerbahçe'sini çok iyi biliyordur ve takımına her zaman olduğu gibi gerekli ayarı çekecektir.

    ben sonuçtan memnunum. her anlamda.

    oyundan dahil.
  • 811
    zorlanmamıza rağmen kazandığımız, her zamanki görüntümüze kıyasla daha az üretken görünmemize rağmen yine 40'a yakın kez rakip cezaya girdiğimiz ve 3 gol bulduğumuz mücadele. sanırım bu bizim takımın inanmışlığını ve kazanma alışkanlığını ortaya koyuyor. o gün günümüzde de olamasak, icardi'yi de besleyemesek, savunmada hata da yapsak, skor olarak geri de düşsek bir şekilde kazanıyoruz. değil 1 fark, 2 fark geriye düştüğümüzde bile hem sahadaki oyuncular, hem tribündeki taraftarlar, hem maçı izleyenler biliyor ki bu takım bir şekilde maçı çevirebilir ve hatta çevirecek...

    ben barış alper'in inanılmaz yüksek motivasyonunu veya 2. golümüzde rakibi zorlaya zorlaya son çizgiye inip çok zorlukla mertens'e yaptığı asistin mükemmelliğini, nelsson'un kafası sargılı ortaya koyduğu savaşçılığını, torreira'nın kart sınırında olmasına rağmen hiçbir toptan kaçınmayışını vs anlatmayacağım veya belirtmeyeceğim; bunları herkes gördü, izledi zaten.

    ben bu takımın başka bir mükemmelliğini söylemek istiyorum. maç bitiminde her futbolcumuzun şimdiden şampiyonluğu kutlarcasına sevinçlerini, tribünlerin önünde birbirlerini kucaklayışlarını, herkesin birbirini tebrik edişini ve içlerindeki mutluluğu dışa vurmalarını görünce ne kadar gururlandım, ne kadar mutlu oldum anlatamam. biz aslında çoktan şampiyon olmuşuz...

    https://www.instagram.com/...saray/p/C64VF5qMY84/
    https://www.instagram.com/...SYXsWey/?img_index=1

    resmen sanat eseri değil de nedir bunlar?

    nelsson'un torreira'yı kucaklayışı, aurier'in davinson'a sarılması, berkan-ziyech'in keyifli ifadeleri veya icardi-köhn-nelsson'un şampiyonluk kutlarcasına sevinmeleri, yedek olan ve hatta muhtemelen sezon sonu takımdan ayrılacak olan vinicius'un zıplayarak sevinmesi... daha anlatılması, vurgulanması gereken o kadar çok gurur tablosu var ki insan hangisini anlatacağını şaşırıyor.

    ben bu takımı, okan hocamı ve onun yarattığı takımdaşlığa her geçen gün daha da çok aşık oluyorum.
    sağ olun, var olun beyler!
    her zerrenizle hak ettiğiniz şampiyonluğu 19 mayıs'da kazanacaksınız!!!

    (bkz: 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 812
    beklediğim gibi oldu. altı pas içine doluşan siyahlı takım bütün defans oyuncularını sabit tuttu. bekleri bile hemen hemen hiç çıkmadı. 6 kişi komple kendi yarı sahasında durdu. bizim hücumcular alan bulamadı, kerem d. ve torreira da çok geri gelince hücum oyuncularımızla araları açıldı. bu takımdan gol bile yemememiz lazımdı. anti futbol oynadılar. futbolun görsel zevkine temas etmediler. zaten maç başı analizlerimizde bahsetmiştik. 2 hızlı hücumcu ile topu çok süratli buluşturacaklardı. bizim stoper ikilisi mendes ve can'dan çok korktu. çok fazla geriye adımladılar, pozisyon alamadılar. ya çok yakın oynayacaksın ya da zamanında faul yapacaksın. yediğimiz ikinci gol zaten net bireysel hata. marcao tam bir yontulmamış kalas. bırak, sırtı dönük istediği kadar top alsın. ne pas ne de şut kalitesi iyi değil. hamle yapmadan beklemek şarttı.
    ilk 45 biter bitmez sanchez-abdül değişikliği bekledim. icardi 4 savunmacı arasında çok kayboldu. ancak bu kaybolma mertens ve barış'ın alan bulmasına yaradı. sonucunda golleri de onlar attı. daha rahat bir galibiyet alacağımızı düşünmüştüm. rüzgar handikabını atlamışım. bu güne kadar mükemmel kullandığımız duran toplardan bu maçta etki sağlayamadık. bunu rüzgara veriyorum. yoksa gümrük savunması çok dağınık duruyordu. düzgün bir sahada olsak kesin golümüz vardı.
    kaldı 1 paun. allah yardımcımız olsun.
  • 813
    takımımızın aklında derbi olduğu için biraz savruk oynadığını düşündüğüm karşılaşma. motivasyon eksiği oldu biraz sanki. şampiyonluk yolunda her ne kadar olmaması gerekse de olabiliyor böyle şeyler. sonuçta kazandık, hem de karşıdaki rakibe umut vererek; en alakasız adamımızla kazandık. çok güzel oldu. bu anlar için yaşıyoruz.
  • 814
    https://beinsports.com.tr/...alatasaray-mac-ozeti

    maç anında gol diye bağırdıktan sonra tekrarlarını bile görmemiş olabilirim. maçın özetini ilk defa izledim şimdi.

    yediğimiz ilk golde ortayı nasıl boşaltmışız. o haldeyken 1. lig takımı bile bize gol atabilirmiş. ikinci golde de faul diye bizim takım duraklamış, devam kararı gelince paramparça olmuşuz. asisti yapan gümrüklü bomboş rahatça asist yapmış nelson müdahale etmemiş. sonrası apokerim zaten. yediğimiz gollere bakınca klasik gollerimizden değil. bu yüzden okan buruk ve ekibi çok iyi analizini yapacaktır yapmıştır.

    barış alper'in asistini 5 defa izledim, belki daha fazla. yavaşlatıp da izledim. asisti insanüstü bir şekilde yapmış. pas verirken 2 ayağı da yerde değilmiş. 2 ayağı yerden kesilmiş, düşüşe geçerken pas vermiş. şunu avrupanın dev takımlarının üst düzey oyuncuları yapsa twitter akışımızda 50 farklı twitter hesabından övgüyle paylaşılırdı.

    genel olarak kendi takım kimliğimizden farklı bir maç oynamışız. (bkz: koyduk mu) sıradaki gelsin.
  • 816
    fb derbisi öncesinde bu maçta zorlandığımızdan dolayı mutlu oldum açıkçası. takımımız bu maçı da rahat ve farklı kazansaydı rehavetimiz ve aşırı özgüvenimiz derbide patlayabilirdi bize. bu maçta zorlanmamız hayırlı bir zorlanmadır. takımı silkelemiştir. kazasız belasız hem de. yan etkisiz iyileştiren bir ilaç gibi.

    maça gelirsek yediğimiz iki gol de başlangıçta bireysel hatadan kaynaklandı.

    ilk golde geriye doğru topla giden karagümrüklü oyuncunun önünden köhn çekilmese o golü yemezdik. orada en kötü faul yapardı. takımımız dengesiz şekilde sahada kaldığı o an köhn çekilmeyecekti orada. sağ bek kaan hemen yanındaydı. rakip oradan kurtulur kurtulmaz topu kaan'ın olması gerektiği yere attı ve golü yedik.

    ikinci golde ise okan hoca ve mertens'in hatası vardı bence. okan hoca takımımız skor olarak öndeyken 2-3 oyuncu birden değişikliği yaptığında takımımızın 5-10 dk saçmaladığını görmesi gerek. skor olarak gerideyken bunu yapsa anlarım ama oyun elimizdeyken 2 oyuncu birden(en az biri orta saha) değiştirip takımla oynadı ve takım alışana kadar saçmaladı derken rakip de bunu fırsat bilip gol attı. takım saçmaladığında mertens de saçmaladı. atacak yer bulamayınca topu yana çekeyim dedi çektiği yere bakmadan ve topu kaptırdı ve o pozisyon gol oldu. daha önceki bazı maçlarda da bu 2-3 oyuncu birden değiştirmeyi yaptı ve yine saçmaladık ama gol yememiştik neyse ki. ancak bu maçta yedik. takım öndeyken ilk değişikliği tek kişi ile yapmalı hoca. hem zamanı da lehimize kullanmış oluruz.

    bir de ikinci golde abdülkerim marcao'ya top gelirken arkasında durup bloke etmek yerine hemen araya girip topu uzaklaştırmak isteyince duvara çarptı resmen ve marcao rahat bir gol attı.

    abdülkerim marcao ile oynarken çok yıprandı. kötü olduğu için çıkarmadı hoca kendisini. kerem d. oyundan çıktıktan sonra geriden oyun kurulumuna destek verecek birine ihtiyaç duyduk ve sanchez ile değiştirdi okan hoca. nelsson'un kesiciliğine ihtiyacımız vardı hem de kendisi daha diriydi abdülkerim'e göre. ben oyuncu değişikliğini böyle anladım. neden marcao'yu tutsun diye sanchez'i erkenden almadı oyuna diye bir eleştiri düşünmedim. maçın gidişatına göre doğru bir hamle yapıldı.

    kerem d. top ayağındayken de top ayağında değilken de konsantrasyon eksikliği yaşıyor. top ayağındayken sanki kendisinden başka oyuncu yok gibi rahatça takılıyor sahada. sürekli baskı yapıldığında verimliliği düşüyor. top ayağında değilken maçı ön sıradan izliyor. rakip topu sektirir mi diye tetikte beklemiyor. ya da arkadaşı bir anda pas atar mı diye beklemiyor. ki bunlar oluyor ama kendisi beklemediği için hamle yapmıyor.

    bu maç "maçtan önce ne yeyip içiyorsanız bir daha yemeyin" diye içimden geçirdiğim bir maç oldu. kötü pas ve şutlar, konsantrasyon eksiklikleri çıldırtıyor beni. takım atak yapıyor ilerideki adama pas atıyor oyuncumuz. pasın şiddeti tıngır mıngır. sözüm ona hızlı atakta orta sahanın göbeğinden kanata atılan bir pasın 4 saniye kadar sürdüğüne bile şahit oldum. o sırada rakip takım savunmaya yerleşti. pas hızını arttırmamızın gerektiği çok an oldu ve hepsini harcadık. savunma arkasına da doğru düzgün toplar atamadık.

    bu maçtan almamız gereken çok ders var. umarım son haftalar falan demez alırız. bu maçtan önce ne yeyip içiyorsak yapmamamız gerek artık.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın