• 1952
    hocaları ne ki oyuncuları ne olsun, 2017-2018 sezonunda, küfür kıyamet zaten gırla bunlarda, hakeme fiziksel temasları, tacizleri de iyice arttırdılar. önce quaresma hakemi yıktı, şimdi de caner hakemi taciz ediyor (küfür ayrı, golden sonra yaptıkları da ortaya çıktı):

    (bkz: #2268149)

    bu sonradan görme oldum budalası takıma artık birilerinin haddini bildirmesi farz oldu. bunun federasyon ve kurulları olmayacağı ise gün gibi aşikar.
  • 1955
    kaliteli ve yetenekli isimlere sahip takım. hatta bizden daha geniş ve iyi kadrolarının olduğunu düşünüyorum. bu sene bize futbol anlamında sorun yaratacak tek takım onlar. biz kendi takımımızdaki havayı ve gidişatı sürdürürsek onların avrupa mücadelesi ile birlikte bizle yarışamayacaklarını düşünüyorum. şampiyon olursak seneye birkaç önemli takviyeyle çok daha güçlü bir kadro kurabiliriz.
  • 1956
    kaliteli gibi görünen ama yaşlı bir kadroya sahip takım. ayrıca as oyuncuların fazlalığı ve oynama imkanlarının kısıtlılığı da takım içindeki huzuru bozan faktörlerden biridir. halihazırda avrupa'da dolu dizgin gittikleri için bu tür durumların pek bahsi geçmiyor. bizim sorunumuzsa saha kenarında alternatifsizliğimiz. üç-dört alternatiflik yeni oyuncularla beşiktaş'ı iki seksen yere sereriz. yeter ki taraftar her maçta saçma sapan bahanelerle hocasını test etmeye çalışmasın,"futbol bilgisi" ile adamın bir nane olmadığını ispatladım çabasına girmesin. bu tip taraftar topluluğu da son birkaç yılın ürünü. eskiden takım desteklenirdi her ne pahasına olursa olsun. son birkaç yıldır çeşitli sebeplerle cepheleşiyoruz. eleştirmek değil cepheleşmek. yani mensubu olduğu cepheyi her ne pahasına olursa olsun sahiplenmek, karşı tarafı düşman bellemek ve akıl-mantık çizgisine gelmemek.
  • 1957
    2 yıldır neredeyse rakipsiz şampiyon olduktan sonra, hem yaşlanan kadrosu hem de 2017-2018'e girerken yaptığı tutmayan transferlerle o geniş görünen kadrosunun aslında pek de faydalı olmadığını gördük. şenol güneş negredo, medel ve lens'ten hiç fayda sağlayamadığı gibi oyuncuların motivasyonu da bitti.

    caner-talisca kavgasından sonra talisca da kafa olarak bitti(en azından ligde böyle). bu yıl şampiyon olamazlarsa ekonomik olarak da çok sıkıntı yaşayacaklar.

    oyuncular şampiyonlar ligi'nde vitrin maçı olduğundan daha motiveler ama ligde motivasyonları düştü düşecek. eğer inönü'ye puan farkını koruyarak gidip, bir de bunlara evlerinde koyarsak zaten çözülmeler başlayacaktır.
  • 1958
    galatasaray'in hamza hamzaoglu ile 4. yildizi takip, senesinde ligi 6. sirada bitirdigi takimi andiriyorlar. takimda 2-3 kaliteli adam var. bunlardan biri cenk, digeri talisca ve quaresma. quaresma ve talisca maç seçiyor. geriye bir tek cenk kaliyor. sag ve sol bekleri sikintili, orta sahada atiba ya$landi, tolgay bir parça iyi gözüküyor, oguzhan oyuna sonradan girdigi için küsmü$ durumda. yani bilemiyorum altan, bu yil 5., 6. sira gibi gözüküyor sanki ligdeki konumlari.
  • 1960
    gelene üç gidene beş atan bir takım yok artık. bunda bizim kazandığımız ivmenin direkt etkisi var. bu puan farkıyla başakşehir ve beşiktaş deplasmanlarında alınacak beraberlikleri başarısız bir sonuç olarak görmem. o yüzden devre arasına kadar içerdeki maçların hepsini kazanıp ve dışardaki anadolu takımlarına puan kaybetmeden hatta değil puan kaybetmeyi top bile göstermeden ezip geçmemiz lazım ki şampiyonluk yolunda psikolojik üstünlüğü tam anlamıyla elimize almış olalım.
  • 1964
    vodafone arena'da allem edip kullem edip ligde ve avrupa'da kaybetmeyen takım. 1 senedir oynadıkları oyun anlamında sürekli düşüşteler, o eski kompaktlıkları yok talisca'nın babel'in ayağına bakıyorlar da, bu süreçte hala iç saha performansları olduğu gibi devam ediyor. kaç kez direkten döndüler, biz 2 farklı öne geçip yenemedik, benfica 3 farklı öne geçti yenemedi, geçen hafta başakşehir son dakikada gol yedi falan enteresan gerçekten. oynayacağımız derbi öncesi sinir bozucu bir durum.

    buna ek olarak bu sene enteresan şekilde şampiyonlar ligi maçlarıyla ligde kaybettiği ivmeyi toparlayan, nefes alan takım.
  • 1965
    şampiyonlar ligi 2. turunda delik deşik olacak olan takım. oyunları çok dengesiz. ama rakipleri bunlardan daha dengesiz oldukları için avrupa'da foyaları ortaya çıkmadı henüz.

    daha doğrusu gerçek bir şampiyonlar ligi takımına yemez bu oyun. 1 puana oynadığın maçın son anlarında rakibe 2 veya 3 net pozisyon veriyorsan sıkıntı büyük demektir. 10 puan almış takıma bok atmak gibi olmasın ama durum hakikaten bu.

    misal dortmund içeride dışarıda deşer bunları ki dortmund bu sene pek formda da değil. veya tottenham. dümdüz ederler bunları.
  • 1966
    iyi oynamayan futbol takımı.
    şimdi bunlar grupta 10 puan yaptılar ama çok şanslı bir şekilde, yani leipzig bunları içerde resmen elinden kaçırdı herifler tek kale oynadı kçırdıkları %100 fırsatların haddi hesabı yok, monaco da aynı şekilde tek kaleye döndü ikinci yarı ama saçma tercihlerle yediler pozisyonları. porto cidden kötü takım, beşiktaş resmen balıyla gidiyor. ha bir de ben bu adamların kura balına ayar oluyorum, lan herifler iki senedir porto, benfica, d.kiev, leipzigle falan oynuyorlar, bir türlü büyük takım çekmiyorlar amk, bize gelince çek real madrid, juventus, arsenal, atletico madrid, man.united, dortmund amk, heriflerin oynadığı en baba takım şu diyecem ama yok ki, resmen saçma sapan takımlarla oynayıp göz boyuyorlar. neyse 2.turda ellerine verir gönderirler dicem de bu balla 2.turda da basel, cska, maribor flan çekerler amk sonra da çeyrek finale çıktık diye sevinirler.
  • 1969
    türkiye'de medyanın ne kadar iki yüzlü olduğunu gösteren takım.

    biz ligde 8 hafta iyi giderken neredeyse bütün basın ''güçsüz takımlarla oynadılar, hele bir büyük takımla oynasınlar da görelim'' diyip diyip küçümsediler oyunumuzu, şimdi bakıyoruz beşiktaş kolp uefa ayarında tkıplardan puanları toplayınca bütün basın''beşiktaş şöyle uçuyor böyle kaçıyor.'' diyor, kimse de ''hele bir avrupa deviyle oynasınlar sonra görelim.' demiyor, afedersiniz de beşkitaş nah uçup kaçıyor, resmen monaco ve lepizg'in elinden zor kurtuldular ki bu takımlar cidden şl ayarında takımlar değil. o kadar şere*siz bir medyayla karşı karşıyayız ki allah yardımcımız olsun galatasaray olarak, çünkü onlar hepsi biz tek!
  • 1970
    galatasaray futbol takımı ile eğer değişiklik olmaz ise, 2 aralık cumartesi günü karşılacak takım. igor tudor'dan beklentim, bu maçta mümkün mertebe geride çok adamla kalıp savunmada kazandığımız topu hiç bekletmeden orta saha oyuncularımızla buluşmasını sağlaması. beşiktaş'ın orta sahasına ve beklerine alıştığımız şok preslerden uygulamalıyız. beşiktaş'ın savunmasında top pepe'den daha çok tosiç'in ayağına değmeli. belhanda bana göre bu maçın en kilit oyuncusu olabilir. hücuma çıkarken de tüm takım birlikte çıkmalı. gomis orta saha oyuncularımıza yakın oynamalı. ben sol beke denayer'i koyardım. çünkü quaresma'ya ilk baskıyı hızlı yapmak çok önemli. uzun top oynayan beşiktaş 'a karşı stoper ikilimiz serdar aziz ile maicon olmalı. takımımız da durum ne olursa olsun kesinlikle selçuk inan ve tolga ciğerci birlikte oynamamalı. dakika 60'a kadar gol yemeden götürebilirsek kazanabiliriz. tabiki bu kısma kadar yazdıklarım işin futbol kısmı yani görünen yüzüydü. bir de hepimizin teoriler ürettiği (kanun da sayılır artık .d ) görünmeyen yüzü de var. beşiktaş futbol takımı kim ne derse desin içerdeki maçlarında aşırı agresif ve hakemi baskı altına alarak oynamayı iyi bilen bir takım haline geldi. son dönemdeki aleyhimize hakem faciaları da ortadayken kesinlikle bu maçta hakemi de yanlarına alacaklar. durum böyleyken, elimizdeki tüm imkanları kullanıp psikolojik açıdan durumu eşitlememiz lazım. oraya sessizce sadece futbolumuzu oynayalım geri dönelim diye gidersek, muhtemelen puan kaybederiz. futbol dışı olayları da sürekli gündem de tutmamız lazım. gerekiyorsa her pozisyonda ortamı gerelim. kaldı ki illaki her maçı mükemmel oynayarak kazanmak zorunda değiliz. kazanmak demek sadece maçı kazanmak demek olmayacak. bana göre şampiyonluğa giden dönemeçlerden de birini dönmek olacak. herkes farklı düşünebilir ama türkiye'deki futbolun gerçeklerini de kabul etmemiz lazım. açıkçası beşiktaş'a yenileceğimizi düşünmüyorum, ama yenebilir miyiz işte bundan emin değilim.
  • 1971
    liderin 5 puan arkasında olmasına rağmen bütün yorumcularca %51 ihtimalle şampiyon olacağı iddia edilen takım. inanılmaz bir medya güçleri var, bütün yorumcular bunları allayıp pulluyor. bu güce fenerbahçe veya galatasaray tarihleri boyunca hiç erişemedi.

    edit: kendileri sadece medyada değil galatasaray sözlük'te de çok kuvvetlidir. hala kritik maç bilmem ne diye geyik yapılıyor, inanılmaz! başakşehir ve trabzonspor'la göt zoruyla berabere kalıp fener'e yenilmedi mi lan bunlar? bizim yürüyerek 5 attığımız ligin en kötü takımı olan gençlerbirliği'ne yenilen beşiktaş değil miydi?

    cüneyt denen tetikçi 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçında malum penaltıyı verse, 29 ekim 2017 trabzonspor maçında bir diğer tetikçi olan halis birinci yarıdaki kırmızıyı çıkarsa biz ne haldeydik bu tinerciler ne haldeydi? bırakın şu sünepe gibi ezik ezik durmayı.

    %51 şampiyonluk ihtimalleri haklıymış, hadi ordan!
  • 1974
    yorumcuların genelince favori gösterilmelerinin en büyük nedeni oyunlarındaki standart. adamlar porto deplasmanında ne oynuyorlarsa içeride konya'ya karşı da aynı oyunu oynuyorlar. bu kadar tahmin edilebilir oynamalarına rağmen, puan kayıpları genellikle kendi hatalarından kaynaklı oldu. özellikle talisca'nın resmen maç seçiyor oluşu bu durumun en önemli göstergesi.

    biz ise bize tedbir alan takımlara karşı cevap vermekte zaman zaman etkisiz kalıyoruz. hatta zorluk seviyesi yüksek maçlarda nutkumuz tutuluyor. iki takımın bu durumun incelediğimizde, açık konuşmak lazım ki şampiyonluk şansları bizden fazla. bizim sürekli büyük maç kazanalım dememizde ki en büyük neden de bu eşiği kırmak işte. biz her zor maç öncesi kılı kırk yararak düşünüyoruz, çoğu zaman da maç bizim için son derece çetin geçiyor. ama bjk rakip kim olursa olsun son derece bilindik bir tavırla topunu oynuyor. özellikle babel-talisca-quaresma-cenk dörtlüsü ortalama % 60-70'leriyle oynuyorsa da o maçları büyük oranda kazanıyorlar.

    şurada önümüzde iki tane maç var. biri 18 kasım 2017'deki başakşehir maçı, diğeri ise 2 aralık 2017'deki beşiktaş maçı.

    dile getirmek istemiyoruz hiçbirimiz ama 2 aralık gecesi saat 21:30 sularında kendimizi puan durumunun 3. sırasında bulabiliriz. bu ihtimali ben hiç de az gömüyorum. aradaki alanya maçından şüphemiz yok. ama bahsettiğim bu 2 maçta da favori biz değiliz. bu yüzden bjk bizden önde görülüyor. maalesef durum bu.

    bu eşiği aşmanın, spor kamuoyunun genelince favori gösterilmemizin tek şartı 1 tane ciddi maç kazanmak. 1 tane ya. sadece 1 tane.
  • 1975
    özellikle bizim geçen yıldan bugüne kadar performansımız gibi kritik maçların neredeyse hepsini kaybetmese de, kritik maçları kazanamayan takım. sadece medya bizdeki gibi o konuda haber yapmadığı için algı oluşmuyor hepsi bu.

    ben iyi oynadıklarına da katılmıyorum. şenol güneş hücum elemanlarının neredeyse hepsinden (negredo hariç.) maksimumunda verim alıyor. takımda birsürü golü koklayan veya her an skoru değiştirebilecek isimler var, bu yüzden de son tercih-son vuruş yüzdeleri çok yüksek. bugün göztepe karşısında buldukları ilk pozisyon hatta ilk atakları gol oldu misalen. iç sahadaki çoğu maçları böyle beşiktaş takımının. ama oynanan futbol anlamında ne 2015-2016'daki ne de 2016-2017'deki (o sezon bile yetersizdi aslında, eleştiriliyorlardı.) tempoları var. böyle bütün sezonu götürürler mi, tartışılır. ben götürseler bile şampiyon olamayacakları kanaatindeyim. içerde bir şekilde kazansalar bile deplasmanlarda çok puan kaybettiklerini göreceğimizi düşünüyorum. bugün talisca atıyor, yarın babel atıyor öbür gün belki cenk ama bu üçünün de gününde olmadığı, cezalı oldukları sakat oldukları maçlar vb. olacak. herkes rahat olsun o yüzden. şampiyon olacağız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın