• 26
    milli takımda arda turan'la beraber forma giymemi ve gol sevinçlerinde beraberce koşup zıplamamı sağlayan pes modu.

    aynı zamanda futbolcu psikolojisini anlamakta çok büyük katkıları olmuştur şahsıma.

    *dakika 75de oyuna giren bir forvetin, çok ekstra bir oyuncu değilse gol atmasının zor olduğunu hatta ve hatta ayağına top dahi gelemeyebileceğini,

    *oyuna girdikten 5 dakika sonra sakatlanıp sahayı terk etmenin nasıl bir şey olduğunu,

    *takım arkadaşınız al da at dercesine verdiğiniz bir pası hunharca harcayınca neler hissedebileceğinizi,

    *bir maçta üst üste şut çekip golü atamamanın yarattıgı baskı ve stresi,

    *gol atamamak seriye baglayınca yaşanan moral bozukluğunu,

    *ıkına sıkına gol atıp öne geçtiğiniz maçta defansınız karşı takıma gol hediye edince duyduğunuz öfkeyi,

    *mükemmel bir oyun oynarken oyundan çıkarılmanın teknik direktöre karşı yarattığı duyguyu,

    *maç sıfır sıfırken takımı hücuma çıkarmayan, beraberliğe oynayan bir teknik direktörün ne kadar sinir bozucu olabileceğini,

    *saçma sapan yerlere pas atan takım arkadaşlarının varlığının bünyede yarattığı etkiyi

    * öğrenmemi sağlamıştır. o gün bugündür daha insaflı yaklaşıyorum futbolculara. *

    (bkz: become a legend dan öğrenilenler)
  • 29
    neredeyse 1 yıl dönem dönem oynadıktan sonra hakkında yapacağım yorum şudur: arada kendini oynatacak kadar eğlenceli, oynamaya başladıktan kısa bir süre sonra alt+f4 çektirecek kadar da uyuz bir moddur kendisi. zira stamina'sı 90'a dayanmış, maç başına gol ortalaması 1.26 olan, oyunun başlamasından bu yana yaptığı 56 asistle dünya sıralamasında bir numara olan, önce juventus, sonra liverpool, sonra manchester united'ı şampiyonluğa taşımış olan ben, yaşar usta, her maçın 70'li dakikalarında oyundan alınıyorum. ama kararım kesin, pes 2010 çıkana kadar elimi sürmem bu moda. ey konami sen mi büyüksün, hayır ben büyüğüm, ben, vangobbel usta.
  • 32
    adnan başkanı arayıp başkanım beni al demişim senin maaşın takımda dengeleri bozar demiş. ispanya'da türk gazetelerini takip ediyorum fanatik'e baktım kafamı fotosopla fener formasına yapıştırmışlar. fotomaçta doğuştan beşiktaşlı olduğum yazıyor bir anlam veremiyorum.

    fenerbahçe eşimi ikna etmeye çalışıyormuş, bir laf edeceğim de şimdi neyse.

    çocuklarımın eğitimini düşündüğüm için türkiye'ye sıcak bakmıyormuşum. ulan okuduğu mu var ki eşşoğlueşşeğin. altına verdik arabayı cebinde sigarası dolarları zippo çakmağı o mankenden diğerine koşuyor herif.

    alex ferguson beni 70. dakikada çıkarıyor her maç. öküz gibi stamina kastım özel antremanlar yaptım essien elime su dökemez afedersiniz fakat gel de bunu alex'e anlat. anlamıyor adam kardeşim. bir süre sonra bu teknik direktörler bunuyor abicim yemin ediyorum senin ne haddine kardeşim beni oynatmamak. neyse şimdi çok konuşmak istemiyorum klüpten konuşma yasağı getiriyorlar sonra.

    bir sonraki maç messi'ye karşı oynayacağım gerçerk efsane kimmiş göstereceğim herkese. zaten duyumları aldık luciana salazar kendisini epey yoruyormuş sağolsun maça yorgun çıkar diye tahmin ediyorum. yoksa şerefsizi durdurmak hakkaten imkansız. terbiyesiz herif.

    henüz tam hazır değilim %60'la oynuyorum ileride daha da iyi olacağım takıma uyum sürecimi tamamladım takım olarak artık mazeretimiz kalmadı. önümüzdeki maçlarda gerçek manu'yu göstereceğiz.

    alex ferguson'un kafasına kramponumu attığım haberleri yalandır. direk kafasını daşlara sürttüm efenim.
  • 33
    pes 2010'da da çok gudik şeyler yüzünden kendinden soğutmaktadır. her şey çok güzel, deportivo ilk kulübüm olmuş, 7-8 hafta sonra yedek kulübesine girmişim, 10. haftada real madrid maçı var. son maç da 6.0 ile oynamışım zerre inanmıyorum ilk 11 başlayacağıma. neyse bir baktım maça as çıkıyorum, dedim bunda bir iş var ama dur bakalım. maç başladı, top oraya buraya gidiyor koşuyorum pas veriyorum derken bir anda sağ kanattan akıp pasımı verince skor 1-0 oluyor. daha sonrasında amc olmama rağmen yavaştan orta sahanın ortasına, hatta biraz daha gerisine yerleşiyorum takımın pas alışverişini adam gibi yapması için. sonuçta madrid deplasmanında 1-0 yapmışız maçı erken vermeyelim. neyse maç bir süre daha dengede gidiyor, sonra sol kanattan bir serbest vuruş kazanıyoruz. biri kullanıyor başka biri vuruyor ve 2-0 oluyor. aha diyorum tamam şimdi real açılır ben de delifişek gibi aralara sarkarım. ama öyle olmuyor, real hücum ediyor ama savunmasını ileri çıkarmıyor. 50. dakikaya kadar maç yine bir orda bir burada geçiyor. yanlış hatırlamıyorsam 65. dakika civarı ceza sahasının önünde top önüme doğru geliyor, diyorum şimdi ben bunu kontrol etsem pepe ağzımı kırar alır topu, şut çeksem kalede casillas, ben en temizi bu topu tek pas önümdeki forvete yollayayım. o tek pası ara pas olarak gönderince forvet kaleciyle karşı karşıya kalıyor ve 3-0 yapıyor, sonrasında ben oyundan alınıyorum. en az 8.0 gibi güzel bir oran alacağımı düşünürken o arada adını unuttuğum forvet bir gol daha atıyor. maç bitiyor falan bir bakıyorum 6.5 almışım. ulan şerrrrrrefsizin evladı konami, oyunun en hayvani takımını benim 2 asistimle devirmişiz, yüzüme tükürseydin daha iyiydi. ama asıl bomba kısma şimdi geliyorum, ben 4 gol birden atan manyak forvet herhalde 11.0 alıp oyunu havaya uçurur diye düşünürken bir bakıyorum konami ona da 7.0'ı layık görmüş. işte onu görür görmez alt+f4 çekip bu entry'i yazmaya başladım. herhangi başka bir become a legend maçında formu tavanı gösterirken bütün maç sıçan adamı bir gol attı diye 8.5'luk adam yapan konami, real'i dörtleyen deportivo'nun en has iki adamına 6.5 ve 7.0 veriyor. o savunmada leyla olan raul albiol'ün puanı da 7.0'dı, o derece.

    not: allah cezanı verecek konami.
  • 37
    ilk sene liga bbva'da efendi efendi takılan sevgili kulübüm deportivo'nun 7. olarak uefa avrupa ligi'ne katılmasıyla maç yapmaktan delirdiğim oyun modudur. her allahın günü maç mı olur yahu. şimdi diyeceksiniz ki maçı oynama, dinlenme moduna geç, ama o zaman da bir dünya starı olunamıyor sevgili pes sever yazarlar ve okurlar. profesyonel olaceksın, iyi niyetli oynayaceksın, görev verilen her maça çıkaceksın, rakibine saygılı olaceksın. yane altın kalpli çocuklar olmasak bu başarıyı yakalayamazdık müdürüm yane.
  • 39
    şurada -(bkz: become a legend/@vangobbel)- görüleceği üzere deportivo la coruna forması giyerken 2. sezonun ara transfer döneminde barcelona'dan transfer teklifi aldığım oyundur. e konami tamam çok sağol bana barcelona'yı layık gördün de hacı yine olmamış bu. ben 18 yaşında barcelona'ya transfer olacaksam 30 yaşına kadar bu oyunu nası oynayacağım bunu bana bir açıkla. hani ne bileyim valencia istesin, sevilla istesin basamak olarak kullanalım. ne yapacak barcelona 65 overall'a sahip 18 yaşında veledi.
  • 40
    pes 2010 da, daha 17 yaşımda olmama rağmen premier ligde ilk sezonumu asist kralı olarak tamamladım. milli takımların turnuvaları başladı. türkiye forması altında ilk maçıma 65. dakikada girmeme rağmen, 1-0 yenikken 2-1 e getidik skoru. ilk golün asisti benden. uluslararası platformda da kendimi göstermeye çalışıp, büyük kulüplerden teklifler bekleyeceğim. tanım olarak; pes in bence en keyifli modu.
  • 41
    21 yaşına gelmeme rağmen premier ligin büyük takımları olarak nitelendirilen manchester united, liverpool, arsenal ve chelsea'den hala teklif almadığım oyundur. tottenham'da oynuyorum ve bu takımdaki ilk sezonumda şampiyon oldum ama insan bir anfield ya da old trafford çimlerine çıkmak istiyor açıkçası... kalburüstü takımlardan erken yaşta teklif alan yazarlar bunu nasıl başardı bilmiyorum ama ben ancak 4. sezonumda adam akıllı gol atmaya başladım...

    modu şöyle bir incelersek;

    *bom boş pozisyonlarda pas atmayan takım arkadaşları,

    *saçma sapan yerlerden kaleye vuran takım arkadaşları,

    *top takipten dışarı çıkacakken ne yapıp edip topa kendisi dokunarak sizin takımınızdan dışarı çıkmasını sağlayan takım arkadaşları,

    *siz rakip kale önünde şut çekecekken attığı inanılmaz deparla şut çekmenizi engelleyen rakip forvetler,

    oyunun en sinir bozucu kısımları açıkcası...
  • 42
    become a legend'i çözmüş bir insan olarak her şeyin yapılabileceğini söyleyebilirim öncelikle. 3. sezonumda manu formasını sırtıma geçirip ligte 33 şampiyonlar liginde 19 golle gol kralı oldum ayrıca ingiltere kupasının da asist kralı oldum. milli formayla katıldığım 2 kupayı da kaldırmayı başardım. 4. sezonumdaki dünya kupasını kaldırırken ben de 13 golle gol kralı olmayı başardım.

    sırasıyla ilk sezonumda 7
    ikinci sezonumda 19
    üçüncü sezonumda 52
    dördüncü sezonumda 67 gol atmayı başardım. galiba legend dediğimiz olay da budur. olayın son noktasına geldiğimi düşününce de başladım fantaziye. zaten 22 yaşın başındayım ve overall'im 85 -90 aralığında. body balance ve sürat bakımından perfect durumdayım diye düşünerek manu dan lyon'a transfer olup biraz da ligue 1'e tecavüz edeceğim.

    daha önceki entrylerimde de bahsettiğim gibi her şey çok ciddi konsantrasyon ve sabır işidir bu oyunda. başarılı olmanın hazzı da gerçekten bambaşka. hakikaten o işleri yapmanın hazzını yaşatıyor. ayrıca transfer olduğunuz takımı iyi analiz edin. çoğu futbolcu kendine özgü alışkanlıklara sahip. onları iyi etüt ederseniz peynir ekmek gibi gol atarsınız.
  • 43
    kendimi tam bir tsl topçusu yaparak başarıya yelken açtığım pes 2010 modu.

    stamina ve speed kasarak, teknikten yoksun az buçuk şut atmaktan çakarak, sert ve mücadeleci oyunla, 2 yıl geçirdiğim bolton takımını terkettim ve manchester city'e yelken açtım. * milli olmayı başardım.*. milli takımda 2 maçta 2 gol 2 asist yaparak kariyerimin ilerisine parlak bir sayfa açtım. çok mutluyum be sözlük. *
  • 46
    17 yaşında mahalle arasında oynarken lecce keşfetti beni. gel dedi bizde oyna. biz sana istediğin kapıları açarız. bıraktım anayı - atayı kartal'da o zamana kadar hiç bilmediğim italya yollarına koyuldum. galatasaray'a transfer olamamak koymuştu biraz ama en azından lecce'nin renkleri de sarı kırmızıydı. hoca ile tanıştık, takım arkadaşları ile kaynaştık. daha nefes almama izin vermeden "hadi koş antreman maçı var" dediler. vay be dedim. demek ki avrupa'da işler hakikaten başka işliyor. as takıma karşı yedek takımın forveti olarak oyuna başladım. çok pas bekledim, kolum havada gezmekten bir hal oldum ama en fazla iki pas aldım. onu da alır almaz kaptılar ayağımdan. şut bile çektirmediler bana. soyunma odasına gittim, arkadaşlarım sırtıma vurdu "iyiydin" diye. "sağolun" dedim türkçe. malum daha italyancam pek yok.

    bir gün sonra bir maç daha var. çıktım maça. ama bu sefer bir - iki şut çektim. dağa taşa gitti ama olsun. kolumun havada olması bir işe yaramıştı en sonunda. sonrasında ise teknik direktörüm bana güvendi 18'e aldı. çok bekledim oyuna girmek için. kaç maç ısındım kenarda ama girmedim oyuna. hoca geldi yanıma "sakın küsme" dedi. "o kadar para verdin oyuna, bilgisayar da senin bilgisayarın. sike sike alacağım seni günü gelince" dedi. gülümsedim. hakikaten bu konuşma sonrası ilk maçta 70 küsürüncü dakikada oyuna girdim. bacaklarım titriyor, taraftar baskısı üzerimde. bir de daha 17 yaşındayım. bi bok yapamadık tabii. sonra kendi aramızda yaptığımız maçların birinde olmaz denen oldu. gol attım. ama o kadar büyük bir sevinme durumum olmadı. mağrur bir şekilde orta sahaya döndüm. bu halimi gören hocam daha fazla dayanamadı ve beni ilk 11'de oyuna sürdü. ama yine olmadı sözlük. yine atamadım o golü. taa ki o muhteşem catania maçına kadar. işte o maç benim legend olma yolumdaki en büyük adımım oldu. bir korner kullanıldı. durmaksızın "d" tuşununa bastım. parmağım yara oldu ama değdi. top ağlarla sevişiyordu. "yapmayın aile var" dedim ama dinletemedim. "aman ne bok yerseniz yiyin" deyip taklalarımı atmaya başladım. sonrasındaki 4 maç falan suskun kalıp bir gol daha attım. artık başka bir yola girmiştim.

    ve o an geldi. transfer oldum. hem de ilk golümü attığım takım olan catania'ya. orada da yarım sezon durup beni çok isteyen udinese'ye gittim. yaşım henüz 18 olmasına rağmen italya'da seyyah olmuştum. yaldır yaldır geziyordum. bu sırada udinese bana çok yaradı sözlük. kendimi aştım. ama italyan futbolu sıkıyordu beni. 1.5 sezon sonrası utrecht'ten gelen teklifi kabul edip hollanda'ya gittim. orada da güzel günlerim geçti. ota falan takıldım arada. ama yakalanmadım. çok çakaldım. artık daha çok maçın adamı seçiliyordum. çalım bile atmaya başlamıştım. ama takımın hedefleri beni tatmin etmeyince yarım sezon sonra ajax'a transfer oldum. olmaz olaydım. klaas jan huntelaar yüzünden left wing forward oldum yetmedi amc yaptılar beni. güiza'dan daha duygusal bir yapım olmasa da öküz de değildim. orada da yarım sezon durduktan sonra hayallerimi süsleyen şey oldu. ingiltere'den beni istiyorlardı. isim hakkını alamayan konami yüzünden ilk başta tam anlamasam da daha sonrasında everton'a transfer olduğumu öğrendim. ingiltere benim aradığım yerdi. hemen 11 başladım ve legend olmak için en önemli hareketimi de bu takımda yaptım. pompeys'e - ki sonradan öğrendiğime göre porstmouthmuş bu arkadaşlar - karşı hat trick yaptım. her gol sonrası takla atmaktan başım döndü 70. dakikada çıktım. artık mutluydum ama hayat beni bir anda north london'a yani bildiğin arsenal'e yolladı. bu arada fatih terim'de beni artık milli takıma çağırmaya başlamıştı. yaşım 21 olmasına rağmen leyleği havada görmüş gibi takımdan takıma şahin uçurmaya devam ediyordum. milli takım ile nefis bir performans sergiledim. fatih terim sırtımı sıvazlayıp diğerlerine "utanın lan şu sübyan kadar olamadınız" dedi. gururlandım. sonrasında sabri ile emre beni bir köşede sıkıştırıp dövmeye kalktılar ama kafama takmadım. milli davadır deyip geçtim.

    ve en sonunda. london fc kod adıyla chelsea beni istedi. paranın esiri olmuştum. hemen north london takımını satıp oraya geçtim. tonla gol attım hatta avrupa'da yılın 11'ine seçildim yetmedi premier lig gol kralı oldum. yaşım 24 ve yoluma devam ediyorum.

    şimdiki hedefim ispanya. kısfmet diyorum hayrettin edasıyla. ama bu yolculuk lecce formasıyla bitecek.

    en başında dediğim gibi;

    allah belanı versin konami.

    s7evin - bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi şizofreni bölümü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın