1
kendisini tanımlamaya, herhalde gerek yoktur. türk edebiyatının ve düşün hayatının dev ismidir, idolümdür. şimdi, diyeceksiniz ki, futbolla ne alakası var bunun... şu alakası var: pek bilinmez, attilâ ilhan'da da epeyce futbol sevgisi vardır. gerçi, böyle bir adam * * * * futbolla alakalı konuşmuş olmasa şaşırmamız gerekirdi zaten. attilâ ilhan, bir karşıyakaspor ve galatasaray taraftarıdır. futbolla alakalı da üç tane yazısı vardır * * * *.
bakın, ne de güzel tespitler yapmış:
--- alıntı ---
yüz yıllık maceradan sonra, türk futbolunun geldiği yer, iyi midir kötü müdür? kötü sayılabileceğini sanmıyorum. kötü olan, futbol kulüplerinin yönetim şeklinin ve profesyonelliğinin; -tıpkı işadamlığı gibi,- yarı mafioso, yarı üçkâğıtçılık, acayip kurallarla işlemesi; spor media'sının da, bunu şiddetle eleştirecek, sporun spor gibi yapılmasını savunacak yerde; en kötü paparazzi yöntemleriyle çalışıp, tam tersine, körüklemesidir. her futbol mevsimi, bir kaç örneğini görüyoruz. nasıl siyasi habercilikte, haber önce 'yandaş' (taraftar) yoruma, sonra 'yandaş' dedikoduya dönüştüyse; futbol haberciliğinde de, haber önce 'yandaş' bir yorum niteliği kazandı, sonra da, 'yandaş' dedikoduya dönüştü.
--- alıntı ---
*
--- alıntı ---
çocukluğumuzda bizim için adı efsane olan bazı batı avrupa takımları, türkiye takımlarına ya baş eğiyorlar, ya da paçalarını zor kurtarıyorlar: şampiyonlar ligi, kupa galipleri kupası, bunun şahidi! ayrıca türkiye ligleri'nde, anadolu takımları, metropol kulüplerine açık açık kafa tutuyor: kocaeli, bursa, samsun, antalya, gaziantep vb. dikkat isterim bunların hepsi sanayileşme ve kalkınma bölgelerinin takımları; bu da, yıllardır altını çizdiğim bir gerçeği doğruluyor: futbol, sanayileşmeyle gelişmiş, sporu soylu kısmından halk yığınlarına aktarmış bir oyundur; 'teknik futbol' sanayi alt yapısının disiplinini, üstyapısına aktarabilmiş toplumlarda, daha başarılı uygulanır: örnek mi istediniz? işte almanya, hollanda, ingiltere, isveç, belçika, vb. futbolu ünlü italya'da, en müthiş takımların, sanayi merkezleri olan milano gibi, torino gibi şehirlerden çıkması boşuna mı?
--- alıntı ---
*
iki yazısından aktardığım iki kısım da, bugüne göz kırpmıyor mu?
not: bu yazıları ''yıldız, hilâl ve kalpak'' adlı kitabında bulunmakta kaptan'ın. ben de bir kaç güne kadar buraya aktaracağım.
bakın, ne de güzel tespitler yapmış:
--- alıntı ---
yüz yıllık maceradan sonra, türk futbolunun geldiği yer, iyi midir kötü müdür? kötü sayılabileceğini sanmıyorum. kötü olan, futbol kulüplerinin yönetim şeklinin ve profesyonelliğinin; -tıpkı işadamlığı gibi,- yarı mafioso, yarı üçkâğıtçılık, acayip kurallarla işlemesi; spor media'sının da, bunu şiddetle eleştirecek, sporun spor gibi yapılmasını savunacak yerde; en kötü paparazzi yöntemleriyle çalışıp, tam tersine, körüklemesidir. her futbol mevsimi, bir kaç örneğini görüyoruz. nasıl siyasi habercilikte, haber önce 'yandaş' (taraftar) yoruma, sonra 'yandaş' dedikoduya dönüştüyse; futbol haberciliğinde de, haber önce 'yandaş' bir yorum niteliği kazandı, sonra da, 'yandaş' dedikoduya dönüştü.
--- alıntı ---
*
--- alıntı ---
çocukluğumuzda bizim için adı efsane olan bazı batı avrupa takımları, türkiye takımlarına ya baş eğiyorlar, ya da paçalarını zor kurtarıyorlar: şampiyonlar ligi, kupa galipleri kupası, bunun şahidi! ayrıca türkiye ligleri'nde, anadolu takımları, metropol kulüplerine açık açık kafa tutuyor: kocaeli, bursa, samsun, antalya, gaziantep vb. dikkat isterim bunların hepsi sanayileşme ve kalkınma bölgelerinin takımları; bu da, yıllardır altını çizdiğim bir gerçeği doğruluyor: futbol, sanayileşmeyle gelişmiş, sporu soylu kısmından halk yığınlarına aktarmış bir oyundur; 'teknik futbol' sanayi alt yapısının disiplinini, üstyapısına aktarabilmiş toplumlarda, daha başarılı uygulanır: örnek mi istediniz? işte almanya, hollanda, ingiltere, isveç, belçika, vb. futbolu ünlü italya'da, en müthiş takımların, sanayi merkezleri olan milano gibi, torino gibi şehirlerden çıkması boşuna mı?
--- alıntı ---
*
iki yazısından aktardığım iki kısım da, bugüne göz kırpmıyor mu?
not: bu yazıları ''yıldız, hilâl ve kalpak'' adlı kitabında bulunmakta kaptan'ın. ben de bir kaç güne kadar buraya aktaracağım.