• 729
    ağzı, dili olsa da bize seslense bir ayrılık şarkısı söylese ya da hislerini bize anlatsa.

    simsiyah gecenin koynundayım
    yapayalnız
    uzaklarda bir yerlerde
    güneşler doğuyor

    simsiyah gecenin koynundayım
    yapayalnız
    uzaklarda bir yerlerde
    güneşler doğuyor

    kupkuru bir ağacın dalıyım
    yapayalnız
    uzaklarda bir yerlerde
    bir şeyler kök salıyor

    çatlamış dudağımda ne bir ses
    ne bir nefes
    uzaklarda bir yerlerde
    türküler söyleniyor
  • 730
    yıkılacağını bilmek gerçekten adama koyuyor. ben 3.5 senedir yakından görüyorum bu stadyumu. 3.5 sene boyunca gittim maçlara burada. 30 sene boyunca bu stadyumla iç içe olanlar n'apsın?

    bir kayserili olarak kayseri atatürk stadyumu yıkıldığında içim bir garip olmuştu.

    http://t3.gstatic.com/...r4S9FpaeIH3UHyXcGtZw
    http://3.bp.blogspot.com/...T9Vus/s400/39815.jpg

    nereden nereye işte...
  • 734
    başbakanımız sayın recep tayyip erdoğan'ın tepkileri nedeni ile bu stadyum konusunda tarihi süreci yazmak şart olmuştur.

    http://www.haberturk.com/...-sozunu-dogama-verin

    (yazıyı okurken tarihlere dikkat edilmesini hasleten rica ediyorum)

    rahmetli ali sami yen bey, 1922 yılında kurulan "türkiye idman cemiyetleri ittifakı'nın kurucusu ve ilk başkanıdır.
    o dönemin idman cemiyetleri ittifakı, türkiye futbol heyet-i müttehidesi'nin, yani o zamanın futbol federasyonu'nun üst kurumudur. bir nevi "spor bakanlığı'dır.

    ali sami yen bey, başkanlık ile başladığı görevine daha sonra olimpiyat komitesi başkanlığını da ekleyerek 1931 yılına kadar devam etmiş olup, bu tarihten sonra meydana gelen gelişmelerden sakınarak mevcut görevlerini bırakıp çekilmiştir. (burası başka bir yazının konusu ama bu dönem galatasaray'ın cumhuriyet tarihinde ilk zulum görmeye başladığı dönemdir)

    mevcut görevlerinden ayrılmadan önce, 1930 yılında öncülüğünü yaptığı bir kampanya ile ali sami yen stadyumu'nun üzerinde kurulu olduğu 35 dönümlük arsanın alınmasını sağlamıştır. yani, o arsada o dönemin galatasaraylıların hemen hemen hepsinin cuzi miktarlarda da olsa katkısı vardır ve ali sami yen bey gider ayak galatasaray'ın büyük bir değer kazanmasını sağlamıştır.

    sözü edilen arsa 1930 yılında açılan bir kampanya sonucunda galatasaraylıların aralarında topladıkları para ile tapusu galatasaray'ın olmak üzere alınmıştır. tapu wiki'de yazdığı gibi devletin herhangi bir kurumunun değil galatasaray'ındır.

    stadyumun yapıldığı arsanın 1930 yılında parasını ödeyip satın alan galatasaray, 1932 yılında başlayarak 1933 yılında imkanları nispetinde stadyum inşaatını yapmıştır. lütfen dikkat; yapmıştır diyorum.
    bu stadyum demir borular üzerine tahta sıraların uzatılarak tribünlerin oluşturulduğu bir stadyumdur ve adı galatasaray stadyumu'dur. sonradan mecidiyeköy stadyumu olarak ta anılmaya başlanmıştır. ne yazık ki ali sami yen bey'in bu yıllarda devlet katında etkisiz kalması nedeni ile galatasaray'ın cumhuriyet tarihinde ilk zulum görmeye başladığı dönem olduğu için gerekli ilgiyi göremeyen bir stadyum olmuştur.

    ali sami yen bey, 1950 demokrat parti iktidarı sonrasında tekrar göreve çağrılmış ve dönemin spor bakanlığı, içinde rahmetli ali sami yen bey'in de bulunduğu bir komisyon oluşturup yeni bir hamleye kalkışarak, 1951 yılı başlarında türk futbolunu profesyonellik ile tanıştırmış ve futbol alanında yeni atılımlara başlamıştır.

    bu yeni teşkilat yasasından alınan güç ile ali sami yen bey'in büyük çabası ve katkısı sonucunda yepyeni ve büyük bir betonarme stadyum yapılması karar altına alınmış ve ali sami yen bey'in katkıları ile yeni stadyumun yapımına başlanmıştır.

    haziran 1951 tarihinde sadece galatasaray'ın imkanları ile yapılmaya başlanan yeni betonarme stadyumun inkıtaya uğramasındaki en büyük neden, büyük insan ali sami yen bey'in 29 temmuz 1951 günü sabaha karşı hakkın rahmetine kavuşmasıdır.

    o andan itibaren öksüz kalan galatasaray'ın geride kalan yöneticileri malesef bu stadyumu kendi imkanları ile bitirmeyi beceremeyip devletten para talep etmeye başlamışlar ve devlet nezdinde öksüz kalan galatasaray devletin ikinci kez gadrine uğramıştır.

    devlet yetkilileri, devletin bütçesinden böyle bir ödeme yapamayacaklarından bahisle, yapılacak stadyumu sonradan galatasaray'a kiralamak üzere arsa tapusu sahibi olmaktan doğan "intifa hakkı" saklı kalmak koşulu ile arazinin tapusunu 1955 yılında bila ücret devralmışlardır.

    (lütfen bu "intifa hakkı" meselesi unutulmasın)

    maalesef böyle bir anlaşma ile tapulu arazimizi alan devlet işi 1964 yılına kadar sürüncemede bırakmış olup 1964 yılında bittiği iddiası ile açılışını yaptığı stadyumda olan çökme neticesinde stadyumu tekrar kapatmış ve bize toplam 10 yıl sonra 29 eylül 1965 galatasaray fc sion maçı ile stadyuma ayak basmak nasip olmuştur.

    bu 10 senelik arada "intifa hakkı" meselesi sürüncemede kalmıştır.

    (bkz: ali sami yen’de oynanan ilk lig maçı)'mız ise
    (bkz: 10 nisan 1966 galatasaray hacettepe maçı)'dır.işte asıl bu maçtan sonra fiili olarak ali sami yen stadyumu'nu kullanmaya başladık.

    biz bu stadyumu 1972 1973 futbol sezonu'nun sonuna kadar 8 sezon kullandık.
    bu 8 sezonda ilk 6 şampiyonluğumuzun 4'ünü bu stadyumda yaşadık.

    (bkz: 1968 1969 futbol sezonu)
    (bkz: 1970 1971 futbol sezonu)
    (bkz: 1971 1972 futbol sezonu)
    (bkz: 1972 1973 futbol sezonu)

    3 yıl üst üste şampiyon olunca 1972 73 sezonun sonunda üzerine stadyum yapıp tekrar bize kiraya vermek için devletin bizden arsasının tapusunu aldığı ve tamamını devletin yapıp tekrar bize kiraya verdiği stadyumdan "mail-i inhidam (yıkılma tehlikesi) olduğu gerekçesi ile adeta kovulduk.

    bu kaçıncı zulum. cumhuriyet tarihinin üçüncü zulum döneminin başlangıcıdır. sen devlet olarak benim arsamın tapusunu, üzerine stadyum yapıp o stadyumu tekrar bana kiraya vermek için elimden alacaksın! o söz verdiğin stadyumu tam 10 senede bitirdikten sonra bana kiraya verip 8 yıl tıkır tıkır her ay kiranı alacaksın ve 8 yıl sonra "bu stadyum yıkılabilir" diye kovacaksın.

    haaa! bu arada benim tapu sahipliğimden doğan "intifa hakkım" hala sürüncemede tutuluyordu.

    ve;
    1980 yılında yalandan bir açılış maçı düzenlediler ama 1986 1987 futbol sezonu başlayana kadar tam 14 yıl o stadyumdan uzak kaldık. geri döndüğümüzde çivi çakılmamıştı.

    ali sami yen stadyumu'na gerçekten geri döndüğümüz sezon 14 yıl şampiyonluk hasretimize son verdiğimiz 1986 1987 sezonu'dur. 14 yıl uzak bırakıldığımız ali sami yen'e döner dönmez 14 yıl sonra yara yara şampiyon olduk. işte o şampiyonluk biraz da bu nedenden dolayı önemliydi. stadyumdan ayrılırken 3 yıl üst üste şampiyon olarak ayrılmıştık, 14 yıl sürgünde yaşadık, 14 yıl sonra döner dönmez de şampiyon olduk.

    arsa tapusunu devir almalarından doğan "intifa hakkı"mız ise hala hukuki muvazza konusu idi.

    veeee, tam 46 yıl sonra;
    2001 yılında büyük galatasaraylı mustafa sarıgül sayesinde "intifa hakkı"mızı tapu siciline işlettik. tapuyu aldık.

    intifa hakkı; başkasına ait olsa bile bir mülkün üzerindeki tasarruf hakkının siz ölene veya ortadan kalkana kadar sizin tarafınızdan kullanılması demektir. yani tapu başkasının olsa bile o arsa üzerine yapı kurma hakkı sizindir.

    gelelim bu güne;
    yine, büyük galatasaraylı mustafa sarıgül sayesinde 2004 yılında seyrantepe'de ki 380 dönümlük arazinin "irtifak hakkı'nı" aldık. lütfen "intifa hakkı ile karıştırılmasın. intifa hakkı'nda arsanın üzerine sonsuza kadar istediğiniz yapıyı yapma hakkınız var. irtifa hakkı'nda ise sadece arsa üzerini veya üzerindeki yapıyı kullanma hakkınız var. istediğiniz yapıyı yapma hakkınız yok.

    mecidiyeköy'e mülk sahibine sormadan gökdelen dikebiliriz ama seyrantepe'ye mülk sahibinin rızası olmadan köpek kulübesi yapamayız.

    ali sami yen'de ki intifa hakkımızı devlete devir etmeye gerek yasalar müsade etmediği gerekse genel kurul kararı gerektiği için rahmetli başkanımız özhan canaydın devlet ile danışıklı dövüş dahilinde bir mahkeme açılmasını kabul etti ve bu tiyatro mahkeme sonrasında yasal olarak mecidiyeköy'de ki intifa hakkımızı kaybettik. aslında devlet ile yapılan gizli anlaşma sonrasında fiili olarak intifa hakkımızı devlete devir ettik.

    bunun haricinde; seyrantepe'nin 260 dönümünde ki tüm haklarımızdan vaz geçerek sadece 120 dönümü'nün "irtifak hakkı'na razı olarak bu stadyumun tarafımıza tahsisini sağlamak için gerekli anlaşmaları yaptık.

    bu sürecin sonunda devlet yaptığı stadyumun kullanım hakkını bize verecek ve kullanım hakkını bedava kullanmayıp her yıl kirasını tıkır tıkır ödeyeceğiz. kimse bize babasının hayrına mal filan bağışlamıyor kısacası.

    ve bu süreç başından beri devlet'in içinde birinci dereceden baş role soyunduğu bir süreçtir. biz bu gelişmelerin başından sonuna hiç bir zaman ne inşaat ne de müteahit konusunda sürece dahil olmadık, olmamız da gerekmiyor.

    süreç başından sonuna kadar benim yazdığım gibidir ve devlet bizimle yaptığı antlaşmalara uymak zorundadır. gerisi maval. birisi benim bu yazdıklarımı başbakan okutsa da böyle gereksiz laflar etmekten vazgeçse.

    umarım bize karşı dördüncü zulüm dönemini başlatma kararında değillerdir.

    -yazı biraz uzun oldu. özür dilerim. olay çok detaylı yazılması gereken bir mevzu.
    -ayrıca, çok yorgunum ve tamamına yakınını hafızadan yazdım. bu arada başbakanımız sayın recep tayyip erdoğan'ın son açıklaması asabımı çok bozdu. gerek cümle düşüklükleri gerekse noktalama işaretlerini bir ara hallederim. lütfen kusuruma bakmayın.

    edit: bir takım düzeltmeler ve eklemeler.
  • 736
    kendisiyle* 4 yaşındaki oğlum arasındaki muhabbetti anlatan hikaye şöyledir:
    günlerden 23.01.2011'dir ve tt arenadaki sivas maçına gitmek için ailece* yola çıkılır. 2. köprüden sanayi mahallesine arabayla gidip oradanda metroyla stada geçebilecekken mecidiyeköy istikameti tercih edilir; çünkü a.s.y. hala orada duruyorken... başka türlü olmaz işte.
    mecidiyeköy'e gelinir araba katlı otopark'a çekilir ve yukarıdan a.s.y. stadına bakılır. bizim ufaklığın daha önce iki kere maça gelmişliği vardır a.s.y.de.

    - baba bak işte bizim stad
    - evet oğlum! ama biz yeni stada gidiyoruz. yıkacaklar burayı.
    - yıkmasınlar baba.*
    hemen mevzuya son verilir; hadi bakalım gidiyoruz...

    etrafta biraz takıldıktan sonra metroya inilir. maç saati yaklaşmıştır a.s.y.'e bakarak alkol sınırını zorlayan renkdaşlar inletmektedir metroyu ''seni yıkacak dozerin'' sesleriyle. maç oynanır, gol olur, galip gelinir vs. dönüş yolunda ufaklığa sorulur.

    - yeni stad'mı daha güzel, yoksa eski stad'mı oğlum?
    - ikiside...

    günün yorgunluğu arabada tavan yapmış, bizim ufaklık uyuyakalmıştır. sabah olur işe giderim, öğlene doğru evden telefon gelir; bizimki uyanmış sabahtan beri aynı tezahuratı tekrarlıyormuş. arkadan sesi gelmektedir ''seni yıkacak dozerin...''
  • 738
    gsgm başkanı, geçen pazar günü telegol'de seyrantepede ki stat için henüz teslim işlemini yapmadık, galatasarayla belli konularda anlaşırsak gibi cümleler kurdu. anlaşırsak ne demek yahu, bal gibi de anlaşacaksın, stadımızı, seyrantepe'de kaç yüz dönümlük arazi için üst hakkımızı aldınız, daha ne? anlaşırsak diye bi şey yok. ali sami yen yıkılmaya başlanmış bile.
  • 741
    --- alıntı ---

    http://1.bp.blogspot.com/...C4%25B1+son+hali.jpg

    ne yani, gidiyor musun sen şimdi ciddi ciddi?

    yavaaş yavaş, gidiyorsun ciddi ciddi yani.. alıştıra alıştıra. önce koltuklar, sonra eski açığın çatısı, şimdi de çimler.. ne tarih gömülü o toprağın altında, ne devler yatıyor orada.. real madrid, milan.. ama, gidiyorsun artık.. burada yaşanacak çok şey vardı daha be, yarım kalmayacak mı şimdi..

    ne yani, göremeyeceğiz mi şimdi bir zaman sonra mecidiyeköy'den geçerken biz seni? up uzun binalar falan mı olacak senin yerinde? ali sami yen sokak da anlamsız kalacak o zaman sensiz, o eski havası olmayacak.. e ne anladım ki ben o zaman mecidiyeköy'den.. mecidiyeköy'ü, mecidiyeköy yapan sendin be..

    işte, gidiyorsun yavaş yavaş.. bizi sorarsan, idare ediyoruz işte. saçma sapan sonuçlar ile veda ettik sana, içimizi acıtıyor bu ama, gelmedi işte elimizden bir şey. şimdi aslantepe'deyiz, iyi hoş stat da, senin gibi değil, deplasmandayım sanki o statta. bilmem, bir soğukluk var işte, belki zamanla alışırız oraya da ama şuna emin ol ki, ne aslantepe, ne de herhangi bir stat, hiç bir zaman senin yerini alamayacak..

    bu sefer gerçekten gidiyorsun sanırım sami yen, hoşça kal deme vakti geldi... hoşça kal ali sami yen bir kez daha, daha kaç kez veda edeceğiz sana bilmiyorum ama, bir kez daha hoşça kal mabed..

    --- alıntı ---

    http://jaimelesport.blogspot.com/...sen-simdi-ciddi.html
  • 743
    yıkıldıktan sonra oraya gidip yanıma bir şişe rakı alıp tek başıma bir köşede içeceğim. içtikçe anılarım canlanacak ve birkaç damla gözyaşıyla birlikte efendi bir şekilde oradan ayrılacağım.

    tanımlar:

    kezman "biz zaten o stadtan galip çıkabileceğimize inanmıyorduk."

    maldini:"kimse bana burda 25 bin kişinin olduğuna inandıramaz"

    p.nouma:"bana hep ali sami yen'den bahsettiler"

    hagi:"bu seyirci ölüyü diriltir''

    tf1 fransiz tv:" paris ali samiyen cehenneminden nasıl cıkacak"

    corriara della sport: "milan, dikkat et orası hala cehennem'

    davids : (juve macından sonra) :"bizde böyle taraftar olsa hiçbir takım karşımızda duramaz"

    leeds'li futbolcular : "hello hell,we're leeds united"

    berliner morgenpost : "futbolun sadece futbol olmadigini ali sami yen stadinda anladim"

    collina :"bu cehennemi çok seviyorum"

    almanlar: hexenkessel(cadikazani) , höhle des löwen(aslanin magrasi)

    tuttosport:"yine cehenneme gidiyoruz"

    la gezetta:"şeytanın evi"
  • 745
    --- alıntı ---

    11 ocak 2011 tarihinde oynanan galatasaray - beypazarı şekerspor karşılaşması ile son kez kulübümüze ev sahipliği yapan ali sami yen stadı 77 yıl boyunca galatasaraylılar için çok farklı anlamlar taşıdı. birçok sevinç dalgasının türkiye'ye yayıldığı yer olan ali sami yen stadı, galatasaray tarihi içinde en önemli yapı taşlarından biri olacaktır.

    11 ocak 2011 tarihinde son kez buluştuğumuz ali sam yen stadı anılardaki yerini hiçbir zaman kaybetmeyecektir. şüphesiz, her galatasaraylı arşivinde ali sami yen stadı'na dair bir kare saklayacaktır.

    işte bu arşivlerin önemli parçalarında biri de sentez prodüksiyon medya iletişim ve danışmanlık tarafından yapılan üç boyutlu panoramik fotoğraf çekimleri olacaktır.

    --- alıntı ---

    http://www.prosentez.com/alisamiyen/index.html
    http://www.galatasaray.org/...es/asy_panoramik.php
  • 747
    hala veda gecemiz olan beypazarı şekerspor maçında çektiğim fotoğraflara bakıp özlediğim mabed.

    oda arkadaşım fenerbahçe taraftarıdır. beypazarı maçından bir gece önce, ertesi günki finale çalışırken sami yen'e veda maçı için ne kadar sabırsızlandığımı söylemiştim. beraber çalıştığımız üçüncü kişiye dönüp "olm ne kadar abartıyorlar alt tarafı bir bina lan" dedi. işte orada adnan polat ve yönetiminin bizi benzetmek için gece gündüz çalıştığı fenerbahçe'ye benzeyemeyeceğimizi anladım. her konuşmalarında "stadımız şöyle güzel yea" diye bir cümle geçirmezlerse rahat edemeyen fenerliler nereden anlayacak ki sami yen'i? onlara sadece bir bina olarak görünen o stadın çilesini bile seviyordum ben. tanımadığım adamlara golden sonra çak yapmayı, maç öncesi ve maç sırasında 1,5 milyon olan suyun maç sonuna 500 bine düşmesini bile özledim yahu.

    kapalının maç çıkışı işkence haline gelen o anayoluna kurban oldumun sami yen'i.
  • 748
    6 şubat 2011 galatasaray eskişehir maçı öncesi otobüse binmek için yanında geçtim. ışıkları sönmüştü, sessizdi. o saatte herkes çoktan yeni telekom arena'ya dolmuştu bile. eğer dile gelebilse kimbilir neler söylerdi. cansız değil aslında biliyorum; taşların, binaların da ruhu olduğuna burada inanmıştım ben çünkü.

    birçok taraftar gibi telekom arena'yı dört gözle bekledim ama sami yen kadar sevemedim. sami yen'de yaşamadığım binbir türlü aksilik telekom arena'da başıma geldi. her zaman tuttuğun sevgili elini bırakıp, yabancı bir insana güven duymaya çalışmak gibi sanki. alışamadım sami yen'siz galatasaray maçlarına, hala alışamadım.
  • 749
    senelerce kazma vurulmasını bekledik. ha bugün ha yarın derken seneler geldi geçti. bu seneler geçip giderken de askerlik geldi çattı. hep dua ettim "allahım ben askerdeyken veda etmeyelim ali sami yen'e, yeni stadın açılışın da orada olmam lazım allahım" dedim. sağolsunlar stadyum işi uzadıkça benim askerlikte uzadı. askerliğimi ona göre yapmak istiyordum. tabi bunda okulunda etkisi oldu. neyse zaman akıp giderken "ulan a.q. bunların stad felan yapacakları yok ben en iyisi gidip geleyim tertip olarak olmasa da yaş bakımından dede gibi gitmeyelim" dedim. zaten okulda bitmişti gidiverdim. kısa dönem yani 6 ay askerlik yaptım. bunların 6 ayda stadı yapacak halleri yoktu ya. zaten olimpiyat stadı araya girince projeler geri planda kalmıştı. askerlik bitti biraz da ah olimpiyatta maç oynamaya devam ettik. sonra tekrar geri geldik ali sami yen'e. seneler yine geçti ve en sonunda yeni stadyum yapıldı ali sami yen'e veda vakti geldi. ama bende heyecandan çok üzüntü vardı. ister senelerdir kazma vurulacak denerek oyalanmamızdan kaynaklandı diyin ister veda sezonumuzda takımın halinden diyin. yeni stadın sevincini bile tam olarak yaşayamadım. veda ederken böyle bir takım olmamalıydı o ali sami yen'in çimlerinde. sanki ona inat yenildi bu takım o çimlerde. şimdilerde keşke bu sene askere gitseydim de bu vahim durumun en azından canlı şahidi olmasaydım diyorum. ne diyim bize bunları yaşatanın "dahi anlamındaki de" ile birlikte allah belasını versin.

    (bkz: seni yıkacak dozerin)
  • 750
    çok sevdik yeni stadımızı kim ne derse desin. artıları var saymakla bitmez.
    ama ne oluyor biliyomusun* devre arası olupta en ön sıraya inince şöyle bi seyredince tribünlerini, çimlerini. 52.650 kişilik değilde tek kişilikmiş gibi hissetmek istersin ya hani; evinmiş gibi.
    işte o zaman bu yeni stad senin hissettirdiklerini hissettirmiyor be sami yen.
    daha biz orda barcelona'nın, real madrid'in, milan'ın, manchester'ın eline vermedikki nasıl hissettirsin, senin hissettirdiklerini.
    özlüyoruz seni.
App Store'dan indirin Google Play'den alın