• 148
    cv'sinde hem radikal spor hem de zaman gazetesi bulunabilen enteresan adam.

    askerlikten sonra dışarıdan lise bitirmiş, yetinmemiş üniversite okunmuş. hayatını yazarak ve okuyarak kazanmış bir garip insandı hakikaten. medyada bugün şaklabanlık seviyesine kadar inmiş olan taraflı yazarlık işlerini, gazeteciliğin prensiplerini paspas yapmadan icra etti yıllar boyu.

    çok büyük galatasaraylıydı. çok büyük gazeteciydi. beraber muhabirlik yaptığı, çömezliğin şanından ötürü işte işe koştuğu arkadaşlarının çoğu medya içinde önemli yerlere geldi. en olduramayanı bir televizyonda spor müdürü falan oldu. bahri "ne diyorsa" havadır bile yıllarca galatasaray televizyonunda müdürlük yaptı.

    o ise bunlara tenezzül etmedi. yazar olarak başladığı kariyerini yazar olarak bitirdi. televizyonda düzenli göründüğü tek programda da kitap tanıtımı yaptı. galatasaray tv'de ve yanılmıyorsam sports tv'de düzenli çıktığı iki program vardı.

    galatasaraylılar ölür galatasaraylılık ölmez lafını hak eden adamlardandı genel hatlarıyla. o eski dönemleri görmüş, o eski tedrisattan geçmiş...

    ruhu şad olsun...
  • 127
    galatasaray'ın şu andaki en büyük kabusu ahmet çakır'dır. hamzaoğlu'nun sezon başında transfer yapmamasının ve melo'nun gönderilmesinin en büyük sebebidir kendisi. hamzaoğlu'nu etkisi altına aldığı o kadar açık ki bugün gstv'de savunduğu hususlar tam anlamıyla hamzaoğlu'nun yaptıkları.

    -transferle şampiyon olunmazmış.

    -hamzaoğlu'nun gönderilmesi büyük hataymış. denizli'nin getirilmesini de desteklemiş ve başarılı olacağını iddia etmiş ama sonu kötü olmuş. yine de gönderilmesi yanlışmış.

    -tabi yine sabri'nin avukatlığını yapıyor. sabrilerle şampiyon olurmuşsunuz. yıldızlar bu işin süsüymüş. sabri'nin sezon başından beri sırf ofsayt'ı bozduğu için yediğimiz dört golden, ileri gidip geri dönmediği için yediğimiz üç-dört golden hiç bahsetmiyor.

    -sosyal medyadaki birkaç ....'ın sözü ile karar verilmezmiş. (burada yine yanlış kelime kullanıyor ama yazmayacağım onu) sosyal medya bu yıl galatasaray'a büyük zarar vermiş.

    a.çakır sık sık gstv'ye çıkarılıyor ve gs yönetimi ile td. ve futbolcularını zehirliyor. kendisi maalesef çağdışı bir kafa yapısına sahip. söylediklerinin çoğu yanlış ve gerçeklere aykırı. iki gün önce radyospor'da sabri ugan'ın konuğu iken aynen şunları söyledi. "beşiktaşlılar cüneyt çakır'dan şikayet etmesinler. çünkü sezonun ilk yarısındaki maçta hem ersan'ın atılmaması, hem de üçüncü goldeki faulü unutmasınlar" yani açıkça diyor ki ilk maçta hakem fener'i yaktı, bu maçta da cüneyt'in bjk'yi yakması normaldir.

    şimdi bu kafa yapısına, bu zihniyetteki adama ne diyeceksin. ben söyleyecek bir laf bulamıyorum sadece çağdışı bir kafa diyorum.

    gstv yönetimine sesleniyorum. bu adamın söylediklerini sakın ciddiye almayın, ve onu asla programa çıkarmayın. kitap yazmış, tarihi biliyor. tamam yazdığı kitaplardan bahsetsin, futbol tarihinden bahsetsin ama güncele sakın karışmasın.

    bir de galatasaray taraftarının çılgınca transfer istediğini söylüyor ve bu gerçekdışı beyanı üzerinden sosyal medyada yazan taraftarlara yükleniyor. sayın çakır bak söylüyorum, bir daha tekrar ediyorum, kafan almayabilir ama anlatıncaya kadar söylemeye devam ediyorum.

    galatasaray taraftarı çılgınca transfer istemedi. sadece üç mevkiye nokta transfer istedi. sağ bek, ön libero ve forvet. aç sözlüğün bütün yazarlarını oku, %99'u sadece bu mevkilere nokta transfer istedi. ve ne kadar haklı oldukları ortaya çıktı. hem de sezonun daha onuncu haftasında.

    ayrıca takım her yıl şampiyon mu olmalıymış. olurmuymuş öyle şey. taraftar her yıl bunu istiyormuş.

    sayın çakır, taraftar tabi ki her yıl şampiyonluk ister. ama takımı gereken mücadeleyi verir, yönetim takımın noksan mevkilerine akıllıca transfer yapar ya da altyapıdan gençlerle takviye eder, (sinan gümüş gibi) sonuçta ikinci olur, üçüncü olur hatta 4. olur. taraftar buna asla isyan etmez. taraftarın isyanı bile bile ladesleredir. sağbek oyuncumuz savunma yapmasını bilmiyor, ön savunma hattımız melo varken bile sos veriyordu, melo gittikten sonra tamamen yumoşa döndü yerine adam alınmadı, forvette burak ve umut yetersiz 1. sınıf bir forvet alınsın istedi taraftar alınmadı.

    peki sonuç ne oldu, daha sezonun onuncu haftasında takım şampiyonluk şansını kaybetti, tarihinde ilk defa cl'ye katılan astana'yı istanbul'da yenemedi, a.madrid'e iki maçta da yenildi ve rezil oldu. sonunda da gidip lazio'ya elendi. yani taraftarın söylediği her şey ama her şeyin doğru olduğu ortaya çıktı. sen bunları anlamaktan acizsin diye biz bunları yazmayalım mı?

    transferle şampiyon olunmazmış. şu anda türkiye liginde şampiylnluğa oynayan fener nerdeyse bütün takımı yeniledi, bjk ise geçen yılki kadrosunun ilk onbirine tamı tamına dört futbolcu transfer etti, yetmedi ikinci devre üç transfer daha yaptı. sen bunları nasıl görmezsin. kaldı ki galatasaray taraftarı sadece üç nokta transfer istedi ama hamzaoğlu, sen ve senin gibilerin dolduruşuna gelerek yapmadı.

    hamzaoğlu'nun niasse'yi taraftar yüzünden alamadığı savunması da yanlıştır sayın çakır. öncelikle niasse bu sezonun ilk yarısında bir çıkış yakaladı ve değerini artırdı. niasse iki yıla yakındır l.moskovadaydı neden çıkış yakalayamadı. galatasaray taraftarı hamzaoğlu'nun deyimiyle burak'ı üzmeyecek forvet değil, burak'ı kesecek bir forvet transferi istiyordu. örneğin, gignac, kalıniç, m.gomez. bunda da sonuna kadar haklıydı.

    sonuç olarak sayın çakır, lütfen anlamadığın şeylere karışma. sadece sen değil, futbol yorumcu ve yazarlarından futboldan anlayan kimseyi görmedim. işte denizli hakkındaki görüşleriniz. bu taraftar daha geldiği gün denizli'ye karşı çıktı, hamzaoğlu kötüydü bu daha da kötü dediler ve haklı çıktılar. sen ve senin gibileri ise mozart oldular. (şansal, m.demirkol, tüzemen vs)
  • 153
    spor basınında bir beyefendi göster deseler belki de hiç düşünmeden ilk sıraya yazılacak bir isim.

    kendisinin vefat haberini alınca bu şekilde tanımladım yaptığım paylaşımda.

    istanbul'da yaşamadığım için spor basınında geç tanıyabildiğim isimlerden oldu ahmet abi. beraber katıldığımız birçok bisiklet yarışında bol bol sohbet etme imkanımız oldu yıllar boyu. selamlaştığım ilk günden son gördüğüm güne dek her zaman kibar gülümsemesi, herkesle ettiği harika sohbetler, oturduğu her masaya bir klaslık ve beyefendilik katmasıyla daha da detaylı anlatabilirim kendisini.

    70 yılı aşan ömründe tecrübesinden bahsetmek bizim haddimize değil elbette. ancak bisiklet gibi daha az ilgili olduğu alanda kafasına bir şey takıldığı anda "şu neden şöyleydi" diye meraklı bir çocuk gibi sorar, cevabını da sanki bizim ustamız değilmiş de staja yeni başlamış bir üniversite öğrencisiymiş gibi merakla dinler ve teşekkür ederdi.

    her buluşmamız bisiklet yarışları için olduğundan günlerce bir arada oluyorduk ve galatasaray'ı konuşmayı da ihmal etmiyorduk. takım ve camiayla ilgili güncel sohbetlerin üzerine sohbetinizi sürdürüp araya birkaç da galatasaray anısı sıkıştırsın diye merakla beklerdiniz. fikrine katılmayanlar da çok olmuştur mesleği boyunca ama ahmet abi o kadar güzel bir beyefendilikle ve kibarlıkla eleştirisini de memnuniyetini de aktarırdı ki aynı fikirde olmasanız bile en ufak bir itirazda bulunmaz teşekkür ederdiniz. sokakta bunu başarabilen insanı bulmak çok zorken spor basınında böylesinin yer alması ve onu tanıyıp sohbet edip vakit geçirebilmiş olmak çok güzel bir tecrübeydi.

    hoşça kal ahmet abi.
  • 161
    ali sami yen stadı yıkılmadan stat gezileri düzenlenmesi gerektiği ve başka bazı konularda kendisi ile iletişime geçmiştim. soyunma odalarını, koridorları ve oyuncuların maç öncesi sohbetler ettiği o meşhur kalorifer odasını görmeden yıkmasınlar diye yetkililer ile iletişime geçmesi için yardım istemiştim.
    çok denedim ama hiç dikkate almadılar diye yanıtlamıştı özetle...

    mekanı cennet olsun. rabbim rahmet eylesin.
  • 139
    kendisi prensip olarak hep sorunlarımızı transferle değil, kendi iç bünyemizden gelen çözümlerle çözelim fikrini savunan bir gazeteci olmuştur.

    her zaman doğru olmasa bile malum "bir transfer gelecek tüm sorunlar çözülecek" zihniyetindeki tayfaya güzel bir denge oluşturur.

    şimdi bu yaşlı ve değerli galatasaraylı abimize söylenen saygısız, zaman zaman terbiyesiz cevaplar bu mecrada ne kadar tartışma kültüründen uzaklaştığımızı, kutuplaşma meraklısı olduğumuzu ve ar damarımızın çatladığını gösteriyor. kendimiz gibi düşünmeyeni bulmayaverelim, hemen hakaret, hemen linç. ki bu kendi içimizden birisi, yaşca büyüğümüz.

    utandım burada olmaktan.
  • 157
    türk spor medyasında eşine az rastlanılan bir isimdi. digitürk’e geçmeden önce televizyonu açar açmaz gs tv’yi açardım ve genellikle kendisi olurdu. yazı yazdığı kurumlardan nefret etsem de ahmet çakır kendini dinletirdi.

    şu an her mecra holigandan geçilmez iken ahmet çakır gs tv’de bile holiganlık yapmazdı. sadece avrupa kupalarında “torba” lafına sinir olur ve “ne torbası market torbası mı onun adı kategori” diyordu.

    kendisini en son sahibinin bile izlemediği sports tv’de görmüştüm. evet kepçe operatörlerine koltuk veren türk spor medyası ahmet çakır’a yer vermemişti. allah sevdiklerine sabır versin, mekanı cennet olsun.
  • 140
    beni galatasaraylı yapan gazeteci yazardır. ahmet abi çok sakin, bilgili ve dost canlısı birisidir, onu tanımış olmak da beni çok gururlandırır. aile dostumuz olarak yıllar yıllar önce bana pek çok kitap hediye etmişti. "o bir imparator", "galata sarayı efendileri", "terimizm - bir isyan modeli" gibi pek çok kitap okudum sayesinde küçükken. bu kitaplar sayesinde galatasaray'ı özümsedim, skor taraftarlığını değil gerçek bir galatasaraylı nasıl olunur onu anladım. öncelikle tarihimizi öğrendim. ali sami yen neden başkan oldu, 3 numaralı üyemiz neden boş, galatasaray'ın asıl hedefi neden avrupadır bunları anladım. bunun dışında hagi'nin her maç öncesi yediği yumurtalı pilavdan tutun fatih hocanın popescu'ya o son penaltıyı barça geçmişi sebebi ile rahat kullanabilir diye verdiğini ama popescu'nun aşırı heyecanlı olduğu, aynı maçtan önce 4-4-2 çıkmamız ve arsenalin muhteşem hücum kadrosuna rağmen defansif çıkmayıp galatasaray gibi oynamamız kararının bir ağacın altında hangi konuşmalarla verildiği gibi pek çok konuda bilgi sahibi olma şansına eriştim. anladım ki galatasaraylılık bir yaşam biçimi, bir hayat konseptidir. rakibine saygı duymak, her zaman beyefendi olmak ve hem sahada hem de saha dışında galatasaraylılığı yansıtabilmektir. mücadeleden hiçbiri zaman vazgeçmeyip sonuna kadar devam etmektir. ahmet abiye bana bu kattığı şeyleri için minnettarım, ve iyi ki galatasaraylıyım!
  • 5
    spor yazarı ya da yorumcusu olmak bu ülkede en kolay işlerden biri olarak görülür çoğu zaman. yazdıkların kalitesiz de olsa seninle aynı "tarafta" olan insanlar vardır nasılsa. onların hoşuna gidecek bir iki içi boş cümle seni okunan yazar olarak piyasada köşe sahibi yapabilir. bir de yönetimi de rahatsız etmiyorsan yazdıklarınla, başka kalite vs. gerekmez sana. bu negatif tanımın dışında kalan birkaç kişiden biridir ahmet çakır. iyi ki vardır ve iyi ki yazıyordur. yazılarını ve yorumlarını merak ettiğimiz birkaç kişiden biridir bu alemde.
App Store'dan indirin Google Play'den alın