• 201
    isteyen köylü der, isteyen ergen, isteyen de romantik. ama dediğim şudur ki yeni bir salon yapacaksak abdi ipekçinin aynısını olmasa bile çok benzeri olmalı. sami yen 20.000 kişilik küçük bir stadyumdu. 52.000 bin kişilik yeni bir stadı sami yen gibi yapmak olmazdı ama salonda belli bir standart vardır. abdi ipekçi bizim olmamasına rağmen çoğumuzun kendisini arenada olduğundan dahi daha mutlu hissettiği bir yapı. yapın abi aynısını. yemin ediyorum daha ötesi yok yahu. dünyanın hiçbir yerinde ipekçideki galatasaray taraftarının yarattığı atmosfer yok. gate x falan filan faso fiso.
  • 203
    benimle yaşıt olmasına rağmen yıkılacak olması ile şahsımı acayip bir ruh haline sokmuş olan salon. spor sergi'nin yerini alması için yapılmış olsa da ulaşım zorlukları ve büyüklüğü/ferahlığı ile istanbul seyircisinin gönlünü kazanması kolay olmamış, ülker ve efes'in avrupa maçları harici dolmasını geçtim seyirci toplaması bile imkansıza yakın seyretmişti. ülkenin modern zamanlarda ev sahipliği yaptığı ilk büyük organizasyon olan eurobasket 2001'de nice tarihi maçlara, pek çok dünya yıldızının ya son demlerine ya da ilk sahneye çıkışlarına sahne olmuştu. yaklaşık 10 sene boyunca küsmüş, kabuğuna çekilmiş olan istanbul basketbol seyircisinin uykudan uyanması da o efsane turnuvaya denk gelir.

    o turnuva sonrası ülke genelinde basketbola olan ilgi canlanıp zirve yaptı malum. yine de abdi ipekçi'de o spor sergi havasını yakalamak mümkün olmadı. istanbul basketbolu haldun alagaş, ahmet cömert, ayhan şahenk ve caferağa gibi salonlara dağıldı. "üç büyük" rekabetinde alışık olmadık şekilde beşiktaş akatlar ile kulüp salonu konusunda ilk adımı atan oldu. efes ve ülker'in dönem dönem oynadığı büyük maçlar haricinde abdi ipekçi'de "büyülü" bir ortam oluşturmak mümkün olmadı. "yarı yarıya" bazı derbilerde iki pota arkasının dörtte üçünün dolduğu bazı maçlar falan yaşandı. hatta uzunca bir dönem tribünlerin üst yarısını kapatan meşhur perdeler yerleştirilip az olan seyircinin biraz daha kalabalık görünmesi falan amaçlandı. bu perdeyi sıradan bir lig maçında kaldırtan ilk taraftar da galatasaray taraftarıdır. yanılmıyorsam 2006 ya da 2007 yılındak bir efes deplasmanında yaşanmıştır hadise.

    türkiye basketbolu 2005-2010 arası dönemde hep yukarı doğru bir hareket içinde oldu. eurobasket 2001'in rüzgarı bu dönemde en şiddetli halini aldı ki o sürecin sonunda türkiye'de düzenlenen ve final oynanan bir dünya şampiyonası var. kadın basketbolun da aynı paralelde gitmesi, fenerbahçe'nin deli yatırımları ve galatasaray'ın aldığı kupa sonrası iyiden iyiyde ilgi arttı. dünya şampiyonası için yapılan sinan erdem ve ataköy'de açılan ülker arena sonrası "büyük" bir salona ihtiyaç duyan galatasaray'ın adresi ayhan şahenk spor salonu sonrası abdi ipekçi oldu. 2011'de yıllar sonra yaşanan gs-fb final serisi, 2011-12'de ilk euroleague deneyimi, 2013'te 23 sene sonra gelen şampiyonluk, kadınlarda efsaneleşen 2013-2014 sezonunda erkekler euroleague'de de yaşanan çeyrek final heycanı ve geçen sezon kalkan eurocup derken galatasaray basketbolunun en önemli başarılarına ev sahipliği yapmıştır.

    kökeni spor sergi yıllarına dayanan ve 2000'lerin başında yatmış olduğu derin uykudan binbir dürtüklemelerle uyanan galatasaray basketbol seyircisi ekolünün tekrardan canlanıp şahlandığı, şahlanmakla kalmayıp ikinci ve üçüncü jenerasyonunun ortaya çıktığı bir okuldur abdi ipekçi. erkeklerde seksenlerin ikinci yarısında, kadınlarda ise doksanların tamamında yaşanan dominasyondan sonra gerek yönetimsel hatalar, gerek maddi sorunlar, gerekse ezeli rakiplerin hamlelerine yeterli karşılık verememe sonrası yaşanan kahır dolu yılların ardından galatasaray basketbolunun makus talihinin döndüğü yerdir.

    yapımına 70'li yılların başında başlanıp 1989 yılında anca hizmete açılabilen, yetmişli yılların tasarımına rağmen 2017 yılında bile hizmet vermeye çalışan bir acayip yapı aslında. son 6-7 yılda bir önceki paragrafta bahsi geçen aşamaları yaşayıp soğuk ve büyük bir binadan mabede evrilmiş, üstüne üstlük kronik ulaşım sorunu asgarinin de altına inmişken yıkılacak olması yürek burkan cinsten. insan geç bulup çok güzel şeyler yaşayıp çabucak kaybettiği bir sevgilinin arkasından bakakalmış gibi hissediyor.

    ne diyelim; hatıralar yıkılmaz bu cehennem son bulmaz...
  • 204
    yıkılacak olması üzmüştür. bu salonda onlarca maça çıktı takımımız ve tarihimizin en başarılı dönemlerine tanıklık etti. utanç verici anlar da yaşadık malesef burada, son dönemlerde özellikle yaşanan ultraslan-ergin ataman gerginliği, tribünün çoğunluğunun koça sahip çıkması ve çıkan kavgalar. bu sezon bitene kadar bunları daha çok görürüz zaten. belki de bu salonda son maçlarımızı buruk bir hüzünle oynarken koça sahip çıkmanın, ultraslan denen çeteyi bir ifrazat gibi sırtımızdan atmanın hesaplarını yapıyor olacağız.

    maçları, başarıları teker teker saymaya gerek yok. satırlar almaz. abdi ipekçi arena galatasaray basketbol şubesine çok şey katmıştır. bir atmosfer, bir ev, bir yuva olmuştur. keyfi de, kederi de sırtında barındırmıştır. gidenler bilirler bu salona ki aslında içerisinde coşku ile beraber bir miktar da hüzün barındırır. her duygu yaşanmıştır çünkü burada, duvarlarına sinmiştir ipekçi'nin. bir tanesi hariç, öfke. bir adet kötü kalpli ultraslan denen çete hariç hiç kimse öfke duymamıştır bu salonda. herkes alkışlamıştır takımını, yüreğine, sahaya koyduklarına inanmıştır. ipekçi ruhu da tam olarak budur. gerçek bir galatasaray ruhudur. ali sami yen'den farksızdır gözümde ipekçi.

    ama bazı gerçekler de var dostlar. biz galatasaray'ız. nasıl ki sığmadıysak ali sami yen'e, geçtiysek tt arena'ya, abdi ipekçi'ye de sığmamalıyız. engin olup taşmalıyız ki bizleri salonlar almasın. o şubeyi ancak böyle ayaklandırırız. ultraslan'ı ancak öyle atarız sırtımızdan, gerçek basketbolseverler olarak salona giderek. yeni yapılacak salonu bu yüzden önemsiyorum. ipekçi'den her türlü ayrılacaktık ve üzülecektik zaten. sadece biraz erken bir veda oldu bu, hüznü de derin oldu.

    nasıl ki ali sami yen'in her yanından geçişimizde o beton yığınını değil de gittiğimiz maçları getiriyorsak gözümüzün önüne, o marşlar, o uğultu kulaklarda çınlıyorsa, ipekçi'nin yanından geçişlerimizde de aynı hissi yaşayacağız. onca kahrı, gürültüyü, zıplamayı kaldırdığın için teşekkürler ipekçi. her zaman özlemle ve güzel hatırlanacaksın..
  • 205
    benim velede maç alışkanlığı kazandırmak için 4 yaşında götürmeye başladığım salon olması bakımından benim için (ve tabi kimbilir nicelerimiz için) aynı zamanda ailevi anlamları da olan salon..

    atmosferi gerçekten cehennemi olabiliyordu, yenilsek de yensek de beni gururlandıran bu oluyordu zaten; umarım her nereye gideceksek bunu başarmaya devam edebiliriz..
  • 206
    önce ali sami yen şimdide florya ve ipekçi. galatasaray taraftarı evim dediği her yerden adeta kovuluyormuşcasına ayrılmak zorunda kalıyor. parayla satın alınamayacak kadar güzel anılara ev sahipliği yapmış mekanlar yakında birer boşluk olacak artık. nasıl ki her ali sami yen'in önünden geçtiğimizde içimiz burkuluyorsa florya ve ipekçi içinde aynısını yaşayacağız. burada ki esas sorun neden bu duruma sadece galatasaray taraftarının düştüğü. neden sadece biz güzel anılarımızı terketmek zorunda kalıyoruz da diğer takımlar bundan etkilenmiyor ve biz buna neden itiraz edemiyoruz. abdi ipekçi her zaman çok güzel hatırlanacak, burada bir çok maça gittim ve bazen öyle atmosferler oldu ki ali sami yen'den daha fazla keyif aldığım bile olmuştur. bu ayrılık salonumuz yapılınca elbet yaşanacaktı ama çok zamansız bir veda oldu.

    seneye takım olarak sinan erdem yerine ahmet cömert tercih edilebilir. taraftar olarak oraya yabancı değiliz ve salon kücük ama boğucu bir havaya sahip. hem tekerlekli basketbol takımımızda yanılmıyorsam maçlarını burada oynuyor basketbol takımları olarak hep beraber aynı yerde olursak güzel bir hava yakalayabiliriz.
  • 211
    ilk maçımı oktay mahmuti zamanında yenilmez armada partizan'a karşı oynarken izlediğim büyülü salon. giriş yaptığımda, ilk ayak bastığımda benchin arkasında ultraslan'ın arasına girmiştim arkadaşların zoruyla. (bir daha da ultraslan tarafında maç izlemedim). hiç oturmadığımı hatırlıyorum, bir de 'we are the best' bestesini sürekli söylediğimizi hatırlıyorum. sonraları çokça maç izledim. ergin hocalı eurocup serüveninde final maçı hariç her maçı seyrettim. bir an bile umudumu yitirmedim. en son oynadığımız maçtan bir süre sonra önünden geçtim, fotoğrafladım ve bende anı olarak kaldı. çok özleyeceğim. şimdiden özledim bile. bize, takımımıza karakter katan bir yerdi. erkek ve kadın basketbol takımlarımızın şampiyonluklarını yaşadığı yeri hiç unutmayacağım. hakikaten seni yıkan dozerin ..

    (bkz: unutamadım unutmadım seni)
  • 220
    anadolu yakasında oturan biri olarak özellikle marmaray'ın yapılmasından sonra rahatça gidip gelebildiğim efsane salondu. hali hazırda istanbul'un her bir köşesi rant olmuşken böyle bir salona ne gerek vardı, değil mi?

    fenerbahçe maçlarını kadıköy ve ataşehir'de; beşiktaş ise kendi semtinde oynuyor yine. biz de birkaç sene içinde hem basketbol hem de futbol maçlarını izlemek için türlü eziyetlerle seyrantepe'ye gidiyor olacağız. vur kafasına al ekmeğini galatasaray'ın.
  • 223
    abdi ipekçi tarihindeki ilk lig maçını 13 ekim 1989'da fenerbahçe'ye karşı yapmışız. o maçı kaybetmişiz.
    ilerleyen yıllarda tarihimizdeki büyük başarıları bu salonda yaşamışız.
    aklıma ilk gelenler erkek basketbol takımımızın 23 sene sonraki şampiyonluğu ve eurocup zaferimiz.
    maç olarak bakarsak euroleague'de cska moskova'ya ilk yenilgisini tattırmamız, 6 kişi ile feneri yenmemiz, 7 kişiyle olympiakos'u yenip son 16'ya kalmamız ilk aklıma gelenler.
    basketbol şubesinin şimdiki durumundan dolayı daha bir özlem duyacağım bu salona. belki bir ali sami yen kadar olmayacak ama yine de özleyeceğim.
    edit: kadın basketbol takımımızın 14 sene sonra şampiyonluğu da bu salonda gelmişti.
App Store'dan indirin Google Play'den alın