benimle yaşıt olmasına rağmen yıkılacak olması ile şahsımı acayip bir ruh haline sokmuş olan salon. spor sergi'nin yerini alması için yapılmış olsa da ulaşım zorlukları ve büyüklüğü/ferahlığı ile istanbul seyircisinin gönlünü kazanması kolay olmamış, ülker ve efes'in avrupa maçları harici dolmasını geçtim seyirci toplaması bile imkansıza yakın seyretmişti. ülkenin modern zamanlarda ev sahipliği yaptığı ilk büyük organizasyon olan eurobasket 2001'de nice tarihi maçlara, pek çok dünya yıldızının ya son demlerine ya da ilk sahneye çıkışlarına sahne olmuştu. yaklaşık 10 sene boyunca küsmüş, kabuğuna çekilmiş olan istanbul basketbol seyircisinin uykudan uyanması da o efsane turnuvaya denk gelir.
o turnuva sonrası ülke genelinde basketbola olan ilgi canlanıp zirve yaptı malum. yine de abdi ipekçi'de o spor sergi havasını yakalamak mümkün olmadı. istanbul basketbolu haldun alagaş, ahmet cömert, ayhan şahenk ve caferağa gibi salonlara dağıldı. "üç büyük" rekabetinde alışık olmadık şekilde beşiktaş akatlar ile kulüp salonu konusunda ilk adımı atan oldu. efes ve ülker'in dönem dönem oynadığı büyük maçlar haricinde abdi ipekçi'de "büyülü" bir ortam oluşturmak mümkün olmadı. "yarı yarıya" bazı derbilerde iki pota arkasının dörtte üçünün dolduğu bazı maçlar falan yaşandı. hatta uzunca bir dönem tribünlerin üst yarısını kapatan meşhur perdeler yerleştirilip az olan seyircinin biraz daha kalabalık görünmesi falan amaçlandı. bu perdeyi sıradan bir lig maçında kaldırtan ilk taraftar da galatasaray taraftarıdır. yanılmıyorsam 2006 ya da 2007 yılındak bir efes deplasmanında yaşanmıştır hadise.
türkiye basketbolu 2005-2010 arası dönemde hep yukarı doğru bir hareket içinde oldu. eurobasket 2001'in rüzgarı bu dönemde en şiddetli halini aldı ki o sürecin sonunda türkiye'de düzenlenen ve final oynanan bir dünya şampiyonası var. kadın basketbolun da aynı paralelde gitmesi, fenerbahçe'nin deli yatırımları ve galatasaray'ın aldığı kupa sonrası iyiden iyiyde ilgi arttı. dünya şampiyonası için yapılan sinan erdem ve ataköy'de açılan ülker arena sonrası "büyük" bir salona ihtiyaç duyan galatasaray'ın adresi ayhan şahenk spor salonu sonrası abdi ipekçi oldu. 2011'de yıllar sonra yaşanan gs-fb final serisi, 2011-12'de ilk euroleague deneyimi, 2013'te 23 sene sonra gelen şampiyonluk, kadınlarda efsaneleşen 2013-2014 sezonunda erkekler euroleague'de de yaşanan çeyrek final heycanı ve geçen sezon kalkan eurocup derken galatasaray basketbolunun en önemli başarılarına ev sahipliği yapmıştır.
kökeni spor sergi yıllarına dayanan ve 2000'lerin başında yatmış olduğu derin uykudan binbir dürtüklemelerle uyanan
galatasaray basketbol seyircisi ekolünün tekrardan canlanıp şahlandığı, şahlanmakla kalmayıp ikinci ve üçüncü jenerasyonunun ortaya çıktığı bir okuldur abdi ipekçi. erkeklerde seksenlerin ikinci yarısında, kadınlarda ise doksanların tamamında yaşanan dominasyondan sonra gerek yönetimsel hatalar, gerek maddi sorunlar, gerekse ezeli rakiplerin hamlelerine yeterli karşılık verememe sonrası yaşanan kahır dolu yılların ardından galatasaray basketbolunun makus talihinin döndüğü yerdir.
yapımına 70'li yılların başında başlanıp 1989 yılında anca hizmete açılabilen, yetmişli yılların tasarımına rağmen 2017 yılında bile hizmet vermeye çalışan bir acayip yapı aslında. son 6-7 yılda bir önceki paragrafta bahsi geçen aşamaları yaşayıp soğuk ve büyük bir binadan mabede evrilmiş, üstüne üstlük kronik ulaşım sorunu asgarinin de altına inmişken yıkılacak olması yürek burkan cinsten. insan geç bulup çok güzel şeyler yaşayıp çabucak kaybettiği bir sevgilinin arkasından bakakalmış gibi hissediyor.
ne diyelim;
hatıralar yıkılmaz bu cehennem son bulmaz...