• 1
    son bir kaç sezondur lig tv tarafından devre arası ve maç sonlarında hesaplanan mesafeler.
    uzun zaman aklıma takılan bir şey var. bu mesafeler iyi hoş ama bi kaleci maçta nasıl 3 bin 4 bin metre koşuyor amk?
    http://i.imgur.com/ttXRbeh.jpg

    edit: soruma tam olarak cevap vermese de şu şekilde hesaplanıyormuş. http://www.youtube.com/watch?v=IQIt62-tLA4
    edit2: biraz egolu ancak az da olsa soruma cevap veren bir köşe yazısı. http://www.fotomac.com.tr/...ik_bir_istatistiktir
  • 6
    (bkz: zamazingo)

    kesinlikle saçma sapan bir zamazingo. bu aynı maçın isimlerle yada forma ile kazanılacağı beklentisinde olan taraftar gibidir.

    (bkz: trömsö faciası)

    futbol koşarak değil top ile oynanan bir oyundur. 3 pas yapıp gol atarsın sonra defansa yatarsın. rakip takım sürekli saldıracak ve yüksek ihtimalle senden kat be kat çok koşacak. amk nerde koşu mesafesi ?

    futbolda sadece yer edinmeye çalışan insanların efsane olmak için uydurduğu istatistiktir.

    creator ayakları amk. başla birşey değil.
  • 10
    aslı katedilen mesafe olan büyülü istatistik,

    yanlış bir terim olan koşu mesafesi beraberinde yanlış çıkarımları da meydana getirmektedir. çok koşan bir takım ya da oyuncu o maçın yıldızı , kazananı olamıyor maalesef. bu yanlış terimin doğrusu olan katedilen mesafeyi baz alarak taktiksel çıkarımlar yapmak faydalı olsa da rakamdan öteye geçmeyen bir detay oluyor çoğu zaman. en nihayetinde bir kaleci 90 dakika boyunca en az 4 kilometre mesafe katediyor.

    futbolcuların katettikleri mesafeler bazı maçlarda üstün performanslarından kaynaklandığı kadar kaybettikleri alanı kapama çabası gereksiz presleri ve ileri çıkışları ya da sahada dolanmalarıyla dahi sayıyı arttırabilecekleri bir gerçek. hatta bu sezon galatasaray futbol takımının kazandığı bir çok maçta katettiği mesafe rakiplerinden hep daha azdı. bunun sebebi ise sezon başında yapılan planlamanın bu yönde olması. ( 22.10.2013 tarihinde takım koşmuyor eleştirileri üzerine suçlanan scott piri ; "defansif oynayan takımlar koşu mesafe oranları üzerine, hücum düşünen takımlar ise sprint oranları üzerinde daha fazla çalışıyor. biz de 9 bin metre koşan oyuncu için 20 sprint, 10 bin metre koşan oyuncu için 35 sprint hesapladık. 11 bin metre üzeri koşup, 25 sprint atan bir oyuncu yerine 10 bin civarında 35 sprintli oyuncu planlaması yaptık" dedi."

    bu sezon bilhassa burak yılmaz üzerinden dönen katedilen mesafe/sprint oranları tüm bunların ışığında bakılırsa biraz daha anlaşılır bir hale gelecektir. scott piri'nin de açıklamasından da anlaşıldığı üzere katedilen mesafe ile değil de daha çok boğucu bir baskı ile rakiplerin üzerine gidilmesi planlanmış ve bir nebze de bu plan başarıya ulaşmıştır.
  • 13
    hazir her seyi konusuyoruz rezlligin ustune kafalardaki bir kac soru isaretini ya da yanlis bilgiyi de duzeltmekte fayda var. insanlarin cokca elestirmek icin ya da savunmak icin kullandigi bir istatistik. aslinda yanlis adlandirma kurbanidir kendisi. olmasi gereken ise katedilen mesafedir.

    hala selcuk icin cok kosuyor denip kosu mesafesi istatistigine bakiliyor. hayir, baktiginiz katedilen mesafe guzel kardeslerim. peki bundaki asil bakilmasi gereken sey ne? ya da bu bizim ne isimize yarar? barcelona icin 120km kosuyor diyorlar haci abi nedir olaylari?

    katedilen mesafenin hicbir onemi yoktur cunku super lig'de oynayan herhangi bir orta saha oyuncusu pozisyonu itibariyle eger genis alanda oynamasi istenmisse rahat rahat 11 km zaten yapar. attigi depar sayisini azaltarak 12 km bile yapar ama bu sefer de efektif kosudan feragat etmis olur. bana kimse 90 dakika icinde 12 km kosamayacak bir 1.lig futbolcusu bulamaz. kosmuyor dedigimiz sergen bile depar atmak yerine sadece yer tempolu yer degistirerek 90 dakika icinde 10km ustune cikabilir. burada bakmaniz gereken sey barcelona'nin kosusunda yatiyor aslinda.

    barcelona surekli rakip sahada, surekli top ayaginda oynadigi halde nasil 120 km kosabiliyor, asil sorulmasi gereken soru bu. adamlar defansa dogru rakibi kovaladigi icin mi o kadar kosu yapiyor? tabi ki hayir, rakip real madrid gibi bir takim degilse heriflerin geriye dogru adam kovalamasina gerek bile kalmiyor. selcuk da rakibi kovaladigi orta sahada cok kostugu icin 11 km kosu yapmiyor. selcuk genis alanda futbol oynadigi icin kosu mesafesi yani katettigi mesafe 11km cikiyor. peki olmasi gereken ne? bunun cevabi da barcelona istatisiginda.

    barcelona 120km kosuyor ama bu kosunun %50'si rakip alanda pasa cikmak icin yapilmis kosular. %30 diyelim (yuvarlak soyluyorum tutulmis istatistik degil) pres icinse geriye kalan sadece defansa yardim kosusudur. iste o %50lik kisim barcelona'nin ve heynckes'li bayern'in anahtari. galatasaray eger pas almaya cikarak oynuyor olsa ya da forvetleri kendilerini rakipten uzaklastirmak icin kosuyor olsa daha efektif kosmus olacak ve o zaman kosu mesafesini yani katedilen mesafenin bir anlami olacak. statik olarak oynayip, topu kaybedince kicini yirtarak ama asla ise yaramayacak sekilde geriye kosarsan istatistige yansir ama bir halta yaramaz. 26 ekim basaksehir macinda yedigimiz ilk golde eminim selcuk'un kosusu o kosu mesafesine eklendi ama bir halta yaramadi. cunku daha kosmadan kendisinin orada olmasi gerekirdi, sonradan yalandan kosu yapmasinin bir anlami yok.
    neyse tekrar donelim efektif kosuya. depar atmak sadece kontra ataklarda ya da kanat bindirmelerinde elzemdir. onun disinda santrafor'un depar atmasi ceza sahasina girmek icin degilse anlamsizdir. burak yilmaz icin soyluyorum bu ornegi. surekli depar sayisiyla savunuldu ancak hizli tempoyla kosarak halletmesi gerekenleri halletmedigi muddetce bos alanda rakibe faul yapmak icin depar yapmasinin hicbir anlami yok. kanata cikarken de yavas tempo cikan bir adam tek kosusu tek hat uzerinden depar atmaksa onu atmasa da olur. barcelona ne yapiyor? pas vermek icin pozisyon kovalayan adam sucsuzdur, eger pas atamamissa takim arkadaslari sucludur diyor. bu ne demek? birisine pas verdigin anda pozisyonun neresi olursa olsun o adamin pas kanalina cik demek. pas hatasi yapilir ancak pas atamadigin icin oyunda sksmissan bu takimin sucudur. hani hamit'i surekli elestiriyoruz ya cizgide top ayaginda kaliyor yavas oynuyor falan filan. hamit pas kanali aliyor, kaleciye donmeyi o da biliyor ama birisi kanata kosu yapsa atacak adam ya da orta saha kendisine yaklassa. ama yok, galatasaray'da futbolcular asildir, kosarak ne oynayacak. o top buraya gelecek!
    veysel yeteneksiz bir adam bariz belli. ama mucadele etmeyi seven bir adam. veysel gibi adami yani patlayiciligi olmayan bir adami bek yapiyorsan pas futbolu oynamak zorundasin o kanattan. sen adama 2 kisi karsilarken pas atip napacak diye beklersen veysel sicar tabi. son maclarda agir sicip defansif olarak da berbat durumdaydi o ayri. ancak veysel bile hareketli hucumda is yapar. ne diyor barcelona: pas atamayan degil, pas almayanlar suclu.

    kosu mesafesi tamamen safsata, asil bakilmasi gereken takim hareketleridir. katedilen mesafenin bir anlami olmasi icin o mesafenin ne icin yapildigina bakacaksin. barcelona gibi sureli bosa cikmak icin mesafe katediyorsan ne ala. zaten bu sekilde oynayan bir takim yeteneksiz oyunculardan kurulu olsa bile buyuk isler yapar. mesela izlanda. mukemmel futbol oynuyorlar kalitelerine gore. bielsa'yi neden ayri yaziyoruz diger teknik direktorlerden? cunku adam oyuncu kallitesinden once manteliteye bakiyor. herkes her yerde oynar yeter ki oyuncular nasil hareket etmesi gerektigini bilsin diyor. o nedenle bielsa'nin takimlarinda rakibi karsilamaya cok alakasiz gorunen, kirilgan veya fizik gucu dusuk sayilabilecek adamlarin ciktigini da gorebilirsiniz. ama bu adamlar kalkip rakibi fizikle yenmeye degil, rakip henuz oyunu kuramadan ya da topu kontrol etmeden hizli bassin diye koyuluyor. iste mesafe boyle katedilir.

    sneijder'in arsenal macinin ilk 30 dakikasinda oynadigi oyun siir gibiydi. sahada en cok kosan degildi belki fakat en efektif kosan oldugu kesin. peki ne yapti sneijder? oncelikle kime pas verdiyse mutlaka onun pas kanalina cikti. ama baska bsy yapti sneijder o macta. melo'nun bile artik yapmadigi, onun mevkisinde ve onun tekniginde hicbir oyuncunun yapmadigi bir sey (bir tek ismi kendisinin benzeyen schneiderlin'de gordum en son) rakibi derine kosu yaptiginda rakibi direkt omzuna takar kovaladi. bu sayede bir cok defans arkasi pasi daha atilmadan onlemis oldu. iste kosu mesafesi boyle olur, mesafe boyle katedilir.

    sen yerine bilmeyip sonrasinda esek gibi kossan da bu sadece mac sonu istatistige yansir. yerini bilerek oyna, depar atmak zorunda kalma, pas kanalina cik, mac sonunda kosu mesafesinde daha az bile yazsa ki buyuk ihtimal yazmaz, yine de daha buyuk is basarmissin demektir.

    galatasaray'in katedilen mesafedeki sorununu cozmek icin bir muddet umut bulut'un takimda olmasi gerekiyor. emre colak'in kesinlikle en az 45 dakika oynamasi gerekli. takimda pas almaya cikan ender oyunculardan. hamit merkeze yakin sekilde kesinlikle oynamali. sol bekte her ne sart altinda olursan olsun bir sure hakan balta olmali cunku takimda pasla oynayan tek bekimiz kendisi. (ki kendisinden bir ara ciddi nefret ediyordum)

    bu takim hucumda ne kadar topa sahip olursa olsun, hucum setlerinde hareket etmedigi icin pozisyon bulamiyor, kosu mesafesinin az cikmasinin tek sebebi de budur. yoksa kondusyonla ilgili degil. defansa giderken harcanan efor hucumda 10 metre yer degistiriken kullanacagin efordan cok daha fazladir aslinda. defans icin depar atana kadar hucumda biraz yer degistirmeye baslasak kontra atak yeme sayimiz azalir, anlamsiz depar sayisi azalir, gucumuzu hucumda kullaniriz.

    tabi burak yilmaz takimin en ucundaki forvet oyuncusu oldugu muddetce bu dediklerimin hepsi bos. cok mecbursak sol forvet falan oynatsinlar bari de bir ise yarasin.
  • 15
    ingiliz taraftarların "headless chicken" diye tabir ettiği sınıftaki futbolcuların yüksek oranlara ulaştığı istatistik kategorisi.

    http://store.donanimhaber.com/...5BA923312795A8F6.gif
    http://store.donanimhaber.com/...9C0E4D23A7FE2E5A.gif

    şuradaki anlamsız ve ne işe yaradığı belli olmayan selçuk inan koşuları da bu istatistiğe hizmet eder. maç boyunca bu tarz ne amacı olduğu meçhul deparlar atarsanız bu istatistikte düzenli olarak tepeye oynamanız işten değildir.

    görüntüler için kaynak olarak ekşi sözlükte tanımadığım bir yazara ait olan entry'den yararlanılmıştır.
    https://eksisozluk.com/entry/46537958
  • 20
    bir ara bu nike'ın telefonlar için geliştirmiş olduğu nike running uygulamasını kullanıyordum. iş yerinde en fazla mesafe kim yapacak tarzı yarışmalar düzenledik. ordan edindiğim izlenime göre normal bir insan yavaş tempoda 10 dakikada 1 km yürüyebiliyor. yani bir bok yapmadan sahada 90 dakika kalsanız 9 km mesafe yapmış oluyorsunuz. arada tempoyu artırıp koştuğunuzda 10 kilometreye çıkabilmek çok da zor değildir. ölçüm sonuçlarından 12 km ve üzerinin bir boktan sayılması görüşündeyim açıkçası.
  • 21
    ersun yanal'ın türk futboluna soktuğu, sinir bozucu bir kavramdır. medyamız da mal bulmuş mağribi gibi bu kavramın üstüne atlamış, spor programlarının ana konusu haline gelmiştir. bir maçta rakibinden fazla koşmak tabi ki bir takım için avantajdır ancak kesinlikle tek başına bir maç kazanma faktörü değildir. futbol denilince işin içine fiziksel olduğu kadar psikolojik faktörler de girer. koşu mesafesi ile belki fazladan 2-3 maç kazanırsın ama futbolcular kazanma karakterini sahaya koymuyorsa, kafalarında maçı almayı istemiyorsa uzun vadede başarısız olursun.

    ayrıca karşına öyle güzel ayağa top yapan bir takım çıkar ki, değil 110 km, 130 km. de koşsan elinden bir şey gelmez.
  • 22
    bir veridir. bu veride iyi bir orana sahipseniz ve yine yüksek oranda topa sahip olma orani ve kaleye isabetli $ut oranini da ekleyebilirseniz 3 puani hanenize yazdirmaniz an meselesidir ama i$te gel gelelim top yuvarlaktir.

    110 km ko$arsin, kaleye 12 isabetli $ut çekersin ama kaleci kalesinde devle$ir ve müdafanin saniyelik gaflet uykusunda yenilen bir kontrada yapilan bir penalti ile 1-0 geriye dü$ersin ve 90 dakika süper oynadigin bir maçi puansiz kapatabilirsin. futbol bu.

    ama kaç kere olur bu yazdigim, orasi muamma.

    velhasili kelam, ko$u mesafesi yanli kaldiginda maç kazanamazsiniz. ko$acak, topa sahip olacak ve gol pozisyonuna gireceksiniz.

    bence asil mesele topa sahip olmak. topa sahip olursan alan bo$altmak ve pozisyona girmek için harektli kalmak zorundasiniz. bu da endirek olarak ko$u mesafesine yansir.

    bir de ko$u mesafesini ikili mücadele ile kari$tirmamak gerekir. refakat ko$usu ba$ka, ruh ile, canla ba$la mücadele etmek, top kapmak ba$ka.

    bizde o yok i$te.
  • 23
    bu terimin futbola girmesiyle türk takımlarının çok ruhlu, türk futbolcusunun ise çok mücadeleci olduğu tezi çökmüştür. galatasaray'ın 90larını saymayın, onlar harbiden koşardı; türk takımları her yenildiğinde bu yalana başvurdu. ta ki teknoloji futbolun bu alanına girince kadar. hamzayı hatırlarsınız sneijder'i eleştirirken türk futbolcusunun çok koştuğundan falan dem vuruyordu. böyle ifadelerin artık inandırıcı olmadığını birisi hamza'ya anlatsın artık.

    elbette tek başına kaliteyi gösteren veri olamaz. ispanya'da futbol alan olarak çok daraltılarak oynanıyor. bu tabi ki koşu mesafesini azaltır. ama alman takımlarının hem ş.liginde hem de a.liginde takır takır gittiğini göz önüne alırsak epey önemli bir veri olduğu aşikar. her alman takımı en az 120 km. koşuyor zira. biz ise hiçbir maçta daha 110'u aşamadık. sneijder'in dediği gibi sahada yürüyoruz gerçekten.
  • 24
    az buçuk avrupa sahnesinde yol katetmeye başladığımız zamanlarda yorumcular "futbolcularımız bu kadar koşunca yoruluyor. yabancılar topu koşturuyorlar o yüzden diri kalıyorlar" diye eleştiriler yaparlardı. topu koşturmak deyimi ön plana çıkmıştı. çok da beceremedik ama tam paslaşmayı öğrenirken şimdi de bu koşu mesafesi zımbırtısı çıktı. teknolojinin futbola iyice girmesiyle tanıştık kendisiyle. şu kadar koşmuş, bu kadar koşmalıymış vs.

    takımın taktik anlayışına göre değişir bu mesafeler. biri defansif, biri kontra atak, biri hücum futbolu oynayan takımların koşu mesafeleri bir olabilir mi? bunları geçtim boş boş sahada oradan oraya deli mayın gibi koşan takım nasıl güzel futbol seyrettirebilir? sonucunda biraz topu koşturup biraz futbolcuyu koşturmak gerektiği konuşulmaya başlanacaktır. doğanın kuralı bu; her şey dengede en çok verimini verir. bunların efektif koşu olarak harmanlamasından yeni bir istatistik betimlemesi çıkarırlar ileride. onun üzerinden konuşuruz biz de.
  • 25
    eğer pas kalitesi yüksek oyuncularla oynamıyorsanız veli kavlak ın deyimi ile köpek gibi koşan takıma ihtiyacınız var ne yazık ki. türkiye'de zaten doğru düzgün takım olmadığından dolayı bu pas kalitesi yetersizliği görünmüyor. nasıl olsa kazanan haklıdır. ancak derbi maçlarda veya avrupa maçlarında türk takımları koşmazlarsa 4 yemeye mecburlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın