• 2697
    bitmiş taraftardır, net.

    zamanında hasan şaş'ı ıslıkladınız sahada. hasan şaş diyorum bak, hasan şaş! neden, bir maçı kaybettiğimiz için. yıllarını galatasaray'a vermiş, evet para da kazanmış, ama brezilya'ya attığı golden ve muhteşem oynadığı bir dünya kupası'ndan sonra gitmemiş hasan şaş. onu ıslıkladık, sahadayken, evet. şimdi ne durumda hasan? yardımcı antrenörümüz, üstelik futbolcularla en iyi iletişim içinde olanı. yine galatasaray için çalışıyor.

    ayhan'ı ıslıkladık. genç yetenek olarak ezeli rakibin olan beşiktaş'tan sana gelen, ve geçen 10 rezalet yılın en istikrarlı adamlarından olmayı başaran, bi sürü şampiyonlukta pay sahibi olan, gereğinde yedek oturup ses etmeyen, gereğinde sahaya çıkıp aslan gibi oynayan ayhan'ı, sırf yaşlandı, eski katkıyı veremiyor diye ne yaptık, "ıslıkladık". yapılması gereken buydu çünkü. şimdilerde alt yapıda bir görev aldı, galatasaray'dan kopamadı diye biliyorum. hiç olmadı geçen yıl aslan gibi şampiyonlukla uğurladık kendisini.

    bi sürü örnek verebilirim bu şekilde...

    bi ayılın artık abicim ya. bir futbolcu her döneminde aynı oynayamaz, formda olamaz. anlayabiliyor musun bunu? bugün hata yapıyor, hücuma katkı vermiyor diye ıslıkladığın hakan balta var ya, geçen yıl kadıköy'de 2-1 gerideyken volkan'ın g.tünün ta içine topu ceza sahasının içinden sokan adamdı. ceza sahasının içinden diyorum bak, bizim ceza sahasının değil ha, ordan atsa daha bi manyak olurdu tabi ama rakip ceza sahasının. hücumun ta içinin.

    fatih terim için de aynı bok. ulan bi durun be. birkaç hafta kötü oynadı takım diye neymiş bu hıncınız ya? sözlüğü de tribünü de aynı. yahu allah aşkına, bi düşünün, metin oktay şu an futbolu bırakan yaşlı bir futbolcu olsaydı nasıl uğurlardık diye ufacık bir düşünün sonra söyleyin haklı mıyım haksız mıyım?

    bak eleştirme demiyorum. de ki hocam emre çolak kötü oynuyor, formsuz, oynatma de. semih kaya'yı yanında oturtma hocam de. melo oynamıyor de. bak bunlara lafım yok, hatta çoğuna katılırım.

    ama yok zekasız, yok emre çolak oyunda kalırsa tası tarağı toplayıp gitsin, yok efendim aykut bu karabük'ü yenerdi, yok şampiyon olamazsan hesabını nasıl vereceksin, yok hoca adaletsizsin bilmem ne. dur bi birader. eleştirmiyorsun, saygısızlık yapıyorsun. evet, ben bu adamı babam gibi seviyorum. toz konduramam. sen öyle görmüyorsundur, saygı duyarım. lakin saygısızlık edemezsin güzel kardeşim. saygısızlık da sadece küfür değildir. küfür gibi laf derler hani bizim orda, o da saygısızlık oluyor. aydın mı?

    hatayı herkeste aradık yıllardır. futbolcu kötüydü, hoca kötüydü, teknik ekip kötüydü, en son gelebildik başkan kötüydü onu da yolladık. bi de çuvaldızı deneyin bakayım, nolacak?

    ultraslan'ın da, skor taraftarı bu galatasaray taraftarının da defolup gitmesini istiyorum açıkça, çok net. demokratik falan değilim, evet.

    edit; imla mimla.
  • 2699
    unutulmaz maçlar belgeselinde mehmet cansun ve fatih terim, 3 kasım 1999 galatasaray milan maçı'ndan bahsederken, hani bize aldığımız uefa kupası'nın yolunu açan maçtan, derler ki, "son 5 dakikaya 2-1 yenik durumda girmemize karşın kimsenin aklında kazanamamak yoktu, öyle olumlu, kazanacağımıza inanan bir hava vardı". hatta maçın özetini izlerseniz, maçı anlatan spikerin de 3. golden sonra "yüreğimde vardı, böyle bitmeyecekti" şeklinde cümleler kurduğunu duyabilirsiniz. yani şampiyonlar ligi'nde, milan'a karşı oynarken son 5 dakikaya 2-1 yenik girmişsin, öyle bir hava var ki tribünde, spiker bile hissediyor bu havayı basın tribününden.

    şimdilerde ise 80'lerde maç 1-0'ken metroda sıkışmamak için braga maçını erken terkeden bir taraftarımız var. karabük maçı'nda bile yenik durumdayken futbolcusunu ıslıklayan, maç sonrası yıllarını galatasaray'a vermiş hocasına git diyebilen.

    20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçı'nda ilk golü yiyen taraf olursak seyreyleyin siz cümbüşü. sonra çok beklersiniz o milan, real madrid, neuchetel xamax zaferlerini...
  • 3167
    pazar gecesine kadar sakin kalması gereken taraftardır.

    aziz'in uşakları eskiden basın-yayın kullanırdı ortamı germek için. son hafta bir tartışma çıkarırlardı, ortamı gererlerdi, alex'in oynayıp oynamayacağı maç saatinde belli olacak derlerdi falan. galatasaray'ın ve galatasaray taraftarının kafasını karıştırmak için durmadan bi şeyler yazıp çizerlerdi.

    yıllarca gördük, izledik bu tiyatroları zaten.

    aziz'in köpekleri şimdi de dizileri falan kullanarak geriyor ortalığı. fbtv'de çalışan bir ....'yı * kullanarak geriyor.

    yapmamız gereken şey oyuna gelmeyip, sakin kalmak. he he diyerek onların kudurmasını sağlamak bir nevi. pazar gecesi gelsin, koyalım azize, aykuta ve bütün yardakçılarına, sonra takip ederiz bu namuslu hayat kadınlarının durumunu.
  • 3803
    öncelikle;

    (bkz: galatasaray taraftarı/@nasilanlatalimbugolusimdisize)

    futbolcu ıslıklama, desteklememe, sırtını dönme gibi şeyler iyi gün taraftarlığı yapmaktır, evet.

    fakat kusura bakma da arkadaşım, adnan polat dönemini yaşadıktan hemen sonra taraftardan yönetime tepki koymamasını bekleyemezsin. belki tarihin en başarılı dönemine doğru giderken, 4. yıldızı söke söke takacakken, bu kulüple bu kadar özdeşleşmiş, adı resmen galatasaray olmuş bir insanı -kimse bana sadece fatih terim'de ego olduğunu söylemesin- açık söylüyorum kendi egon için arkasına teneke bağlayıp gönderirsen, takımla taraftarın bağını sağlayan bir yandan da lobi faaliyetlerinde galatasaray'ı güçlü tutan, bu ülkedeki futbol atmosferini avcunun içi gibi bilen yöneticilerini yine kendi egon yüzünden sudan sebeplerle defedersen, sonra da üç senedir en büyük savın olan "başarı, başarı, başarı" (daha ilk geldiği gün söylemiydi) hedefinden kulübü bu kadar uzaklaştırıp hem de bu kadar kısa sürede devraldığın dönemdeki ruhsuzluğa geri dönersen taraftarın "istifa" istemesi kadar normal bi şey var mıdır bilmiyorum!

    edit: bkz
  • 3847
    arda'dan sonra, bir kere daha, yok kurumsallaşma yok istikrar yok efendim total futbol efendime söyleyeyim sistem takımı olacağız diye getirilmiş bir "hoca"nın takımı yönetememesi yüzünden efsanesi olabilecek bir evladını yemiştir. yazık lan. acıyorum hepinize. takıma sistemi mancini gibi adam yönetmesini bile bilmeyen bir teknik direktörün getirebileceğini sanıyorsunuz, her şeyi geçtim türkiye gibi futbol ortamı olan bir ülkeden sistemli bir takım olabileceğinizi sanıp evlatlarınızı yok ediyorsunuz. yazık mı, ayıp mı bilemedim.
  • 4177
    bu entry'yi taraftar özelinde herkese yazmak istiyorum, sorun ne, çözüm ne, bulmaya çalışacağım;

    bana göre, galatasaray'daki ilk sorun hala ünal aysal etkisi. henüz kendisinden kurtulamadık maalesef. bırakıp kaçtığı çığ gibi sorunlar muhtemelen tüm senemizi yok edecek. burada bile gördüğüm şu, birçok insan yine ünal aysal'ın hedef saptırması sonucu kendisinde oluşan fatih terim nefretini bi yandan ünal aysal tapınmasına çevirirken, öte taraftan da abdürrahim albayrak&ali dürüst nefretine yöneltti. sözde kadroyu abdürrahim albayrak kuruyormuş. neden? ünal aysal'ın getirdiği teknik adamın kadrosunu nasıl abdürrahim albayrak kursun? hayır madem kuruyor, bu durumda ünal aysal'ın getirdiği teknik adam o kadar karaktersiz, bu durumda da ünal aysal o kadar kötü bi başkan mı? söylediğiniz şeyi biraz düşünün. sabri olayından yola çıkıyorsunuz da, o kadroyu abdürrahim albayrak'ın kurduğunu varsayarken bi önceki kadroyu ünal aysal'ın kurduğunu söyleyemiyorsunuz. neden? çünkü ünal aysal yapmaz öyle şey. neden? çünkü o fatih terim'i kovdu. biraz mantıklı düşünün, sizce bi teknik adam, elinde daha tarık yokken, elinde oynatabileceği tek sağ bek veysel'ken ki onun da mevkisi sağ bek değil, iki tane sağ bekini, eboue ve sabri'yi kamp bile yapmadan bi önceki teknik adam öyle raporladı diye kadro dışı bırakır mı? şöyle söyleyeyim, bunu prandelli bile yapmaz. bunu yapan, sabri'yi kadro dışı bırakan ünal aysal'dır. kadroya alan da abdürrahim albayrak'tır, o da ayrı bi hadsizlik. tabii bunların hepsine izin veren prandelli denen karaktersizdir.

    öncelikle bu ve bunun gibi ünal aysal sorunlarından bi kurtulacağız. ali dürüst'ün politikasıyla bunu zamanla yerleştireceğini düşünüyorum. diğer bi öncelikli işimiz, prandelli'den kurtulmak. bi önceki paragraf bile yeterli ne kadar çapsız bi teknik adam olduğunu anlamak için de, yine de yazayım. galatasaray hiçbir zaman bu kadar rezil olmadı. sabır dediğin şey her adama edilmez. önce yeterli olacak sabredeceğin adam, ışığı göreceksin. ışığı görmediysen olmaz o iş. şu an takım içi otoritesi falan kalmadı zaten herifin, bu saatten sonra dünya taktik bilse yol olmaz. futbolcularından gereken saygıyı görmüyor, bununla futbolcuları suçlayabilirsiniz, ama saygı görmek teknik adamın işidir. doğru davranış stratejisi uygulamazsan olmaz o iş. futbolcuların seni sevecek, işe geliyormuş gibi gelmeyecek yani. bak, mourinho dünyanın öteki ucunda olsa drogba, sneijder hepsi her gördüğünde sarılıyor. baba gibi seviyorlar adamı. fatih terim demedim dikkat edersen, mourinho dedim. ne kadar profesyonel olursan ol, bu iş böyle.

    sıradaki kalem, futbolcularımız. bugün kötü günde herkes diyor ki yok sinan gümüş oynasın, bruma oynasın efendime söyleyeyim koray oynasın falan. olmaz arkadaşım, bu şekilde aşamazsın o sorunları. bak, 2010-11 sezonunda da öyle dedin, oynadı anıl dilaver, noldu? bitirdin belki de olacak adamı. genç futbolcuyu yetiştirmek için önce takımın takım olacak. takım olacak ki o genç futbolcu hata yaptığında sen kızma, adamın üstünde de hayvan gibi baskı oluşmasın. semih'in ilk sezonunda beşiktaş maçında kendi kalesine attığı gol var, herkes semih'i alkışladı, twitter'dan, sözlükten destek yağdı. neden? çünkü onu kapatabilecek bi takımın var senin. ama bugün bruma topu sürüp herkesi çalımlamaya çalışınca küfrediyorsun adama. adam bi şey öğrenmiyor, üstüne de baskı yiyor. o yüzden böyle bi takımda genç oyuncu yetiştiremezsin. iki haftada mahvedersin adamın psikolojisini. bunu bi geçeceksin.

    selçuk, burak gibi adamlar için de böyle bu bence bu arada. taraftarın yaptığı tüm eleştirilere katılmakla birlikte, daha iyi bi takım olunursa onların da düzeleceğini düşünüyorum. selçuk sürekli geri pas atıyor şu an, çünkü hata yapmaktan korkuyor. gol yedirirse takım geri gelemeyecek, biliyor çünkü. o baskıdan tırsıyor. oysa takımına güvense, rahat oynayabilse çok daha iyilerini yaptı, yine yapabilir. kendisini hiç savunmak istemiyorum, fakat bu da böyle. takım olmaktan geçiyor her şey.

    ve taraftar. şu an dibi gördük. dipteyiz yani. artık fatih terim nefretinden yola çıkıp bu nefretinizi birilerine tapınmak için ya da birilerinden nefret etmek için kullanmaktan vazgeçin. fatih terim konusu ayrı, bana göre fatih terim konusunda çok suçlu olan bir ünal aysal var. fakat siz şu an elinizdekine sahip çıkın, gerisi gelecek.

    umarım tekrar ayağa kalkacağız. galatasaray yerde kalmaz, müsterih olun.
  • 4331
    2008'den beri endüstriyellik, kurumsallık, profesyonellik diyen yönetici bozuntuları yüzünden şımarık bir güruha dönüşmüş, fenerbahçe taraftarından farkı kalmamıştır.

    iki haftadır bir fenerbahçe yenilgisi aldık diye, iyi olan, güzel olan hiçbir şeyi düşünmeden sağa sola saldırıyor.

    iyi olan, güzel olan hiçbir şeyi haketmiyor.

    ligin bitmesine daha kaç hafta varken, rakiplerinin puan kaybı olabildiğine mümkünken şampiyonluğa inanmıyor.

    merak etmeyin, galatasaray yerde kalmaz.

    bi de şu vardı, galatasaray adının olduğu yerde umut vardır.

    susun, destekleyin. elinizde olanı destekleyin. aile olun. bir olun. sonrası gelecektir.

    eleştirmeyelim mi diyen arkadaşlar için de şimdiden söyleyeyim. eleştirmeyin. sizin eleştirinizle sizin egonuz tatmin oluyor, başka bi sik olmuyor çünkü. siz yönetivi falan değilsiniz, spor yazarı falan da değilsiniz, uyandırayım.
  • 4354
    sanıyorum adnan polat dönemiyle başlayan çok tehlikeli bir aşırı şımarıklık özelliği baş göstermiş taraftar. genel olarak böyle.

    adnan başgan'ın rijkaard hamlesiyle başladı sanırım her şey. her işimiz olduğu gibi bu işimiz de ters, birkaç noktadan konuya değinmeye çalışacağım.

    öncelikle transferle, teknik direktörle kulübün bir anda manchester united kurumsallığına dönüşeceğini zanneden arkadaşlara sözüm. bak güzel kardeşim, o işler öyle olsaydı her kurumsal olmayan kulüp parayı basıp mourinho'yu getirmeye çalışırdı, her şey bir anda güllük gülistanlık oluverirdi. o işin altındaki alt yapıyı hiç düşünmeden, senelerce oluşturulmuş kurumsallığın farkında bile olmadan bir teknik adamla ya da birkaç futbolcuyla işlerin düzeleceğini zannetmek öyle böyle bir hayal değil. biz uefa kupası'nı alırken derwall'in oturttuğu yapının meyvelerini topladık mesela, bak aradan 12 - 13 koca sene geçti o yapının meyvelerini toplayana kadar. işte o dönemde, o dişlilerin çarklarından biri bozulsa yalan olurdu uefa kupası.

    barcelona real madrid diyoruz, koca koca kulüpler geçmişten beri fakat, bu adamları son dönemde bu kadar hayvani hale getiren şey olimpiyatlara hazırlanırken yaptıkları alt yapı geliştirmeleridir mesela. ki barcelona olimpiyatları 1992'de gerçekleşti, adamlar o yapının meyvesini 2005'lerde ölümüne toplamaya başladı.

    almanya, koca ülke olarak alt yapı geliştirmesi yaptı, şu an hayranlıkla izlediğimiz draxler'ler, kroos'lar, müller'ler öyle bir anda yerden bitivermedi. herifler resmen makineleşti.

    ama adamlar bunu yaparken, federasyonlarıyla, kulüpleriyle hep bir elden yapıyorlar. yarışma, rekabet yine var ama adamlar bunun bir oyun olduğunun olabildiğine farkında ve bu yüzden bunu el ele verip geliştirebiliyorlar.

    sonra sen çıkıyorsun ortaya, diyorsun ki hop ben mancini'yi getirdim avrupa'da başarılı olucam. ama geçtim alt yapıyı, ülke olarak gelişmeyi arzulamayı daha kadro planlaman bile yokken diyorsun bunu. sonra biz olmaz o iş deyince sabırsız oluyoruz, vay efendim işte faşist oluyoruz.

    şöyle bir bak avrupa'da başarılı olduğun yıllara, şu entry'de yazdım: http://gss.gs/1604736 , hepsi disiplinli hocalar. neden? elinde başka bi şey yok çünkü abi. düşünerek top oynayan topçun yok ülkede sen düşün demesi için rijkaard'ı koyuyorsun onların başına.

    bu yüzden söylüyorum, hamza hoca bizim için bir şanstır. fatih terim de bizim için bir şanstı, değerlendirdik bitti. şimdi başka şanslar aramaya devam etmemiz gerek. ama yönetim anlamında da alt yapı çalışmaları yapmamız gerek. alt yapı derken sadece alt yapımızdaki gençlerden bahsetmiyorum. medya gücü, reklam, stadın, salonların, store'ların her şey. sen daha store'larını kurumsallaştıramamışken kulübü bir teknik direktörle seviye atlattın sanıyorsun.
  • 6065
    şimdi bazılarımız için çok zor bir olgudan bahsedeceğim dilim döndüğünce: affetmek.

    biliyorum, hepimizi çok yaralayan şeyler yaşadık. hala kimin tam haklı olduğunu çözmeye çalışıyoruz, ünal aysal mı, fatih terim mi, mancini mi, selçuk mu, arda mı kim? yok abi, nolur bırakın kimin haklı olduğunu çözmeye çalışmayı. mutlak haklı yok çünkü, gerçekten yok. hepsi, herkes bizi yaralayıcı şeyler yapmıştır, olabilir. kapalı kapılar ardında bi şeyler dönmüştür, bu da olabilir. galatasaraylıyım diyen bir futbolcu galatasaray'ın en zor döneminde para alıp yatmıştır, haksızdır. değişik değişik imzalar, değişik değişik kahkahalar görmüşüzdür, yaralanmışızdır, doğrudur.

    ben bugünlerde bütün bu olayların sebeplemelerini bıraktım. bilmiyorum çünkü. yani bi beşiktaşlıya tüm kanıtlarıyla gitseniz 8-0'lık maçta galatasaray'ın şike yapmadığını anlatamazsınız ya, öyle. bazı şeylere inanamıyorum, çok sevdiğim adamlardan bu tarz hareketlerin gelmesine 10 kat daha fazla inanamıyorum.

    bu yüzden çok sevdiğim adamları, çok sevmediğim adamları, hiç sevmediğim adamları bir kenara bıraktım. kendime ben burada neden sinirleniyor, neden üzülüyor, neye seviniyorum diye soruyorum. asıl soru, neyi seviyorumdiye soruyorum kendime. tek bir cevabı var: galatasaray!

    bu yüzden fatih terim'i takımımın teknik direktörü, efsane teknik direktörü olarak görmek sorun değil. benim için hiç değildi, hep fatih terim'i destekledim ((bkz: fatih terim/@nasilanlatalimbugolusimdisize)) ama hadi bu örneği geçelim. ünal aysal'ın yaptıkları sorun değil benim için. mustafa cengiz'in nasıl bir adam olduğu sorun değil. selçuk'tan ben de nefret ettim, fakat şu an selçuk'un geçmişte yaptıkları sorun değil.

    bugün selçuk iyi oynayacaksa, galatasaray'a, sinerjiye, takıma, şampiyonluğa katkı verecekse, sorun değil ne yapmış ne yapmamış. çünkü ben galatasaray'ı seviyorum.

    şimdi, bu söylemlerden duruşun yok mu senin, galatasaray'ın bir karakteri olmalı gibi sebeplerle tersi istikametteki sonuçlara gidebilirsiniz. bilmiyorum, haklı da olabilirsiniz hatta belki. ama bence öyle değil. çünkü ben gerçekten neler yaşandığını bilmiyorum.

    şu an yaptığım tek şey, gururumu kırıp, sırf galatasaray'ın elindeki maddi durum, kadro yapısı falan hepsini düşününce, menfaatine olacak şey neyse onu yapmaya çalışmak.

    tabii bu eleştirmemek değil. ikisi arasındaki fark şu:

    entry 1: selçuk allah belanı versin, geçmişte yaptıklarını unutmadık.
    entry 2: selçuk bugün çok kötü oynuyor, fatih hocam formayı hakedene ver.

    entry 1'i girmeyi reddediyorum. entry 2 benim için uygun.

    başkanımız değişti, hocamız geri geldi, kadromuz yeterli değil, maddi durumumuz kötü. en son 8. olduktan sonra yakalanan sinerjiyle iki yıl üst üste şampiyonluk, şampiyonlar liginde çeyrek final görmüştük. galatasaray'ın tekrar o seviyelerde olup, drogba gibi forvetleri, sneijder gibi 10 numaraları getirmek için gerekli ikna kabiliyetini başarılarından almasını istiyorum. belki bu kez devamlı olur.

    zor mu be galatasaray taraftarı, yanlış mı?

    edit: bu arada, bu entry selçuk'un performansını görmeden eleştirenler için yazıldı. fakat vefa sebebiyle fatih terim'in kötü performans gösteren bir selçuk'u oynatacağını düşünenler, semih kaya hiç ortada yokken fırsat bulduğu ilk an takımın as stoperi servet'i kesip semih'i oynatmaya başladığını unutmasınlar. fatih hoca sabri'den, aydın'dan, selçuk'tan hatta ayhan'dan maksimum faydalanır, ama ilk 11 için yetersiz olduklarında bu isimlerin hiçbirini oynatmamıştır, oynatmaz.
  • 6080
    sabretmesi gereken taraftar.

    şu an türk futbolu bitmiş durumda, kimse öyle yüksek meblağlara transfer falan yapamıyor. elimizde bizi kurtaracak bir riva vardı, peşkeş çekildi, onu da erittik belli zatlar sayesinde. başka kurtuluşumuz var mı bilmiyorum.

    satıp da gelir elde edelim diyebileceğimiz bir nesil yok. ardarda şampiyonluklar yaşayalım da gelirimizi katlayalım diyebileceğimiz bir futbolcu topluluğumuz yok. elimizdeki kaliteli adamları satalım arkadan gelenleri oynatıp biraz sabrederiz diyebileceğimiz genç futbolcularımız yok. tablo çok umutsuz.

    bütün bu tablonun içinde tek bir şansımız var; fatih terim. aman hoca her şeyi yapar hocaya tapıyorum falan diye yazmıyorum bunu. çok iyi yabancı bir teknik adam getirsen bile sağlayamayacağın bir şey var fatih terim'de: sahiplenmek. şu an galatasaray'ın işini sahiplenecek birine ihtiyacı var.

    neden? çünkü, elinde çok yetersiz bir kadro var. derin olmayan bir kadro var. bir sakatlık, ceza durumunda bahanelere, imkansızlıklara sığınmak yerine, elindekinden verim alacak bir teknik adama ihtiyacın var. sinan'dan, selçuk'tan verim alman gerek. çünkü paran yok, yeni kadro kuramıyorsun.

    bu anlamda, biz gömersek, sürekli eleştirirsek, eleştirdiğimiz noktalara takılıp kalıp, illa ki bizim istediğimiz olacak diye inat edersek, bu durumun içinden çıkış yok güzel kardeşim, uefa kupası'ndan beri erittiğimiz onca şeyin son noktalarındayız. egolu başkanlar, komisyoncu tulunlar, çapsız yöneticiler, kibirli teknik adamlar dedikten sonra, çuvaldızı kendimize de batırmaya ihtiyacımız var, şımarık taraftarlar yüzünden o günden beri her şeyi erittik.

    işte bu yüzden, onlarca galatasaray olmadığı için, bir tane galatasaray olduğu için, federasyonu, hükümeti, basını hepsi bizim düşmanımız olduğu için, gerektiğinde 14 sene şampiyonluk görmeyip cefasını çeken taraftarın devamı olduğumuz için desteklememiz gerekiyor benim bakış açımda. ben bunu görev addediyorum kendime ve bu anlayışla devam edeceğim, başkasını bilemem.
  • 6898
    yapılmasında passolig falan filan bi sıkıntı var mı bilmiyorum ama, başakşehir'in kalan 6 maçını deplasmanda oynatması gibi bir yolla galatasaray'ı şampiyon yapacak taraftardır. ultraslan organize olup, galatasaray taraftarını da organize edip zaten istanbul'da olan ve taraftarı olmayan başakşehir'e kendi evinde deplasmanı yaşatsa başakşehir'in puan kaybı yaşaması kesinleşir gibi geliyor.

    yani bu artık elimizdeki son koz olabilir, bilemiyorum altan.
  • 7384
    tam da şu an ayık olması gerek. operasyon başladı çünkü, çok net. duygun yarsuvat veya onun ağzından yazılan, ünal aysal veya yine onun ağzından yazılan beyanatları görüyorsunuz.

    çok net oynuyorlar, arda üzerinden taraftara fatih terim'le mustafa cengiz arasında taraf seçtirmeye çalışıyorlar. zira emin olun, biri giderse öteki de gider. uyanık olmak gerek.
  • 7911
    yarışmacı kulüp vs. fm oyunu arasında kafasını çok yoran taraftardır. keşke biraz arada bir oyundan kafalarını kaldırsalar da, yarışmacı kulüp ne demek onu hatırlasalar. bugün genç oyuncu oynatmaya başlasak idealde muhtemelen 5 sene sonra falan şampiyon olmayı bekleriz. ve bir kısım galatasaray taraftarına göre bu uygundur.

    ama idealde.

    çünkü hepimiz bi fm rüyasından uyanırsak, biliyoruz ki o genç oyuncu grubu ligin 10. haftasında 5 mağlubiyet falan aldığında taraftar ayaklanacak, ortada ne takım, ne hoca, ne başkan kalacak.

    that's real life.
  • 8682
    saçma sapan bi döngünün içinde boğulup duran cefakar taraftar.

    büyük bir kısmı burak elmas'a güvendi geçen yıl. elbette fatih terim vaadinin büyük bir etkisi oldu bu güvende, fakat mesela o vaadi veren dursun özbek ya da eşref hamamcıoğlu olsaydı bu denli bir güven oluşmazdı bence. fatih terim dedi diye güvenen yine illa ki olurdu ama, bunu söyleyenin kim olduğuyla da illa ki ilgisi var. örneğin dursun özbek bi çoğumuzun aklına önceki döneminde kardeşini kadrolaştıran, kulübe fatura kesen başkan olarak kodlanmıştı. eşref hamamcıoğlu mezarlıkta galatasaray başkanına omuz atan adamdı.

    işte döngünün tüm sebebi de bu bence. biz bu adamları tanımıyoruz ki. günlük hayatımda burak elmas'la her gün çay içmiyorum, ya da bugünün konusu olan erden timur'la her gün rakı masasına oturmuyorum ki ben.

    gazeteci değilim, derin bağlantılarım yok falan. işte internetten ordan burdan gördüklerimle, adam hakkında herkes kadar bildiğim birkaç bilgiyle falan burak elmas'a güveniyorsun, ne bileyim, diyorsun ki adam galatasaray'ın efsane başkanının damadı, o zamanlar takımın yanındaymış falan. hani mesela ben fatih hoca'ya çok güvenirim galatasaraylılığı konusunda, onun güvenmesi olumlu etki yapıyor bunların üstüne. ötesini nerden bilip de güveneceğim zaten.

    e erden timur da bundan farklı değil. tabii ki temkinli olmak iyidir, tecrübeyle tam olarak bi güven duymamak gerekir belki, ama aynı şekilde adamın tek derdi para kazanmak falan gibi niyet okumalar da yapmamak gerekir sanki. zaten bunu yapmak bizim görevimiz değil, olmamalı yani. etkileyebiliyor muyuz bunu? en fazla bi taraftar fikri beyan edebiliyoruz, twitter'dan, sözlükten falan.

    e sorun ne? yani benim erden timur'un niyetinin ne olduğunu düşünmem gerekmiyor ki abicim. bunu düşünmesi gereken kişiler genel kurulda. eğer galatasaray'ın başına gelen yönetimlerle, onların yöntemlerine dair sorunlarla, güvenle ilgili bi problemimiz varsa, yapılması gereken şey nostradamus ya da polyanna olmak değil ki, mesela bir taraftar boykotu yapmak olabilir, genel kuruldan böyle bir boykot vasıtasıyla zarar verenin verdiği zararı ödemesini isteyebilirsin, genel kurulun yapısını, galatasaray tüzüğünü değiştirmesini isteyebilirsin vesaire. çünkü sen burda sadece taraftarsın yani.

    benim taraftar olarak yapabileceğim tek şey, gördüğüm şeyler üzerinden bir insanı bir yere koymak. erden timur'a baktığımda şu ana kadar galatasaray için yaptıkları benim onu "iyi" bir yere koymamı sağlıyor. adamın başka niyeti vardır, sonra kötü çıkar bilmemne, bu benim suçum değil ki. bu buna izin veren genel kurulun, divanın, tüzüğün suçu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın