*

  • 4
    bülent korkmaz avrupa maçında avantaj elindeyse 0-0'a yatmaya çalışır* 2-0 öne geçtiğinde şov yapma derdine girer, maç 2-2 olur, 100 kiloluk bir adamı kahraman diye sahaya sürüp takımın en iyi hücumcularından birini stoper oynatıp maçı 2-3 kaybeder. gençlere de önem falan vermez. oyuna göre değerlendirsek de aynı şey topu şişir arada indir, arada yerden oyna, korneri nereye ortalarsan ortala vs vs.

    rijkaard'ı da anlatmayalım. rijkaard işte. 15 maçta namağlup giden adam. oynattığı futbol zevk veren adam. oyuna göre değerlendirilse değeri anlaşılacak adam işte.
  • 6
    bülent korkmaz teknik direktörlük görevindeyken sahaya girip oynamaz, dolayısıyla 2-0'dan sonra şov yapmaya çalışmak, öne geçince takımın baskı altına girmesi bülent korkmaz'ın yapabileceği veya yaptırabileceği şeyler olmadığı için kendisi sadece kendi taraftarının arkasından salladığı bir galatasaray efsanesidir. frank rijkaard ise dünya futbolunun efsanesidir, oturtmaya çalıştığı sistem için zaman lazımdır. ne kadar acayiptir ki futboldan çakmayan, egoist bülent korkmaz'ın da oturtmaya çalıştığı sistem için zaman lazımdır. frank rijkaard'ın yanında futbol konusunda her zaman güvenebileceği johan neeskens vardır. bülent korkmaz tek başınadır. frank rijkaard'ın elinde olması gereken sağlam bir kadro vardır. bülent korkmaz'ın elindeki kadronun yarısından fazlası sakattır. bülent korkmaz sırf türk olduğu ve galatasaray'ın şu anda elde ettiği başarılarda payı olduğu için kötüdür, kakadır, böyle adam olmaz olsundur. frank rijkaard ise ağamdır, paşamdır. ama yine de 2 beraberlikte arkasından sallanandır. şimdi bunları bırakın, bir aynaya bakın. hatta durun aynaya bakmayın. ayna da yalan söyler. kendi içinize dönüp bakın. acaba asıl oturduğu yerden sallayan, futbolu bilmeyen, saygı bilmeyen kim. kimler karşılaştırılırsa bir sonuç elde edebiliriz.

    (bkz: taraftar vs taraftar)
  • 7
    arda ile messi'yi karşılaştırmak gibidir. nasıl ki messi dünyada arda'ya göre daha tanınan, daha saygı duyulan, daha tırsılan bi futbolcuysa rijkaard da büyük kaptan'a göre öyledir. nasıl ki takımınızda arda'nın yerine messi'nin daha verimli olacagını düşünürseniz rijkaard'ın da teknik direktörlügüne daha fazla güvenirsiniz. ama gene de nasıl ki messi'ye karşı beslediginiz sevgi arda'ya olan sevginizin yanında devede kulak kadar ise büyük kaptan'ın yeri de öyle başkadır galatasaray'lılarda.
    bundan bagımsız olarak biri* bir iki kötü sonuc alınca 10 yaşındaki cocuklar tarafından bile acımasızca eleştirilip, yol gösterilir. digeri* ise maca kalecisiz de çıksa vardır bi bildigi denilip geçilebilir.
    şuan itibariyle gözlemlenen en büyük farkları da budur bana göre.
    ***
  • 8
    bülent korkmaz da yardımcılarını kendisi seçer frank rijkaard da. bülent korkmaz da futbolcularına direktifler verir, değişiklikler yapar rijkaard da. rijkaard sabri 90. dakikada galip olduğumuz bir maçta baskı yapıp alanını boşaltınca "sakin ol, yerine dön" der ve saatini gösterir, bülent korkmaz kendini oyuna kaptırır ve müdahalede gecikir ve bazen hiç yapmaz.

    rijkaard kewell'dan stoper yapmaz gerekirse semih kaya'yı oynatır. bülent korkmaz'ın sistemi bir nevi lucescu'nunkine benzer hani şu (bkz: taraftar vs tarftar)daki taraftarların salladığı hücum futbolu oynatmayan, galatasaray'ı büyük takım gibi yönetmediği iddia edilen lucescu gibi. rijkaard da hücum futbolu oynatıp güzel futbolla taraftarı doyurur. bülent korkmaz futbolcular arasındaki harmoniyi oturtamaz, yerli-yabancı meselesinde taraf olur, arayı daha da açar**** diğeri harmoniye önem verir.

    velhasıl kelam ikisi de büyük futbolcudur, rijkaard'ı izleme şansım olmamış olsa da. lakin biri büyük kaptan'dır candır, metin oktay-bülent korkmaz-arda turan diye gider. ama teknik direktör olacak kadar iyi değildir ve eleştirilmesi de normaldir.*****

    *
  • 9
    bülent korkmaz; galatasarayımız ligin en dibindeki kocaelispor'a alisamiyende 5-2 yenildikten sonra teknik direktörlük, başta servet olmak üzere 8(sekiz) sakatla üstüne yıkıldığında, servetten yoksun ve artı yedi sakatla ve sanki takımda adam fazlalığı varmış gibi meira da satıldığı halde 4 te 4 yapmış, 5.maçı olan (bkz: 15 mart 2009 trabzonspor galatasaray maci)nda trabzonda 2-2 berabere kalmış teknik direktördür ve o maçta berabere kaldı diye deyim yerindeyse ağzına sıçılmıştır.

    frank rijkaard; süper transferler ve sakatsız olarak (linderoth'u zaten adamdan saymıyorum) kadro derinliği olan bir takımla servet olmasa daha ilk maçta yollum olacak, hele 1 ekim 2009 galatasaray sturm graz macinda elinde servet gibi bir adam olmasa faciaya maruz kalacak teknik direktördür ama buna rağmen hala deyim yerinde ise ağzımıza sıçması beklenmektedir.

    frank rijkaard'ın tek santroforu hariç futbolcuların onsekize girmesini yasaklayıp onsekiz çevresine gelindimi o tek santrofora pas verilmesini mecbur tutmasından, kazanan takımı bozmasından, adam değiştirmeyi ve adam değiştirmenin zamanını ayarlayamamasından, maça taktiksel müdahalelerde bulunmayıp takımı yıldızlarla doldurarak o yıldızların yeteneklerine güvenip kumar oynamasından bahsetmiyorum bile.
  • 10
    eski sevgili ile yeni sevgili arasında karsılastırma yapmak kadar yersiz bi davranıstır. ama madem baslık acılmıs bizde bi iki ciziktirelim. biri hem futboluyla hem teknik adamlıgıyla takıma emek vermistir digeri ise sadece teknik adamlıgıyla takıma emek vermek icin gelmis ve bu yolda basarıyla ilerlemektedir. büyük kaptan ne kadar basarısız olursa olsun taraftarın gönlünde hep büyük kaptan olarak kalacaktır fakat rijkaard bi basarısızlık yasarsa * taraftarın aklında hep bu sekilde yer edinecek* ve yeri geldimi cat diye yapıstıracaktır. birinin döneminde sansasyonel transfer neredeyse hic olmamıs diyebilecekken digerinin döneminde bu ayyuka cıkmıstır. ama ne olursa olsun ikisi de aslan parcasıdır iyi veya kötü hep oyle kalacaklardır.
  • 12
    bülent korkmaz kısa vadede denenmiş bir panik hamlesidir. üzerinde tehlike anında camı kırınız yazar. ne yazık ki teknik direktör olarak gerekli vasıflara sahip değildir. her şeye rağmen büyük kaptanımızdır. öyle kalacaktır.

    frank rijkaard 2000 yılından beri teknik direktörlük yapan, henüz ilk denemesinde hollanda ile euro 2000 turnuvasında yarı final oynayan, real madrid hegamonyasında zor günler geçiren barcelona'yı yeniden yaratan, şampiyonlar ligi şampiyonu yapan, dünya futboluna messi, iniesta, bojan krkic gibi yetenekleri kazandıran bir teknik direktördür. galatasaray'a bir devrim yapmaya gelmiştir. devrimler sancılı ve uzun olur.

    hayatları boyunca bir b.ka yaramamış, futbolu menajerlik oyunlarından ibaret gören ibibikler tarafından saldırıya uğrar bazen rijkaard. bu ibibikler şu adamı alsaydı, şu adamı çıkarsaydı, kazanan takımı niye bozdu diye yakınır. bu tarz ibibikler namağlup giden galatasaray'ın aldığı en ufak kötü sonuçta ortaya çıkıp ben demiştim naraları atarlar. bu ibibikler rijkaard başarısız olsun diye dua ederler. galatasaray'da gerçekleşen devrimi hazmedemezler. her kötü sonuçta ortaya çıkıp felaket haberciliği yaparlar. kendilerine galatasaraylı der bir de bunlar.

    sonuç olarak frank rijkaard başaracaktır içimizde bulunan ibibiklere inat.
  • 13
    aralarında net kemiksiz 367549 tane fark olan iki hocadır. b.korkmaz takımı oynatamadığı futbolla geriye götürür, rijkaard ise oynattığı futbol ve röportajlarında verdiği futbol dersleriyle, başucu kitabı niteliğindeki sözleriyle takımı geçtim dinleyip anlayan olursa türk futbolunu ileri götürebilir. b.korkmaz takımındaki futbolculardan yerlileri her daim daha kıymetli görür. çünkü onlar fedakar türk çocuklarıdır. yabancıları ise yerliler kadar karakterli olmadıkları için eleştirebilir.(u: bu şekilde bir demeci 30 mayıs 2009 galatasaray sivasspor maçı sonrası lig tv'ye vermiştir.) rijkaard ise futbolcularına sistemin birer parçaları olarak bakar ve en iyi verimi nasıl alırımın peşinde koşar. rijkaard türk futbolu, galatasaray, galatasaray taraftarı, galatasaraylı futbolcular için her gün futbola dair, insana dair yeni bir şeyler öğrenebilme adına şanstır. bülent korkmaz ise galatasaray yönetiminin günü kurtarma politikası ile yaptığı yanlış seçimdir.

    sözlükte ise bu aralar fazlaca dile getirilen bir kanı ikisine gösterilen sabrın farkı ve bunun yanlış olduğu. bu durum iyice sözlükteki ironi sayılarını, yazarlara kendinizle çelişiyorsunuz çağrılarını arttırdı. ama ben bu durumdan sıkıldım. birisine sabredilmemiş diğerine sabrın kralı gösteriliyormuş ismi sebebiyle. e doğal bir durum çünkü geçmişiyle olsun, futbola mantalitesiyle olsun rijkaard çok önde. adam rijkaard var mı ötesi. daha çok şey beklemek, yapabileceklerine daha çok inanmak anormal bir durum olmasa gerek. bir de ikisinin aldığı beraberlikler karşılaştırılıyor. biri yerin dibine vurulmuş diğerine elindeki tam kadroya rağmen bile aldığı sonuç dolayısıyla gözü kapalı güveniliyormuş falan filan. şimdi anlayamadığım şey bu iki teknik adamın oynattıkları ve kafalarındaki oyun planı aynı mı? örnek gösterilen beraberlikler ne derece benzer ortam ve hamleler sonucu ortaya çıkmıştır. bülent korkmaz'ın galatasaray'ı ile rijkaard'ın galatasaray'ı arasındaki net 367549 farkı bir ben mi görüyorum? öyle bir anlatılıyor ki sanki bülent korkmaz her şey tamdı da bir taraftarın sabırsızlığı yüzünden gitti. bülent korkmaz tonla yaptığı hatalar yüzünden gitti. her şeyi geçtim galatasaray spor kulübünün karakterine ters, varlığına ihanet denilebilecek bir futbol oynattığı için gitti. nokta.
  • 14
    bülent korkmaz, galatasaraylıdır. galatasarayımızın efsane kaptanıdır, eski teknik direktörümüzdür.
    frank rijkaard, sezon başına kadar uzaktan izlediğimiz bir futbolcu ve teknik direktördür.

    bülent korkmaz, kısa teknik direktörlük kariyerinde pek fazla sezon başında takım alamamıştır. biraz da bu sebeple oynatmak istediği futbol şekli tam bilinmemektedir. yine de, lucescu benzeri, kontrollü futbol oynatmak istediği düşünülebilir.
    frank rijkaard, kısa sayılamayacak teknik direktörlüğü sebebiyle, ne tür bir oyun anlayışını benimsediği bilinmektedir. mucidinin ülkesi hollanda olduğu total futbol oynatmak istemektedir.

    bülent korkmaz, 2008 2009 sezonunun ortasından bile sonra, göreve gelmiştir. kolay kolay başka birinin görev kabul etmeyeceği, kaosa doğru giden bir takımın başına gelerek galatasaraylılığını göstermiştir. şapkadan tavşan çıkartamadığı için görevinden ayrılmıştır.
    frank rijkaard, kötü biten bir sezonun ardından 2009 2010 sezonu başında göreve gelmiştir. kötü geçen sezondan sonra gelmesi ve kariyeri sebebiyle kendisine tanınan tolerans fazladır.

    bülent korkmaz,galatasaray takımını sezon devam ederken aldığı için, ne transfer, ne kondisyon konusunda elindekilerle yetinmek zorunda kalmıştır. takımın yaşadığı büyük sakatlık problemi takımı ve kendisini çok etkilemiş, aslında çizgi forvet oyuncusu olan kewellbile stoper oynamak zorunda kalmıştır. bülent korkmazın stoper olduğu düşünüldüğünde dramatik bir durumdur.
    frank rijkaard, sezon başında geldiği için transferlerini kendisi yapmış, getirdiği yardımcılarıyla birlikte takımın kondisyonunu kendisi ayarlama şansına sahip olmuştur.

    bülent korkmaz, sinirlenir ve bunu belli eder.
    frank rijkaard, sinirlense bile belli etmez.

    bülent korkmaz, sonradan verdiği demeçlerde, yıldız transferini istemediğini söylemiştir.
    frank rijkaard, verdiği demeçlerde, yıldız, yıldız olmayan ayırımı yapmadığını söylemiştir.

    bülent korkmaz, galatasaraylı olduğu için medya tarafından çarçabuk ateşe konmuştur.
    frank rijkaard, galatasarayda olmasına rağmen, kariyeri ve bugüne kadar takımın aldığı sonuçlar sebebiyle medya tarafından hemen ateşe konmamış ancak fırsat beklenmektedir.

    bülent korkmaz, takımın başına günü kurtarmak için getirilmiştir.
    frank rijkaard, takımı şampiyon yapsın, avrupada kupa kazansın, derwall benzeri bir devrim yapsın diye getirilmiştir.

    bülent korkmazın yardımcısı cevat gülerdir.
    frank rijkaardın yardımcısı neeskensdir.
  • 17
    rijkaard bu takıma çoktur, futboldan anlamayan bizler tarafından çamur* atılamaycak kadar iyi bir teknik direktördür. takımı yıldızlarla doldurur ve onları harcamaz. sezon sonu gitmelidir çünkü bu ülkede kaldıkça daha çok futboldan anlamayanlardan "18'e santrafor dışında futbolcu sokmuyorsun, rotasyona ne gerek var kazanan takımı bozuyorsun " öğütleri dinler. ulan madem kazanan takım bozulmayacak neden ayhan gelse de topal veya sarp yedek olsa diyorsun veya madem kazanan takım bozulmayacak geçen sene neden lincoln kesildi aynı sistemle devam edilmedi. gerçi kewell stoperdi kazanan pardon berabere kalan bu büyük başarıyı yakalayan takım bozulmadı. çok güzel oldu demi? * takım olmak önemlidir. kaptan'ın takımı takım mıydı, bir miydi bir bunu düşünmek lazım veya kaptan gelip bu takımı takım mı yapmıştır yoksa yerlileri yanına alıp yabancıları dışlamış mıdır?

    ayrıca arda turan'ı kazım kazım'la ve harry kewell'la uğur boral'ı kıyaslamak neyse bülent korkmaz'la rijkaard'ı da kıyaslamk odur işte. sadece tek fark var arada bülent korkmaz hep gönüllerdeki tahtındadır.*
  • 20
    birisi lpg sistemle tüple gazla takım çalıştırırken, diğeri adaleti ve sistemini oturtma çabasıyla hem otoritesini kurmakta hem de gerçek başarıyı aramaktadır.

    tabii ki bülent kaptan yolun çok başında fakat daha işinin ehli olmadan büyük sorumluluk altına girdi. kendisini yıprattı. oysa frank rijkaard cl almış la liga gibi ligde şampiyonluk görmüş bir teknik adam.

    o yüzden bu karşılaşmanın galibi önceden belli. bana sadece büyük kaptana hayatında başarılar dilemek kalır. umarım bir gün seni tekrar burada görürüz büyük kaptan. umarım o zaman hep beraber başarılara koşarız
  • 22
    bülent korkmaz 2 mağlubiyette koltuğundan olacağını iyi bilir bu yüzden 1-0 olsun futbol olmasın, skor üstünlüğünün egemen olduğu bir futbolu benimser. rijkaard ise şu an için kredisinin sınırsız olduğunun bilincinde kafasında ki futbol anlayışını sahaya sunan, rotasyon un dibine vuran ( şahsımca teknik direktörüm olsa da olmasa da hayranı olduğum şahıstır ayrıca ) bir kişidir....
App Store'dan indirin Google Play'den alın