1988-89 UEFA Şampiyon Kulüpler Kupası 2. Eleme Turu Rövanş Maçı
13:30 Ali Sami Yen Stadyumu
5 - 0
  • 27
    önce:
    (bkz: 28 ekim 1988 neuchatel xamax galatasaray maci/#120179)

    3-0'dan tur atlamak, gerçek hayatta değil, olsa olsa rüyalarda yaşanacak bir durumdur. ancak onbeş gün önce la maladiere'de bütün bunlara inanmayan bir kişi vardır.
    genç teknik adam mustafa denizli.
    kendisine uzanan trt mikrofonuna "biz bu takımı eleriz" der.
    spikerin "(gbkz: 3-0'dan elemek biraz zor olmaz mı?)" sorusuna ise denizli, "gerekirse 5 atar, eleriz...!" yanıtını verir..

    ertesi gün, bütün gazeteler mustafa denizli'yi alaya alan, onu hayal tacirliğiyle suçlayan manşetler atar. gazetelere göre tur çoktan gitmiş, galatasaray elenmiştir artık.

    geçen iki hafta boyunca denizli, futbolcularıyla birlikte adeta bütün kamuoyunun da beynini yıkar. bu turu atlayacağız nidaları ilk günlere oranla daha yüksek çıkar. ancak yine de 3-0'ın kolay aşılamayacağı gün gibi ortadadır. denizli'nin beyin yıkamasına en çok inananların başında 12 eylül'ün darbeci komutanı kenan evren gelir. evren, galatasaray'ın xamax'ı 4-0 yenerek eleyeceğini iddia eder...

    isviçre'de yaşananların türkiye'de yoğun bir infial yaratmasının ardından galatasaray, mevzuyu en iyi şekilde kullanarak neuchatel xamax maçını bir anda milli dava'ya çevirir..
    o zaman şimdiki gibi avrupalı rakiplerin türk takımlarına karşı desteklendiği ve tribünlerde "roma polisine kalkan eller kirilsin" şeklinde pankartların açıldığı günler değildir.

    galatasaray, milli davanın amacına uygun şekilde xamax maçı için adidas'a özel bir forma yaptırır.
    forma alışıldığı gibi sarı-kırmızı değildir: günün anlam ve önemine binaen, biraz da "milli takım" havasını yakalayabilmek için kırmızı-beyaz yapılır. öyle ki, formanın göğsünde ufak bir galatasaray amblemi olmasa formaları milli formalardan ayırmak imkansızdır.

    9 kasım 1988'de fransız hakem joel quiniou'nun yönettiği maça galatasaray şu kadroyla çıkar:
    zoran simoviç - ismail demiriz (bülent korkmaz), cüneyt tanman, erhan önal, semih yuvakuran - savaş koç (arif kocabıyık), uğur tütüneker, cevad prekazi, mirsat kovacevic - tanju çolak, metin yıldız..

    maca daha fazla seyirci gelmesi için mac televizyondan da yayınlanmaz.. türkiye tek yürek olmuş, radyo başında levent özçelik'in ağzından çıkacak gol sesine kilitlenir.
    uzun lafın kısası, tribün agzıyla söylersek "galatasaray neuchatel'in üstüne aslanlar gibi saldırmaya başlar". aslanların başındaki teknik adam denizli, cezası nedeniyle maçı tel örgüler ardında seyretmek zorunda kalır.

    tüm türkiye'nin tek yürekte attığı maçın 19'uncu dakikasında çarçabuk bir vücüt çalımıyla ceza sahasına giren uğur tütüneker plasesiyle galatasaray'ı 1-0 öne geçirir.
    dakikalar erir ama ikinci gol bir tülü gelmez.. tribunlerdeki gökgürültüsü xamax'lı futbolcuların üstüne kabus olup çöker ali sami yen o gün avrupa takımlarının cehennemi olacağının sinyalini öyle bir çakar ki, bakan gözler anlamakta geöikmez. ilk yarının son düdüğü çaldığında futbolcular soyunma odasının taraftarlarsa endişe içinde köftecilerin yolunu tutar:
    "eyvah!.. ya stadtan turu atlamamış olarak çıkarsak?" sorusu herkesin beynini kemirir.. ama içeride tura inan denizli ve 16 aslan'ı vardır. denizli "çıkın bu halk için turu alın!" diyerek gladyatörlerini arenaya uğurlar!

    ikinci gol kendini fazla bekletmez.. her zamanki klasik şirket çalışmaya başlar. cevad prekazi soldan ortalar, tanju topu neuchatel ağlarına takar. 2-0

    üçüncü gol için çok bastırır galatasaray. hatta 76'ıncı dakikaya kadar bekler. ama prekazi "herşey bitti" denilen anda sahneye yine soldan çıkar. ortasına uçan kafayı yapıştıran ilk golün sahibi uğur tütüneker olur. neredeyse bütün dünyanın "gooooooool...!!!" diye bağırdığı andır o an.. 3-0

    artık herşey eşittir ama moralman önde olan galatasaray'a dur durak yoktur.
    dünya üzerinde altın, gümüş, bronz ayakkabıya sahip 3 golcüden biri olacak tanju çolak çıkar sahneye. saatler 80'inci dakikayı gösterdiğinde, "gol attığımda orgazm oluyorum" diyen kral, arz-ı endam eder. havadan gelen bir topa kalkan mirsat güneş topu tanju'nun önüne indirir. hızla cezasahasının solundan giren tanju, önce topu sağına alır sonra da öyle bir vuruş yapar ki, top adeta yay çizerek adresini bilen posta güvercini gibi doğruca kaleye uçar. 4-0

    türkiye çıldırır.. maçı televizyondan anlatan spiker ilker yasin'in sesi kısılmıştı. 4. golde sesi zar zor çıkan ilker yasin golün ardından neredeyse hepimizin ortak duygusunu zor duyulan sesiyle dillendirdi: "aman allah'ım ne muthis birşey.. ağlamak istiyorum sayın seyirciler...!!!"

    tanju'nun 89'uncu dakikada gelen 5'inci golu, muhtesem zaferi pekistirir. macın son düdüğüyle sahadaki futbolcular, tribundeki taraftarlar, radyodaki dinleyenler ve tel örgülerin arkasından atlayarak sahaya gelen mustafa denizlide gözyaşlarını tutamaz. trt altyazı gecer ve macın ardından macın tamamının hatta daha sonra da tekrarının tekrarını yayınlayacagını ilan eder.
    mustafa denizli'yi hayal tecirliği ile suçlayanlar, ertesi gun manşetlerde denizli'yi "turkiye'nin en büyük düşünen adamı" ilan etmiştir bile..

    zafer bir duygu seli hgalinda yaşandı ve bittiğinde küçük bir ayrıntı gözlerden kaçıyordu. yan hakemin kafasına gelen bozuk paralar gözlemci ve hakem raporlarına girmiş, isvicreliler sahada yapamadıklarını masada yapacaklarını ilan etmişlerdi. kısa süre içinde uefa semalarından türkiye'ye bir bomba düştü. galatasaray, atılan bozuk paralar yüzünden bozuk para gibi harcanmak isteniyordu. cimbom alnının teriyle kazandığı turu "hükmen yenik" sayılarak kaybedecekti. olayın yarattığı infiali sabah gazetesi manşetinde şöyle anlatıyordu: "o.... cocuklari..!!!" daha sonra uefa'da al take ver külah yaşanan savaşın ardından alman avukat reinhard rauball'ın savunmasıyla galatasaray masadan da zaferle kalkıyordu.
    bu zafer galatasaray'ın iki saha kapamasına mal olmustu ama olsun sahayı kapattırsak da kazanan biz olmuştuk..

    neuchatel xamax macının verdiği moral ile galatasaray, fransa şampiyonu monaco'yu da devirip yarı finale çıktı. avrupa'nın ilk dort takımı arasına girdi. işte bugun yeşil sahalarda yaşadığımız bir çok başarının atfedildiği maç rüzgar gibi geldi gecti. ardında fakir ama başarıya aç ülkenin zor zamanlarında kurtarıcısı olarak siyasilerin de sarılacağı "top"tan yaratılacak basarı hikayelerini bıraktı. çoşkulu ve hızlı akan, ışıltılı bir masal
    nehri gibi maziye aktı...

    (bkz: türk futbolunun makus talihini yendiği maç)
  • 31
    "her hangi bir maçta rastlanacak sakin, sağlıklı bir atmosfer yoktu. tam aksine avrupa’nın bir çok stadyumlarında maça çıktım; barcelona, madrid, münchen, hamburg gibi. o gün karşılaştığım hava çok sağlıksızdı.

    çok iyi hatırlıyorum, hava alanında daha uçak pistteyken, ki orada kimsenin bulunmaması gerekir, karşımızda koskoca bir pankart vardı; üzerinde de “galatasaray cehennemine hoş geldiniz” yazıyordu. düşünün bu insanların piste çıkıp pankart açmalarına izin verilmişti. ikincisi cehenneme gelindiğinin anonsu yapılıyordu. ve doğrusu, 36 saat süreyle kaldığımız istanbul’da gerçekten cehennemde yaşadık."

    gilbert giresse
    dönemin neuchatel xamax teknik direktörü
  • 34
    ne zaman izlesem gözyaşlarına boğulduğum maç. tanju, uğur, prekazi, simoviç, cüneyt ve daha nicesi.. bu maçta o sonucu alamasaydık son yirmi yıla damgasını vuran galatasaray efsanesi oluşamayacaktı belki. belki diğer büyükler gibi çeyrek finallerin sevinciyle kendimizi bahtiyar ve gururlu addedecektik. işte xamax maçı böylesi muazzam bir geleneğin başlatıcısıdır, bu yönüyle bir milattır. dünya futbol tarihinin de en muhteşem geri dönüşlerinden biridir.
  • 35
    o gün* kuyrukta saatlerce bekleyip eski açığa girebilmiştik 8 arkadaş ve işin en enteresan tarafı o 8 kişiden bir tek ben galatasaraylıydım. her golde hepsi de çılgınlar gibi sevinmişlerdi. rahmetli babam f.bahçeli idi ama galatasaray'ın avrupa maçlarında (örneğin monaco maçı) dua ederdi kazanmamız için. ne oldu da bugünlere geldik derseniz ben derim ki 1988 ve sonrasındaki başarılarımızı kıskananlar bu hale getirdiler ortamı. onların çocuklarına verebilecekleri bir neuchatel maçı bileti yok çünkü. ne kendilerinin ne de çocuklarının odalarında hayal bile edemeyecekleri kupaların posterleri yok ve onlar türkiye kupası hayaliyle uyurken bizim 3 yıl içinde avrupa'da final oynayacağımızı biliyorlar... kıskanmayıp ne yapsınlar.
  • 36
    tam 22 yıl geçmiş bu zaferi yaşayalı...zamanın ne kadar çabuk ilerlediğinin farkına varıyor insan birden. bu maç sanki daha dün oynanmış gibi hafızalarımda. dile kolay 22 yıl; üniversiteden mezun olma yaşı neredeyse. bu maçtan bahsetmemin nedeni ise benim açımdan çok ilginç bir anlamı olması...

    galatasarayla birlikte yaşayan 13 yaşında* bir çocuktum. tek sevgilim* oydu tabi. o zamanlarda sınıf arkadaşlarım olsun sokak arkadaşlarım olsun hemen hemen hepsi galatasaraylıydı. prekazi gibi topa gerilip vurur, tanju gibi rövaşata ile gol atmaya çalışırdık. tek tutkumuz futboldu; yani galatasaray'dı bizim. okula birlikte gidip geldiğim arkadaşımlarımla dersler haricinde maçları da konuşurduk. aynı heyecanı aynı duyguyu aynı gururu yaşardık galatasaray’ın maçlarında.

    orada oynanan neuchatel xamax* maçında çok üzülmüştüm. o maçtan hatırladıklarım; cüneyt kaptanın %100 bir pozisyonu harcamış olması ve pkknın* sahaya dalmasıydı ve bunun sonucunda da bizimkilerin sıfıra inen moraliyle 3-0 mağlup oluyorduk. maç sonunda teknik direktörümüz mustafa denizli'nin açıklamasını hiç unutmam: " biz bunları sami yen'de beşleriz." herkes, mustafa denizli'nin her zamanki gibi atıp tuttuğunu, turu geçmenin hayal olduğundan bahsediyorlardı. çünkü o zamana kadar hiç bir türk takımı, yabancı bir takıma karşı 5 gol birden atmayı başaramamıştı.

    maçtan bir gün önce rüyamdaydı (gbkz: tanjular, prekaziler, uğurlar, simoviçler, savaşlar, arifler, ismailler, semihler, mirsadlar, metinler, erhanlar ve kaptan cüneytler)...ali sami yen stadında skorbordu gören kale arkasındayım. maç başlıyordu ve galatasaray, rakibine gol yağdırıyordu ve 5-0* oluyordu ilk 15 dakika içerisinde. ne olduysa ondan sonra oluyor birden yayın* kesiliyordu. sabah kalktığımda şaşırmıştım...ulan olur mu olur dedim kendi kendime. okula gittiğimde sınıf arkadaşlarıma rüyamı anlattım. onlarda görmüş olduğum rüyadan etkilenip umutlanmışlardı sanki.

    okul bitmişti ama öğleden sonra maalesef okulda ingilizce kursum vardı iki saatlik. trt ile kulübümüz arasında meydana gelen anlaşmazlık sonucu maçı televizyondan izleyemeyeceğim zaten dedim ve kursa gittim. derse girdim ama ders bitmek bilmiyor tabi aklım maçta olduğundan. kurs çıkışı son yarım saat kalıyor maçın bitmesine. okuldan çıkar çıkmaz biri denk geliyor maçın sonucunu soruyorum: "kaç kaç?" diye. "2-0 galata önde.*" diyor. eve doğru hızlı hızlı topuklarken bir gol daha atsakta maçı uzatmalara götürsek, geçen seneki psv eindhovenmaçı gibi tur elimizden uçmasın diye de dua ediyordum. anafartalar *, milli kuvvetler* derken otobüs terminalinin* önüne geliyorum. bir anda ortalık "goooolllllllllll" sesiyle inliyor...sonra dört... dört... dört sesleri...stadyumda gibiydi radyo başındaki herkes, maçı yaşıyorlardı sanki. o anda üç mü dört mü olduğunu anlayamamıştım.* hiç kimseye maçın skorunu sormadan eve vardığımda iş yerinde olması gereken babam* beni kapıda karşıladı. çaktık gibilerinden el işareti yaparak bana "4-0 öndeyiz." dedi. sevinçten üzerine zıpladım. sonra kalan beş küsür dakikayı beraber dinledik radyodan. öyle heyecanlıydık ki anlatamam. son dakikalara doğruda sesi falan iyice gitmişti spikerin.* son golü uğur attı sandım bir an için...halbuki uğur'dan sonra tanju boş kaleye yuvarlamıştı. spiker tanju'nun adını bile söylememişti. tanju ve gol kelimeleri o zamanlarda aynı anlamdaydı. evet maç 5-0 olmuş ve rüyamdaki skorda gerçeğe dönüşmüştü.

    (bkz: abdala malum olmak)

    takımım, hem rakibini ezerek turu geçmiş, hem de rüyamı gerçekleştirmişti. acayip derecede mutlu hissediyordum kendimi. maç biter bitmez banttan iki defa verdiler ve bende doya doya izledim efsane olan maçımızı.

    (bkz: trt'den maç izlemek)
  • 43
    ilkokul 3'e gidiyorken,öğlenci olduğum için maçın sonlarına doğru okul çıkışıyla beraber skorun o anda 3-0 olduğunu duymak ve eve deli gibi koşuşum ile pencerenin başında beni bekleyen ablamın 5 oldu !
    dedikten sonra 10 yaşındaki bir çocuktan beklenmeyecek derecede cimbommm !!! çığlığı atarak
    o an sokakta ki bütün insanların bakışını üstüne çekmek..
    unutulabilir mi ?

    asla unutulmaz..
  • 46
    neuchatel xamax yöneticilerinin sahaya atılan yabancı maddeler nedeniyle maçtan sonra fifaya müracaat edip maçın iptal edilmesini istemişlerdir. ama fifa maçın 5-0 olarak tescil etmiştir.

    bu arada maç hatırladığım kadarıyla öğle saatlerinde oynanmıştı ve ben okuldan dönüp tv karşısına geçmiştim. ama son 3 golü felan gördüğümü hatırlıyorum. annemin tabiriyle koca götlü tanju ile papaz uğur resmen döktürmüştü.

    (bkz: tarihte bugün)

    edit: ulan maçta tv yayını yokmuş o zaman ben radyodan 3 gole yetişmişim :))
    maçtan sonra verilen görüntüler aklımda galiba. kızmayın ulan daha ilk okula yeni başlamışım :) hala pipi diyorum anlayın.

    --- alıntı ---

    09 kasım 1988

    neuchatel xamax zaferi

    galatasaray 1988-1989 sezonunda bir önceki sezonun şampiyonu olarak şampiyon kulüpler kupası’nda mücadele etti. ilk turda avusturya’nın rapid wien takımını 1-2 ve 2-0’lık skorlarla eleyen galatasaray’ın ikinci turdaki rakibi ise isviçre temsilcisi neuchatel xamax’tı. 28 ekim 1988 tarihinde oynanan ilk maçta ilk yarı çok başarılı bir oyun ortaya koyan takımımız, ikinci yarının başında 1-0 mağlup duruma düşmüş, ardından da son dakikalara girilirken iki golü daha kalesinde görerek karşılaşmadan 3-0 mağlup ayrılmıştı.

    9 kasım 1988 tarihinde istanbul’da oynanan ikinci maçta yaklaşık 40 bin taraftar ali sami yen tribünlerindeki yerini almıştı. bu maçta galatasaray sahaya çıkarken alışılageldiği parçalı sarı-kırmızı formasını giymemişti. kırmızı-beyaz forma ile sahaya çıkan galatasaray maça da hızlı başlamış, karşılaşmanın ilk yarısını, 19. dakikada uğur tütüneker’in attığı golle 1-0 önde kapamıştı. fakat tur için daha üç gole ihtiyaç vardı.

    ikinci yarının 52. dakikasında tanju çolak ile bir gol daha bulan galatasaray, 2-0 öne geçmişti. tur için umutlar artarken, 68. dakikada yan hakemin kafasına tribünlerden atılan bozuk paranın gelmesi oyunun uzun bir süre durmasına sebep olmuştu. bu olay daha sonra çok daha büyük sorunlara yol açacaktı. olayların ardından galatasaray, 77. dakikada uğur’un golüyle maçı uzatmaya götürecek skoru yakalamıştı. karşılaşmanın son 10 dakikasına girilirken galatasaray, 83 ve 87. dakikalarda tanju çolak ile iki gol daha bularak karşılaşmadan 5-0 galip ayrılmış ve çeyrek finale kalan taraf olmuştu.

    başlı başına unutulmazlar arasına giren bu maçın iki ayrıntısından biri levent özçelik’in radyodaki coşku dolu anlatımı; bir diğeri de maç sonrası yaşananlar olmuştu. maçı takip eden günlerde, uefa’nın maçta çıkan olaylar nedeniyle galatasaray’ı hükmen mağlup sayma olasılığı gündeme gelmişti. isviçrelerin yaptığı itiraz sonuç bulmamış, o günlerde kulübün tuttuğu alman avukat reinhard rauball ve kulübün çabaları ile galatasaray masadan da zaferle kalkmıştı.

    galatasaray o sezon yarı finalde monaco’yu da kupanın dışına itmiş ve şampiyon kulüpler kupası’nda yarı final oynamıştır. türk futbol tarihinin o gün kadar ki en büyük başarısı olan bu gelişme, günümüzde de en büyük futbolumuzun en büyük başarılardan biri olarak gösterilir.

    galatasaray 5 - neuchatel xamax 0
    zoran simoviç, ismail demiriz (bülent korkmaz), erhan önal, semih yuvakuran, cüneyt tanman, metin yıldız, uğur tütüneker, cevat prekazi, savaş koç (arif kocabıyık), mirsad kovaçeviç, tanju çolak
    yedekler: hayrettin demirbaş, ilyas tüfekçi, muhammet altıntaş
    teknik direktör: mustafa denizli

    --- alıntı ---

    *
  • 50
    --- alıntı ---
    neuchatel maçı sadece ali samiyen ile ilgili bir anı değil hayatımın en unutulmaz anıdır.
    o gün o stadda 40 bin kişinin olması nasıl açıklanır ki?
    hayatımın ilk beleş biletiydi.
    alp yalman'ın yeğeni ahmet sınıf arkadaşımız 5 tane bilet getirmiş.
    mümkün değil yoksa bilet bulmamız bulsak bile parayla alabilmemiz.
    çoğumuz kırıyoruz okulu evden habersiz.her maç olur ama bu maça gitmek yasak.izdiham çok fena olacak belli.sinek gibiyiz.ezerler adamı.polisin de copu meşe odunundan o zaman.
    biletler yeni açık.ahmet bile yeni açık bulabilmiş öyle bir talep var,ama amca bunlar açık bileti diyince pis fırça yemiş bunu bulduğuna şükret diye geri alıyormuş biletleri.
    sabah 08:30 alaaddin'in dükkanının önünde buluşma.
    müdür yardımcısı selahattin bey devriye atıyor,elinde kağıt kalem okulu asanları yazıyor kimin umurunda.hemde fen imtihanı var o gün.sanki ertesi gün ölecekmiş gibiyiz ama.
    09:30 civarı stada yaklaşıyoruz.çok geç bile kalmışız.gündüz maçı.
    biletli olsan da garantisi yok girmenin.trafik kilit.
    daha şişli'den başlıyor insanlar bilet sormaya.
    akıl almaz paralar dönüyor,servet teklif ediyorlar birbirimize bakıyoruz şeytan aklımızda.gülüyoruz hepimiz hınzır,hınzır.
    satsam o gitarı alırım.dersler bombok pederden hayır yok.karın tokluğuna okuyoruz.bu parayı ancak 'büyüyünce' görürüm bir arada.herkes benzer şeyleri düşünüyor.büyük para.
    stada ve uğultuya yaklaştıkça şeytan uzaklaşıyor.kabeye geldik.şeytan kaçtı,taşladık onu.konuyu bir daha hiç açmıyoruz.
    şimdi içeri girmek lazım.mahşeri kalabalık.kapılar açılmış ama yüklen,yüklen goygoyundan sıra ilerlemiyor.bir sıra bilet gişesinde bir sıra stada girişte.sıralar birbirine karışmış.bilet gişesinin öünde kavga,dövüş.isyan ediyor millet.gişe açıldığı gibi kapanmış bilet yok.nasıl olur?polis cop çekiyor ama saldırmıyor.en az 50 bin kişi dışarıda.işler karışırsa başa çıkmaları mümkün değil.
    2 saat sonra ilerlemeye başlıyoruz.biletsizler çıkmaya başlıyor sıradan orada bulmak mümkün değil beli ki.yaşımızın avantajını kullanıyoruz.kaynaya kaynaya yaklaşıyoruz girişe.kolluyorlar da bizi.sonunda içerdeyiz.numaralı tarafından giriyoruz.
    stad üzüm salkımı.stad yıkılıyor hemen yukarı en tepeye aradan aradan.bir taraftan yolu,dışarıyı da izlemek istiyoruz maça daha var.
    karnımız aç kahvaltı etmemişiz.pide,ayran bakınıyoruz.keşke en yukarı çıkmasaydık.aşağıda girişte dolanıyor pideci.isteyenlere yukarı gönderiyor.pideler ayranlar havada uçuşuyor.yukarı çıkması mümkün değil artık.sesimizi duyuramıyoruz.aradan yüzünü görebiliriyorum.bitiyor pideler.ayran da yok.
    çok pis açız.ahmet zulayı patlatıyor.toblerone getirmiş kocaman.nerden buldun lan bunu?babası getirmiş amerika'dan gelirken.
    ahmet biraz ukala gelirdi kızardım.meğer en iyi arkadaşımmış farkında değilmişim.boş midelerimiz toblerone'la bayram ediyor.çikolata güzel tuttu mideyi.oh.birde içecek bir şey bulabilseydik.tuvalete de gitmek mümkün değil.
    birden uğultu kopuyor.bütün stad bağırıyor 5,5,5,5,5..
    bizde bilmeden bağırıyoruz.necuhatelliler ısınmaya çıkmış biraz sonra farkediyoruz.
    40 bin kişi elleriyle 5 işareti yapıp boğazını yırtıyor.denizli 5 tane atacağız demişti zira.dalga geçmişti isviçreliler.biliyoruz.günlerdir hazırlanıyoruz buna.göstereceğiz onlara.şimdi hiç dalga geçer gibi değiller.hepsinin gözü tribünlerde.kuzu gibiler şimdi.
    zaman çabuk geçiyor.maç saati geldi ama sesimiz kısılmış,yine açlık ve yorgunluk.adamlar ısınmaya çıktığından beri tüm stad bağırıyor.
    takımlar çıktı.bütün stadda aynı tezarühat yine.5,5,5,5,5,5.
    tanju'da gözüm.atacağına dair hayatım üstüne bahse girerim ama kaç tane atacak acaba?nasıl yürüyor acaba?iyidir inşallah,keyfi yerindedir.
    işte başladı.bir gol yersek her şey biter.top rakipteyken ıslık ve uğultudan kulaklarım acıyor.
    gol oluyor karşı kalede.uğur bu sakallarından tanıdım.kendimizi bırakıyoruz insan seline.ayağa kalkamıyorum.suda yüzüyorum sanki.kendime geldiğimde tirübün ortasına inmişim.çocuklar yok.yukarı çıkmam mümkün değil.aramanın da zamanı değil.susmuyoruz.5,5,5,5,5,5.
    devre bitiyor.gol yok.soyunma odasına gidiyorlar.gol yemedik güzel.
    tanjuyla göz göze geliyorum tamam diyor bana başıyla.eminim bana dedi.
    daha 4 gol var.tanju atacak ama biliyorum.prekazi'de bir frikik atacaktır.
    yukarı çıkmam mümkün değil.yeni yerime alışmaya çalışıyorum.burada pide buldum hemde.çok şükür.
    devre başlıyor.ikinci golu göremiyorum.önüm kapalı.boşver tanju sözünü tutmuş.yer değiştirmişim yine.en allttaki demirlerdeyim.bileğimi sızlıyor.o an farkında değilim iki gün basamıyacağım ayağımın üstüne.bir tane atarsak uzatmaya gidecek ama stad inliyor 5,5,5,5,5..kimse bir tane istemiyor.
    bekliyoruz.üç geliyor.bu sefer çok net görüyorum.uğurum benim.tüm tribün üzerime yıkılıyor.demirlere sarıldım,eziliyorum umurumda değil.delirdik artık.
    5,5,5,5.neuchatelliler bitti.allahım gol yememeliyiz.yanımdaki adam ağlamaya başladı açtı ellerini dua ediyor.top daha çok eski açık tarafında adamlar pis geliyor maçı bırakmadılar.
    kontratak oynuyoruz artık.iş zorlaştı derken tanju uzak köşeye koyuyor plaseyi.ayağını topun altına koyarken anlıyorum oraya atacağını.hayatımda gördüğüm en güzel gol.gömleğimi parçalıyorum.delirdik.yine üstümde bütün tribün.yer değiştirmeliyim bir gol daha olursa aşağıya atlamak zorunda kalabilirim.
    aşağıya bakıyorum çok yüksek.atlayamam.yer de değiştiremiyorum.adımımı sokabileceğim bir boşluk yok.dayanmalıyım.
    yine inletiyoruz 5,5,5,5,5,5.......
    tanju koyuyor beşi.bir elimle demirlere sarılıyorum bir elimle yanımdakini boynuna.onunda sadece bir eli boşta.herkes gülüyor,ağlıyor.toplu bir cinnet hali var.artık bağırmıyoruz zikir başladı sanki.elimizle göstererek 5,5,5,5,5......
    hadi bitir ulan artık,bir necuhatel'li yerde saha karıştı bir şeyler oluyor.bizim yedek kulübesi sahaya daldı,bitirmiş işte bitti,bitti.beş oldu lan işte beeş.
    staddan çıkmıyoruz.hepsi omzularda aslanların.tribünleri dolaşıyorlar.çıkmak yok.
    içerdeyiz daha kutlama var.o gün orada yatalım.
    hatta o gün orada öleyim.dünyanın en mutlu insanı olarak.cennetteyim.
    yıllar sonra o günü düşününce çok sık
    tekrarladığım bir şey.ölmek istediğim tek yer.
    evet ölmeye,ölmeye,ölmeye geldik.
    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın