• 182
    takım olarak çok derli toplu bir oyunla kazandığımız maçtır.

    eve geldim ve hemen özetleri izleyeceğim birazdan. arabayı e5 'e koyduğum için hiç yapmadığım şeyi yapıp 2-3 dakika erken çıkma gafletinde bulunup umut'un golünü kaçırdım..

    taraftar muhteşemdi, herşey çok güzeldi, ileride drogba olmadıgı için top tutmakta zorlandık, ikinci yarı tamamen kontrollü oynadık..burak çok çalıştı aralara iyi kaçtı daha çok gol atabilirdi, hajrovic 'i begendim elinden geleni yaptı, telles biraz tedirgin oynadı, hatasız oynamaya çalıştı, ceyhun, chedjou, hakan üçlüsü çok iyi oynadılar. ben özellike bu maçtachedjou'yu -nihayet- çok beğendim.sabri çok iyi bindirmeler yapmasına rağmen her zamanki gibi son hamleyi bir türlü yapamadı. sneijder'i ilk yarıda daha etkili kullanabilirdik, ikinci yarı daha etkisizdi. selçuk çok iyiydi, hem savunmada hem hücumda çok istekliydi.

    son olarak şunu söyleyeyim ki; felipe melo değil brezilya orta sahası , dünya karmasının ortasında oynaması gereken adamdır.
    bir de allah muslera'yı başımızdan eksik etmesin.
  • 183
    galatasaray – eskişehirspor : 3-0 isteyince oluyor demek ki – 2

    galatasaray geçen hafta bursa maçında kitabın kaldığı sayfasına ayraç koymuş, bu akşam da aynı kitabı okumaya devam etti.
    yine 3-5-2 gibi bir saha yerleşimi vardı. geçen haftanın başarılı oyuncuları eboue ve drogba’nın yokluğunu kimse hissetmedi. hatta ben dahil kimse sabri ve ceyhun2a ya da başka birine şaşırmadık, yadırgamadık. tabii hafta içi yeni transferler ve yedek ağırlıklı kadronun zayıf tokatspor önünde onadığı futbolu da unutmamak lazım. tokat maçının önemi şu: takımda ciddi bir forma rekabeti olacak. maç başına para kazanan topçuların as takımdakileri zorlaması asların formunu yukarı iter. takım içinde forma rekabeti güzel şeydir, doğru kullanılırsa. hocanın formayı adaletli dağıtması rekabetin amacına hizmet etmesini sağlar. şu ana kadar görüldü ki, mancini bu adaleti sağlıyor. topçu biliyor ki, iyi performans gösterirse formayı giyer. büyük artı bu, hem de çok büyük.
    takım maçın özellikle ilk yarı müthiş presle oynadı. önde bastı. savunmayı öne çıkarmasına rağmen arkada boşluk vermedi. kanatlardan bindirmelerle, ortadan ikiye birlerle es-es savunmasını bunalttı takım. golleri de erken buldu, sonra vitesi boşa aldı.
    aslına bakarsanız ikinci yarı es-es ağırlıklı oynandı gibi. öyle tabii. böyle durumlarda önde presten vazgeçtiyseniz orta sahada topa sahip bol pas yapmak gerekir. ancak takım bunu ikinci yarının 20. dakikasından sonra yapmaya başladı.
    70’e kadar kontra çabası gösterdi takım. fena işler de çıkmadı aslında. hajroviç biraz daha iştahlı olsaydı daha fazla gol bulabilirdik.
    şöyle bir şüphem var ikinci devreyle ilgili: mancini sanki chelsea provası yaptırdı takıma. melo ve selçuk inan son iki maçın aksine daha geride oyunu karşıladılar. takım da alanı kapatarak rakibine pozisyon vermemeye çalıştı. 1-2 pozisyon dışında başarılı olduğu söylenebilir. tabii ki chelsea’ye böyle pozisyonları verirsen affetmezler de takım da yeni başladı bu taktiği çalışmaya. maç gününe kadar uygulama daha başarılı olacaktır.

    dikkat çekici olan bütün takımın bir anda form tutması, değil mi? değil. bir anda bütün topçular birden form tutmaz. ligin birinci yarısı ve devre arasındaki taktik arayış bitip, herkesin yerinde oynadığı bir takım olunca bütün takım olması gerektiği hale döndü. teknolojik söylersem, takım fabrika ayarlarına geri döndü. bu sezonun başına kadar geçen 2 yılda oynadığı gibi oynamaya başladık. tabii ki fenerle puan farkının açılmış olmasının psikolojik etkisi de var.

    ve fakat 8. vitese takmış, aşağıdan kaptırmış gelen bir galatasaray’ın önünde kimse duramaz. tarihte örnekleri var. fenerbahçe zaten korkmaya başladı, inceden mesajlarını alıyoruz ama chelsea de korksa iyi olur, benden onlara tüyo. tüyo verdim diye kızmayın, bir yabancı türkçe yazıları nereden anlayabilir, değil mi volkan ayısı. titre lan sen de.

    cüneyt çakır mı? boş verin ya.

    *
  • 186
    güzel futbol, rahat 3 puan.

    ligte ilk 18 haftada yaptığımız toplam averaj 11, son iki haftada yaptığımız averaj 9. sadece bu bile havamızı bulduğumuzun göstergesi.

    yeni transferlerimizle başlayalım;

    alex telles: net, tertemiz sol bek. oldukça soğuk kanlı. kanadın bütününü kullanıyor. henüz 20 yaşında oluşu büyük avantaj. galatasaray'da üzerine koyarak kendisini geliştireceğine inanıyorum. yarattığı ilk intiba oldukça olumlu. gönül rahatlığıyla artık net bir sol bekimiz var diyebiliriz.

    izet hajrovic: takımın olumlu futboluna ayak uydurdu. topu ayağında fazla tutarak kendisini ıspat etme çabasına girmiyor. maçın başında burak'a çok güzel bir asist yaparak kilidi açtı. ayrıca ikinci yarıda biri direkt kendi yarattığı pozsiyon olmak üzere iki net gol pozisyonuna girdi ama yararlanamadı. saha içinde çok fazla heyecanlı davranmasa da gol pozisyonlarında biraz tecrübesizlik biraz da heyecandan dolayı sonuca ulaşamadı. fakat buna rağmen ilk ciddi sınavından alının akıyla ayrıldı.

    maça gelirsek, tıpkı geçen hafta oynadığımız bursaspor* maçı gibi maça oldukça iştahlı başladık. ilk golü erken bulduktan sonra eskişehir kalecisi ruud boffin'in burak yılmaz'a yaptığı net penaltı ve kırmızı kart verilse maç çok daha erken bitebilirdi. buna rağmen ilk yarı bitmeden bulduğumuz golle ilk yarıyı temiz bir skorla bitirmeyi başardık. ikinci yarı ise oyunu rölantiye alarak rahat bir galibiyet elde ettik.

    takımın içeride oynadığı maçlar ilerisi için ümit verici. sezonun ilk yarısına oranla ikinci yarıda daha pozitif ve iştahlı bir futbol oynuyoruz. bu noktadan sonra rakibin puan kaybetmesini beklemeksizin bu futbolumuzu deplasman maçlarına da yansıtmamız gerekiyor. zira biz kazandığımız sürece onlar üzerlerinde hissetecekleri baskıdan dolayı daha çok puanlar kaybedecekler.

    son olarak bir paragraf da galatasaray taraftarına açmak istiyorum. taraftar takımın olumlu futboluna çok iyi ayak uyduruyor. hatta takımının arkasında itici güç oluyor. özellikle bu gece çok iyiydi galatasaray taraftarı. sezonun en iyi iç saha performansı diyebilirim taraftar adına.

    kısacası galatasaray'da herkes bir şeyler için inanmış durumda. galatasaray'ın taraftarıyla ve camiasıyla inandığı zaman aşamayacağı bir engelin olmadığını hepimiz biliyoruz.

    artık taraftar olarak gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp sadece sonuca odaklanmamız gerekiyor. ben teknik heyetime ve futbolcularıma bu konuda güveniyorum. artık taraftar da gereksiz kutuplaşmaları bir kenara bırakarak sadece takımının başarısına odaklanmalı. inanın zor değil. galatasaray için hiç bir şey zor değil. artık bize bir şey kazandırmayacak gereksiz tartışmalar yerine takımın geleceği ve başarısı için ortaya bir şeyler koymaya çabalayalım. zira galatasaray futbol takımı artık ışık vermeyece başladı. cümle alem biliyor ki; galatasaray taraftarında filiz çok...
  • 187
    sami yen'deki tribünlere öyle bir hava hakimdi ki ligdeki durumu bilmeyen birine gösterseniz bizim 15 puan önde adım adım şampiyonluğa yürüdüğümüzü zanneder. bu kesinlikle karşılığını alacağımız pozitif bir durum çünkü galatasaray'da tribün-takım arasındaki etkileşim her zaman net biçimde görülmekte. bizim şampiyonluğa inandığımızı gören takım da o motivasyon ve istekle devam ettiği müddetçe her zaman şampiyonluğun en büyük adayı oluruz.

    şimdi sırada önce bugün sivas galibiyeti, sonrasında da içerideki etkili oyunumuzu deplasman maçlarına yansıtmak geliyor.

    (bkz: sen şampiyon olacaksın)
  • 188
    ikinci yarıda dk 60 civarlarına geldiğinde dribling kabiliyeti yüksek, dikine giden bir adamımız olsaydı bir altı da eskişehire atardık allahıma!

    öyle böyle açık alan bırakmadılar.

    tabii biz bu açık alanları eldeki imkanlar doğrultusunda uzun paslar ile kullanmaya çalıştık ve sadece bir gol bulduk

    düşünüyorumda şu naniyi alsaydık ve dün bu adam sahada olsa eskişehiri yediye bölerdik allahıma...

    (bkz: rüyalar gerçek olsa)
  • 189
    maçı evinde izlediğim arkadaşa, maçın başında" ilk golü burak atacak " demiştim. telles korner kullanırken de "korner ön direği geçerse :( bu adam olur " dedim,arka direğe kesti ;) chedjou'nun golünden önce "hadi lan chedjou bir gol de sen at" dedim, umut girince "lan adam bir yıldır ligde gol atamıyor, atsa da kendine gelse, asisti de burak yapsa" dedim. en son umut gol atınca bjkli arkadaş dayanamdı " siktir ağzınla oynama şu oyunu " dedi :(
    bu da böyle bir anımdır.
  • 191
    tribünden görebildiğim kadarıyla takım 3-4-3 gibi bir şey oynadı. aslında dizilişin ismi böyle de olmayabilir fakat görselle tam olarak açıklayabilirim;

    http://this11.com/boards/abGmDd9apr.jpg

    hakan sol stoper, chedjou sağ stoper, ceyhun hemen önlerinde libero, sabri ve alex telles kanat bekler, melo ve selçuk merkezde, sneijder sol, hajrovic de sağ ofansif orta saha/kanat karışımı bir şey, burak da ileride tek forvet.

    adı neyse siz karar verin artık ama oyuncularımızın dizilişleri benim gözlemlediğim kadarıyla böyleydi.
  • 192
    uzun bir süre sonra tribündeki yerimi aldığım maçtı. olan biteni tek tek anlatacakolsam uzun sürer fakat kazanmanın verdiği moral ile insanın destan yazası gelmiyor hiç. maç boyunca hakan balta için bağırdım, adamım da beni kırmadı efsane oynadı... normalde statta ne fotoğraf çekerim, ne de çektiririm ama bir seferlik yapasım geldi, olur da şampiyon olursak tribün atmosferi ve ruhu açısından bu muhteşem ve unutulmaz maç için çok daha güzel bir hatıram olacak...

    http://i.hizliresim.com/e5DLQj.jpg

    (u: espriyi bulana veya getirene yüz bin lira veriyorum :()(u: fotoğrafı ben çekmedim kuzenim çekmiş :()
  • 193
    galatasaray'ın baştan sona hakkıyla ve iyi oyunuyla kazandığı maç. daha da farklı olabilirdi skor. oyuncularımızla ilgili kısa notlarım şöyle:

    fernando muslera: müthiş bir maç çıkardı yine. özellikle jorquera'nın pozisyonunda çok kritik bir kurtarış yaptı. müthiş yer tutuşuyla zor pozisyonları kolay gibi gösterdi.

    sabri sarıoğlu: sağ bekte de, sol bekte de etkili oynadı. sahanın iyilerindendi.

    aurelien chedjou: golünü attı ama kimi anlarda kritik hatalar da yaptı. eskişehirli oyuncular becerikli olsalardı hataları pahalıya patlayabilirdi.

    ceyhun gülselam: çok etkili oynadı. hem koşusuyla, hem mücadelesiyle, hem de çaldığı toplarla takımı rahatlattı.

    hakan balta: hatasız ve iyi oynadı.

    alex telles: ali sami yen'deki ilk maçında etkili bir oyuncu olacağının sinyallerini verdi. sol ayaklı duran toplarda onu göreceğimiz anlaşılıyor. yalnız sonlara doğru yoruldu, ki bu da normal. yerini daha erken de bırakabilirdi.

    veysel sarı: 83. dakikada telles'in yerine girdi ve onun girmesiyle sabri sol beke geçti. takıma yavaş yavaş ısınıyor gibi. bu maçki performansı bir yorum gerektirmiyor.

    izet hajrovic: oyunda kaldığı sürede çok zeki bir oyuncu olduğunu gösterdi. burak yılmaz'ın golünde müthiş bir asist yaptı. takım için oynayan bir oyuncu. iki tane net gol pozisyonunun içindeydi ama yararlanamadı.

    emre çolak: hajroviç yerine 68. dakikada oyuna girdi. oyunda kaldığı sürede maalesef etkisiz ve kötü bir görüntü çizdi.

    felipe melo: yine, yeni, yeniden muhteşem oynadı. her topa bastı, her yere yetişti, hucümda da savunmada da "present" oldu.

    selçuk inan: sıkışan oyuncular onu gördü. o da burak'a pozisyon hazırlamaya çalıştı. en iyi maçını oynamadı belki ama performansı beni tatmin etti.

    wesley sneijder: kısmetsiz bir günündeydi. asistini yaptı ama çok ciddi boş pozisyonlarda kalmasına rağmen istediği pasları alamadı.

    umut bulut: 89'da sneijder yerine girdi. o kısacık sürede de bu sezonki ilk lig golüne imza attı. o gole çok çok sevindim. umut'un kritik gollerine şampiyonluk yolunda çok çok ihtiyacımız var.

    ve burak yılmaz: büyük oynadı. çok iyiydi. maçın başında servet'ten çalıp boffin'e takıldığı pozisyonda ne kadar istekli olduğunu göstermişti. sonrasında hajroviç'in ara pasında golünü yazdı. hep koştu, kovaladı. mücadelesi üst düzeydi. umut bulut'a yaptığı asist de takdire şayandı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın