• 479
    son zamanlarda en rahat izlediğim maç oldu. çok iyi oynamadık ama oyuna hakimdik. belki beşiktşlılar doğru kararlarda bile zırlayarak itirazlar etmeye ve ağlamaya odaklanacaklarına oyunlarına odaklansalardı belki zorlayabilirlerdi bizi.

    diagne ofsaytlara dikkat etsin yeter artık benim için. başka beklentim kalmadı.

    bülent yıldırım ise maçın ikinci yarısında ceza sahamız civarında her dokunduğumuza faul çalıp beşiktaş'a duran top kazandırıp durdu. 2. yarı biraz kontrolü kaybettik gibi oldu ama daha sonra önde basmaya başlayarak oyunu bozduk.

    lideriz ulan!!!
  • 480
    2-0 kazanarak hem liderliği hem de bjk'ya olan ikili averajı aldığımız maç. bu maç bizim takımın bu sezonki bütün defolarını ortaya çıkaran net bir maç oldu.

    kesinlikle galibiyete aldanmamamız gerekiyor. çok kötü oynadık, evet. maçın her anında gereksiz bir panik ve motivasyon kaybı söz konusuydu. 55. dakikada 2-0'ı bulmuş iyi bir takım, beşiktaş'ı kevgire çevirirdi. hiç abartmıyorum, defaatle de yazdım, üst üste 4-5 pasla % 100'lük pozisyonlara girmemiz işten bile değildi. adamlar dorukhan'ı çıkarıp necip'i de sağ beke çekerek ort sahayı 37 yaşındaki atiba'ya bıraktılar. defanslarını 50-55 metre öne çıkardılar. ve biz ortalama üstü pasörlerimize rağmen, onyekuru gibi bir sprintere rağmen 1 kere olsun sarkamadık arkaya.

    yani hakikaten çıldırdım, maçı izlerken. dostlar bunlar önemli ayrıntılar. yakaladın mı 5 tane 10 tane atacaksın. atacaksın, yolu yok. atamadığımız gibi adamlar topla tüfekle saldırırken muslera olmasa maça ortak ediyorduk adamları, o kadar da dirençsizdik.

    galibiyet ve liderlik tabi ki çok önemli. ama oyun beni hiç ama hiç mutlu etmedi. haftaya rize deşer bizi, şimdiden yazıyorum. 50 bin tane aslan yürekli taraftar stadı kıpkırmızı yapmış, o ambiansın karşılığı bu oyun olmamalıydı. kazanmışken yazalım da iyi gün taraftarı olarak görünmeyelim.

    tekrar ediyorum, rize deplasmanına bu oyun yetmez. ayakta kalmamız lazım. dikkatli oynamamız lazım. yani bunu yazdığıma inanamıyorum ama artık konsantre olmamız lazım.
  • 483
    haftalardır hakkı yenen galatasarayımızın taraftarı olarak keşke ilk goldeki pozisyonu daha net görebilseydik diyorum. hakemler doğru karar vermiş de olabilir ama görmesi çok zor bi pozisyondu. çok daha barizi bizim başımıza gelmişti 2 kasım 2018 galatasaray fenerbahçe maçında, kimse bizi takmamıştı, ağla kudur yazıları gırlaydı. ama tinerciler ağlayacak ve kalan haftalarda tolerans geçilecek. şimdi çok kritik rize deplasmanı var, bu maçı da kazanırsak neler olacağını sadece bizim taraftarımız değil, herkes biliyor.
  • 484
    tartışmalı pozisyonda beşiktaş'ın takım olarak disiplinsizliğinden de faydalanarak golü bulduğumuz ana kadar maalesef hiçbir şey oynamadık. gol sonrası biraz canlandık ve fernando'nun golü ile de 2 farklı skor avantajını yakalayıp biraz rölantiye aldık. ondan sonrasında ise beşiktaş'ın akıllı, bilinçli ve etkili ataklarını izledik. özellikle muslera'nın müthiş bir refleks ile kurtardığı top gol olsaydı son dakikalarda kabus görmemiz kaçınılmaz olurdu.

    fakat tekrar vurgulamak istiyorum ki şampiyonluk için inanmış bir galatasaray bundan çok daha iştahlı, çok daha etkili, rakibi boğan bir takım olurdu. bugün o galatasaray'ı görememiş olmak üzücü fakat kazanmamız gereken bir maçta, şampiyonluk yolundaki rakiplerden birini yenerek liderliği almak paha biçilemez.

    oyuncularımız hakkında da kısa kısa:

    muslera: kalemizde yüzde yüzlük pozisyonlar görmemiş olsak da gerek iyi yer tutuşu gerekse muhteşem refleksleri ile kalesini gole kapattı. şampiyonluk yine onun ellerinde.

    feghouli: ilk yarıda hücuma çıkmakta zorlandığımız bölümlerde sürekli sorumluluk alan oyuncumuzdu. ilk golde de payı çok büyük. zaten son zamanlardaki feghouli asist veya gol yapmasa bile maksimum düzeyde faydalı oynuyor.

    belhanda: top rahat şekilde kontrolündeyken ayağından açarak rakibe kaptırması ve 1-0'ken kalabalık şekilde hücumda olduğumuz esnada 30 metreden aşırtma deneyerek hücumu yok etmesi gibi yine saçma sapan hareketler yaptı. belhanda'dan da nedense olmadı, olmayacak.

    diagne: 2-0'ken bir pozisyonda alır almaz direkt sola aktarabilse -sanırım onyekuru idi- bomboş kalacaktı. ceza sahasında topla buluştuğu anda o pozisyonun öldüğüne emin olabilirsiniz. çünkü topu saklamaya çalışınca 2li baskı yiyor, baskı yiyince de selçuk'un bitik dönemlerinde yaptığı gibi faul almaya çalışıyor. zeka olarak da takımın en kötülerinden biri maalesef.

    badou ndiaye: yokluğunun sebebini bilmiyorum ama en çok olması gereken maçlardan biriydi. orta sahada sırtı rakip yarı sahaya dönükken topu alması, kendi ekseni etrafında dönüşü ve birden hızlanarak topu ileri taşıması, ndiaye'yi farklı kılan en büyük özelliği. olmadığında eksikliğini çok hissediyoruz. transfer döneminde önceliğimiz mutlaka kendisi veya aynı tip bir orta saha oyuncusu olmalı.
  • 486
    maçtan önce kalan haftalardaki en rahat maçımız olduğunu yazmıştım. öyle oldu. bjk kim, şampiyonluk yarışındaki fatih terim'li galatasaray'ı evinde yenmek kim. defansları ve yediği goller komedi zaten. biraz becerikli olabilsek fark atardık. tinerciler yeni sezona kadar susar da kafa dinleriz şimdi. keşke her sene şampiyonluk potasında evimizde bunlarla oynasak da yenip üçüncülüğe dördüncülüğe postalasak hahahahahaha.

    asıl zor maçlar şimdi başlıyor. deplasmanlar sıkıntı bizim için. inşallah bir şekilde kazanıp 22. şampiyonluğu alacağız.
  • 488
    (bkz: #2661810)

    o iş bende demiştim! şimdi oturun bu adama kadıköye nasıl bilet bulamadık, ona yanın.

    maça dönecek olursak, sahada fernando, donk, feghouli gibi savruk bir de başta muslera, yuto, stoperler ve belhanda gibi yüksek konsantrasyonla oynayanlar vardı. mariano ve onyekuru ortada gidip geldiler.

    takım özellikle 2-0'dan sonra bir enerji düşmesi yaşadı ki bu sezon içerde iki defa 2-0'dan puan verdik.
    o dakikalarda takımı saha içinde toparlayacak lider bir oyuncu eksikliğimiz var. bunun üstesinden gelemiyoruz bir türlü.

    maç öncesi 3 şey demiştim;

    gidersem kazanırız - check
    ndiaye kesik yer - check
    bülent yıldırım bizim için iyi seçim - check

    biliyoruz da konuşuyoruz arkadaş.
  • 490
    ayagim alcida maca gittim, cok keyifli bir macti.
    asiri fazla pozisyona girdik, dahada farkli olabilirdi.
    iyi oynamadik buarada cok daginiktik, ama buna ragmen cok iyi mucadele ettik.
    vasat futbolumuza ragmen en az 4 atmamiz gereken bir macti, ic sahada futbolcular ve tribunler arasindaki kenetlenme gercekten muhtesem bir baski yaratiyor, 35 maclik yenilmeme serisi tesaduf degil yani!
    ha bu arada allahim sen cok buyuksun!
    valbuena'nin tacindan sonra hakli isyanimiza 17 kulup bir olup demec veriyordu ya, simdi goreyim ben onlari, canerin pozisyonunda da hakemi desteklesinler bir zahmet!
  • 491
    şükürler olsun ki kazandık. 2-0 oldu bizim oldu.

    teknik heyet ve futbolcular da gayet farkındalar ki bu maçla kazanılan tek şey liderlik şampiyonluk değil.

    o nedenle bu geceyi doyasıya yaşayıp yarından itibaren 11 mayıs 2019 çaykur rizespor galatasaray maçına odaklanmalıyız.

    üst üste 3 resmi maç. 3 galibiyete 2 kupa.

    allah yardımcımız olsun.
  • 496
    hala ve hala attığımız ikinci golü düşündüğüm maç.

    sahi, beşiktaş takımı ikinci golde ne yapıyordu yahu? takım halinde uyudu adamlar. bu golü beşiktaş'a değil de anadolu takımlarından birine atsaydık herhalde şike diye zırvalardı bazı kesimler*.

    kötü oynadığımızı düşünsem de şimdi sağlam kafayla bakınca farkı kaçırdığımızı gördüğüm maç. onyekuru'nun boş kaleye atamaması, diagne'nin harcadığı iki net pozisyon, 1-0 olduktan hemen sonra savunmayı yerleşmemiz bulduğumuz ve kalabalık geldiğimiz maçta belhanda'nın anlamsız şutu... kötü oynadığımız maç buysa iyi oynasaydık ne olurdu diye düşünmeden edemiyorum :)
  • 497
    futbol adına çok keyifli geçmeyen maç, bir futbolsever olarak bu bir gerçek. klasik olarak hocalar ve çoğu yorumcu, lig bu kritiklik düzeyine gelmişken iyi futbol beklememek lazım kafasındalar ama avrupa liglerinde de bolca kritik şampiyonluk derbileri izliyoruz, orgazm ediyor oynanan oyun. maalesef ülkemizde şu kaliteye yaklaşacak adım dahi atılamıyor, gündemimiz hep başka olduğundan. sezon ağustosta başlar, ekime kadar hava sıcak, kampta yeni kondüsyon yükledik, transferler hazır değil denir iyi futbol beklenmez. kasım aralıkta avrupa maçları, takvim sıkışık, hava soğur iyi futbol beklenmez. ocak'da devre arası, hop tekrar form tutman beklenir. nisan mayıs kritik haftalara girilir, herkes can derdinde iyi futbol beklenmez, ne hikmetse beklenemiyor hiç...

    bir galatasaray taraftarı olarak bakılınca da, çok daha net bir skor alabileceğimiz bir derbiden, klasikleşen 2-0 beşiktaş galibiyeti çıkararak istediğimizi aldık ve şampiyonluk meşalesini resmen yakmış olduk. camiamızın winner özelliği maç öncesi en büyük avantajımızdı, yine de top yuvarlak, hiç başımıza gelmedi demek gelmeyeceği anlamına gelmiyordu, ama istikrarı sürdürmüş olduk. hatta skor da 3. kez 2-0 oldu bu son haftalardaki iç saha beşiktaş maçlarımızda. skoru artırmak için çok müsait pozisyonlar da bulduk ama belhanda ve diagne'yle pek mümkün olmuyor, hakikaten değişik tipte herifler. fatih hoca da bana göre linnes'i çok geç aldı, onun erken girişiyle çok daha fazla kontra atak yapabilirdik. kagawa'nın girişiyle beşiktaş topu tamamen aldı, bu da rakip hocanın bizim lehimize yaptığı büyük hataydı, çok geç aldı adamı oyuna. neyse ki muslera'nın güven vermesiyle, herhangi bir korku yaşamadan maçı da idare ederek bitirdik. hepsinin ayaklarına sağlık, taraftar atmosferi de tv'den hiç fena görünmüyordu, şu birlikteliği yakalamış galatasaray, bugün kralı gelse istediği skoru alırdı zaten. rakiplerimiz bu gerçeği ısrarla kabul etmiyor, hadi tabi ki onlar da takımlarını en az bizim kadar destekliyor, tabi ki iddialı gelecekler, ama hakaret eder, aşağılar tarzda yorumlar yapmalarını çok garipsiyorum. benim karşımda fatih hoca gibi bir rakip olsa, artık çenemi kapatırım, rakibe sataşmam. kaçıncı kez ağızlarına vurdu hala daha ''modası geçti ya, feth bitince o da bitti ya, gaz ya'' tarzı embesil cümleler kurabiliyorlar. bu tavırları bizi ve hocayı çok daha agresif, çok daha konsantre hale getiriyor, tam tersi işimize yarıyorlar aslında, haberleri yok anasını satiyim.

    son olarak takımla ilgili bir yorumum olacak. tudor ile kurulan bu kadro, 2 yıldır gelip gidenlerle belli bir standart yakaladı, çoğu oyuncu da aynı kalmakla beraber. iç sahada baskılı oyun, deplasmanlarda vasat futbol. zaman zaman yan top zafiyeti, tudor zamanında büyük maç tutukluğu gibi özellikler sergilediler. özellikle ortasaha oyuncularımız, gamsızlık eleştirileri de aldı bence haklı olarak. benim gözümde de bu kadro, oyun disiplini, haksızlığa reaksiyon gösterme gibi özelliklerden yoksun bir grup. hatta bu konularda gördüğüm en kötü galatasaray kadrolarından biri bile diyebilirim. sezonun ilk yarısında belhanda'nın o malum taç pozisyonunda oyunda kalmamasını da çok eleştirmiştim, fakat bugün beni bu konuda şaşırttılar. attığımız 2 golde de beklenmeyecek şekilde 'oyun kuralları çerçevesinde' kurnazlık sergilediler ve üst düzey kontra ataklarla golleri bulduk. vallahi teşekkürler, cidden etkilendim.
  • 498
    aslında 1-0'a kadar iki teknik direktör de düşündüklerini net olarak sahaya yansıttı. yine iki teknik adamın da ummadığı şekilde gol gelince oyun koptu. aynı şekilde gelen 2.gol zaten disiplin diye bir şey bırakmadı. ben 2-0'dan sonra bulduğumuz pozisyonlara çok takilmiyorum. bjk öyle bir 5'li ile sahadaydi ki pozisyon bulmamak imkânsızdı.

    dedigim gibi 0-0 devam eden maçta iki hoca da defansif manada gayet başarılıydı. ama şans bize 2 kere güldü ve kazandık.
  • 499
    sıcağı sıcağına yazmak istemedim. çünkü türkiye'de ''ilk defa'' bir hakemin maçı kötü yönettiği konuşuluyordu. haliyle bende böyle bir ilk yaşandı madem, objektif şekilde konuşulanlara kulak verdim ve kendimce bir sonuca vardım. evet beyler şerefli 3.lüğünüz hayırlı olsun. daha önce yazmış olduğum bir beşiktaş yazımda da bu sözü söylemiştim. eğer galatasaray şampiyonluk yarışının içindeyse beşiktaş'ın şerefli 3.lükleri vardır. nitekim geçen sene olduğu gibi bu senede durum bu yöne doğru gidiyor.

    maça dönecek olursak, özellikle galatasaray'ın aman aman bir futbol oynadığını düşünmüyorum kaldı ki böyle bir beklentim de yoktu. sezonun son 4 maçına gelinmiş, liderlik 2 hafta önce el değiştirebilecekken bu noktaya kadar sarkmış, haliyle orta sahada basan daha kontrollü ancak kendi oyunu olan topa sahip olan ve ayağa paslarla rakip sahaya oyunu yıkma anlayışımızı ilk yarıda fena uygulamadık. beşiktaş ise ali sami yen'e gelen anadolu takımından hallice kontra atak oyunu oynadı.

    ilk gol de top caner erkin'in ayağına çarptı diyen de, çarpmadı diyen de doğru söylemiyordur. pozisyon o kadar hızlı gelişiyor ve kör noktada ki buna kesin böyledir demek imkansız. ancak öyle veya böyle hakem kararını vermiş kaldı ki bu kararı da hemen değil birkaç saniye bekledikten sonra vermiş, bu süreye kadar pozisyon almayıp hızlı gelişen hücumdan gol yiyorsan ağlamayacaksın.

    gelelim ikinci gole. hiçbir futbol oyun kuralı demez ki. bir oyuncu oyundan çıkıp yerine giren oyuncu maç içinde ki pozisyonuna yerleşene kadar oyun başlamaz. yok böyle bir şey. 4. hakem uygunluğu karar verip yedekten giren oyuncuyu sahaya sürmesiyle oyun kaldığı yerden devam eder. buna itiraz eden bazı şerefli üçüncüler dikkat etsin ki ender durumlar hariç hiçbir teknik direktör köşe vuruşu sırasında oyuncu değiştirmez. neden ? çünkü özellikle ceza sahası içinde eksik düşmek istemez. haliyle bu pozisyonda da golü yemişsin hatalısın ama hala ağlama, maçta da olduğu gibi itiraz peşindesin.

    diagne'nin ofsaytına vs duruma bakacak olursak konu çok uzar gider. toplayacak olursak hakem hatalarıyla galatasaray'ın puan aldığını düşünenler, 2 hafta önce ülker stadyumunda feghouli'ye yapılan ve verilmeyen faul sonrası yenilen gol ve çalınan 2 puanımızı düşünsünler. fenerbahçe ile oynanan ilk derbi de belhanda dan çıkmayan ama çıktı denilip fenerbahçe'e lehine verilen karar sonrası yediğimiz gol ve kaybettiğimiz 2 puanı düşünsünler. kendileriyle oynadığımız ilk derbi de vida'nin eline çarpan top ve verilmeyen penaltı sonrası kaybettiğimiz 3 puanı düşünsünler.

    kıral'ın sözleriyle herkese iyi haftalar dilerim
    https://twitter.com/.../1125109217684279297
  • 500
    beşiktaşlılar sürekli hakem kötü yönetti diyip algı yaratmaya çalışıyorlar ama hakemin skora etki ettiği tek pozisyon söyleyemiyorlar. bir tek ilk golümüzde topun kimden çıktığı tartışılabilir o da skora direk etki edecek bir karar değil.

    ligin ilk yarısında ki deplasman maçında lehimize iki penaltı verilmediğinde hiç sesleri çıkmıyordu. biz hakemler tarafından doğranırken fiko 17 kulübü organize edip hakemler de hata yapabilir diye açıklama yaparaken güzeldi. 17 kulüb yaptığı bu açıklamayla zaten ligin geri kalanında hakem tarafından yapılacak her hatayı kabul edeceklerini açık açık beyan etmişlerdi. şimdi hiç itiraz etmeye hakları yok.

    maça gelirsek donk ve belhanda kötüydü. neredeyse her topu rakip oyuncuya hediye ettiler. fernando bir gol bir asistle her iki gole direk etki etsede benim için maçın yıldızı feghouli idi. hem adam eksilti hem attığı kilit paslarla oyunu açtı. diagne, belhanda ve onyekuru daha az bencil oynasaydı maçı çok daha farklı kazanabilirdik. girdikleri her pozisyonda bencilce dağa taşa şut çektiler.

    haftalardır yere göğe sığdırılamayan burak yılmaz ise yokları oynadı. bir kafa şutu dışında pozisyona giremedi. bjk'yi yarış dışına itmek için galibiyet önemliydi. neticede istediğimizide aldık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın