18 şubat 2018 kasımpaşa galatasaray maçında ilk yarı hiç de fena oynamıyorken ikinci yarıya 4-4-2'yle başlanması -bence- hataydı. hocanın neden böyle bir şey yaptığına anlam veremedim. serdar'ın sakatlandığı ve donk'un bu sebepten stopere çekildiği söyleniyor ama yedeklerde balta, ahmet ve koray varken iyi işleyen diziliş bozulmamalıydı. maçın kaybedilme sebebi elbette sadece bu değil ama selçuk-tolga ikilisinin koca 45 dakika boyunca orta sahayı tutamayacağı, eren'in ve kanatların bunlara yardım etmeyeceği aşikardı.
4-4-2 üstünden dönen tartışmalar var bir de. kimisi çağ dışı olduğunu söylüyor kimisi hala işler bir sistem olduğunu. iki tarafın da haklı ve haksız olduğu noktalar var.
evet, eğer forvet hattını konvansiyonel iki santrfordan oluşturursan ve orta sahan kemik gibi değilse 4-4-2 çağ dışıdır. (bizim düştüğümüz durum buydu.) fakat elinde doğru oyuncu grubu varsa 4-4-2 de an az 4-3-3 veya 4-2-3-1 kadar modern bir sistemdir. (aslında şunu söylemem bile zul. elinde oyuncu olmadıktan sonra 4-3-3 de çağ dışıdır ama 4-4-2'ye karşı anlamsız bir öfke var.)
4-4-2'nin yıllarca tenkit edilmesindeki başlıca sebep, 2 forvetle oynamanın orta sahadan bir adam eksilteceği ve bunun da takım direncini azaltacağı, savunmayı zedeleyeceği üstünedir ki forvet hattında eren-gomis; orta saha göbeğinde de selçuk-tolga kullanılırsa bu fikri savunan adamı haklı çıkarırsın. lakin ki işin aslı öyle değildir.
4-4-2'yi futbol tarihinde en iyi kullanan, sıfırdan tesis edip simeone, ranieri, benitez, ancelotti gibi hocalara ışık tutan kişi
arrigo sacchi'dir. 80'lerin sonunda uygulamaya koyduğu 4-4-2'yle sadece italya'yı değil avrupa'yı da kendisine biat ettiren bir milan yaratmıştır. üstadın başarısını sadece 4-4-2'yle şerh etmek kendisine haksızlık olur aslında. alan savunması, çapraz pres (conte'nin de euro 2016'da uyguladığı), tümleşik bloklar vs. futbol tarihini değiştiren daha birçok icadı vardır reyizin. ofsayt taktiği de bunlardan biridir mesela. milan'a bunu öyle iyi uygulatmıştır ki 1990'da ofsayt kuralında değişikliğe gidilmesinin baş müsebbibinin kendisi olduğu söylenir. 1989'da real'i 5-0 yendikleri maçtan bir ofsayt tuzağı:
https://www.youtube.com/watch?v=3Dnx16-tEF4 neyse, sacchi için ayrı bir yazı lazım; 4-4-2'ye dönelim. bir kere böyle bir mastermind'ın savunmayı güdük bırakacak bir sistem kullanmayacağı kesin. hele ki adam adama savunma yapan ve rakibi yakaladığı yerde çiğ çiğ yiyen 5 savunmacıyla maça çıkılan seksenler italya'sında... 4-4-2 istenildiği takdirde çok iyi bir savunma dizilişidir bir kere. benitez'in bunun hakkındaki "4-4-2, var olan en iyi defansif sistemdir." lafzını veya sacchi'nin milan'daki regista'sı ancelotti'nin real'i çalıştırılırken söylediği "4-3-3 takımın ihtiyaç duyduğu dengeyi sağlamaktan uzak ve ileride pres yapmak için de çok uygun değil. amacımız hücum ederken 4-3-3'ü, savunma yaparken 4-4-2'yi kullanmak." sözünü anımsayalım.
üzerinden neredeyse otuz yıl geçmesi hasebiyle doğal olarak sacchi'nin 4-4-2'sinin mazide kaldığı düşünülebilir, o yüzden atletico ve leicester'a bakalım. aslında sacchi'nin prensiplerinin pek de değişmediğini görelim.
şimdi şu, sacchi'nin 4-4-2'si:
https://i.hizliresim.com/VrrqMr.jpg şu, simeone'nin la liga şampiyonu atletico'su:
https://i.hizliresim.com/A11RPq.jpg bu da premier lig şampiyonu leciester:
https://i.hizliresim.com/NZZvRY.jpg simeone her ne kadar atletico oyuncusu olarak hatırlanıp hocalığıyla da bunu perçinlese de oyunculuk kariyerinin çoğu italya'da geçmiş biri. avrupa'ya 1990'da pisa'ya transfer olarak adım atıyor. arada sevilla ve atletico yapıp 96'da inter'e transfer olarak tekrar italya'ya dönüyor. (zaten inter'liler kendisini çok sever, kendisi de inter'e karşı boş değildir ve bir gün inter'i çalıştırmanın hayali olduğunu söyler.) 99'da lazio'ya gidiyor, burada 4 yıl oynayıp tekrar atletico ve sonrasında arjantin yaparak emekli oluyor. teknik direktör olarak avrupa'ya açılması da aynı futbolculuğu gibi yine italya üzerinden. 2011'de kariyerinin en önemli bölümü olarak tarif ettiği ve takımı küme düşmekten kurtardığı bir catania macerası var. yani italyan futboluyla son derece haşır neşir bir adam simeone. atletico'da oynattığı futbolu italyan işine benzeten de çoktur. zamanında paulo fonseca atletico'yu "ispanya'da oynayan bir italyan takımı." olarak betimlemişti mesela. ranieri de "leicester'ı atletico modeli üzerinden inşa ettim. onlar bir ispanyol takımı değil, italyan takımı." demişti. trapattoni "simeone'nin kötü futbol oynattığı büyük bir yalan. biz aslında birbirimize benziyoruz. aynı mantaliteyi paylaştığımızı söylersem kabalık etmiş olmam herhalde." diyerek el cholo'ya selam çakmıştı. gattuso'nun da "günümüzde italyan hocalar bize ait elli yıllık defansif anlayışı terk edip başkalarını taklit etmeye çalışıyorlar ama elin mourinho'su ve simeone'si bizim futbolumuzu oynatmıyor mu?" diyerek italyan hocaları topa tuttuğunu hatırlayalım.
ranieri zaten bilindiği gibi italyan. napoli, fiorentina, parma, juventus, roma, inter, valencia, chelsea, atletico, monaco gibi bir dünya büyük kulüp çalıştırmış olsa da leicester'la olan şampiyonluğunu ve fiorentina günlerini bir kenara bırakırsan kariyerini tanımlamak için kullanılabilecek en iyi sözcük "vasat" olur herhalde.
biri italyan, öteki italyan tandanslı bu iki hocanın sacchi'nin milan'ının mirasını yaşattığını söylemek mümkün. üç takım arasındaki oyuncu tiplemeleri bile üç aşağı beş yukarı aynı.
sağlam kaleciler (libero tipi olmalarına gerek yok): galli, courtois, schmeichel
enerjik bekler (denge açısından biri daha defansif): tassotti, maldini; juanfran, filipe luis; simpson, fuchs
birisi daha teknik olmak üzere iki canavar stoper: costacurta, baresi; miranda, godin; morgan, huth
birisi basan (anchor) diğeri dağıtan (regista) iki merkez orta saha: riijkard, ancelotti; gabi, tiago; kante, drinkwater
birisi akışkan biri teknik ama ikisi de merkeze yardımcı kenarlar: donadoni, colombo; adam turan, koke; mahrez, albrighton
safkan golcü ve çalışkan-pres yapan-oyun kuran ikincil forvet: van basten, gullit; costa, villa; vardy, okazaki
yukarıdaki üç takımın yanına bizim 2011-2012 yılında şampiyon olan ve bence 2000 döneminden sonra en baskın futbolu oynayan takımı da ekleyebiliriz. sağlam kaleci: muslera / enerjik bek: eboue / defansif bek: balta / lider-teknik stoper: ujfa / markeci, hamleci stoper: semih / basan orta saha: melo / regista: selçuk / akışkan kenar: emre / teknik kenar: engin / safkan golcü: baros / presçi forvet: elmander
(tipleme-oyuncu eşleştirmelerine birkaç ekleme-çıkarma yapılabilir elbet ama yukarıdaki kadrolarla birebir mukayese açısından ben böyle tanzim ettim.)
sistemin oyun prensiplerine gelince çok şey söylenebilir ama iki husus çok önemli:
1. kanatlar caniggia, overmars tarzı klasik açık veya kanat forvet değil de orta saha özelliklerini haiz adamlar olacak + bu sistemde trequartista olmadığı için yeri geldiğinde oyun kuracaklar, kilit pas atacaklar, ara pas akıtacaklar.
2. forvetlerden biri pres yapmaktan gocunmayacak. (hatta ikisi birden böyle olursa daha evla: elmander-necati) orta sahayı beşleyecek, top sürecek, bağlantı vazifesi görecek.
bunlar sağlandıktan sonra 4-4-2'nin işlememesi için bir sebep yok. teoride 2 kişiden oluşan orta saha pratikte 5'lenir ki bu takımın savunmasını taş gibi yapar. leicester 2016 şampiyonu olduğunda ligin en az gol yiyen 4 takımından biriydi. (manu-tottenham: 35 / arsenal - leicester 36.) atletico, 2014'te la liga şampiyonu olduğunda 26 golle ligin en az gol yiyeniydi. aynı şekilde biz 2011-2012 şampiyonu olduğumuzda yediğimiz gol 24'tü ki en az gol yiyen ikinci takım olan fenerbahçe'den 10 gol daha az yemiştik.
...
demek istediğim şu ki dizilişin moderni veya iptidaisi olmaz. 3-5-2 öldü dersin, bir de bakarsın ki juventus şampiyonlar ligi finaline çıkmış; italya, euro 2016'da ispanya'yı ve belçika'yı tokatlıyor. 3-4-3 bitti dersin, chelsea gider bu sistemle premier lig'i kazanır. 4-4-2 çağ dışı dersin atletico la liga'yı, leicester premier lig'i kazanmış.
mevzu tamamen elindeki kadroyla bağıntılı.
kadron kalitelidir, 2011-2012'deki gibi dominant bir şekilde süper lig şampiyonu olursun. (biz)
kadron daha kalitelidir, onca büyükbaş arasından sıyrılıp premier lig şampiyonu olursun. (leicester)
kadron çok daha iyidir; barça-real ikilisini geçer la liga şampiyonu olur, üstüne iki kez şl'de final oynarsın. (atletico)
kadron olağanüstüdür, hocan da dahidir; üst üste 2 kez şl'yi kazanır, daha mühimi dünya futbol tarihini değiştirirsin... (milan)
fakat...
orta saha özelliklerini haiz forvetin yoksa, kanatların merkeze yardım eden cinsten değil de sıfıra inen cinstense, merkez orta sahalarından biri fizik olarak bitik diğeri teknik olarak eksikse gider kasımpaşa'ya yenilirsin.
fatih hoca'nın şu oyuncu grubuyla bu diziliş üzerinde daha fazla ısrar etmemesi temennisiyle...