• 71
    hiçbirimiz ilk etapta madrid eşleşmesini istemezdi belki ama zaman geçince buradaki çoğu yazar gibi benim de hoşuma gitmeye başladı bu olay. hakikaten real madrid ile maç yapmadan geçen bir şampiyonlar ligi macerası eksik kalırdı. 12 yıl sonra tekrar çeyrek finalde eşleşmek gurur verici. tüm avrupanın gözü üstümüzde olacak, unutmaya başladıkları o türk takımının adı tekrar hafızalara kazınacak, tekrar istanbul'dan 'the hell' diye bahsedilecek, boğazın boğası benzetmeleri yapılacak.. karşımızda avrupanın en formda takımı olmasa da, en popüler takımı olduğu bir gerçek, ben aşırı heyecanlıyım cidden.

    yani mourinho 'nun da dediği gibi aslında bizi kolay rakip görenler futboldan anlamıyordur, bu yüzden de ciddiye almamak lazım ama cidden bizi aşağılayan avrupalı futbolseverleri görünce sinirim bozuluyor. yani bizi atıyorum geçen seneki apoel kıvamında görmelerinin zerre mantığı yok. geçmişimiz, mazimiz belli, buralara iyi kötü alışkın bir takımız, kadromuzda öyle tanınmayan adamlar yerine drogba, sneijder, eboue, riera, melo ve muslera gibi gayet adı sanı belli yabancılar, selçuk, burak, hamit ve semih gibi milli seviyede türkler var, hocamız fatih terim. ön elemede de eşleşmedik, çeyrek final bunun adı, hala daha nasıl saçma sapan yorumlar yapabiliyorlar bilemiyorum. avrupada bizimle eşdeğer başka bir örnek yok belki o yüzden. yani porto, lyon ya da ajax'ın bir tık altındayız belki, o da tamamen ülke sebebiyle, ama dinamo kiev'in, olympiakos'un falan da üstündeyiz. şimdi bir isviçre takımı, ne bileyim hırvatistan takımı kadrosunda sneijder ve drogba varken, çeyrek finale çıksa ben ne hissederim diye düşünüyorum, hayran olurdum sadece herhalde, ama bu dingiller saçma sapan karikatürlerle asap bozuyor.

    daha çok yazılacak çizilecek olacak maça kadar, son demek istediğim şey, dünyada kaç takımın real madrid'e ikili istatistiklerde üstünlüğü vardır acaba bakmak lazım. bizim 3 maçta 2 galibiyetimiz 1 yenilgimiz var resmi maçlarda(!)
  • 351
    maç hakkında konuşmayacaktım aslında ama niyeti bozdum, maksat tarafım belli olsun diye iki çift laf etmek istedim;

    10-0 yenilsek de kesinlikle kızmayacaktım, üzülmeyecektim, kimseye de sallamayacaktım. kendimi inanılmaz sağlam bir şekilde şartlamıştım buna daha maç başlarken. 3-0 yenildik, ufak tefek şeyler dışında takım iyiydi bence, goller atabilirdik aslında, kaçtı, hakem kötüydü, falandı filandı... olsun, herkesin de canı sağ olsun.

    bundan iki sene önce arena'da "kümede kal galatasaray" tezahüratı yapan bucaspor taraftarına "koyduk mu" diye kontra yapmış adamım ben, alt tarafı 1-0 yenmiştik culio'nun acayip bir golüyle. düşünün...

    daha da fazla söze gerek yok bence, burak şuydu, sneijder buydu, gerek yok. gökhan zan harbiden iyiydi ama bak bunun altını tekrardan ve ayrıca çizmeliyim.

    aslan takımım benim.

    teşekkürler çocuklar, teşekkürler imparator, teşekkürler ünal başkan.

    *
  • 278
    umarım bu maçta tanrıya yalvarmak zorunda kalmam. bu pazarlık hakkımı shcalke 04 maçında kullanmıştım. heyacandan maçın son dakikalarını izleyememiştim. maç esnasında " allahım hamit o golü boşa atmış olmasın. lütfen ya. inan ki bir sonraki maçta bir şey istemeyeceğim ." demiştim. o yüzden umarım işimiz tanrıya kalmaz.:) haydi aslanım..
  • 6
    denk karakterlerin sahne alacağı maç. terim=morinho, burak=ronaldo, sneijder=mesut.

    insanoğlu kimyası nedeniyle olağandan daha zorlu karşılaştığı olaylara daha dirençli tepki gösterir. bu yüzdendir ki real madrid'e nazaran daha kolay takımların çıkmaması bence bir avantaj.

    takım bünyesinde otomatik olarak bir farkındalık ve daha dikkatli kontrollü oynamak olacaktır. daha önce 2 kez yendik real'i madrid'i bir üçüncüsü neden olmasın.

    real bekle kocan geliyor.
  • 354
    real madrid – galatasaray : 3-0 hüsran falan değil

    kurada real madrid’i çekmişsin. yapabileceğin tek şey elinden geleni yapmak. hani deriz ya “hepiniz metin gibi oynayın”. bu takım metin gibi değilse de onun gibi oynamaya çalıştı. o yüzden canınız sağolsun demek boynumuzun borcu.

    usta, dünyanın en iyi takımlarından biriyle oynuyorsun. dur lan az oldu bu, biraz daha ballandırmam lazım. dünyanın en iyi takımı barcelona’ya karşı geçen sezon şampiyon olmuş, bu sezon kupadan elemiş, ligde yenmiş ve bir dolu istatistiki değerde geride bırakmış bir takım real madrid.
    ne barcelona ne de real umurumda değil. bir daha anımsatmakta belki fayda vardır, 1989’a kadar galatasaray dışında liverpool’u tutardım.(’89 da doğmamış ya da minicik olanlar alınmasın lütfen). ama öyle ingiltere’de liverpool, almanya’da bayern, italya’da milan falan gibi takım tutarak değil, sadece liverpool’u tutardım. zamanında genç takımında oynamamın da etkisi var elbette. neyse, galatasaray 1989’da şampiyon kulüplerde yarı finale çıkınca “ulan dünya üzerinde galatasaray’dan başka tutmaya değer takım yok” diyerek liverpool’dan da vazgeçtim. (bunları yazmazsam yazı çok kısa olur biliyor musun?)

    real madrid hangi konumda olursa olsun zor kuradır. bu güreşçilerin şanssız kura çektim, amerikalıyı çekseydim şimdi finaldeydim demesine benzemez. eğer şampiyonlar ligi’nde son 8 takıma kaldıysan şanslı kura için baya bir şansın olması lazım. şu son 8 mevzusunu da yazayım, daha önce denk gelmeyenler olmuştur. son 8, son 16 lafını türkçeye erdal keser kazandırmıştır. biz genellikle kendimize övünç kaynağı olsun diye “ilk 8” ilk 16” sözlerini kullanırken erdal keser “son 8” diyerek bizi şoka sokmuştu. erdal keser, fatih (terim) sonrası kaptanlarımızdandır. fatih’in(terim) meşhur hakem hamza alan tarafından oyundan atılmasının kahramanlarından biridir. (hatun okuyucular için not: topçuyken de, şimdi de oldukça yakışıklıdır)

    fatih hoca takımı son zamanlarda ligde nasıl çıkartıyorsa öyle çıkarttı. drogba, burak forvet arkalarında sneijder. özellikle bu kısmı yazıyorum çünkü dünya üzerinde bu üçlüden vazgeçip başka format deneyecek profesyonel teknik direktör kadar milyonlarca twitter teknik direktörü var. ama fatih terim’i grande terim yapan da twitter kullanmıyor olması. dün basın toplantısında “korkmuyoruz” dedi ya, korkmadığını gösterdi. onlar düşünsün dedi. skora bakıp hahahahahaha demek kolay. maçı izledin mi yavrum diye sorarım adama.

    galatasaray pozisyonlara girer gibi oldu, girdi falan. sonra bir de baktık ‘80lerde gençliğimin gollerinden yedik. basit bir kademe hatası, kaliteli ve sakin bir vuruş ronaldo’dan 1-0. hayırlı işler. yine galatasaray atakları, yine pozisyonlar derken savunmada yine basit bir hata benzema 2-0. devre bitene kadar yine galatasaray pozisyonları, sonuç yok.

    maçı izlemeyenler yanlış anlamasın, galatasaray oyunu real sahasına yığıp pozisyon üstüne pozisyon bulmuş falan değil. tipik ispanya ligi maçı gibi, her takımın birbirinin oyununa presle falan müdahale etmediği, oynamasına izin verdiği bir maç oldu.

    ikinci devre fatih terim, sneijder’i çıkarıp gökhan zan’ı oyuna aldı. gökhan da ömrü hayatında barnebeu’da forma giysin diye değil elbet. 3-5-2’ye döndü. bu işin muciti ya da en iyi uygulayıcısı piontek hafta içi türkiye’deydi, o haberlerden mi etkilendi acaba? hoca net şekilde gole oynatmak istedi takımı. sonuçta 2-0 için 3-0 lazım ama 2-1 için 1-0 yeterli istanbulda. taktiğin tuttuğunu söyleyemeyiz. ilk devreye göre daha fazla real ağırlıklı bir maç oldu. çünkü mevzu orta sahada kalabalık olma mevzusu değil de kimin nerede ne yapacağı mevzusudur. kendi tezimi desteklemek için şahane bir örneğim var. mapeza. hani 2006’da 14 dakikalık meşhur gerets’in takımının şampiyonluğundaki mapeza. bütün bir sezon takımın orta sahasının ortasını tek başına kapatmıştı. isim, diziliş falan hikaye. kim, nerede, ne yapıyor? 3n1k, uymadı mı, uydu.
    yine de, her şeye ve mapeza’ya rağmen takım pozisyonlar buldu ama yetmedi.

    bir de şu var tabii. 3-5-2 oynamak artık büyük risk. hele ki real gibi bir takıma karşı. bu tip oyunda topa sahip olmalı, pas hatası yapmamalısınız. topçular uzun, ters toplarla macera aramak yerine en yakındakine pas vermeleri gerek. böylece beklerden orta sahaya çıkardığınız oyuncuları da devreye alırsınız. pas bağlantısında yer almayan oyuncu oyundan kopar, küsmesine gerek yok, doğal olarak kopar. ne yazık ki bu gece galatasaray bu hatayı da yaptı. gereksiz uzun ve ters top denedi. kaybedilen her top atak olarak geri döndü. hatta 3-5-2’ye dönmeden önce de, ilk devre aynı sorunu yaşadık. real madrid baskı yapmazken bile o kadar çok ve gereksiz top kaybı yaptık ki orta sahada. korsan link çözmeme çok izin vermedi ama yediğimiz ilk iki gol bahsettiğim sebeple yenmiş olabilir, şaşırmam.

    neyse bu maç bitti, gitti. gelelim ayar verme kısmına. önce iğneyi kendimize batıralım: be hey hasbelkader galatasaraylı olmuş….vazgeçtim…
    çuvaldız: yavru kuşlar, real’i tutmak marifet değil, çin’de sizin şehrin 10 katı real’li var lan.
    ama size tüyo vereyim, galatasaray artık lige konsantre olacak. (bundan sonrası sarı kuşlar için) önünüzde iki seçenek var. ya bu takım saraçoğlu’na şampiyon gelecek ya da orada şampiyon olacak. benim tercihim galatasaray’ın saraçoğlu’nda şampiyon olması. bence siz biraz düşünün, 40 katır mı, 40 satır mı?

    yazıyı düşmanlara mesajla bitirmeyeceğim elbette. galatasaray takımı şampiyonlar lig’inde gruplardan çıkarak görevini yerine getirmiştir. çeyrek finale çıkması ekstradır ve memnuniyet vericidir. son maç bitmeden, yarı final de bitmiş sayılmaz ama ben bile o kadar pollyanno değilim.
    avrupa fatihi galatasaray’ı tekrar bütün dünyaya hatırlattıkları için görevlerini yerine getirdiler. elenseler de canları sağolsun, hakkım helaldir emeği geçen herkese.

    *

    edit: 2006'daki orta saha saidou'ydu tabii, fena çuvallaşımız. teşekkürler ailecek fanatik.
  • 392
    şampiyonlar ligi tarihinin en skandal maçıdır. bir takımın kaderiyle oynanmıştır.
    http://www.youtube.com/watch?v=a16QiG9nGKg

    rövanşında da oynanmaya devam edilmiştir.
    http://www.haberegider.com/...i-%C4%B0zleyin-3.jpg

    biz ofsayttan atınca hemen görürler ama.
    http://www.youtube.com/watch?v=3pUM7iDTFeE

    zaten real madrid ile maç yapıyorsun ve hakem adamların 5 golünün 3'ünde asist yapıyor. senin de gol atmanı engelleyerek bir de savunma yapıyor.
  • 254
    ne olursa olsun bu maçın hatta turun kazananının biz olacağımız karşılaşma. semih'in selcuk'un dany'nin yaşadığı tecrübeyi düşünsenize ? her futbolcu yaşamak ister bu duyguyu bu düşünceyi. tüm dünya seni izlicek karşında da dünyanın en iyi oyuncularından kurulu bir takım olacak inanın uzun vadede bu turun kazananının biz olduğumuzu göreceksiniz.

    mesela o kadar hoşuma gitti ki sneijder maçtan önce '' saldıracağız korkmuyoruz '' diyebiliyor hayal satmıyor hocasının ona geldiğinden beri aşıladığı düşünceleri basınada söylüyor. en büyük avantajımız hocanında dediği gibi kaybetmekten korkmamamız. kaybedecek birşeyimiz yok ama madrid'in kaybedecek çok şeyi var prestijinden tutun kupasına kadar.

    tabi elbette ki bu durum madrid'in daha istekli daha baskılı olmasını sağlayacaktır. ama bu kaybetme baskısı özellikle ilk 45 dakikayı gol yemeden bitirirsek* madrid'li oyunculara inanılmaz etkisi olacaktır. istediğiniz kadar dünyanın en iyi oyuncusu olun sizde insansınız ve bu baskıyı kaldırıp sağlıklı bir oyun oynamanız kolay değil.

    2-1 yenilgi bile tur için umutlandırır bizi. ki söyleyim 2-1 biterse maç bizim golümüzü drogba atar. içimden bi ses dünden beri 2-1 bitecek, 2-1 bitecek diyor ya hadi hayırlısı amk inşallah tersi olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın