• 301
    bülent yıldırım'ın penaltı çalmaya cesaret edemediği pozisyon ve podolski'nin kaçırdığı şut haricinde atak yapmadığımız doksan dakika. markaj adı altında yapılan yalandan adam kovalamacalar, laf ola atılan paslar, boş alana açılmayı değil rakip oyuncu(lar)a gömülmeyi planlayan atraksiyonlar. üzerine bir de baraja çarpıp bomboş köşeye düşen bir şans golü.

    belki de bir sezonun şampiyonunu belirleyen doksan dakikanın özeti bu kadarcık işte...
  • 303
    maç önünde şurada hocanın kafasındakileri yazmıştım (bkz: #2126731) nitekim sevgili spor muhabirleri semih'i sağ bekte yazıp gülücüklü twitler atarken hocanın aklındakilerden bihaberlerdi.

    aslında maçtan sonra konuştuğumuzda hocanın istediklerinden pek çoğunu gerçekleştirdiğini gördüm. yasin'in pozisyonuna penaltı verilse biz bu maçı alırdık. daha yazacak çok şey var ancak uykusuz geçen bir gecenin ardından biraz dinlenmek gerek.

    son olarak martin linnes'in kadroya alınmaması kararı idari bir karar değildi. haftaya yeniden kadroda olacaktır.
  • 305
    beşiktaş'ın 1-0 kazandığı maç. bakın emin olun bu skora gram üzülmedim şu duruma üzüldüğüm kadar. maçın son anlarında beşiktaş bi ara rahat 2-3 dakika top çevirdi. o ara acaba maç vodafone arenada mı diye kendime sormadan edemedim. bizim ruhsuz oyuncularımız topu faul yapmak pahasına dahi ayaklarından alamadı. galatasarayın düştüğü durum işte budur. herifler resmen topla sihirbaz gibi oynuyor kardeşim kimse kendini kandırmasın. maç içinde yaptıkları üçgenlerle filan bizim başımızı döndürdüler. eğer dün beşiktaş deplasman takımı olarak hiç oynamadıysa biz hiç oğlu hiçi oynadık. bu takımı bu hale düşürenlerin......
  • 307
    beraberliğe tav olan beşiktaş'a karşı koskoca 45 dakikayı savunmada kalarak, bekleyerek harcadığımız maç. beşiktaş'ın gümbür gümbür saldırması, zorlaması mı bekleniyordu? -haliyle göremediğimiz- biz de kapacağımız toplarla kontradan vururuz gibi planımız mı vardı?

    ama pozisyon vermedik değil mi dünya devi beşiktaş'a.

    tamam bu taktikle ve anlayışla oyna ne biliyim fener deplasmanında ya da şampiyonlar liginde bir deplasmanda. ama evinde beşiktaş'a hem de maça beraberlik için çıkmış beşiktaş'a karşı bu anlayışla sahaya çıkılması bir galatasaray taraftarı olarak benim canımı yaktı. kazanılması gereken bir maçta bu hiç edilen 45 dakikayı hiç unutmayacağım.
  • 308
    maçi izlemedim. izlemek istemedim sonra yine dayanamadim, 2. yari açtim, ara ara göz attim (2 çocuk ve ta$inma tela$i ile ne kadar bakabildiysem artik).

    galatasaray da agir disiplin sorunu var. tudor yeni geldi. kafasinda oturtmak istedigi bir kadro var. sanirim bundan ba$arili olacak gibi gözüküyor, dolayisi ile 6 mart 2017 antalyaspor galatasaray maçıni iple çekiyorum.

    bazi futbolcular kafada bitirmi$ler ligi. ke$ke talisca'nin $utu çarpip girmeseydi. çarpip girmesine çok üzüldüm. çok pis bir goldü. onun haricinde de bjk'nin ne pozisyonu oldu, ne de adam gibi bir atagi. bjk bir $ey oynamiyor. tudor daha erken gelse, $u an puan farki 10 olmazdi.

    $ampiyonluk ümitlerimiz bir hayli azaldi. matematiksel olarak $ansimiz devam ettikçe kovalamaliyiz ve en kötü 2. olarak $ampiyonlar ligine gitmeliyiz. galatasaray in yeri burasidir, avrupa ligi degil!
  • 310
    kazanmayı bırakın puan almayı haketmediğimiz maçtı. kazanmak zorunda olan takım gibi oynamadık. beşiktaş puana gelmiş takım rolündeydi, atınca golü iyice rahatladılar. hiç bir şeyimiz iyi değil bizim. sahada oyuna isyan eden oyuncu yok. tarafsız sahada oynanmış gibiydi maç. oyuncular öyle ruhsuzdu. oyuncular reaksiyon vermeli ki tribünler oyuna girsin. bu bile yapılmadı. eksiğimiz fazla. ligi nerede bitirdiğimiz ile ilgilenmediğimi belirtmeliyim artık. bu sezonluk mikrofonu yere bırakmamız gerekiyor. her sene aynı şey bu dursun başkanla. 2. senesinde adam şubat ayının fazlasını göremedi ligde. geçen sene ocak gibi kopmuştuk, bu sezon ise şubat ayında koptuk ligden. ligden koptuğumuz çok zaman oldu ama bunu istikrar haline getirmemiştik, tebrik etmek gerekiyor bu konuda dursun başkanı.

    ultraslan isyan etmiş maçın ardından galiba, az biraz geç kaldılar sanki*. gstv çalışanlarına yollamıştır haber dursun umut satın diye. ve geleceğimizi müthiş karanlık görüyorum. keşke muslera ve bruma dışında oyuncuların sene sonu kontratı bitse dedirtti bu maç bana. bir değişiklik şart bizim takıma. dinamik isimlerle yola devam etmeliyiz. başarıya aç hale getirildik, sahada da o açlığa ihtiyacımız var.

    tudor için derbi galibiyeti şart diyordum ama gram tepkim yok kendisine. oyuncu grubu ve yönetime olan öfkemin dinmesi pek ihtimal değil. derbi kazanamıyoruz. 2008 ayındaki fener galibiyetinin ardından 2011 aralık ayına kadar fener'i yenememiştik ve sayaç vardı galatasaray x gündür fener'i yenemiyor diye ama bu durum beşiktaş için geçerli değildi. dursun the magnificent özbek bunu başardı ve artık ne beşiktaş'ı ne fener'i yenebiliyoruz ligde. ultraslan'ın olaya ses çıkarması belki umut ışığı bizim için. statta tepki gösterirlerse belki gider diyorum çünkü taraftara yaşattıklarından bir utanç duymuyor başkan.

    kendi döneminde aldırdığı oyuncular ya tribünde yada yedek kulübesinde çekirdek çitliyor. neden aldık o zaman biz bu arkadaşları, semih, chedjou, balta zaten yıllardır galatasaray forması giyiyor. söz bitti artık, 2017 eylül'üne kadar dükkanlar kapatıldı. dursun başkan riva, florya diye gezebilir artık.
  • 317
    (bkz: tarihte bugün)

    geçen yıl tam da bugün bülent yıldırım tarafından galatasaray futbol takımının ipi çekilmiştir.

    atınç nukan'ın yasin öztekin'i düşürmesine penaltı çalacağı/çaldığı pozisyonda beşiktaşlılar itiraza gelirken, üzülürken anlık bir kararla autu göstermişti.

    maç boyu üstün olan takımken talisca'nın şutunun bruma'ya çarpıp muslera'yı kontrpiyede bırakmasıyla beşiktaş'la puan farkı 10'a çıkmıştı.

    maçın başında penaltımız verilse kazansak fark 4'e inecekti. sonrasında neler olacağını allah bilir ama aynı sezonda kayseri maçıyla başlayan doğranmalarımız, karabük'te, rize'de devam etmiş, havlu attırılana kadar doğranmıştık.

    bülent yıldırım'ı geçen gün övüyordunuz da hatırlatmak istedim. ben kendisinin kulağını çok çınlatacağım bugün!
  • 319
    cüneyt çakır'ın aynı sezonun 18. hafta maçında karabük deplasmanında carole'a yapılan faule aleyhte penaltı vermek suretiyle başlattığı operasyonun tamamlandığı maçtır.

    hiç bir şey oynamayan beşiktaş karşısında bulabileceğimiz bir gol maçı son derece rahat kazanmamızı sağlayacaktı. fakat bay beraberlik, öncesinde doğru bir kararla penaltı verdiği pozisyonu daha sonra artık aklına hangi ödemeler geldiyse auta çevirmiştir.
  • 320
    (bkz: tarihte bugün)

    tam 7 yıl önce bugün, beşiktaş'ın galatasaray'ı deplasmanda yendiği en son maç olmasının yanı sıra, iki takım arasındaki oynanan maçlar içinde de bir deplasman takımının üç puanı aldığı en son karşılaşmadır. bu maçtan sonra oynanmış olan 13 lig karşılaşmasında 12 ev sahibi galibiyeti ve 1 beraberlik çıkmıştır. beraberlik için:

    (bkz: 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı)
  • 321
    bülent yıldırım isimli hakem bozuntusunun bizi lime lime dogradigi, penaltilarimizi vermediği, şampiyonluktan koparttigi maçtır. özellikle yasin'e yapılan faule önce penaltı verip sonra aut olarak değiştirmesi hala nazarımızdadır. ben ömrümde bu maçtaki hakem kıyımı kadar büyük hakem kıyımı görmedim. gördüysem de, bu maçtaki kıyım direkt bizi şampiyonluktan etmişti.

    şimdi sorsan bülent yıldırım'a düdüğünü bjkliler astirmistir. utanmazlar, arsizlar.
  • 323
    atınç'ın gözümüzün önünde yaptığı penaltının verilmediği ama verilse, penaltıyı gol yapıp 1-0 öne geçsek dahi ligin sonucunun ve hatta maçın sonucunun değişmeyeceği bir müsabakaydı. beşiktaş muhtemelen yine maçı çevirirdi. o gün özellikle ikinci yarı bize top göstermemişlerdi ve biraz ciddi olsalar 2'yi, 3'ü de bulurlardı. biz o gün kötüydük. zaten o sezon teknik direktör fark etmeksizin genel anlamda kötüydük. takım hemen her pozisyonda eksikti, zayıftı, kötüydü.

    fenerbahçe'ye, trabzonspor'a, başakşehir'e içeride dışarıda yenilen bir takımın beşktaş maçında çalınmayan bir penaltı ile şampiyonluğu kaybettiğini söylemek fazla hayalperest bir yaklaşım olur. ligin son 4 haftasına 5 puan geride giren beşiktaş'ın "ahmet çakar olmasa fatih terim değil, rasim kara efsane olacaktı" masalına benzer bir tutumu ben bir galatasaraylıya yakıştıramam. 2016-2017 sezonu galatasaray futbol takımı ligi şampiyon bitiren beşiktaş'ı geçtim; ligde yarıştığı diğer üç rakibine 6 maçta da kaybeden bir takımdı. ne şampiyonluğundan, hangi şampiyonluktan bahsedebiliriz ki o sezon özelinde? yoktu zaten hiçbir zaman öyle bir iddiamız. içeride kayserispor'a dahi yenilen, kupada daha başakşehir'e elenen bir takımdık biz o sezon. riekerink de, tudor da o sezon bir çare üretememişti zaten üretilebilecek bir çare de ortada yoktu. o takımın alıp alabileceği en iyi netice dördüncülüktü, nitekim de dördüncü olabildi. sezon sonu sil baştan yapılması gerekiyordu ve yapıldı. o sil baştan hamlesinin doğruluğu da 2018 ve 2019 yıllarında kanıtlanmış oldu. bülent yıldırım'ın veya bir başkasının galatasaray'ı şampiyonluktan falan etmediği bir maçtır özetle. o sezonun galatasaray'ı ilk 3'e bile girebilecek durumda değildi. nitekim de giremedi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın