• 13
    ali sami yen'de izlediğim ilk maçtı. bilet parasını yakın zamanda aldığım spor ayakkabımı bin bir zahmetle iade ederek parasını geri alıp denkleştirmiştim. onca çile ve büyük bir heyecanla üniversite okuduğum şehirden istanbul'a okul grubuyla gelmiştik. içeri girip stadı ve tribünleri gördüğüm an -herkesin öyledir- hakikaten büyüleyiciydi. yıldızlara yükseliyormuş gibi. çocukluk kahramanlarımın çoğunu canlı canlı görmek. sanki hep oraya aitmişsin hissi, tezahüratlar vs. maçı nobre'nin tam da önümüzdeki kaleye attığı tek golle kaybettik. mağlubiyet hariç hatırasıyla müthiş bir gündü benim için.
  • 2
    ali sami yen'de izlediğim ilk ve tek derbi maçıydı.
    her şey ne de güzel başlamıştı halbuki. ultraslan'la birlikte gittiğim ilk deplasmanımdı. üstümde 100. yıl forması, boynumda kaşkol, sami yen'e gitmenin heyecanı... bütün yolculuk boyunca tezahüratlar, her mola yerinde yakılan meşaleler, başka şehirlerden maça giden gruplarla karşılaşıp hep birlikte üçlü çekmeler...
    sonrasında istanbul ve ali sami yen'in kokusu...
    maç başlamadan önce dağıtılan sheva maskeleriyle keyfimiz iyice yerine gelmişti. hatta ben 4 tane birden takmıştım. nedense artık.*
    ilk yarı tezahürat yapmaktan maçı izleyememiştim bile. "galatasaray maçını her zaman izliyorum, madem ki stattayım kıçımı yırtmalıyım." mantığıyla hareket ediyordum. ilk yarı 1-2 net pozisyonumuz vardı ama esas aklımda kalan appiah'ın uzaklaştırmak için rastgele şişirdiği topun nobre'ye asist olmasıydı. öne çıkan mondi'nin üzerinden aşırtma bir gol atmıştı nobre.
    2. yarı çok daha pasif bir oyun oynamıştık. eric gerets'in oyun sisteminin de etkisiyle o sezon hep gollü maçlar oynamıştık ama sanırım benim üzerimdeki şanssızlıktan olsa gerek gol atamamıştık.*
    neyse ki "her kasımın bir mayısı vardır." atasözü*, o sene de ne kadar mantıklı bir söz olduğunu göstermişti.
  • 14
    forvette biri mobil, diğeri pivot oyuncu oynatmayı seven ve bunun için elinde epey malzeme bulunan gerets’in en yargılanmaması gereken maçlardan birisi. o sezon sıklıkla gördüğümüz ve hala iyi hatırladığımız forvet hattı enflasyonunun getirdiği ufak problemlerdi bunlar. şampiyonluk ertesi sezonda tek forveti ilic’in tamamladığı ertesi sezonki kurgu daha mantıksızdı hatta. nereden esip de ön libero sevdasına düşüp, forvetten bir kişiyi azaltmayı düşündüyse artık… inamoto’nun transferi de bu yüzden olmuştu zaten. kendi içinde tutarlı bir yanı vardı ancak zaten geçen sene farklı bir kurguda başarılı olduğun sistemden dönüp de daha defansif bir kurguya dönmekti anlamadığım.

    bu maçta hakan yerine ümit de oynasa, ergün yerine ayhan veya sabri de oynasa pek bir şey değişmezdi. o dönemler fenerbahçe maçlarında epey beceriksizleşiyor, basiretimiz bağlanıyordu. yaşı yetip de maçı 90 dakika izleyen hatırlar, en kötü tribün performanslarından birisi de bu maçtaydı, takımı da negatif etkilediğini düşünürüm. kaldı ki song’undan orhan’ına, saidou’sundan hasan şaş’ına kadar epey istekli ve vasat üzeri bir oyun oynuyorduk.

    topun fenerbahçe’yi sevdiği yıllardan biri olduğu için üzerine pek analiz kasmaya gerek yok. derbilerde de yaklaşık bir 19-20 yıl kadar da sevdi zaten sarı laciverti meret.
  • 6
    galatasaray tribününde 28 mart 2010 galatasaray fenerbahce macinda doruğa çıkan silik derbi performansının gözle görülür şekilde ilk ortaya çıkışları bu maça denk gelir. sokakta bayılana kadar içen, gün boyu bağırmaktan sesi kısılan, stada girip maçı izleyen, elindeki kombineyi/bileti fahiş fiyata okutup içeriye tribünün t'sinden anlamayan insanları sokanların çoğunlukta olduğu ilk derbi maçı. fenerbahçe tribünü özellikle golden sonra üstünlüğü ele geçirmiş, "darağacında olsak bile son sözümüz fenerbahçe" diye bilinen; net bir melodiye sahip olmayan ancak basitliğinden dolayı kolaylıkla yüksek katılım ve desibel sağlanabilen bestesini epey bir dinletmişti ekran başındakilere. "milyonlarca taraftarın yan yana" ise meydanın biraz da boş bulunmasıyla ortaya atılmış, zaman içinde fenerbahçe tribünlerinden seslendirilmez olmuştur. bu maçtan sonra mabeddeki ilk fenerbahçe maçı olan 22 mart 2006 galatasaray fenerbahce maci'nda bir önceki maçtan dolayı tribünde bazı "kararlar" alınmış, neticesinde sağlam bir tribün performansı gösterilmişti. kronolojik olarak devam edersek 19 mayıs 2007 galatasaray fenerbahçe maçı olaylar ve protestolarla tarihe kazınmış, 27 nisan 2008 galatasaray fenerbahçe maçı ise şampiyonluk maçı olması sebebiyle tribünce sıkı tutulan maçlardan olmuştur. son iki sezonda ise 28. haftaya denk düşen derbiler takımların da gidişatından mıdır bilimez galatasaray tribününce rezil ötesi performanslara ve tarihi karaborsa rantlarına sahne olmuştur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın