• 2
    ali sami yen'de izlediğim ilk ve tek derbi maçıydı.
    her şey ne de güzel başlamıştı halbuki. ultraslan'la birlikte gittiğim ilk deplasmanımdı. üstümde 100. yıl forması, boynumda kaşkol, sami yen'e gitmenin heyecanı... bütün yolculuk boyunca tezahüratlar, her mola yerinde yakılan meşaleler, başka şehirlerden maça giden gruplarla karşılaşıp hep birlikte üçlü çekmeler...
    sonrasında istanbul ve ali sami yen'in kokusu...
    maç başlamadan önce dağıtılan sheva maskeleriyle keyfimiz iyice yerine gelmişti. hatta ben 4 tane birden takmıştım. nedense artık.*
    ilk yarı tezahürat yapmaktan maçı izleyememiştim bile. "galatasaray maçını her zaman izliyorum, madem ki stattayım kıçımı yırtmalıyım." mantığıyla hareket ediyordum. ilk yarı 1-2 net pozisyonumuz vardı ama esas aklımda kalan appiah'ın uzaklaştırmak için rastgele şişirdiği topun nobre'ye asist olmasıydı. öne çıkan mondi'nin üzerinden aşırtma bir gol atmıştı nobre.
    2. yarı çok daha pasif bir oyun oynamıştık. eric gerets'in oyun sisteminin de etkisiyle o sezon hep gollü maçlar oynamıştık ama sanırım benim üzerimdeki şanssızlıktan olsa gerek gol atamamıştık.*
    neyse ki "her kasımın bir mayısı vardır." atasözü*, o sene de ne kadar mantıklı bir söz olduğunu göstermişti.
App Store'dan indirin Google Play'den alın