içkiye benzer birşey var bu havalarda
kötü ediyor insanı, kötü
hele birde hasretlik oldu mu serde
sevdiğin başka yerde
sen başka yerde
dertli ediyor insan, dertli
içkiye benzer birşey var bu havalarda
sarhoş ediyor insanı, sarhoş...
orhan veli
üstat orhan veli'nin dediği gibi "bir şeyler var bu takımda, insanı kötü ediyor, sevenini dertli"... fena desen fena oynamıyor, iyi desen o da değil... "içkiye benzer birşey var bu takımda", seyrederken ümitlendiriyor, mutlu ediyor da "şişe bitince", hakem son düdüğü çalıp tabelaya bakınca miden bulanıyor, tadın kaçıyor, üzülüyorsun...
lig başından beri de bu ruh hali değişmiyor, oyuncular değişiyor, rotasyon yapılıyor ama fatih terim'in bizlere vaad ettiği galatasaray'ı tam anlamıyla bir türlü sahada izleyemiyoruz. derbi karşılaşması olması ve seyirci baskısını göz önüne alarak fatih terim elindeki en ideal kadro ile sahaya çıkmıştı. baskıdan etkilenmeyecek "tamamı yabancı" ve büyük maç atmosferine alışık topçuları seçmişti. geçen seneki "şampiyon takıma" güvenmişti... belhanda'ya da güvenmişti, bir hoca olarak görevi topçusuna sahip çıkmaktı, "özrünü kabul etmişti" 10 numarasının... lemina'nın da rakip sahadaki etkinliğinden faydalanmak istemişti, salı maç yapan seri'nin yerine dinlenmiş lemina'yı seçmişti... babel'in tecrübesine inanmıştı... kağıt üzerinde fena da bir takım sürmemişti sahaya hoca...
beklenilenden farklı bir oyun da olmadı. iç sahada ve kendi taraftarının karşısında oynamanın da etkisiyle ev sahibi beşiktaş oyuna iyi başladı, ataklar yaptı, hatta çok koşarak, pres de yaparak deplasmandaki rakiplerinin savunmadan çıkarken hatalar yapmasını sağladı ve pozisyonlar buldu. forvetlerinde "acemi" umut vardı, tecrübesizdi, "iyi niyetliydi" ve çok da zorlayamadı marcao ve luyindama'yı. muslera da formundaydı, kaleye gelen toplarda serinkanlıydı. ev sahibi galatasaray'ın üzerine gelir gibiydi de 25. dakikada fehgouli ile başlayan atakta andone'nin altı pastan auta attığı toptan sonra oyunu kontrol eden galatasaray oldu. tam da aslında hocanın düşündüğü gerçekleşmişti. ilk dakikalarda rakibin hızını durdurup, hakimiyeti ele geçirmek. 30'da feghouli rakipten kaptığı topla ceza sahası dışından şutunu attı, meşin yuvarlak az farkla auta gitti. 38. dakikada yine feghouli'nin ortasında vida son anda araya girerek mutlak golü önledi... klasik bir derbi maçı havasında ilk yarı sona erdi...
ikinci devreye ev sahibi yine baskılı başladı, diaby'nin uzaktan attığı şutta muslera konsantreydi ve harika çıkardı. sonra galatasaray tekrar oyuna ortak oldu ve ilk yarıya benzer bir mücadele sergilenirken, abdullah avcı neden kenarda beklettiğini anlamadığım ljajic'i oyuna aldı ve ev sahibinin oyun karakteri değişti. zaten maçın tek golü de adem ljajic'in caner'i sol kanatta boş görüp ona yolladığı topla geldi. skorda geriye düşen galatasaray, maçın uzatma dakikalarında adem büyük'le bulduğu bir kaç pozisyon dışında pek varlık gösteremeyince, umutlu başladığı maçtan puansız ayrılmak durumunda kaldı...
fatih terim maçlardan sonra hakemler hakkında konuşmuyor, konuşunca birilerinin eline malzeme veriyor ve kendisini takımdan koparıyorlar ama nedense yöneticiler de sus pus... abdurrahim albayrak'ın ve de mustafa başkanın kameralar karşısına çıkıp, galatasaray'ın sahipsiz olmadığını, arkasında büyük bir taraftar kitlesi olduğunu belirtmeleri gerekir. daha önce de yazmıştım, bir hakem sadece hatalı penaltı vererek bir takımı ezmez, maç içinde çalacağı ince düdüklerle de maçın kaderini tayin edebilir. mete kalkavan da dün gece öyle düdükler çaldı ki, galatasaray'ın maçı kazanması için "çok çok ezmesi" gerekiyordu beşiktaş'ı... sarı-kırmızılı topçular ne zaman atağa kalksa ve rakibiyle ikili mücadeleye girse, çalan düdük topu siyah-beyazlılara veriyordu. hele ki beşiktaş seyircisini mutlu etmek için babel'e gösterdiği sarı kart yok mu, tam komediydi... ya marcao'ya verilen sarı kart? bizim stoper topu uzaklaştırdı ama kartı da gördü... komik videolarda gösterilecek derece absürd... arkadan marcao'ya müdahale eden lens'i affedip, "bu nasıl kart olmaz?" diyen mariano'ya sarı vermesi ise başka bir trajedi... bir de galatasaray taraftarının gazını almak için caner'e "hikayeden" bir sarı verdi ya, herkes saf bir tek mete kalkavan akıllı... birileri çıkıp bu hakemlere bir dur demezse, bu sene işimiz çok ama çok zor olacak...
abdullah avcı ile bitirelim, galatasaray taraftarının "kimyager" lakabını taktığı abdullah hoca fatih terim'in elini sıkmamış maçtan önce... son iki senedir kaybettiği şampiyonlukların acısını yaşıyor belli ki yüreğinde de, maç öncesi "hoş geldiniz ve başarılar" dilenmediği için fatih terim bir şey kaybetmez de, abdullah avcı çok şey kaybeder...
kaynak ve maçtan fotoğraflar:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...s1-0galatasaray.html