• 426
    golcülerimiz ortalama günlerinde olsalar 8-9 gol dahi bulabileceğimiz maçta, baskı yemeden 3 gol yedik. 8-9 net gol pozisyonu bulabilmemiz nasıl hocanın başarısı ise, penaltı dışındaki 2 bireysel hatanın golle sonuçlanması da hocaya yazar.

    her takımda bireysel hata yapılabilir ama sadece bizim yaptıklarımız %99 golle sonuçlanıyor. orta sahanın önünde bile basit top kaybı yaptığımız an o top kale önüne geliyor her zaman. hiçbir şekilde sigortamız yok. tek sorunumuz bu. laubalilik sadece işin görünen yüzü.

    takıma bakıyorum, sonradan girenler dışında kötü diyebileceğim kimse yok. apo'nun yaptığı da, sara'nın yaptığı da kabul edilebilir hatalar. kerem'in yedirdiği goller de böyleydi. kaleye en uzak oyunculardan birisi olan sol açığın kaptırdığı topların yarısı pozisyon olarak dönüyorsa bunun çözülmesi lazım. beşiktaş'tan 5 gol yememizin sebebi de buydu. adamlar totalde 10 dakika bile baskı/bariz üstünlük kurmadan 5 gol attılar. ve o günden beri hücum gücümüz dışında pek bir şey değişmedi.
  • 428
    maç içi kopmalar can sıkıyor. tabii ki bu maçta da yaşadık. üzerine bireysel hatalar da eklenince yine yakalanıyorduk.

    bu kopmaları engellemenin, bir taraftar gözünden benim için yolu oyuncu değiştirmektir. mesela şu maçta sallai oynayabilecek durumda olsa çok şey katardı takıma. ya da jelert adapte olabilseydi. hatta yusuf demir'i koyabilseydik mesela.

    ilk 45 oyuncular bakımından sıkıntı değildi. ama bir yerden sonra mertens-icardi-osimhen kaldırmamaya başladı. 3-4-1-2 devam edebiliriz sıkıntı değil ama daha dengeli bir üçlüye erken dönebilirdik. 3-0'dan sonra artık gole ihtiyacımız yok. berkan kutlu hamlesi sağ kanat bek için değil belki de orta sahaya gelmeliydi.

    bu arada bir kez daha görmüş olduk ki kerem d. oyunu tutma futbolcusu değil. berkan kutlu orta sahadaki ilk alternatif olmalı sanki.

    bu arada ilk kez üçlü oynamanın sıkıntılarını da yaşadık. mesela kaan ayhan bir ara kendini sağ bek sandı, oysa ki davinson sol stopere kaymış, apo'yu ileri ittirmişti. sağ stopere bir top düştü. aklım uçtu. yine barış alper yılmaz sağ kanat bek olduğunu ve defansif takibi yapmadığı için ilk golü yedik.

    oyuna ortak etme huyumuzu bir kenara bırakırsak bence iyi oynadık. ilk yarı özellikle. çok basit hatalar yapmamıza rağmen, ilk yarıdan maç 6'ya bile gidebilirdi.

    şu rakibi oyuna ortak etmek huyumuzdan, sıkıntımızdan, problemimizden bir kurtulabilsek...

    ah, bir kurtulabilsek...

    yazık oluyor, skoru oraya getirdiğimiz oyuna.
  • 429
    ilk yarisi tarihimizin en iyi avrupa kupasi performanslarindan birini izleten, ikinci yarida da son zamanlarimizin en buyuk 2 travmasini bize deprestiren bir goruntude gecen, ama cok sukur ki 3 puan aldigimiz mac. cift forvet ve uclu defansla cikmamiz guzel bir degisim oldu bana gore, buna uygun bir mac ve rakipti. tek dezavantaj olabilecek is, iki kanattaki kullandigimiz oyuncularin bu mevkileri hic oynamamasi, hic tecrube etmemeleriydi. ama rakibin kalite seviyesi ve ic sahada oynamanin avantajiyla alinabilecek bir riskti, zira siradisi isler de yapabilecek potansiyeli olan oyuncularimiz ayni zamanda bunlar. isler iyi giderken bu siradisiliktan faydalandik gayet, baris alper'in sag kanattan yerden actigi ortaya on direk kosusunu yunus yapiyordu misal, normal bir 3-5-2 sol kanatbekimiz olsa mevkisini bu kadar terketmezdi. keza baris alper her iceri acilan ortada, her ileri uzun topta forvetmis gibi cezasahasina yerlesti. ilk yari oldukca dominant gecti ve sara'nin kusursuz oyunu, davinson'un kusursuza yakin oyunu, osimhen'in muthis yipraticiligi ve icardi'nin harika bitiriciligiyle istedigimizi aldik. en son 2013'de kopenhag devresini boyle 3-0 ve dominant gecmistik, agizda ayni o tadi birakti.

    keske skoru aldiktan sonra, 4 gun sonraki derbiyi de dusunerek temkinli tarafa gecseydik. okan hocanin anlamadigim islerinden biri bu, hele de kasimpasa ve riga maclarini cok taze yasamisken, hepimizde hala o tedirginlik varken. bende bile acaba es kaza 1 tane yesek ne moda geceriz kaygisi vardi, ki ikinci devrenin basinda cok gecmeden golu buldu rakip. bu tarz takimlara karsi zorlanmamizin fizik ve dinamizmden harici bir baska sebebi oyun dsiplini bana gore. sorumlululuk alaninda oynamiyor cogu oyuncumuz, acaip bosluklar alanlar birakiyoruz, dengeli bir takim degiliz yapimiz geregi. bu tarz oyun dsiplini yuksek rakipler de basa bela acabiliyor. basta bahsettigim baris ve yunus bu dakikadan sonra zaaf oldu bizim icin, keza icardi ve mertens de fiziken dustu. burada bir degisiklik icin neden bu kadar bekliyoruz, neden iyice krize girmeyi bekliyoruz anlamadim. tum stad tirnaklarini yedi resmen 3-1 sonrasi ve rakibin gole yakin oldugunu hissediyorduk. hic de oyle bireysel hata, anlik gelisen rakip ataklari falan degildi, ayni pasa ve riga maclarindaki gibi macin goruntusu degismisti, biz oyundan dusmustuk. rus ruleti benzetmelerine katiliyorum, ya pozisyon yakaliyorduk, ya da bitiremedigimiz pozisyonlar sonrasi hem eksik hem de bosluklu yakalanip gecis yiyorduk. mac ne zaman bu goruntuye gelse eyvah diyoruz, boyle seyleri yasadikca da ustumuze sirayet edecek, ne biz guven icinde mac izleyebilecegiz, ne oyuncularimiz skoru koruma ozguvenine sahip olacak, ne de rakipler oyundan dusecek. malesef yol kazasi diyebilecek seviyeyi gectik bana gore, bariz bir problemimiz var burada. neyse ki cezayi kesemediler bugun ve 3 puani alabildik, ama 4-2den sonra bile ayni korkulari yasadik.

    tottenham macinin boyle olacagini sanmiyorum, bu tarz rakiplere karsi yaptigimiz bu hatalari yapmayiz diye dusunuyorum. tottenham karsilasacagimiz en yuksek seviye rakip bayern ve united sonrasinda, yine o maclardaki gibi yuksek konsantrasyon ve dusuk kopuklukla oynayacagimizi dusunuyorum. bizim derdimiz boyle rakiplerle malesef, neyse ki 4.torbayi bitirmis olduk bugunle beraber.
  • 430
    maçın başından sonuna kadar süper bir top oynadık.

    ilk devre zaten oynat oynat izle, öyle keyif veriyor. ikinci devre çok iyi başladık. osimhen 4'ü atsa maç 7-8 olacak. sara top kaybı, çok iyi paslaşıp golü attılar. ikinci gol barışın saçmalaması. pozisyon bulmadan 2 gol attılar. takımda ne lakaytlık vardı ne de ciddiyetsizlik. sadece şanssızlık. 3-2 olunca tabi ki bir an herkes durdu. ama yine golü bulduk ve 4-2 oldu. sonra saçmalama sırası apoya geldi ve apo her maç yaptığını yapıp golü yedirdi.

    taktik de bence çok başarılıydı. osimhen ve icardiyi birlikte başka türlü oynatamazsın. sadece ligde ben olsam yunus sallai ve barış üçlüsünü kullanırım sara ve torreiranın önünde. mertensi yedekte tutarım.

    sonu kupa olsun bu maçların...
  • 432
    üç puanı almak çok önemliydi. sağ salim atlattık. öncelikle bunun değerini bilmeliyiz.

    çok rahat bi dört gol daha atabilirdik. bitiricilikteki rahatlığımız izin vermedi. maalesef bizim takıma bu yapıştı.

    yediğimiz ilk gole bir şey diyemem. yeni dizilişin getirdiği sıkıntılar ve konsantrasyon eksikliği. olabilir. lâkin ikinci ve üçüncü golleri getiren bireysel hatalar yakışmıyor. akademiden gelen genç çocuklar değilsiniz.

    ilk yarı bittiğinde icardi ve mertens’i çıkarıp derbiye bırakılmasından yanaydım. tabii ki okan hoca doğrusunu bilir.

    icardi, sara, osimhen ve yunus çok iyiydi. davinson zaten hep iyi. barış ve apo toparlanmalı.

    önümüzdeki derbiyi de atlattık mı güzel bir dinlenme ve hazırlanma sürecimiz olacak. yolumuz açık olsun.
  • 433
    türkiye'de meydana gelen olaylar, bugün yaşadığımız terör olayı falan derken benim de maça olan ilgim hayli düşüktü açıkçası. kafa dağıtmak için açtım, beklentim yoktu.

    ancak maçla birlikte, iyi bir takım ve oyun görünce tekrar odağım maça kaydı. ilk 45 dakika skordan da belli olacağı üzere çok iyiydi, mutluydum. ama aklımın bir kenarında hep ikinci yarıda kötü oynama, maçın bambaşka bir yere gidebilme ihtimali vardı. 2024-25 sezonu biraz böyle başladı malum. ve pozisyonlara rağmen maç 3'te kalınca buna kapı açıldı.

    korktuğumuz da başımıza geldi, bir cıvıklık ve ciddiyetsizlike birlikte golleri arka arkaya yedik. yine de aldık çok şükür. bu yeni formatta averaj önemli olsa da çok daha önemlisi puanlar. algoritmaya göre 8-9 puan en azından elenmemek için yeterli olacaktı ki biz 3 haftada 7 puanı cebe koyduk. şu dakikadan itibaren yeni hedef ilk 8 ve bir bu kadar daha puan olmalı. yürüyelim arkadaşlar.
  • 438
    valla ben takımı çok beğendim. 3-3 ve 2-2 olan maçlar olmasaydı dün akşam kimse gerilmezdi. çünkü o maçlardan farklı olarak maçın kontrolünü elimizden bırakmadık.

    yediğimiz goller bireysel hata ile geldi.

    ben 3-4-3, 3-4-1-2 her neyse bu hareketli oyunu çok sevdim.

    çok rahat çıktık savunmadan, baskıya rağmen çok iyi çıktık.

    sol stopere jakobs, sağa da benzer bir profil ile, çakma bir davinson ekleyerek de savunma rotasyonumuzu zenginleştirip seviye atlayabiliriz.

    bence bu oyun beşiktaş'a da ters gelecektir.

    bjk savunması ve kalecisi bu oyuna dayanamaz. sürekli ileri vuracaklar. o topları da toplayınca sıkıntı yaşamayız gibi geliyor.
  • 442
    elfsborg bize ne hazırlandıysa boşa gitti. hayatında üçlü savunma oynatmamış hocamız, geldi adamları buldu. ilk yarı reaksiyon bile veremedi rakip takım. taktik anlayışımız başarılıdır başarısızdırı geçtim, rakibi şaşırttık. yunus, osimhen ve sara ile öngörülebilir olmaktan zaten çıktık, bir de üstüne çıktığımız formasyonla daha da öngörülemez olduk. ilk yarı bazı aksaklıklar olsa da kaleye aktık resmen. ikinci yarıyı çok konuştuk, orayı geçiyorum ama bize fark yaratan unsur skor olarak da fark yarattıysa o bizde gerilemeye yol açabiliyor. hoca inat etmeden geç kalmadan oyunu tutmaya yönelik hamleler yapabilmeli bence.

    şimdi beşiktaş'ın da kafası karışık. üçlü mü dörtlü mü, osimhen icardi yan yana mı değil mi, mertens denklemde mi, bırakın onlar da düşünsün.
  • 443
    ilk defa resmi olarak 3'lü defans kurgusuyla ve çok koşan bir rakibe karşı oynanan bir maç olarak bilhassa ilk yarıda müthiş oynadığımız bir maç oldu.

    daha önce elbette 3'lü (karşılamada 5'li) oynayan rakiplere karşı okan buruk'un galatasaray'ı zaten rakibin şeklini alabilen, ön alan presindeyken geride çoğu zaman 3'lü kalan bir yapıdaydı ancak bu sefer ilk kez gerçek 3 stoper şeklinde oynadık.

    lakin takımın kaldıramayacağı kadar fazla hücumcunun 11'de olmasının ikinci yarıda başımıza iş açacağı kesindi. devreye 3-0 girmişken okan buruk'tan devre arasında takımın en iyi oynadığı 4-2-3-1'e dönüş beklerdim açıkçası. daha doğrusu bence elzemdi bu çünkü özellikle icardi'nin (her ne kadar verilen görevi harika yerine getirmiş de olsa) zaten yüzde 50'lerde olan fizik gücü ikinci yarıda daha da düştü. elfsborg'un ilk golüne kadar olan sekansta icardi, mertens, osimhen ve eğer geçiş verdiysek barış ve yunus geriye koşmakta sıkıntı yaşadılar. bu noktada jelert-ıcardi ve mertens-berkan değişikliğiyle jelert'i sağ beke kaan ayhan'ı da orta sahaya; berkan kutlu'yu sol beke yunus akgün'ü de osimhen'in arkasına 10 numara bölgesine çekerek 4-2-3-1'e dönüş sağlanırdı. bu sayede hem ıcardi ve mertens gibi atletizm noksanlığı olan oyuncuları çıkarıp takım direncini arttırabilirdik hem de yunus'un takım savunmasında daha güçlü durabilirdik.

    okan hoca ise maç bitene kadar 3lü defans kurgusundan vazgeçmedi. maç 3-0 kalsaydı bunu anlardım, sonuçta ilk defa uygulanan bir sistem ve artılarını eksilerini görmek adına maç boyunca uygulanması pratik açısından değerli olurdu ama maç 3-2'ye ve son 5 dakika 4-3'e gelmiş bıçak sırtında gidiyorken takımın ezberi olmayan bir sistemde ısrar etmek ne kadar doğruydu bilmiyorum.

    günün sonunda avrupa'da galip gelinen bir maç. hocayı ve oyuncuları tebrik etmek gerekiyor ama daha ilk yarıdan 3-4 gol atıp rahat rahat bitireceğimiz, efe gibi eyüp gibi, yusuf demir gibi gençlere şans verip özgüvenlerini arttıracağımız maçlarda bile bu kadar sıkıntı yaşamak ve bunun daha henüz sezonun başında üçüncü kez yaşanması düşündürücü. sırf gençlerin aldıkları sürelerin artması için bile çok önemli şu maçları tutabilmek.
  • 444
    her şeyiyle inanılmaz keyif aldığım bir karılaşma oldu. evet yine yeni yeniden saçmalıklar yaptık sahada ama büyük resim olarak bakınca gelecek için çok umut verdi.
    takım ilk kez net olarak 3'lü oynadı. bunu fizik olarak bizim üzerimizde olan bir takıma karşı yaptı. ve oyunun genelinde hiç fizik dezevantajımızı hissetmedim.

    onun dışında bu takıma sallai ve jakobs gibi hem sistem için uygun hem de takımın fizik seviyesini 1-2 lewel yukarı taşıyacak 2 adam daha rotasyona dahil olacak. o yüzden güzel mesaj verdi takım.
  • 445
    üçlü defans mı, yoksa dörtlü savunma mı?
    ıcardi ve osimhen yana yana oynar mı?

    mertens ilk on bir mi başlar, sonradan mı oyuna girmeli?

    osimhen'in transfer döneminin son günlerinde takıma katılmasından sonra canı sıkılanın sorduğu sorulardan bazıları yukarıda...

    okan buruk'un galatasaray'ı iki sene arka arkaya şampiyon yapan bir sistemi vardı, iyi giden plan bozulmazdı ama gol atmak için "yaratılmış", gencecik, enerjik bir golcü "talih kuşu" olarak florya'ya konunca, "kapris" yapmaya da gerek yoktu...

    bir teknik adam için hem zor hem de en zevkli "ev ödevi" başlıyordu, nasıl ir ilk onbirle, hangi rakibe karşı oynayacaktı...

    iç sahada, taraftarın da desteğini arkasına alıp 12 kişi oynayacağını hesap eden okan buruk, elfsborg karşısına hücumda ıcardi ve osimhen ile başladı... aslında bunun bir provasını sonu pek mutlu bitmese de ligde kasımpaşa maçında yapmıştı... çift forvet ve arkasında mertens, onun sağ ve solunda da barış alper ve yunus. orta saha da sara ve torreira'ya emanet olacaktı. rakibin geçiş ataklarından, ki ben kontra deyimini daha çok severim, gol bulma oranın yüzde 60tan fazla olduğunu belirten okan buruk, savunmadaki kaan, sanchez ve apo üçlüsüne destek olarak barış ve yunus'un "ileri geri" mekik dokumasını istemişti...

    kağıt üstünde planlandığı gibi de başladı oyun, galatasaray işten erkek çıkan ya da okulu kırıp saat 17.30 gibi alışık olmadığı bir saatte başlayan mücadeleye gelen taraftarının desteği ile rakip kaleye baskılı başladı, ıcardi ve osimhen'in kafalarında kaleci pettersson yızdızlaştı mertens ve barış'ın şutlarında savunma duvar ördü de ilk yarım saate gelirken osimhen'in savunma arkasına koşusu ve onun mertens'i görmesinde, ciro'nun babasının şutu direkleri salladı ama "kurt" ıcardi boş kaleye topu yuvarlamak için bekliyordu. gelen gol, rakibin de dengesini bozdu, on dakika sonra sara'nın ortasında apo'nun kafasında bir zamanlar lazio kalecisinin yaptığı gibi ısveçli kaleci de topu içeri alınca galatasaray iki farklı öne geçiverdi.

    galatasaray, rakibini öyle bir boğmuştu ki, misafirler bir kaç geçiş hücumu denedi ama orada da savunma elemanları ve kaleci günay tetikteydi, hata yapmadılar ve sara'nın portföyünde ön plana çıkan savunma arkasına paslarında bu sefer barış topla buluştu, kontrol ve şut...
    ilk yarı üç farkla sona erdi ama 45+'da peşi sıra ıcardi ve sanchez'in kornerlerden kaçan pozisyonları yarı gol değerindeydi, atmak kaçırmaktan daha kolaydı...

    ikinci devre ıcardi partneri osimhen'e "sen de golü kutla" dercesine bir pas attı, nijeryalı değerlendiremedi ama deplasman ekibi o çok namlı olduğu paslı oyununu gösterdi ve sami yen'de siftahı yaptı. işlerin kasımpaşa maçına döneceği kimsenin aklına gelmezdi ki o "unutulmaz" maçta olduğu gibi uzun uzun incelemeler sonrası slovenyalı hakem var desteği ile barış'ın elle oynamasına penaltı çaldı ve elfsborg farkı bire indirdi.

    golün hemen ardından barış hatasını affetirmek için ıcardi'ye "al da at" pası attı ama arjantinli forvet bu sefer "aşkın olayım"ı çaldıramadı ali sami yen'de. top galatasaraylı topçuların ayağındaydı, oyun ev sahibinin kontrolündeydi ama herkesin kafasında "acaba" sorusu vardı. ve son 10 dakikaya girilmişken, sahneye yunus çıktı, osimhen ile paslaşması sonrası ceza sahası içinde slalomlar yapıp, meşin yuvarlağı köşeye asıverdi...
    tribünler tekrar havaya girmiş, zafer şarkıları söylerken, kuzeyliler inatçıydı, pes etmediler, baskı kurdular galatasaray kalesinde ve apo'nun çıkarken kaptırdığı topla da tekrar farkı bire indirip, ümitlendiler. onların gol için geldiği dakikalarda sanchez'in savunmadan pasında osimhen'in yerine oyuna giren batshuayi iyi kontrol ve kalecinin yanından topu filelerle kucaklaştırıp, stad hoperlörlerinde ismi anılırken, hakem çoktan ofsayt kararı verip, oyunu başlatmıştı...

    ilk devresi bitmesini istemediğimiz bir macera filmi, ikinci yarısı ise ara ara korku öğeleri serpilmiş sıkıcı bir sanat filmi tadında olan uefa avrupa ligi üçüncü haftasındaki elfsborg maçını galatasaray dört gol atıp, kalesinde üç gol görerek tamamladı ve 7 puanla maç fazlasıyla zirveye oturdu... darısı 15 gün sonra oynanacak olan tottenham maçına...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...y4-3if-elfsborg.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın