lucas neill'in yanında kimin oynaması gerektiğine karar veremiyorum. markajdan sıyrılan bitirici futbolcu ile gol arayacaklarsa, nobre ile başlayacaklardır(ki antep maçındaki performansından sonra, pek sanmıyorum) ve nobre'nin ilacı lucas neill - emre güngör'dür. alan savunması yapan iki çabuk kesici ile nobre'ye topu göstermeyiz.
fakat, bana öyle geliyor ki mustafa denizli, ileri uçta dribling yapıp adam geçebilen futbolcularını kullanacak; bobo ve holosko'dan en az biri sahada olur. bu durumda; rakiple birebir mücadeleye giren, boğuşan adam gerekiyor, ki bu servet çetin'dir. süper lig'deki oyuncuların topla servet'in üstüne giderek geçmesi pek alışılagelmiş bir durum değil; fakat servet'in sık sık markaj hatası yapması düşündürücü. ben mustafa denizli'yi bir gram tanıyorsam; geriye düşmesi halinde oyuna nobre'yi alacaktır. nobre'nin top sürmek, adam geçmek, partnerine asist yapmak gibi özellikleri olmadığından; pozisyon alma, markajdan sıyrılma ve golü koklama becerileri üst düzeydir. tabi bilindiği gibi; tüm bunlara rağmen, bitiriciliği geçtiğimiz yıllara göre düşüktür...
-----iç ses-----
içimden bir ses öne geçtikten sonra nobre'den bir gol yiyeceğimizi söylüyor... dandik bir adam kaçırma yüzünden nobre bomboş pozisyonda golü atacak ve taraftar "bu gol de yenir mi?!" diyecek ama bilmeyecek ki nobre'nin yegane marifeti o dandik adam kaçırma hatalarını sezmek... yani iç ses öyle diyor...
-----iç ses-----
en büyük kozumuz; kanatlarımız! atletico madrid maçının ikinci yarısında geri dönüş sinyalleri veren keita, kronik "alanını boş bırakma" hastası ibrahim üzülmez ile karşı karşıya oynayacak; güzel. ayrıca beşiktaş'ın gerçekten sağ bek olan bir sağ beki olmadığından, sol kanatta caner için moralini düzeltme fırsatı olabilir.
ön libero konusunda beşiktaş'ın bariz bir üstünlüğü var; formsuz da olsa şu ernst öyle böyle bir futbolcu değil yahu. gerçi söylemekten dilimde tüy bitti; elano'yu ön libero oynatarak bu durumu dengeleyebiliriz ama, rijkaard'ın öyle bir şey yapacağını sanmıyorum.
** şu fink de o kadar üst düzey bir orta saha oyuncusu değil; ne yaratıcılığı var ne de orta sahada kayda değer bir direnç gösteriyor. ama iyi şut çekiyor ve rakibin önemli adamını kilitlemek için yetiştirilmiş belli ki; inönü'deki fener maçında alex'e yaptığını bu sefer elano'ya da arda'ya yaptırmak isteyecektir mustafa denizli. adam bizim
mehmet topal'ın alman versiyonu yani. özetle; ön liberolarda "fink = mehmet topal" ama "ernst > mustafa sarp".
gerçi beşiktaş ataklarının %90'ı ibrahim üzülmez ve yusuf şimşek'in oynadığı sol kanattan geliyor ama; yusuf ağır, ibrahim'in de top tekniği düşük. hafta içinde simao barbosa'ya doğru dürüst 2 metre dribling yapma izni bile vermeyen uğur'u pek sıkınntıya sokacağını sanmıyorum. onun dışında, beşiktaş uzun ve yaratıcı paslarla hızlı hücum yapabilmek için bütün umudu tabata ya da tello. "tabata bir gün form tutacak" umuduyla genellikle sahada, bize gol atmışlığı da olduğundan; bütün sezon durup bize patlasın istemem ama çok da korkmuyorum. şöyle bir baktığımız zaman, beşiktaş'taki tek yaratıcı futbolcunun rodrigo tello olduğunu görüyoruz. mustafa denizli derbiyi kazanıp tabata'yı sonsuza dek kaybetmek pahasına tello'yu bi ara yaptığı gibi forvet arkası oynatır mı bilmem; ama yaparsa etkili olabilir tello. mehmet topal alex'i kilitlediği gibi tello'yu da kitlerse iyi; yoksa yenilen gol sayısı 2'ye çıkabilir. tabata'dan hiç çekinmediğimi fark etmişsinizdir; kötü bir futbolcu olduğundan değil, moralsiz olduğundan...
ferrari herhalde oynayacak, maskeyle herhalde... performansı nasıl olur bilmiyorum ama genel olarak çok beğendiğim bir defans oyuncusu; lucas neill geldikten sonra tenezzül etmem gayet tabi, fakat sezon başında beşiktaş yerine biz almış olsaydık bunu şampiyonluk garanti gibiydi şimdi. sakatlıktan yeni çıkmış ve maskeyle oynayan ferrari'nin kötü oynayacağını umalım. oyun anlayışı itibarı ile beşiktaş'ta ferrari'nin yerini doldurabilecek tek adam ibrahim toraman ve o da antep maçında pek iyi değildi. mevzu şu ki; jo oynayabilecek diyorlar ama onun da sakatlık sonrası performansı belirsiz. ama şu kesin: eğer jo oynayamazsa ya da formsuz olursa, santraforsuz kadroyla formda bir matteo ferrari'nin oynadığı savunmaya gol atabilme ihtimali görmüyorum pek... maalesef öyle...
görüldüğü gibi; kanatlar(özellikle sağ) ve oyun kurucu dışında pek elle tutulur bir avantajımız olmadığı gibi, atletico yorgunuyuz + kafamız sami yen'deki rövanş maçında + deplasmandayız... "hiç korkmadığım maç" , "hiç sallamıyorum, tıhheeeeyt!" diye tanım yazanlar; rahatlıklarının sebebini bana da bağışlasınlar bi zahmet ki rahat uyku uyusam...