• 112
    kesinlikle geçen yarı oynanan fenerbahçe derbisinden daha zevkli geçeceği kesindir. her ne olursa olsun, beşiktaş ve galatasaray maçlarında sahada futbol oluyor, futbol zevk veriyor, fener maçlarındaki gibi futbolcular da taraftara uyup, gerilime kapılıp futbolu katletmiyor.

    bir baros'umuz olsa idi, bence 2 farklı skor ile kazanırdık. sami yen'deki 3-0'lık maçı hatırlayınca böyle geliyor insana, tabii orda şu anki formunu 2'ye katlayan bir keita, formunun zirvesinde hatasız oynayan bir sarp ve de hücuma hız katan sabri'miz vardı.

    yine de ferrari'nin kart sınırında olduğunu düşünürsek, beşiktaş'ta sert savunmanın bu oyuncu üzerinden mümkün olma ihtimali düşük. jo'nun son vuruşları, keita'nın şutları ile galibiyetimiz mümkün gibi. atmosferin gazı ile ilk golü beşiktaş atacak, biz de maçı çevirecekmişiz gibi geliyor. zaten beşiktaş alışkın olmalı buna, 2-0'dan 2-2'miz; 1-0'dan 2-1'imiz mevcut o statta.

    bu maç ise 1-0'dan; 1-3 olsun, bizim olsun.
  • 68
    beşiktaş için her şeyden öte bir maçtır. prestij, tekrar toparlanma, yarıştan kopmama, şampiyonluk yolunda bizde varız vs...
    bizim için derbi/3puanlık bir maç, ötesi yok. özellikle atletico madrid maçının* skorunun getirdiği neşeyi kaçıramayacak kadar da cılız bir maçtır.

    hafiften maça dokunduracak olursak;
    takımımızın en zayıf halkası olan savunmasında görüyoruz ki düzelme artık yerini daha da ileriye giderek sistem içi olmaya bırakmış. kötü olmasından ziyade sistem dışı olan bir savunmamız vardı. kimi zaman işleyen ileride daha da iyi işleyecek olan çarkın en sorunlu yeriydi bu bölge, neill hamlesi bu konudaki umutsuzluğumuzu güven haline dönüştürdü. orta sahamızda mehmet topal'ın kadroda yer bulduğu zamanlar, standardını yakalaması ile bir dişliyi daha halledeceğiz. kanatlarımız en güvendiğimiz ve en verim aldığımız bölgelerimiz. sakatımız olsa da, o bölgede oynayan oyuncularımız kötü performans sergilese de türkiye liginde oynayan bek oyuncularının her halükarda kabusu olabilecek potansiyele sahip adamlar. sıkıldın mı? gio ile arda'yı yer değiştir. ruhun mu daraldı? al ardayı koy sağa, çıkart gio yu al caner'i. caner ''çılgın atacağım ben uleynnnn'' mi diyor? vur neşteri ardayı al sola, emre çolak oynasın. ben bile bir şeyler üretebiliyorum, öylesine bir kadro işte. allah razı olsun yönetimden şimdi daha iyi anlıyorum icraatlarının değerini. gördükki; rijkaard'ın yeri geldiğinde hataya hiç tahammülü yok. gerçi biz bunu keita'yı cezalandırdığında anlamıştık fakat görmezden gelmiştik. neden? eleştirelim diye. görmezden geleceksinki eleştirebilesin, rijkaard disiplinsiz diyeceksin, periyodik element tablosuna bir katkı da sen yapacaksın. bu sefer jo da sahada olabileceği için rijkaard öndeki müthiş çemberini istediği gibi dönderebilecek. gio*-keita-arda: dünyanın onikinci harikası olan bu çemberin rahat işleyebilmesi için kesinlikle sahada bir forvet şart. imkansızlıklar yüzünden forvetsiz çıktığımız karşılaşmalarda bile bu çemberin, atletico gibi bir takımı kendi sahasında zorladığını gördük.

    gio'ya aç parantez yapmak istedim. ve açtım şimdi(
    gio topa dokunamadı diyenler, gio aydın yılmaz vakası diyenler, caner'den iyi mi oynadı diyenler selamun aleyküm.
    caner'in henüz maçın başında ''çılgınım, gözü kara çılgınım'' demesinin bize verdiği zararı fazlasıyla ödedik dünkü maçta. en zayıf halkamızın o maçlık caner olduğunu gören madrid oyuncuları neden daha sonra o kanadı o kadar etkin kullanamadılar sizce, düşündünüz mü? çünkü biz futbol dahilerinin 2 maçla şeytan taşlar gibi taşladığı gio'yu, onlar bizden daha iyi biliyorlar. gio'ya araya sızılacak/boş alan bıraktıkları takdirde sonları film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiği için ne olacağını tahmin edebiliyorlar. ikincisi de; gio'nun kaybettiği toptan sonra anında geriye dönüşü muhteşem. pozisyon alma becerisi üst düzey. geçti artık ''oyuncu bana maç aldıracak kardişieemm'' zamanları. maçları hep beraber alacağız artık, takım halinde. bu hafta sonu aldırır yine de gio size maç, sıkmayın canınızı-yormayın kafanızı. size bir kıyak yapacaktır muhtemelen. ) kapadım parantezi.

    pazar gecesi sözlüğün durumunu da şöyle göstereyim şimdiden.

    giovani dos santos (52)
    joao alves de assis silva (28)
    leo franco (17)
    ekrem dağ (1)
    yıldırım demirören yeter (49)

    tahminler jo'nun oynayacağı düşünülerek ön görülmüştür. aksi takdirde rakamlarda küçük değişiklikler olacaktır. jo sahada olmaz ise yine zorlayan takım biz olacağız. onikinci harika* iş başında olacak çünkü bu sefer de.
  • 89
    sezonun kalan maçları içerisinde puan kaybetme ihtimalimizin en yüksek olduğu maç. gözlemlenen rahatlığın en büyük sebeblerinden biri bu sanırım. bununla birlikte son iki haftada alınan sonuçlar bu maçta takıma puan kaybetme esnekliği verdi. şöyle düşünelim eğer fenerbahçe son iki maçını kazanmış olsaydı (ki ikinci yarının ilk iki maçı sonucu oluşan izlenim bu idi) şu anda üç puan önümüzde olacaktı ve muhtemel beraberlikte beş puan önümüzde olacaklardı. fakat kağıt üzerinde kolay görünen maçlarda rakibin kaybettiği puanlar rüzgarı tersine çevirdi bize de en zor maçlarımızdan birinde puan kaybetme lüksünü vermiş oldu. bu hafta sonunda üç deplasman -kayseri, denizli ve beşiktaş- geçilmiş olacak. yani ikinci yarı başlarken net bir şekilde fikstür avantajına sahip fenerbahçe nispeten bu avantajını yitirmiş görünüyor.
    burada bir diğer önemli nokta içerdeki fenerbahçe maçına aynı puanda veya önde girebilmek. böylece herşey tamamıyla lehimize dönecektir. çünkü o maça kadar biz eskişehir ve trabzon deplasmanlarını geçmiş olacağız. ancak bu dört maçlık periyotta fenerbahçe için en zor maç gençlerbirliği deplasmanı gibi duruyor ki bu da pek deplasmandan sayılmaz bana göre.
    sakatların takıma dönmesiyle bu koşulları sağlayacağımızdan eminim. kuşkusuz hiç bir maç oynanmadan kazanılmıyor ama önümüzü görmek açısından bunlar önemli tabiki.
    yarın ki derbi içinse galibiyet şampiyonluk için büyük bir avantaj getirir. yeni bir sakat vermeden atletico madrid maçları arasında alınacak deplasman beraberliğide kabul edilebilir görünüyor. fakat olası bir mağlubiyette bence en büyük olumsuzluk beşiktaşın tekrar lige asılması olacaktır.
    maçın başında taraftar desteğinide arkasına alacak olan beşiktaş baskısını akıllı bir pas oyunuyla gol yemeden atlatırsak galibiyet hiç uzak görünmüyor. hadi aslanlar gösterin kendinizi.
  • 189
    maça galatasaray beyaz formayla çıktı. sanki beşiktaş'a koreografi yaptık. siyah beyaz takıma karşı, beyaz formayla çıkmak kimin aklı olabilir acaba? fenerbahçe'nin bizim kırmızı formayla şıktığımız maça sarı formayla çıkması gibi. buna da karar veren birileri var ve biz ne yazık ki bunu da bilmiyoruz.

    reykart dualarımı kabul eden bir kadroyla çıktı. gökhan, servet, sarp'ın olmadığı bir galatasaray'ı canlı izlemek isterdim. kadroyu görünce de çok rahat kazanacağımızı ön görmüştüm. fakat ilk yarı uğur uçar'ın bu kadar berbat bir futbol oynayacağını düşünemedim. bereket hiddink daha gelmedi maç izlemeye, ekrem dağ'ı sol açık sanar milli takıma ilk futbolcuyu seçerdi.

    ilk yarı beşiktaş, seyircisiyle, geçen maçın acısıyla yüklendikçe yüklendi. kale yine güven vermiyordu. her topa girdi gözüyle bakıyorduk. hatta bir topu içeriden çıkardı. bir topları direkten geri geldi. bizim ise elano'nun usta işi ortasına barış özbek'in vuramayışı ve keyta'nın orta şiddetde bir şutu vardı. bu arada sarı kartlı barış, atıldığı maçı hatırlattı. sarı kart aldıktan sonra bir topa koluyla müdahele etti, hakem gördüyse acıdı, görmediyse kaynadı gitti. insanın aynı hatayı iki defa yapması için hangi psikolojide olması gerekiyor?

    ikinci yarı ben her iki hocadan da hamle bekledim. reykart, oyundan memnun aynı takımla saha çıkınca, dürüllü'lü yaptı değişiklikleri. oyun sanki beraberliğe kurulmuş şekilde devam ederken, keyta kıpırdamaya başladı. bu adamın en ufak bir hareketi tayfun etkisi yapıyor. arda uç bölgenin ortasında vekaleten duruyordu. durduğu için de hünerlerini gösteremiyordu. sağdan soldan yeterli top gelmeyince, iyileşen asıl santrafor oyuna girdi. seri paslarla gelen galatasaray,da top jo'yla buluştu. fantastik bir çalım atıp içeri kesti. topu kapan arda santrafor bölgesinde, en kral santrforları kıskandıracak bir dönüş ve vuruşla topu galatasaraylıların olduğu kalenin dibinden ağlara yolladı.

    bu dakikadan sonra, bizim sıkıntılarımız depreşti. güven vermeyen bir kaleciyle kalan dakikalar nasıl geçecekti? arda sakatlıktan, elano kurgudan dolayı sahanın kenarına gelince ilerde usta kalmamış oldu. serbest vuruşlar bilinçsiz kullanılmaya başladı. beşiktaş'ın golü çıkaracak yoğun bir baskısı olmadığı dakikalarda gereksiz bir faul yapıldı. baraj hak getire, gerek yok, kalede leo var. içeri şişirilen topu sadece kendine has olduğunu düşündüğüm çift yumruğunu sümsük yapıp topu dürttüğünü gördük. dürttüğü top karambol oldu, biri vurur gibi yaptı, kıçını döndü ki - bir de bu huyunu tespit ettik- top tıngır mıngır beraberlik golü olarak kalemize girdi.

    şimdi çıkar birileri, beşiktaş'la deplasmanda beraberliğe iyi sonuç der. ben demiyorum, kaçan 2 puan daha hanemize yazıldı. şu giren gole, lukas- emre ikilisinin başına bir iş gelecek diye üzüldüm. yine lukas mükemmel bir maç çıkardı. ikinci yarı topal'da topallamadan oynadı. uğur kötü, balta tutuk bir maçı geride bıraktı.

    taraftarmısın derdin var demektir. rahat rahat sezonu çıkaramayacağız. bakalım önümüzdeki maçlar neler gebe? bu maçın bana ait ana fikri şu oldu. leo'ya artık hiç güvenim kalmadı, artık benim için kale allaha emanet. haydi hayırlısı diyelim.
  • 73
    daha fazla isteyen her zaman kazanır. ben buna canı gönülden inanırım. o açıdan kendimizi denemek, topçularımızın ne kadar takım olabildiğini görebilmek için çok iyi bir maç olacak. karşımızda kendileri adına sezonun en önemli maçını oynayacak, mücadele gücü yüksek bir takım var. eğer biz bu maçı kazanırsak şampiyonluktan emin olurum ben.
  • 111
    beyaz formayla çıkıyormuşuz, beşiktaş'a kareografi yapıyoruz sanki. hangi akla hizmet siyah beyaz takıma karşı, beyaz formayla oynamak. sanırım hayalet takımı daha da görünmez kılmak için böyle karar verdiler. pazarlama aş. karar veriyormuş, gerekçe de çok satılıyormuş. bu maçta bana beyaz formayı bedava verseler alıp giymem. forma rengi çok önemlidir. sıradan bir ayrıntı değildir. bence daha maçın başında eksi puanımız vardır. inşallah korktuğum başıma gelmez.
  • 92
    o değil de; arda turan sarı kart sınırında iyi mi?! yine de sahada olması gayet tabi alla'an emri ama kart görmesi de çok muhtemel; ne bileyim, derbi coşkusu, baskılı maç falan derken... böyle bir durumda; haftaya ali sami yen'de oynanacak olan kasımpaşa maçında caner ve gio ilk defa birlikte ilk 11 başlayacaklardır ve ayhan akman sahada olamayacağına göre*, kimin kaptan çıkacağı bilinememektedir. herhalde servet olur; bi ara arda da, ayhan da sahada değilken uğur kaptanlık pazubandını takmıştı sami yen'de ama o esnada servet sahada mıydı hatırlamıyorum...

    bir sonraki hafta gideceğimiz eskişehir deplasmanında kaptan arda'ya şiddetle ihtiyaç duyulacağına göre, bu maçta arda bir kasti sarı kart görse fena olmaz; kasımpaşa maçında kart görmesinden iyidir. rahatlar, önüne bakar...

    bu arada barış özbek de kart sınırında ama, yaani...
App Store'dan indirin Google Play'den alın