herkesin sakinleştiği, nefes alıp vermeye başladığı maç yarınında, galatasaray-trabzon maçının kısa analizini yapmakta fayda görüyorum.
kadromuz : kadromuzdaki tek yanlış halil dervişoğlu’nun yerine babel’in tercih edilmesiydi. evet bu tek yanlıştı ama babel kerem’i de etkilediği için iki yanlış yapılmış oldu. kerem ile halil uyumu göztepe maçında gördük ki mükemmeldi. bu iki genç oyuncumuzun futbol tarzları, birbirini tamamlayan pazıl gibi. ikisi de hareketli, ikisi de teknik, kerem çok hızlı ve defans arkasına sarkmayı başaran, her topta defans arkasına koşu gösteren bir oyuncu, halil ise orta sahaya yaklaşıp top alan, saklayan ve topla dönen, defans arkasına top atabilen, duvar olabilen ve dar alanda mükemmel adam geçen, çalım atan bir oyuncu. bu nedenle halil’in olmayışı kerem aktürkoğlu’nu etkisizleştirdi. orta sahada kerem’i besleyebilecek futbolcu olmadığı gibi, babel de bunu asla düşünmedi. zaten öyle bir özelliği hiç olmadı babel’in. babel sol kanatta top alıp içe kat edip, ya da ceza alanı dışında pozisyon yakalayıp şut atan bir tarza sahip. bu güne kadar hep böyle goller buldu. ancak bu maçta trabzon olağandışı diri olduğundan alan daralttı ve bu fırsatı vermediler.
babel etkisizleştirilince defans arkasına kaçabilen kerem’in çabukluğu da işlevsiz kaldı. halbuki halil ilk onbirde olsaydı, trabzonspor defansı hep arkasını kollamaktan bize baskı yapamayacaktı. yapamayınca da ceza alanı çevresinde daha etkili toplar kullanıp pozisyonlar yaratabilecektik. nitekim ikinci yarı halil oyuna girince, ikinci ve üçüncü bölgede daha etkili olmaya, top çevirmeye, atak yapmaya başladık. ancak bu sefer de babel’in varlığı yüzünden kerem-halil yeterince kenetlenemedi. babel hep kerem’in alanına müdahale etmeye başladı. tüm bunlara rağmen ikinci yarıda emre akbaba-emre kılınç ile gollük şutlar bulduk ve en önemlisi de iki önemli frikik kazandık. bu iki kritik frikiği kazandıran da yine halil dervişoğlu’ydu. tekniği ve dar alan becerisi sayesinde rakiplerini eksiltmeye başlayınca düşürmek zorunda kaldılar halil’i. sonuçta da son dakikada da olsa golümüzü bulduk.
takımların kondisyonu : belli ki son dört dört haftadır, deşarj olmak suretiyle trabzon bize hazırlanıyormuş. tek bir galibiyet alamamalarının nedeni de bu. ben aslında bunu biliyordum, en azından tahmin ediyordum. hatta vitor hugo, ekuban ve nwakaeme’nin dinlendirilmesi de bence bizim maça hazırlamak içindi. nitekim bizim maça takım olarak olağanüstü diri çıktılar. maç başlar başlamaz anladım ki trabzon kesinlikle biz, yenmeye gelmiş. beraberliği asla düşünmüyorlar, abdullah avcı’nın bıktıran pas oyununu sahaya yansıtıp, galatasaray’ın moral motivasyonunu bozmak istiyorlar, sonunda da bir gol bulup üç puanı cebe indiririz kafasındalar. nitekim planlarını başarıyla da uyguladılar ama son dakikada gelen gol onlara kalp krizi geçirtti. ben teknik adamlık hayatı boyunca abdullah avcı’yı bu kadar öfkeli ve kızgın görmemiştim. öyle öfkelenmiş ki maçtan yarım saat sonra yayıncı kuruluşa verdiği söyleşide hala suratı bembeyazdı, sesi titriyor ve öfkesini saklayamıyordu. söyleşide de çok öfkeli olduğunu beyan etmek zorunda kaldı. dediğim gibi nedeni, kesin üç puan için hazırlanan planlar son saniyede tarumar oldu. bundan sonraki maçlara negatif yansıyacak bu aşırı motivasyonları. çünkü türkiye’de hiçbir takım üç gün arayla hatta bir hafta arayla aynı kondisyon ve güçle maç çıkaramaz. (beslenme! düzeni nedeniyledir herhalde:) karagümrük önünde işleri zor yani.
bizim kondisyonumuza gelince, biz aslında normal seviyedeydik. göztepe maçındaki kadar iyi değildik ama çok altında da değildik. ancak trabzon’un olağanüstü diri olması pas üstüne pas yapması ve özellikle orta sahamıza sürekli baskılı oynaması nedeniyle etkisiz kaldık. feghouli’nin casperliği de eklenince taylan ve gedson’a çok yük bindi. ben bunu görünce gedson ya da taylan’ın sakatlanabileceğini düşündüm. çünkü trabzon’un pas trafiğine, orta sahada dalgakıran olmak için çok efor sarfettiler. buna rağmen iyi dayandılar ve adaleleri atmadı. ancak yaptıkları faul nedeniyle gedson bileğinden sıkıntı yaşayıp oyundan çıkmak zorunda kaldı. bunu da abdullah avcı planlı yaptırdı. berat ile sürekli gedson’a baskı yaptırdı ve sonunda sanırım berat da gedson’u sakatlamayı başardı.
taktik plan : bizim taktik planımız var mıydı biraz şüpheliyim. hücum pres yapmadık/yapamadık, kontraatak yapmadık, defans yapmadık, merkezden defans arkasına sarkmadık/sarkamadık, uzaktan şutlar bulamadık, sıfıra inip pozisyon yatatamadık ve de orta da yapamadık. peki neydi bizim planımız. babel’in uzaktan şutları ve karambolde kerem’in gol vuruşları. tamam kabul ediyorum trabzon’un bıktıran ve uyutan pas oyunu ile baskısı taktik planlarımızı uygulama imkanı bırakmadı ama baskı olmasa da bizim belirgin bir taktiğimiz yoktu. işte bu nedenle diyoruz ki, halil-kerem uyumunu bozmak en büyük yanlışımızdı. çünkü uzaktan şut yeteneği olmayan, ceza alanına sağlı sollu orta yapamayan yapsa da değerlendirecek santraforu olmayan bir takım için halil-kerem taktiği bulunmaz bir fırsattı. bu fırsatı değerlendirmemiz için bütün oyunu bunun üzerine kurmalıydık. dar alanda etkili halil ve emre kılınç ile hatta geriden gelecek gedson ve taylan ile kerem’e ve halil’e pozisyon yaratabilirdik. halil’in top tutma becerisinden yararlanıp orta sahamızı biraz daha ileri atabilirdik. ancak dediğim gibi babel yanlışı tüm bu kurguların canına okudu. hadi ilk yarı bu yanlışı yaptık hiç olmazsa ikinci yarıda bunu düzeltebilirdik. devre arasında feghouli’yi değil babel’i çıkarabilşrdik. çünkü oyunun bütün kurgularını bozan adam babel idi. hatta iddia ediyorum feghouli’nin etkisinin iyice düşmesinin nedeni de babel’di. çünkü babel ilerde top tutamayınca, sol açıkta oynayıp kerem santrafora geçince hem kerem düştü oyundanç hem feghouli düştü oyundan hem de babel düştü. kerem’in santrafora çekilmesi ise beni en çok üzen taktikti. kerem kanatlardan defans arkasına çapraz koşularla sızma yeteneğine sahip. santrafor oynayınca markaj altında kalıyor, top saklama yeteneği olmayınca duvar da olamıyor ve sonuçta kör döğüşüne dönüyor. nitekim halil oyuna girene kadar ileride tek bir top tutamadık, rakibi geri koşmak zorunda bırakamadık. halbuki göztepe maçında açıkça gördük ki, halil ile oynadığında kerem, hem sağ kanattan hem de sol kanattan koşu gösterip defans arkasına çaprazdan sızabiliyor. topla buluşunca da sonuç alabiliyor. kerem’i merkeze alırsanız sıfırlarsınız ve nitekim bu maçta da böyle oldu. ikinci yarının başında halil oyuna girmesine rağmen halil-kerem taktiği işlemedi. çünkü sürekli hücum oynayan trabzon’a karşı kerem hep savunmaya gelmek zorunda kaldı. halbuki tekrar ediyorum, hiç olmazsa son yarım saatte babel’i çıkarıp göztepe maçındaki düzene geçseydik kerem yine gol bulabilirdi.
takımın en iyi hattı ise stoper hattıydı. şimdi buna vaaav diyecek okurlar ve arkadaşlar var biliyorum ama gerçek bu. trabzon’un çok diri olması ve sürekli hücumlar yapmasının önünde yine en sağlam duran iki stoperimiz marcao ve luyindama idi. uzaktan bakasetas’ın attığı iki şut ve edgar ie’nin gol pozisyonu dışında pozisyon bulamadılar gibi. hele djaniny hayalet gibi kaldı sahadan silindi. ekuban ve mwakaeme tek şut atamadı. zaten bu nedenle edgar ie ile buldular golü.
edgar ie’nin golünü luyindama’nın hatasına bağlayanlar var. ben onlara asla katılmıyorum. o golde asıl hata, stoper olan edgar ie’yi oraya getiren ve bomboş bırakan takımdır. yani golü takımın ortak hatası ile yedik. benzeri bir golü hatırlayın kayserispor’dan donk’un hatasından yemiştik. o pozisyonda hata tamamen donk’undu ama bu golde hata takımın. çünkü kayserispor maçında biz hiç baskı yememiştik. hatta kayserispor’un tek atağıydı ve donk hiç hırpalanmadığı, yorulmadığı halde topu rakibinin önüne mükemmel bir pas olarak bırakmıştı. öyle bırakmıştı ki rakip topu kontrol etme zahmetine bile katlanmadan şutunu çekip golü yapmıştı. bu maçta edgar bir de topu kontrol etmesine rağmen bir futbolcumuz bile engel olamadı. luyindama’nın hiç mi hatası yok. tabii ki var ama ben hatanın büyüğünden bahsediyorum.
trabzon’un taktik planı ise klasik abdullah avcı planıydı. pas, pas, yine pas. bıktırıncaya kadar pas, tıksırıncaya kadar pas. orta sahada pas, sıkışınca geriye pas, yana pas sağa pas sola pas. abdullah avcı’nın oynattığı tiki-taka da değil. türk işi tiki-taka diyebiliriz. trabzon bizim iki katımız diri ve de güçlü olmasına rağmen ciddi bir gol pozisyonu yaratamadı. nwakaeme, ekuban ve djaniny sıfırlandılar. bakasetas ile iki şut buldular onları da muslera kolayca önledi, bir de takımın hatasından edgar’ın gol pozisyonu.
doksan dakikanın özeti buydu işte. taraftarı uyutan, sıkan ve bezdiren abdullah avcı sistemi ve yanlış kurguyla oynayan ve etkisiz kalan galatasaray.
not: kısa analiz dedim ama maalesef uzun oldu.:)
(bkz:
21 nisan 2021 galatasaray trabzonspor maçı)