• 453
    ilk yarısında belirli plan içerisinde oynadığımız ancak ikinci yarı başlarken bir muslera hatası sebebiyle pamuk gibi dağıldığımız maç. bu maçın ikinci yarısını ben 7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçına benzettim. tek kale bir maç izledik. galatasaray futbol takımı bir maçtan bu kadar kolay kopmamalı. geriye düşmemek için plan yapılmış ve geriye düşüldüğü anda aptallaşan bir hale geldik maçta ve tarihi hezimeti kaçırdı beşiktaş. başakşehir maçı bile böyle değildi. geçen sene oynadığımız hiç bir maç böyle değildi. yakın tarihte de hatırlamıyorum ben böyle bir maç.

    ne diyebiliriz peki? en güncel konu tudor. derbi öncesinde kendisi yollanmamalı dedim eğer terim gelmeyecekse. bu görüşümü savunuyorum hala ancak önceliğimiz tamamen terim'e kaymalı. kendisini bir şekilde ikna etmeliyiz. ne yapılır, edilir bilemem. derbi günü puan alamayacağızı hissettiren bir hocamız var başımızda. alıştırıldık bu duruma ve insanın enerjisini aşağıya çekiyor bu durum. allah kerim fatih terimciyim. ancak devre arasında terim dışı herhangi bir x isme karşıyım. fikstür avantajımız ikinci yarıda mevcut.

    takıma gelelim. muslera, sene başından beri parlak bir görüntü çizmiyor. yan topu sorunu ve topu oyuna sokamama sorunu can sıkıyor. bunu bu maçtaki hatası için demiyorum, genel konuşuyorum. dünyanın en çok para kazanan ilk 10 kalecisinden biridir bana göre kendisi ve o parayı hakedecek bir performans sergilemiyor. kulağı çekilmeli kendisinin ancak ihale tabi ki de kendisinde değil. bir de belhanda'dan bahsedeceğim. son yıllarda yaptığımız ücreti de göz önüne alındığında en kötü transfer. kaçak dövüşen, hain, sorumluluk almayan ve bütün bunlara rağmen bir kesim tarafından asistin asisti, gol pası ve pek ciddiye almadığım istatistikler ile savunuluyor. elden nasıl çıkaracağız, ben fener derbisinden beri bunu düşünüyorum. öyle böyle kazık değil. n'diaye de sıkıntılı mesela ama fernando - n'diaye önüne başka bir türlü bir düzen ile kendisinden verim alabiliriz. belhanda tamamen çürük yumurta ve görmek istemiyorum ben. kaldı 3 maç diyelim. o 3 maçta da feghouli merkezde oynamalı bana göre. o yapsın asistin asistleri, gol paslarını ve diğer cart curtlarını. adam zayıf ayağı ile şut deniyor, ters tarafa uzun toplar atıyor bizim ofansif ortasahamız belhanda bırakın uzun pası kaleye attığı plase, bir şut falan hiç biri yok. bütün sezonda 20 şut denemesinin altında kalacak. bu nasıl ofansif ortasaha yahu!

    çok demoralizeyiz ve başımızı en çok ağrıtacak beşiktaş maçı olacak bu maç. sözlük tarihine ve kendi hafızalarımıza bu maçı ekledik, derbilerde yokuz. çözüm aranıyor...
  • 454
    bazı maçları izlerken yahut sonrasında hemen çözemeyebiliyorum. dün akşam bu maç ve sonrasında da kafam allak bullak oldu. bu tip durumlarda goygoycu boş adamları izlemek yerine bana bilmediğim şeyler anlatacak doyurucu yorumcular ve analizciler arıyorum. bulabildiğim yahut bana denk gelen en iyisi şu sıralar nebil evren ve mehmet demirkol‘un analiz yaptığı program. nontvspor’da iblisin programı bitince başlıyor. nebil evren bana göre son zamanların en iyi sunucusu. programı çok iyi götürüyor, yerinde tespitleri var ve demirkol ile çok iyi zihin açıyorlar. bu hezimetin ardından yaptıkları yorumlar şu eksendeydi.

    tudor’un elbette tartışılacak eksikleri ve hataları var fakat bu maç özelinde takımımızın 5-6 net pozisyonu üst üste verdiği dakikalarda hiç bir futbolcunun böyle oynamaya hakkı yok. yaptıkları vurgu fernando’nun orta sahada yalnız kaldığı, belhanda, feghouli, ndiaye hepsinin oyundan düştüğü yönündeydi. hal böyle olunca stoperler de rakip karşısında zorlandı. atak üstüne atak geldi. “tudor’un hataları var evet fakat bu maçta ilk eleştireceğim kişi tudor değil oyunculardır” dedi demirkol. katılıyorum kendisine.

    ayrıca belirtmek istediğim bir şey var sevgili kardeşlerim. bu maç, fb, başakşehir, ts maçlarında sizin yazdıklarınız ve farklı analizlerde pek çok detay görüyorum. ancak çok önemlidir ki ortak noktaya çıkan tek bir yer var. oyuncuların bir kısımının, özellikle de kuzey afrika tayfasının zor maçlarda, gergin anlarda yok olması. fb maçında kendini ahmakça attıran belhanda, ts maçında attıran feghouli dün de 2. yarıda golü yedikten sonra ortadan kayboldular ve ezilmeye başladık. ndiaye ise çömez, tecrübe yok. derbi kazanamamanın şifresi de burada. yoksa ki ilk yarıyı 0-0 ile kapatmış ve makul seviyede deplasman oyunu oynamış bir 11’in ikinci yarı bu hale düşmesini başka ne açıklar? ha şimdi tudor bunları yönetemediği için mi böyle yoksa tudor’u mahveden de bu kırılgan gevşeklerle oynaması mı emin değilim. yumurta - tavuk ilişkisi. emin olduğum bir şey var. ister kök neden tudor olsun ister olmasın bu gevşek oyuncular yüzünden işler bu hale geldi. terim gibi bir hoca bunları adam eder mi? kısa vadede toparlasa bile sonraki dönemde yine krizler patlak verebilir. düşünün wesley gibi bir adama neler yakıştırıldı. bu adamlar wesley’in yarısı etmez. ne karakter olarak ne futbol olarak. wesley gitmemeliydi demiyorum. fakat yerine gelen belhanda olmamalıydı. şimdi nereye geldik? esas kök nedene: dursun aydın özbek yönetimi. feghouli’yi almak için aylarca uğraştılar. para saçtılar. bu mu almak için bu kadar uğraştıkları adam? eğer bu yönetim bir proje ise riva-florya’dan bu transferlere kadar sinsice görevlerini yerine getiriyorlar demektir. eğer proje değil ise iyi yönetemiyor, beceriksiz demektir. emin olduğumuz bir şey var. temsil yeteneği zayıf, şikecisi, şerefsizi karşısında suskun ve ezik, boyun eğen ayrıca türlü yalanlar söylemiş bir adamdan bahsediyoruz. size şöyle ifade edeyim. yalan kötü bir hastalıktır ve genelde sürekli tekrar eder. kendimize üzülüyorum çünkü bunları göndermesi gereken genel kurulun bir kısmı malumunuz işe yaramaz boş yaşlılardan oluşuyor. diğer güvendiğimiz, gelecek vaad ettiğini düşündüklerimizin çoğu da pasif ve yanlış şekilde ilerliyorlar. bizden tek farkları oturumlara katılıp konuşmak, oy kullanmak. sonuç? ortada.
  • 456
    ilk yirmi dakikası öyle bir geçti ki, maçı beraber izlediğim arkadaşlarıma "şu golü bir an önce yiyelim de biraz biz topla oynayalım" dedim. mübarek barcelona deplasmanı sanki %70 - %30 gibi bir topla oynama vardı. resmen ilk yarı bitsin diye dua ettim. keşke bitmeseymiş, hep ilk yarı kalsaymış. bugün herhangi bir anadolu takımı bile beşiktaş'a karşı gerideyse inönü'de en azından bi 5 dakika baskı kuruyor. yahu biz gol yedikçe baskı yedik. muslera o ilk golü yemeseydi bile muhtemelen 55 gibi ilk golü yerdik. adamlar biraz becerikli olsa maç 7-0 falan biterdi.

    bu sezon 5-1 yenildiğimiz başakşehir maçında ve hatta o tarihi 6-0'lık fenerbahçe maçında bile daha iyi oynamıştık. 28 yaşındayım. son 20 yılın derbilerini az çok hatırlarım. bu kadar ezilerek kaybettiğimiz bir derbi daha hatırlamıyorum. oyun olarak böylesine ezilmemizin sebebi taktik ya da oyuncu kalitesi değil. cesaret, mental eksikli, motivasyon eksikliğiydi. takım bu maça kafa olarak hiç hazırlanmamış. top bizdeyken bizimkilerin dizleri titriyordu resmen 5 pas üst üste yapamadık. top adamlardayken de hiç sert olamadık, geriye yaslanıp bekledik. gerçekten bak bir gün geçti hala sinirini atamıyorum üstümden.
  • 458
    o değil de öyle böyle rezil olmadığımız maçtır. ben hiç bu kadar ezildiğimizi görmedim. adi bir tabirle tecavüze uğradık bu maç. beşiktaş'ın 28 kasım 2017 beşiktaş manisaspor maçındaki manisa, bizim 16 aralık 2014 balçova yaşamspor galatasaray maçımızdaki balçova neyse biz de bu maçta oyduk. yemin ediyorum böyle bir rezalet yok, olamaz. 100 kez yazılmış bu da 101. olacak. beşiktaş biraz daha becerikli olsaydı 8-0 falan yapardı ve sittin sene konuşamazdık. öyle bir kadromuz var ki hepsi küçük çocuk gibi. ben bu kadar psikolojij açıdan çöküş yaşayan futbolcu topluluğu görmedim. lanet olsun bu maça.
  • 459
    bu maçın ilk yarısındaki oyundan memnun olanlarla; muslera 2. yarının hemen başında hatalı bir gol yemeseydi beşiktaş hayatta gol bulamazdı, en kötü 0-0'a bağlardık şeklinde düşünenlerle tamamen bambaşka maçlar izlemişiz anlaşılan.

    buraya sinerji sebebiyle yazmadım; ama maçtan önce çok rahat bir beşiktaş galibiyeti beklediğimi ve 3-0 gibi net bir skor çıkabileceğini beşiktaşlı arkadaşlara ve eşime söyledim. gerçi bu denli rezil bir oyun ve tarihi bir farktan şans ve herkesin çok bok attığı muslera ve bizim adımıza sahanın belki de en iyisi maicon sayesinde kurtulduk.

    herşeyden önce ilk yarının hemen başında verdiğimiz net gol pozisyonu dışında çok net bir fırsat vermesek de acayip bunaldık ilk 20 dakika. bence şenol güneş dahil bu denli bir baskı kurabileceklerini düşünemediler. bizim takım sahaya hiç yayılamadı. fernando maç boyu stoperlerin arasına girmek zorunda kaldı. n'diaye topu ileri taşıma noktasında pas açısından rezalet bir performans sergiledi. atiba, tolgay ikilisine çıkarken direk attığı pas sayısı bizim takıma ileriye doğru attığı pas sayısıyla eşit bile olabilir. onun dışında baskı yerken gelip top almasını beklediğimiz belhanda hayalet gibiydi. yani bir insan hiç mi sorumluluk almaz kardeşim ya. halı sahada bile böyle ön alanda pres yenmez; ayıptır ya. zaten sol bekte denayer vardı ve o kanattan organize bir şekilde ayağa pasla çıkma ihtimalin yok; ters tarafta mariano ile de çıkamıyoruz. top fernando ve n'diaye ikilisinden dan dun ileri doğru atıldı. yerden giden toplar atiba, tolgay ikilisinne takıldı. havadan atılan toplarda ise gomis iki stoperle boğuştu durdu. bir tane indirdi onda da feghouli'nin pozisyonu geldi.

    beşiktaş maçın hemen başında bunaltıcı baskıdan çok net fırsatlar çıkaramayınca biraz da tempo düşürdü ve oyun dengeye geldi. biz o arada garry ve feghouli ile 2 pozisyon yakaladık. atsak farkeder miydi; belki. ama bu kadar baskı yiyen bir takım oyunu falan tutamaz kardeşim. n'diaye ve belhanda baskıda topu çıkarma noktasında çok feci çuvalladılar.

    devre sonu ise adeta 2. yarının nasıl geçeceğinin özeti gibiydi. baskıdan bunalan n'diaye de iyice belhanda'ya bağlayıp hayalet olunca topu hiç ileri götüremez olduk. muslera'nın degajları 3 pasta kalemizde pozisyon olmaya başladı. 40. dakikadan sonra beşiktaş'ın yüzde yüz diyemesek de ciddi 3 adet ciddi pozisyonu var (oğuzhan'ın penaltı tartışması olan pozisyonu ve devamı, cenkin indirdiği atiba'nın vuramadığı, q7'nin denayer'in arkasına sarkıp yerden köşeye vurduğu); bu mu iyi biten ilk yarı?

    kısacası iyi oynadığımız iddia edilen devrenin sonunda bir 5 dakika daha olsa adım gibi eminin o gol gelmişti. devre kurtarıcı olur ümidi besleyenler oldu; ama ben hiç ümitlenmedim çünkü tudor bulduğumuz 2 pozisyona kanıp hiçbir müdahalede bulunmaz dedim ve haklı da çıktım. devrede yapılması gereken değişiklik belhanda-yasin (feghouli ortaya) veya direk belhanda-selçuk idi.

    nitekim 2. yarının hemen başında nando'nun büyük hatası maçın bizim adımıza kaybedilişinin habercisi oldu. bu dakikadan sonra maça dair en ufak bir umudu olan tek bir aklı başında galatasaraylı kalmış mıdır acaba? muslera golde büyük hatalı; ama o gol olmasa illaha ki bir tane gelecekti; çünkü beşiktaş devre sonu bizden bir yol olmayacağına iyice emin olmuştu. beşiktaş şampiyonlar liginde beğenmediğimiz porto, monaco, liepzig takımlarına yaptığı bunaltıcı baskıyı bize yapınca biz iyice dağıldık. 60-70 arası 2. gol gelene kadar yediğimiz 10 dakikalık baskıyı herhalde şampiyonlar ligi çeyrek final schalke deplasmanı dahil hiçbir maçta yememiştik. takım resmen rencide oldu o 10 dakikada. gol gelse de herkes rahatlasın moduna girdi benim maçı izlediğim yerdeki herkes.

    bir golde dağılmayı allah aşkına sadece oyunculara, morale, özgüven eksiğine bağlamayın. bu takımın ciddi anlamda bir oyun planı yoktu beşiktaş maçında. bir şekilde gol olmaz, kalede muslera devleşir es kaza da bir tane atarsak diye derbiye çıkılmaz! kontra atak oynayacaksan adam akıllı kapanırsın, ayağa paslarla seri biçimde çıkarsın kalende 10 tane net pozsiyon vermezsin ve sıkıştırabilirsen de bir tane sıkıştırırsın.

    bu maç gösterdi ki galatasaray futbol takımının kendisinden güçlü herhangi bir takımı yenmeyi bırak zorlama olasılığı sıfır. kendisinden kadro olarak güçsüz veya denk takımlar içinde ise bir oyun planı olan ve onu disiplinli şekilde sahaya yansıtan her takım bizi yener veya en kötü beraber kalır. maalesef puan farkının suni olduğu çok acı bir şekilde görüldü trabzon, başakşehir ve beşiktaş deplasmanlarında. kısacası takke düştü kel göründü :(
  • 461
    üzerinden biraz zaman geçtigi için yazabilirim artik.

    neden yenildik?

    sorunlar:
    1. takimin bir oyun plani yok
    2. takimdaki yeni oyuncularin sayisi bir hayli çok, hatta tamami yeni. bu nedenle ezbere yapilan 2 hareket yok
    3. kimse sorumluluk almak istemiyor
    4. sahada oyun arkada$larini ate$leyecek lider ruhlu kaptan yok
    5. oyunu okuyup müdahele edecek t.d. yok

    çözümler:
    1. oyun plani: oyuncular biribirilerini tanidikça zamanla gelecek
    2. yeni yani toplama takim sendromu: zamana ihtiyaçlari var, zamanla birbirilerini tanidikça daha iyi olacaklar
    3. bir oyun planimiz olmadigi için belhanda, feghouli, ndiaye, fernando gibi oyuncularin ekstra sorumluluk almasi gerekiyor. burada en çok belhanda'nin beklentilerin altinda kaldigini görüyoruz
    4. lider ruhlu kaptan: pazupandi acilen maicon'a verilmeli.
    5. tudor'un oyuncularla diyalogunun iyi oldugunu dü$ünüyordum ancak 14 hafta geçti ve ne antrenmanlarda ne de maçta sicagi sicagina oyuncularin hocalari ile kenetlendiklerini göremiyorum. belli ki bir $eyler yolunda gitmiyor. üstüne üstlük tudor'un oyunu da okuyamadigini dü$ünüyorum. öte yandan bir taktiginin de olmadigi da gözlemlediklerimin arasinda. oyuncularin belli bir disiplinde degil de aksine, çikin sahaya en iyi bildiginizi yapian taktigi ile oynadiklarini dü$ünüyorum. kim, nerde ne yapacak bilmiyor. at gomis'e, gol atsin. tek taktigimiz bu olamaz!

    orta saha'da baski yedigimiz an topu kaybediyoruz. buda oyuncularin sorumluluk almamasindan kaynaklaniyor. herkes toptan kaçiyor. tudor bunu göremiyor mu? görüyor da bu durumu degistiremiyor mu?

    bu takim hala $ampiyon olabilir ama önce inanmasi gerekir. devre arasi t.d. degi$ikligi ne kadar faydali olur bilmiyorum ama bu i$ tudor'a yürümez. bu yil $ampiyon olamasak bile en azindan 2. olmamiz gerekir.
  • 462
    bu maçta beşiktaş'ın baskıyı çılgınlık düzeyinde yaptığı bölümlerde dikkatimi çeken en önemli şey şuydu: rakip yarı alana geçip yerleştiklerinde orta ikiliden öne çıkıp bizim orta sahacıların arasına giren oyuncu atiba'ydı. tolgay daha geride kalarak derin pas bağlantısı oluyordu. atiba'ysa hem bizim savunmanın dengesini bozuyor, hem garanti pas özelliğini tehlikeli bölgede kullanıyor, hem de olası bir top kaybında presi ilk yapan kişi oluyordu.

    şenol güneş bunu yapmaya ne zaman yapmadı bilmiyorum, en azından geçen sene falan böyle bir uygulama olmadığına kesin eminim. fakat muazzam bir taktik. biz de fernando'yu kullansak benzer bir sonuç alabiliriz. ama tabii bunun için gerçek bir 8 numaraya ihtiyacımız var.
  • 465
    az önce özetini izleyip bir kez daha krize girdiğim maç. sonraki gün tudor'u savunmak için beşiktaş'ın oturmuş bir şampiyonlar ligi takımı olduğu, makine gibi oynadıkları falan yazılıyordu sözlükte. bu "anelisci" tayfaya uyup sezon ortasında* fatih hocamı getirmesek yine 6.'lık mücadelesi veriyorduk aq. şu acizliği izleyip halimize şükretmeliyiz.

    http://tr.beinsports.com/...alatasaray-mac-ozeti
  • 466
    beşiktaş'a uzun zamandır ilk kez 3 farklı kaybettiğimiz bir derbi. bundan önce aklıma 3 farklı kaybettiğimiz bir beşiktaş derbisi gelmiyor.

    işin kötü yanı o günden bugüne deplasman oyunumuzda hala bir gelişme görmüyorum ne yazık ki.

    fatih hoca döneminde de deplasmanda başakşehir, beşiktaş ve trabzonspor'la oynasak belki gene hayal kırıklığına uğrayacaktık sonuç olarak. hocadan ziyade kadronun üzerinde bir kara büyü falan mı var bilemiyorum. iç sahada canavar gibi saldıran kadro dış sahada kendi sahasına gömülüp kalıyor, defans arkasına şişirilen her top kalemizde pozisyon oluyor. akhisar deplasmanın ikinci yarısıyla şu maçın ikinci yarısı arasındaki tek fark akhisarlı oyuncuların beceri konusunda beşiktaşlılar kadar iyi olmamaları ve muslera'nın god mode açması. aynısı bir önceki alanya deplasmanında da geçerliydi. iki pas üst üste yapamadık ikinci yarılarda.

    fatih hoca umuyorum yazın deplasman fobisini çözer. iç sahada 16 maçta 15 galibiyet alan takım deplasmanda 16 maçta 7 galibiyet zor alıyorsa ortada büyük bir sıkıntı var demektir.
  • 468
    bjk'lıların bile hayatlarında görmediği 3 farklı derbi galibiyetini yaşatan igor tudor denilen vasıfsızın ne derece rezil bir hoca olduğunu ayan beyan ortaya seren maç olmuştur.

    bu sebeple 5 yıl da tudor'a sabretseydik bu elemandan bir halt olmayacaktı. ayrıca riekerink'in de tudor için gereksiz harcandığını anlamış olduk.

    (bkz: 24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçı)

    çok daha düşük bir kadroyla orada galibiyeti kaçıran riekerink nerede, böyle bir hezimeti yaşatan tudor nerede. chedjou ve sabri'nin mallıkları olmasaydı riekerink galibiyeti alacaktı oradan.

    bu yüzden nefretimsin tudor. zerre başarılı olma yok ol git beden hocalığı yap.

    aynı uzay takımının(!), fatih terim karşısında ne hale döndüğünü ve futbolcularımız işi dalgaya almasa rahat 3-4'e gidebileceğimizi de şurada çok net gördük;

    (bkz: 29 nisan 2018 galatasaray beşiktaş maçı)
  • 472
    bir bu maç bir de kadıköy'deki 4-0'lık fenerbahçe maçını ölünceye kadar unutmayacağım. bu maçlarda skordan bağımsız o kadar küçük duruma düştük ve ezildik ki saate bakmaktan yorulmuştum. özellikle bu maçta ilk yarı dengede geçen maçın devre arasında soyunma odasında ne geçtiyse ikinci yarıda takım olarak sahada değildik. hatta bir 10 dakikalık sekansta adamlar dakika başı karşı karşıya kaldılar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın