2013-14 Türkiye Süper Lig 1.Hafta Maçı
21:45 Türk Telekom Arena
2 - 1
  • 106
    yine öldürücü darbeyi indiremeyip son dakikaları sıkıntılı geçen bir başka maç.
    60. dakikadan sonra biraz akıllı oynayıp, son pasları olumlu kullanabilseydik farka gidecektik ama yine rehavet ve lakayık futbolla maçın sonunu zor getirdik.
    2 senedir bu durum mevcuttu görüyoruz ki bu senede bu hastalık devam ediyor. öldürücü darbeyi vurup maçı bitirmek gerekiyor.
  • 107
    sezona 3 puan ile başladık. işin açıkçası takım çok iyi atağa girebiliyor. istediği her an pozisyon yaratıyor. fakat bu maç gerçekten rezalet idi. ilk yarı golü bulduk ve ilk yarıyı bitirdik. ikinci yarı da hemen golü bulduk yine kafada bitirdik fakat bu sefer sıkıntı yaşadık. bu nasıl bir vurdumduymazlık, bunu fatih terim'in eksikliğine bağlıyorum. allah korudu başımıza bir iş gelmeden kurtulduk. takıma güvenim tam bu sene oturmuş ne yaptığımızı biliyoruz. zor maç kaybederiz. ancak galatasaray gibi oynarsak. bu gece ki maçı bir daha görmeyiz umarım. elin oğlu ilk haftadan 7 atıyor, diğeri alman ligini domine ediyor her maç 9 atıcak şekilde oynuyor. biz bu maç 5 farkı yakalayabilirdik isteseydik. fark atalım istemiyorum. son dakikalarda rahat izleyelim istiyorum.
  • 109
    galatasaray-g.antepspor : 2-1 kaplumbağa bu sefer tavşanı geçemedi

    galatasaray lige başladı ve bizim için lig bu gece başladı aslında. fener konya’ya yenilmiş, beşiktaş trabzon’u yenmiş umurumda değil. galatasaray oynamadıkça ligin kıymeti yok. işin kötüsü galatasaray haftada sadece bir kez oynuyor.

    maçın başından son 20 dakikasına kadar sahanın tek hakimi galatasaray’dı. bir önceki cümlenin de 70’ler-80’ler spor basını ağzı olduğunu kaçırmayın ha.

    galatasaray pozisyonlara girdi, rakibe pozisyon vermedi, orta sahada çok pas yaptı, direkt kaleye de gitti, rakip ataklarında kaptığı toplarla çok başarılı kontralar da yaptı. daha ne olsun.

    anladığım kadarıyla bu yazı çok kısa olacak. her yer taksim her yer direniş konusuna da girmeyeceğime göre bu yazı kısa olacak hakikaten.

    galatasaray sahada ne yaptığını biliyor. saha yerleşimi çok iyi, pas yapıyor, alan daraltıyor, yardımlaşma çok iyi seviyede.

    drogba, sneijder, burak yılmaz büyük oyuncular. ama onları besleyen başta selçuk inan ve melo’yu unutmamak lazım hatta aslan payını onlara vermek lazım.
    madem isimler yazdık, devam edeyim. burak yılmaz problemi, bilmem kim problemi diye kaşıyan medyaya da bir sözüm var. lan oğlum orada fatih terim var, kaprisli futbolcunun babasıydı hoca, yer mi bu numaraları. ayık olun.

    galatasaray takımının dikkat etmesi gereken en önemli şey tavşan sendromu. çok ağır bastıkları bir maçta gereksizce vitesi düşürmek büyük dertlere sebep olabilir. bugün olduğu kadar süper kupadaki fener maçında bile benzer durumlar yaşadık. fener yetişemedi, gaziantep yetişemedi ama bu önemli bir uyarı olmalı. maçı izlemeyenler için şöyle anlatayım, maçın son 20 dakikasında g.antep galatasaray’ın üstüne gelmeye başladı. muhammet demir şahane bir rövaşata gol attı. muhammet demir iyi topçu. önemli değildi de golden sonra selçuk inan sakatlanıp çıkınca işler sıkıntıya girdi. galatasaray orta sahası pas yapamaz oldu. selçuk inan’ın çıkışına bir çok kişi dikkat etmedi sanırım ama etmeliydiniz be usta.

    galatasaray ağacın dibinde uyumaya gitmezse kaplumbağalar zaten yetişemez ama havaya girmez.

    yazıyı bitirdikten sonra bir şey dikkatimi çekti, hakan balta’an hiç bahsetmemişim. çok ayıp diyerek ek yaptım. paragraflar saçma gelirse faturayı hakan balta galatasaray sk florya- istanbul adresine gönderin. balta ilk devre tam üç gol pozisyonuna girdi ve daha fazla gol pası verdi. balta en son rakip ceza sahasına 2-2’lik fener deplasmanında gol attığında girmişti. hani baros’un son dakikada direkten dönen topunun olduğu maç. (ben o direğin, neyse) sigarayı mı bıraktı acaba? acaba hangi yöntemle bıraktı? 171 sigara bırakma hattını mı aradı acaba?

    söyleyeceklerim bu kadar. pardon, son sözüm: we have dr.ogba, they don’t.

    *
  • 111
    maç yazısı , ondan bundan. 19 ağustos 2013 galatasaray gaziantepspor maçı

    maça girerken yine kolay girdik her zamanki gibi sıra olmadı klasik, ama çıkıs öyle degildi tabiki ona daha sonra geliriz. maç öncesi stadyuma girdim ortalardan bir yere oturdum , uzun zaman sonra taraftarı maç öncesinde bu kadar istekli görmemiştim inanılmazdı, opel trübünü ayrı pegasus tribünü ayrı coşkuluydu, isimleri de hoş, efsanelerimiz yerine para kazanabilecegimiz bir şirkete verdik ismini tyler durden'in dedigi dogru galiba '' bundan yıllar sonra derin uzay çağında herşeyin ismini şirketler belirleyecek, microsoft galaksisi , starbuck gezegeni, ibm yıldız takımı .. '' haklıymıs. metin oktay trübünü , george hagi tribünü,fatih terim tribünü olsa ne olurdu .

    maça presle basladık aslında, her oyuncu pres yapınca takımın dizilişi pek fark etmez sahada çünkü herkes heryerdedir. sneijderin orta sahada harika kontrolü ve ardından topu drogbaya aktarısı , onun topu kırgınlıgı acıkca belli olan burak yılmaz'a vermesi ve ardından gelen güzel gol. teşekkürler cocuklar durum 1-0. taraftar şimdi biraz daha fazla bagırıyor ama opel ve pegasus trübünlerinde nedense bugun fazlaca belli olan bir senkron sorunu vardı. asıl marşları baslatan pegasustur ama opel bugun kendine buyruk haraket etti. bos verelim devam edelim.

    ilk yarı birkaç atak daha bulduk ama acıkcası 20. dakikadan sonra ne takım dogru düzgün oynayabildi ne tribün destegi artırabildi. işler durgun gidiyordu. takım biraz aksamıştı çünkü önceden belirttigim gibi eger 4-1-3-2 gibi bir taktik ile oynuyorsanız pres yapmak zorundasınız yoksa halimiz vahim, bugun özellikle sneijder'in ilk yarıdaki top almama durumu * selcugu 2 gaziantepli oyuncunun marke etmesi oyunu melo'nun sürüklemesine yol actı ki melo bunu layıkı ile yapsa da hem top kes hem oyun kur hem de pres yapmaya calıs, ona da fazla yüklendi takım. ilerde durulduk oyun kuramadık.

    drogba fiziken çok düşmüş durumda ve gecen seneki performansına ulasması suanlık zor cünkü daha cok calısması gerekiyor. geriden top getirmesi gerekiyor ama yapamıyor cünkü siz de hak verirsiniz ki 35 yasındaki bir futbolcu için pek de kolay degil bu. drogba yapmıyorsa bu işi burak'ın yapması lazım ama burak macta degil aklı nerede , hala '' kırılganlık '' işinde mi. burak yılmaz'ı en cok sevenlerdenim ama artık yapmasın bu kırgınlık işlerini. 3-4 mac kenarda dursan anlarım ama 1 maç için yaptıgını şahsen bana ve futbolcu arkadaslarına haksızlık olarak görüyorum. he golünü ve asistini yaptı mı ? yaptı, ama konu daha fazla yapabilecek olması. bunu kendi de biliyor. %50si ile oynuyor bu aralar.

    selcuk'un mac içerisinde 2 kişi ile marke edilmesi ve top ona geldigi zaman her zamankinden fazla top kaybetmesi ve ilerde o eski presini yapamaması onun kondisyon olarak pek oturmadıgını gösteryor ama selcuk bu, calısmadıgı için degil tabiki tam tersi fazla yüklüyor kondisyonu, yılda 40 mac oynamak kolay degil. 5-6 mac daha beklenmeli sabredilmeli bu oyununa. sonra eski selcuk geliyor elbet.

    ilk yarı böylece biterken 2. yarıda aldıgımız penaltı ve '' tamam mac bitti '' havası fatih terim olsa olmazdı. bu ciddiyetsiz oyun bugun basımıza iş açmadıgına şükretmeliyiz. ama takımında 90. dakikada 38 derece atesle oynayan sneijder en ucta pres yapıyor ve 35 yasındaki drogba'n defanstan top cıkarıyorsa kazanıyorsun işte. bugun antep cezayı kesemedi ama umarım böyle devam etmeyiz.

    kısa kısa diger oyuncular: erman kılıc yeri geldiginde iyi bir yedek oldugunu göstermek zorunda ki bu mac gösteremedi canı sağolsun. engin baytarbugun bana kalırsa yedekten gelip iyi katkı sağladı, yaptıgı pres ve topu zor zamanlarımızda ileri tasıması cok önemliydi.

    maçın melo ile beraber yıldızına ayrı parantez acmak lazım, hakan balta: yııllar sonra hamit altıntopu süper kupa macında ceza sahası içinde kafa vururken görürken cok sasırmıstım , hamit nasıl ileri cıkar hiç yapmazdı diyerek, aynısını hakan balta için de düşündüm bugun, cok calıstı cok da iyi oynadı özellikle ilk yarı, evet ama yetmez. daha da geliştirir ona onca ettigim lafları bana yedirir umarım.

    ve maç sonu, size şöyle anlatayım ben cıkısında yarım saat boyuca herkesin stadyumdan cıkısını bekledim sonra otoparka gidip orda da bekledim, mactan erken cıksaydım binlerce insan arasıda ezilecektim, en kötüsü de bu duruma alıstık. otoparkta da 30 dakika bekledikten sonra yola cıkabildim. eve gidişimi de hesaba katarsak 2de evdeydim. emegi gecen herkesin o güzel ellerinden öpüyorum. maç değil eziyet çektiriyorsunuz. ne güzel.
  • 113
    attığımız ilk gol son 3 senede attığımız en güzel gol bence. önce sneijder'in muhteşem cruyff dönüşü, sonra selçuk'un tek oynaması, drogba reyisin muhteşem derinlemesine pası ve burak'ın top isteyen sneijder'e onun gibi usta işi pas vermesi ve sneijder'in yaptığı koşuyu golle taclandırması. tüm bunların çok kısa sürede ve akışkan halde olması işte gol bu dedirtiyor insana.

    maça dair 2 güzel olaydan en güzeli buydu. diğeri ise burak'ın penaltı pozisyonunda savunma arkasına sarkması ve penaltı olması sonucunda penaltıyı kendisinin kullanması. çoğu futbolcu buna yeltenmez. çünkü kaçırma ve gözden düşme gibi bir risk var. burak bunu göze aldı ve ben atacağım dedi. çok da güzel penaltı attı.

    maçı kazanıp 3 puanı almak bu 2 güzelliğin dışında tutuyorum. o hep en güzelidir.
  • 114
    2013-2014 sezonu ilk haftasında başlangıcı evimizde gaziantepspor ile yaptık.

    maç öncesinde hazırlık dönemi boyunca, emirates cup ve türkiye süper kupası'nı kazanmamızın vermiş olduğu özgüven ile sahaya cıktık. transfer sezonunu sessiz geçirmiş olmamış geçtiğimiz sezonlardaki kemik kadronun saten neler yapabilceğini bildiğimiz için hatta ve hatta takımın bile bu özgüveni sahaya yansıttığını fazlasıyla gördük. sezonun açılış maçını özetlemek gerekirse aslında ''özgüven ve istikrar'' demek cok da yanlış olmayacaktır.

    galatasaray takım olarak, bütün olarak kendi sahasında oynadığı özellikle geçen sene tazelediği güvenini bu sene de sürdürdü. 2012-2013 sezonunun 2.devresinde takıma dahil olan drogba ve sneijder'in performansları ile kupaya ve şampiyonlar liginde'ki schalke maçlarındaki skorları elde etmişti. bu iki isim yeni sezona hazırlık kampı ve inanarak girdikleri o kadar belliki özellikle sneijder şayet drogba geçen sezon da bekleneni fazlasıyla vermişti. sneijder'in takıma olan katkısı geçen seneden farkı olarak karşımıza cıktı ideal 11'in.

    yeni oyunculardan chedjou, fenerbahce karşılaşmasında forma bulamasada, sezonun ilk maçında forma buldu. hazırlık döneminde, dany ile birlikte alışma sürecini birazcık sıkıntılı atlatsa da semih ile birlikte bugun daha uyumlu, daha güvenli oynamayı başardılar. şayet muhammet demir'in girmiş olduğu bir pozisyonda muslera ile büyük ihtimalle anlaşmazlık yaşadılar, bunun haricinde cok büyük bir hatası olmadı, güven verdi.

    sezonun başlangıcının süprizi şüphesiz hakan balta, 2 transfer döneminde sol bek - sol bek diye bağıran takımımız da geçen sene riera, bu sene ise 6-0-4 gibi iğrenç bir uygulama yüzünden umarım hakan balta'yı kazanırız. hakan iyi başladı, belki de 3-4 senedir ilk defa bu kadar ceza sahasını geçtiğini gördük hakan'ın. birazcık daha şanslı olsa skoru bulması içten bile değildi. hakan balta'yı nasıl bugunun süprizi diye anıyorsak yediğimiz goldeki hatasını da konuşmak gerekli. hakan gibi tecrübeli bir oyuncunu n topu oraya vurmaması gerekliydi. hakan genel olarak daha kuvvetli, daha sağlam oynamalı, hava topları olsun, rakibiyle girdiği mücadaleler olsun cok kırılgan olması kendisini malesef geriye atıyor. genel olarak bugun cok iyi bir performans sergiledi.

    açılışın bir diğer süprizi, süpriz olmayacagını hazırlık kampında da gösteren sneijder'di. bugun 2 gol de cok büyük katkısı oldu. fazla konusmaya gerek yok sneijder'den daha cok şey bekliyoruz ve sneijder de fiziki durumuyla kendisinden cok şey bekliyor. saha içerisinde hep sorumluluk alma cabasında, topu sürekli kullanmak istiyor. ve sneijder topu ayagına her aldığında tehlike yaratacagının sinyalini hepimize veriyor. daha cok kullanabilirsek sneijder'i müthiş işler başarırırız hücüm hattında.

    takıma bugun ayak uyduramayan en önemli isim hamit oldu. hamit oyundan cıktıktan sonra emre'nin oyuna girmesiyle birlikte takım daha hızlı top yapmaya, daha hızlı hücüma kalkmaya başladı. hamit'in bölgesine mutlaka emre veya engin'i monte etmek 2013-2014 sezonun kilit noktalarından biri olacaktır.

    burak yılmaz'ın fiziksel dili hem medyaya, hem taraftara, hem de hocasına yanlış mesaj veriyor gibi geliyor. sıkıntı cıkarmaya gerek burak bu takımın gol yüküdür, olmassa olmazıdır. kendine daha fazla güvenmesi lazım.

    genel olarak sezon başlangacı için iyi bir mücadele geçti, ilk 20 dakika cok üstün oynayan bir galatasaray ve gerek sezon başı yorgunlukları olsun, gerek skor durumu olsun geriye kalan dakikalarda galatasarayı geri attı. bu 20 dakikalık süre zaman geçtikçe daha uzun sürelere yayılacaktır.
  • 115
    sezon başı ve ilk maç olması dolayısıyla temposu düşüktü. ikinci golü bulduktan sonra ultraslan'ın ölüm varmışıyla beraber takımın da yavaş oyunuyla uyumaya başlamıştık ki aptalca bir pozisyonda anteplileri uyandırdık. maç zor bitti açıkçası. antep bizden puan alabilecek bir rakip değil, biraz daha tempolu oynasaydık, ,ilk 15 dakikada rahat rahat 3-0'ı bile bulabilirdik.

    fakat, lig tv'nin ses kesmelerinden dolayı belki maçı televizyondan izleyenler tam olarak idrak edememişlerdir, karşılaşma boyunca en dikkat çekici olay tribünlerde yaşandı. istiklal marşının hemen sonrasında "sık bakalım" söylendi doğu tarafında, ıslıklar yükseldi özellikle kuzey ve güneyden. ancak özellikle 33:30 civarlarında "her yer taksim her yer direniş" girildi, ıslıklar gelince bu sefer çok daha gür ve tüm stadın - kuzey ve güney alt göbek dışında - katılımıyla yaklaşık iki dakika boyunca sürdü. bu sıralarda kuzeyden doğuya doğru el kol hareketleri de başlayınca, aynı tepkiyi doğu da kuzey'e verdi.

    burada kuzey tarafından ciddi ıslıklar gelmesine rağmen direniş sloganları bastırılamayınca, "rerererarara", "cimbombomsun sen" gibi ortak paydada buluşturacak bestelere girildi. eğer özellikle doğu tribünü bunlara katılmayıp, direniş sloganlarına devam etseydi muhtemelen hoş olmayan şeyler yaşanabilirdi (ki aslında stadın muhtelif yerlerinde yaşandı da).

    özellikle güney alt göbekte davulun etrafında çevrelenmiş grup, 40.dakika civarlarında deplasman tribünün hemen altında locaların önünde bulunan grubun üzerine yürümeye başladı, "siyaset yapanın anasını s...." diyerek bağırdılar, çıkmaya çalıştılar ancak ilk yarıdan sonra olay yatıştı. tabii bunda kuzey ve güneyin yaklaşık 15-20 dakika boyunca karşılıklı tezahürat yapmasının ve dolayısıyla diğer taraftarların katılımcılıklarını bir şekilde bertaraf etmesinin de etkisi vardı.

    velhasıl-ı kelam, tribünler açısından değişik ve gergin bir gece oldu. bu yaşananların ne gibi sonuçlar doğuracağını kestirmek güç, önümüzdeki karşılaşmalarda göreceğiz. yaşananların iyi, kötü, yararlı, zararlı gibi tanımlamlar yapmak da nereden baktığınıza bağlı olarak değişmekle beraber, acı ve azap verici olmasına rağmen kişisel olarak iyi ve yararlı sonuçlar üreteceğini düşünüyorum.
  • 116
    sezonun ilk maçinda guzel bir baslangic yaptik. macin cok buyuk kisminda rakibi tamamen surklase ettik. yedigimiz jeneriklik gol sonrasi bir sure panik yapsak da, nihayetinde lige kaldigimiz yerden devam ettik. oyuncularimizla ilgili notlarim su sekilde;

    muslera: yine her pozisyonda dogru yerde durdu. dosta guven, dusmana korku saldi. muhammet demir'in yuzde yuzluk bir gol vurusunu mukemmel cikartti. rovesatayi da neredeyse cikariyordu. gercekten harika bir kalecimiz var.

    eboue: super kupa maçina kiyasla hucuma daha fazla destek verdi. ileri cikislari etkiliydi. topu kaybetmemek icin cok ugrasti. bence iyi oynadi.

    chedjou: takima yavas yavas alistigini gosterdi. semih ile birbirlerini tanidikca daha da iyi olacaklar.

    semih kaya: cok iyi top oynadi. sasirtmadi.

    hakan balta: macin esas surpriziydi. sozluk dilinden konusacak olursak bir ansızın çıkıp gelen kaliteli ve yerli sol bek degil belki ama gaziantep sag kanadini ozellikle ilk yarida felç etti. iki pozisyona girdi. iceri dogru donup, drogba'ya sag ayagiyla actigi orta net bir asistti ama buyuk usta golu yapamadi. buyuk ihtimal o da hakan'in topu oraya atabilecegine inanmamisti. yedigimiz golde hatasi vardi kabul ama cidden iyi oynadi.

    hamit altıntop: cok kotu oynadi. tribunlerin top ona geldigindeki homurtulari hos degil tabii ama cidden cok kotu oynadi.

    emre çolak: ikinci yarinin basinda hamit'in yerine oyuna girdi. selçuk'un sol iç bolgesinde oynadi. iyi de oynadi. daha basit oynadikca buyuyecek bu cocuk.

    melo: takimimizin en iyisi oydu kanimca. her topa basti. her mucadelede vardi. oyunu ters toplariyla acmayi bildi. penaltiyi burak'a birakmasi cok klas oldu.

    selçuk inan: nasil oynadigini anlamak icin en guzeli o ciktigi andan sonraki galatasaray'a bakmak olur. o ciktiktan sonra topu pek tutamadik. bu takimin yarisiydi 2011-2012 sezonunda. bugun yarisi degilse bile en asagi ucte biri hala o. yuruyedursun.

    erman kılıç: 74. dakikada selçuk'un yerine girdi. sag icte oynadi. kritik top kayiplari yapti. iyi niyeti cok belli ama ilk kez tribunlerin onune cikti sami yen'de. heyecanli hali belli oluyordu. bu sezon kenardan gelip is yapacaktir erman.

    sneijder: kramponlarinda sanki bir tutkal var ve top ona yapisiyor. ilk goldeki alisi, donusu, verisi muazzamdi. durmayip pozisyonu takip etmesi ve o acidan golu yapmasi buyuk isti. 38 derece atesle ciktigi macta her seyini verdi. macin sonlarina dogru yoruldu. sari kart gordugu pozisyon tamamen yorgunluktandi ornegin. ama iyi oynadi. burak'a attigi pas world class idi.

    burak yılmaz: kotu kontrol ettigi tek bir top dahi olmadi. bu ozelligini de gelistiriyor. kostu, mucadele etti, arandi. cok gol pozisyonuna giremese de takim oyununa cok yardim etti. ust uste 6. lig macinda da golunu atti. 81'de taktik icabi yerini alkislar arasinda engin'e birakti.

    engin baytar: oyuna girdikten sonra cok guzel bir gol firsati yaratti. top yarim metre sagdan gitse bugun o harika golu konusuyor olurduk. onun disinda savunmaya cekildigimiz anlarda ekstra bir hareketi yoktu.

    drogba: her seyi yapti. savunmada da vardi, hucumda da. top tuttu, burak'a alan yaratti, paslariyla takimi besledi. macin basinda net bir gol firsatindan yararlanamasa da ozellikle mac sonunda savunmada kritik toplar cikardi. buyuk oyuncu oldugunu bir kere daha gosterdi.
  • 117
    galatasaray'ın büyük bölümünü ciddiyetsiz bir şekilde oynadığı maç. bunu oyunu canlı izlemiş biri olarak söylüyorum.

    ilk gol avrupa'da iş yapmak isteniyorsa yapılması gereken geçiş gollerinden biriydi. demek ki bu yönde ciddi antrenmanlar yapılıyor. yani iyiye, modern futbola işaret. ama iş hem avrupa çeyrek-yarı finali hem de lig şampiyonluğuna gelirse, olması elzem takım savunmasında ciddi arızalar mevcut.

    didier drogba wesley sneijder burak yılmaz üçlüsünden savunma yapmayı bilen tek adam drogba. takımın açık verdiği bölgeyi görüp sürekli oraya yardım götürüyor fakat onun da yaşı 35 ve gücünü oyunun bütününe yaymak zorunda. yaş olarak daha genç ve takım savunmasına yardım etmesi daha muhtemel burak ise bu konuda oldukça isteksiz. sadece gol atmak için oynuyormuş gibi. sneijder, skor 2-1'e geldikten sonra işin ciddiyetini tekrar kavradı ve ofansif bir orta sahadan gelebilecek maksimum defans katkısını yaptı. aynı şeyi skor 2-0 iken yapsaydı, sanırım bugün daha farklı kazanılan bir maçı konuşuyor olurduk.

    özellikle maç 2-0 olduktan sonra ileri uçtaki ciddiyetsiz ve laubali futbol galatasaray'a yakışmıyor. barcelona skoru 7-0'a getirdikten sonra bile oyunun kontrolünü rakibe bırakmıyor. biraz daha bu mantaliteyi örnek almak gerektiğini düşünüyorum. fatih terim kaleci hariç kalan 10 oyuncunun 11.000 km civarında mesafe katetmesini istiyor ama şimdilik bu oyuncu formatıyla bu düşünce oldukça ütopik. takımın +1 yaş daha yaşlanması, kanat oyuncusu eksikliği ve 6+0+4'e göre planlamadaki başarısızlıktan ötürü zayıflayan ve oyuna müdahale opsiyonunu çok azaltan yedek kulübe kalitesizliği, bu sene galatasaray'ın en ciddi sıkıntıları olacak. enseyi çok da karartmamak lazım ama transfer sezonu bitene kadar yerli yabancı en az 3 takviye elzem gözüküyor. allah yardımcımız olsun.
  • 120
    gittiğimizde takım şampiyon, sabri tribünde, fatih terim locadaydı. muslera'nın önündeki tandemin rengi sarı siyahtı. döndüğümüzde, ülkede kıyamet kopmuş, gazı, copu, dayağı sadece futbol takımı taraftarları değil, bütün halk hep beraber yemişti. iki kupa daha sergilendi arena çimlerinde. sabri yine tribünde, sabri'nin eşi yeni aldığı kırmızı ferrariyle gezmede, terim locada, muslera'nın önündeki tandem yine sarı siyahtı.

    bir bakıma lige ara verilmemiş, galatasaray'a 2 kupa daha alması için sefer görev emri çıkarılmıştı. transfere gerek de yoktu zaten. kimin yerine kimi alacaksın ki? dany'nin kör topal gidişi ve çakma sol bek riera'nın dışında sıkıntımız yoktu.

    100 galatasaraylıya sorsak 100 ü de aynı takımla çıkardı. bu alışılagelmiş fatih terim kadro yapısına ters bir durumdu. terim ne yapar yapar, herkesi ters taklaya getirir, mutlaka kimsenin tahmin edemeyeceği bir futbolcu oynatırdı. üstelik, galatasaray geleneklerine ters bir kamp yaşandı bu sene. hiç bir genç oyuncu kamp yaşamına dahil edilmedi. galatasaray kulübesine bile oturmayacak alt yapımız var ise, gidiş hayra alamet değil. galatasaray ilk 11 inde çocukluğunu bildiğimiz mutlaka bir kaç oyuncu olacak biz buna alışkınız.

    galatasaray benim için, taraftarı, stadı, yönetim kademeleri, hocasıyla dünya çapında bir takımdır. futbolcuları da dünya çapında olmalıdır. galatasaray 100 senede geldiği noktaya son iki senede bir tur daha bindirmiştir. şimdiki kadro yapısında banko oynayan yabancıları zaten dünya çapındadır. hemen hemen tamamı, uluslararası turnuvada final görmüş, kupa ellemiş futbolculardır. bu kadroya selçuk inan'ı da rahatlıkla koyarız, belki bir tek semih kaya'yı (o da bu ilerlemesiyle bir kaç sene sonra garanti girecek) belki bu sene geçen yılı sollarsa burak yılmaz'ı ihmal edersek, geriye bir tek semih'in mesai arkadaşı kalıyordu.

    cadu geldi, dany el bombasına emniyet pimi olarak. görünen o ki ilk maçta ve oynanan hazırlık maçlarında kimse cadu için fikir sahibi olamamış. ben oldum, küfür yeme pahasına görüşümü yazacağım. neticede ben futboldan anlamam, tek avantajım 1000 den fazla maça gidip, 1000 lerce futbolcuyu canlı seyretmiş olmam. bütün mevki futbolcular için bir algoritmam var, tanımadığım bir futbolcuyu sokarım labaratuara, çekerim röntgenini.

    stoper, ilk topu kullanıp, en kestirme ve fizibil oyun kuruculara aktaracak. kafa topu vurdurmayacak, sezonda en az 5 gol atacak, yenilen golde ayakta resim çektirmeyecek.

    gaziantep, bir gol attı, bir de gol pozisyonuna girdi. gol pozisyonunda bir metreden vuruş yapan oyuncuya müdahale etmedi, gol olan pozisyonda da kısmi felç geçirdi. rövaşata kalkan futbolcuya semih yakın olsaydı, o topla tekme arasına kesin kafasını sokardı. yediğimiz gollerin fotoğrafına bakın bundan sonra. gol atan oyuncunun hemen yanında hareketsiz bekleyen cadu'yu göreceksiniz. kafa topu yok, kenarlardan gelen toplara cadu'da diğer stoperlerimiz gibi kafa vuramıyor. topla çıkışı vasatın altı, risk alma hiç yok. biraz klas konuşturup mücadeleyle topu bizde tutmak varken, sıçan gibi topu taca atıyor. kademe sıfır, maçta bir kaç kere semih'le çarpıştı. topla santraya yaklaşmadı, yana geriye garanti oynama yolunu seçti. bizim kullandığımız serbest vuruşlarda dostlar alışverişte görsün hesabı, ceza sahasına gitti, hiç birinde topa yaklaşamadan döndü. kazmadır, ilk maçtan kelle koparmak belki nankörlük ama servet'in siyahisi. büyük takım stoperi olamaz. belli ki cv sini küçük takım kazma beki olarak oluşturup, futbol komisyoncuları tarafından kendini galatasaray'da bulmuş. hazırlık maçlarının ceyhun'u ilk kaybedeceğimiz maçtan sonra kendisini tribüne gönderir.

    selçuk çıkıp, erman oyuna girince ümit'le, hasan'a sitem gönderdim. değişikliğin maçı sıkıntıya sokacağından emindim. meğer sakatlıktan çıkmış selçuk ve ben boşu boşuna hocalara yüklenerek, kısıtlı da olsa okurlarımdan küfür yedim. erman sivas'ta sevdiğim bir oyuncuydu. memleketimin takımında fark yaratıyordu. gördüğü en büyük hocalar, rıza ve bülent uygundu. beraber oynadığı en kariyerli futbolcu da eneramo'ydu. en büyük zaferi de ben hatırlamıyorum ama eğer varsa fenere, galatasaraya galip gelen golü atmış veya attırmış olmasıydı. iraklı ali adnan kadar olamamış belli, oynayamayacağı takıma gelmiş. alanlar çocuğun istikbaliyle oynamışlar, oynatmayacakları adamı transfer etmişler.

    son senelerde bir de bu moda çıktı. yedek futbolcu transferi. eğer son 20 dakika ustaların yerine ihtiyaç halinde biri girecekse en kariyerli yedek futbolcu, gerets'i, reykart'ı, hagi'yi görmüş, elano'dan, lincoln'e, baros'tan, kewell'e onlarca kupa kaldırmış adamla oynamış aydın yılmaz'dır. bu boyda, bu kariyerde bu fizikte, bu yaşta bu kadar maaş verilerek alınmış erman'a da yazık. ben drogba ile erman kılıç'ı aynı takımda görmekten hicap duyarım. nitekim erman sahaya yanlışlıkla girmiş kedi gibiydi. uğultulardan nereye doğru koşacağını bile kestiremedi. galatasaray futbolcusu değil.

    ustaların resitaliyle gelen golle başladı sezon. bu senenin banko yıldızı, sneijder'in fayk çalımıyla, top drogba'nın, burak'ın ve tekrar sarı ejder'in ayakkabılarına temas etti. hagi'nin ters taraftan ancak atabileceği delikten topu önümdeki kale direğinin dibine bıraktı. dünya çapında bir takımın dünya çapında bir golüydü.

    kontenjan senetörü hakan balta inanılmaz bir ilk yarı performansı gösterdi. belki de hayatının en büyük futbolunu oynadı ilk yarı. iki muhteşem asist yapıp, iki gol atması içten bile değildi. drogba biraz yardımcı olsaydı hakan balta sol bek transferi yapacak insan tüccarının can düşmanı olacaktı. 2 maç daha böyle oynarsa, yabancı sol bek seyretmek isteyenler bir kaç sene daha beklerler.

    hamit'in, son iki maçını izleyenler, bu adamın nasıl olur da bayern'de, real'de oynadığını sorgularlar. haklılardır da sapına kadar. benim aklıma geldi acaba bunların bir üçüzü daha mı var? zaman zaman çıkıp halil'e, hamit'e yardımcı oluyor. hamit'le, emre çolak veya engin baytar maçı değişerek bitireceklerse, hamit'in sonradan girmesi, kafadan oynamasından daha iyi. hamit çıkıp, emre girerse, takımın futbol aklı, kalitesi artmaz, rakip takımı ürkütmez, taraftarın beklentisi, heyecanı olmaz. ama emre veya engin baytar - ki ben engin baytar'ı isterim- ilk 11 başlayıp, hamit'in sonradan oyuna girmesi galatasarayı daha da büyütür. bu hamit bu hantal yapısıyla, sürüngen ebeoue'yi de sıkıntıya sokar.

    eboue'den bahsettik, yerden kalkmayan, faul, penaltı arayan, dokununca bacağı kopmuş gibi bağıran kara boğa'nın başına bir gün harbiden bela gelecek o zaman da kimse inanmayacak. aynı sahtekarlık devam ediyor. asimo semih, her geçen maç kendini yeniliyor, 30 maç sonra çok daha büyük futbolcu olur. bir 30 maç daha oynarsa da ismini bilmeyen kalmaz avrupa'da.

    galatasaray taraftarının sol koridorundan da elbet bahsedeceğiz. futbola bu sezon bir başka pencereden de bakacağız. ultraslan tarafı hariç her yer taksim her yer direnişti. galatasarayın tevfik fikret'lerden gelen hasleti vardır, memleket yangın yerindeyken, biz golümüzü atar geçer gideriz diyemez, demez, demedi. bizde(tüm takımlarda) bu taraftar varken bu ülkede ne devrim olur, ne şeriat gelir, ne diktatörlük uygulanır herkes rahat olsun. kimse de halkın en dinamik yapı taşını oluşturan 3 büyük takım taraftarının tezahüratlarından kendine memuriyet çıkarmasın. bu ülke can alıcı bir dönemece girdiğinde son sözü büyük takım taraftarlarının tribünlerde söyleyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın.

    galatasaray, her şeye alışıyor insan, bir tek senin yokluğuna alışamadık. her şeyi aştık, aşabiliriz ama galatasaraylılığımızı aşamayız. bütün her şeyin bulanık hale geldiği bir anda bir maçına denk geldiğimde, kendimi kırmızı trübünlerin içine attığımda 30-40 sene öncelerine gidiyorum. bilmem başka takım taraftarı olsaydım aynı şeyler olurmuydu? belki de olurdu ama ben hiç bir zaman başka takım taraftarı olamazdım. çok yaşa, 4. yıldızını şimdiden göklere yolladık, parlayadursun.

    altın adam; hakan balta
    gümüş adam; melo
    bronz adam; asimo semih
    teneke adam; hamit altın
    top
  • 122
    o gördüğün amigolar, tezahürat yaptırsın diye değil, olası gezipark'ı tezahüratına karşı, kontra yapması için karşıdan gönderilmiş gerçek çapulculardır. nitakim 34. dakika kendilerinin bile bilmediği garip bir cim bom tezahüratı yaptırmaya kalktılar, 5 kişi bağırtamadılar. gs. bir dünya takımıdır, taraftarının amigoya ihtiyacı yoktur. bu çapulcu nesil ortadan kalktığında, asimile olup uzadığında taraftarı da dünya çapında olacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın