• 133
    kazandık ama malesef içimde hiç bir heyecan kalmadı. kızıyorum çünkü böylesine tek taraflı geçen maçta 2. golü gevşekliğimiz sebebiyle bulamadık ve şimdi elalemi konuşturuyoruz hakemdi penaltıydı diye. kırmızı kart bana göre kesinlikle doğruydu ama penaltı için içim pek rahat değil. keşke işi sıkı tutup hele de rakip 10 kişi kalmışken 2yi bulsaydık ve bunların hiçbiri olmasaydı.
  • 134
    şu maçın kırılma noktasının olmayan bir penaltıyla gerçekleşmesi, öyle kolay kolay başarılabilecek bir durum değil. sinirlenmemek elde değil. terim bu maçın hesabını soracaktır, sormalıdır. ikincisinin tekrarına bakmadım ama iki gol atan necati'nin, iki topu boş kaleye gönderememesi, yaşananlara paralel başka bir hadise. komedi gibi bir maçtı.
  • 136
    #890428
    totemimin skor dahil işlediği maçtır. evet arkadaşlar, bir sonraki totem hakkımı kadıköy deplasmanında kullanıcam. to be continued.

    maça gelecek olursak. maçın kırılma anı bence maç boyu kötü performans gösteren eboue'nin* yerine sabri*'nin oyuna gireceği anda engin baytar'ın sakatlanıp eboue'nin yerine oyundan çıkması. çünkü bir sonraki pozisyon eboue, allen road'daki bülent korkmaz misali gereksiz bir korner yaptırıp gol yememize vesile oldu.

    bunun haricinde kazandığımız penaltı bence yanlış karardı. ikinci yarı çok rahat 2'yi bulup bu maçı zora sokmamamız gerekirdi ama öyle veya böyle 3 puanı aldık.
    (bkz: şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden)
  • 139
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 5
    ebu 6
    semih 5
    ufo 4
    hakan balta 6
    selçuk 6
    engin 7
    emre 5
    ceyhun 5
    elmander 6
    necati 7.5

    zurnanin zirt dediği an:
    elmander’in sakatlanıp yerine sercan’ın oyuna girmesiyle takımın hücum aklı gözle görülür şekilde düştü. hele ki sercan’ın ikinci devre kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda vuruş tercihi kendisinden tamamen umudumun kesilmesini sağladı.
    varil:
    sercan yıldırım; gerçi sonradan oyuna girdi ama oyunun büyük bölümünde sahadaydı. galip takıma şu kış kıyamet günlerde cillop gibi sahada lider ve istim üstündeki galatasaray’a elmander’in yerine girdiği halde katkısı sıfırdı. büyük umutlarla transfer edilmişti artık ne zaman sonra bir daha böyle uygun ortam bulur mu bilinmez?
    -
    gladyatör:
    necati ateş; gol kısmeti, futbol tanrısı devamlı yanında olan bir futbolcu. attığı kafa gölü çok güzeldi. attığımız ve kaçırdığımız bütün pozisyonlarda vardı. aldığı balık penaltıya sevinecek değilim.
    -
    borozanci:
    tolga özkalfa; futbolumuzun global kraliyet ailesinin klasik hakemlerinden biriydi işte. büyük takımlara verilen kıyak penaltılardan birini çaldı. futbolun selameti için yapması gerekeni yaptı. aynı penaltıyı, aynı sarı kartı bize gösterebilirmiydi?
    -
    bir soru – bir cevap:
    mersins idman yurdu 10 kişi kalmasa sonuç değişik olurmuydu? olurdu, daha kolay galip gelirdik. sanki 10 kişi kalan takıma acır gibiydik. 1-0 üstüne aman fazla atmayalım rakibi ezmeyelim düşüncesi gibi bir şey vardı. galatasaray hiç pozisyon vermedi, muslera’ya top gelmedi. kaleye gelen ilk top gol oldu, başka top da gelmedi zaten.

    -imparator:
    -ben bu maçta imparatore’yi beğendim. ebu’yu takıma koyması, sabri’yi oynatmaması, ceyhun’la başlaması, 1-1 den hemen sonra hepimizin umudunu kestiği aydın’dan umut kesmemesi çok olumluydu.
    ordakiler:
    akdeniz galatasaraylıları tribünlerde yoğun bir şekilde yerini aldı. ne var ki o yoğunluktan beklenen tezahüratları duyamadık.
    -
    analiz:
    afrika’dan yetişen ebu sağ tarafta gelişigüzel atak yerine göze hoş gelen varyosyanların yapılmasını sağladı. çok süper oynamasa da hücum beki nasıl oynar birkaç örneğini verdi. bundan böyle sağ tarafta yol geçen hanı bir bek görülmez kolay kolay. sol tarafta ise yedeğin sakatlanmasıyla tam iyileşmese de hakan balta takımda yerini aldı ve bu sene ki ortalamasının üstünde bir performansla bitirdi.

    galatasaray’ın nasıl oynayacağını, ne sonuç alacağını, hatta ne zaman gol atıp yiyeceğini artık çoğu akil taraftar biliyor. maçın başında ve maç sırasında hemen hemen ne konuştuysak o gerçekleşti. çok kolay giden maç, elmander’in sakatlanıp çıkmasıyla biraz bilmeceye dönüştüyse de, gol çok klas hareketle ve çok klas bir kafa vuruşuyla gelerek takımı rahatlattı. ikinci golün gelmesi an meselesiydi, gelseydi çok rahat hezimete giderdi. hezimete gitmese bile takımı aktif dinlenmeye götürebilirdi.

    mersin hocası, 0-0 a maçı bağlamıştı, 1-0 geriye düştüğünde bile kendisi açısından sorun yoktu. amacı farklı yenilmemek olan klasik vasat altı bir hocaydı. 80. dakikalara kadar tek farkla maçı götürüp, can havliyle, şeytanla, evliyalarla bir gol bulup geceyi mutlu kapatmak arzu ve isteğindeydi. her ne kadar haksız penaltıyla geriye düştüyse de bırak beraberliği 2 farklı bir mağlubiyete bile şükretmesi gereken bir oyun oynattı.

    necati benim her daim benim sevmediğim bir oyuncudur. ve sevmemem sebeplerim ortadan kalkmadığı sürece de öyle kalacaktır. muhteşem bir gol attı, tam gevşeyecektim, tam bütün kötü futbolcuları gönderip keyif yapacakken, yine aynı beni sinir eden hareketini yaptı. golden sonra ilk olarak engin baytar’ın üstüne atlaması gerekirken o önce yüzüğünü sonra armasını öptü. şu saç şeklini değiştirse ve de golden sonra ailesine golü göndermese belki detant uygulayabilir sorunları geçici bir süre askıya alabilirim. nitekim ben bu yazıları yazarken televizyona konuştu gollerini iki çocuğu için attığını söyledi. biz boşuna sevinmeyelim bizim için atmamış.

    engin baytar şu anda benim takımda en çok sevdiğim futbolcuların başına geçti. ben futbolcunun sedye ile sahadan çıkanına kurban olurum. her maç ya yorgunluktan dermanı kalmayarak, ya baldırı atarak sahayı sedye ile terk ediyor. futbolun en güzel görüntüsü çalımı en güzel o atıyor. adam eksiltiyor, gelişi güzel bir hamlesi yok. prese girdiğinde adamı bezdiriyor. okan’ın iyi zamanlarını hatırlatıyor. takımın bankosu oldu, her geöen hafta üstüne koyuyor, ilk mili maçın da bankosu olacaktır.

    aydın yılmaz için neler yazdık, hepimiz umudu kestik. konya’daki maçını seyretmiş biri olarak belki de taraftar içinde kendisinden hala medet bekleyenlerden biriyim hala. ve hala iddam var, belki bu şu anda çok geç ama 5-6 naç banko oynasa, çıkarılmayacağından emin olsa bu süratte bir açık olarak hem sercan’dan, hem yeni gelen yiğit’ten çok daha verimli olacak. şu haliyle bile her ikisinden çok daha iyi futbolcu olduğunu maça katkı yaparak gösterdi.

    cuma maçlarından, hele deplasmanda galip dönmek, camia da çaycı, kapıcı dahil herkese büyük bir keyif verir. bize ne kadar keyif verdiyse aynı oranda tersi olarak en yakın rakibe ve onun taraftarına kahredesi bir hafta sonu geçirttirir. rakip maça kafadan yenik başlar. olası bir fener yenilgisi, ve muhtemel bir beşiktaş galibiyeti lige pley of oynatma kararı alanları, bu kararı aldıklarına pişman eder.

    şimdi terim’i tatlı bir sıkıntı bekliyor. gel de şimdi beşiktaş maçına takımın çift santraforunu belirle. 2 gol atmış, bir penaltı kazandırmış necati banko oynayacak elbet. baros’ta yansın yansın hakeme küfür ettiği maça dövünsün.

    yediğimiz gol ebu’nun laeciyle konuşamamasıyla oluşan bir kornerle geldi. futbolun klasik tekerlemelerinden biridir. gereksiz korner gol olurdu oldu. atamayana atarlardı, attılar. emre, selçuk, engin gibi teknik futbolcuların tekniklerinden bir kaç pozisyon seyrettik. kaleye de birkaç şut çekilseydi de muslera’nın plonjonlarını seyredebilseydik. şimdi gidin yatın, rahat bir hafta sonu geçirin. imkanı olanlar, maççılar daha sonra hazırlıklara başlasın. arena’da bir önemli maça çıkılacak, kuşanın çocuklar.
  • 144
    mersin idman yurdu – galatasaray : 1-3 …. kaçın sahibi geldi !

    başlığı galatasaray sözlükten arakladım, telif ödemek gerekirse öderim:)

    açıkçası maçtan önce farklı kazanacağımızı düşünmüştüm. sebebi de; hava ve saha şartlarını sormuştum, hepsinin güzel olduğunu söylediler. bu şartlarda miy’in galatasaray’a rakip olamayacağı belliydi. hımmm, eğer “ulan captano paçayı zor kurtardı takım” diyen varsa ki illa vardır, maçı skora bakmadan izle derim. izler mi, tabii ki hayır. neyse ya, ortaya çıkamayacak kıl tiplere laf yetiştirerek zamanınızı harcamayayım.

    maçın başında galatasaray rakip savunma üzerine baskı koydu. kaybettiği bir çok topu kazandı, atak başlattı. tvlerde, internette falan barcelona’yı gösteriyor ya, kaybettiği topu 6 saniyede geri alıyor diye bir şeyler gösteriyorlar ya, hah işte onlar. onlar var ya, fatih hoca bunları kendine meydan okuma olarak görüyordur. en yakınına bile söyleyemez, kimse de böyle bir soru soramaz ve kimse asla doğru cevabı öğrenemez. ama böyle bir şey olduğuna kalıbımı basarım.
    elbette fatih hoca elindeki bütçe ve kadroyla barcelona olamayacağını biliyordur yahu. ama elindekiyle maksimum bunu sağlamaya çalışacak. en azından minyatür bir barcelona. bakın yine karışmasın, topu kazanma ve hücuma çıkma anlamında, topu ayağında tutma anlamında diyorum.
    yine ilk yarı miy kendi sahasına kapandı ve kendi sahalarının ilk metrelerinde galatasaray’a baskı yaptı. nobre ile stoperleri arasındaki mesafe maksimum 30 metreydi. galatasaray bu sıralarda sabırla pas yaptı. yana oynadı, orta sahaya araya oynadı, savunma arasına pas denedi. pozisyon da buldu, daha ne yapsın. elmander sakatlanıp çıktıktan sonra sercan girdi. aslında sercan galatasaray’ın alanı daraltarak oynayan miy karşısında önemli bir silahı olabilirdi, olamadı. sercan normalde çok seri bir oyuncu, araya atılan toplarda iş yapabilirdi, yapamadı. valla böyle giderse yapamayacak da. bursa’dayken hakkında kolayca sallıyordum ama galatasaray’a gelince biraz daha insaflı davranıyorum. sercan hala galatasaray’a geldiğine inanamıyor gibi. hiç bilmiyorum ama şöyle bir tahmin yapayım sercan’ın nasıl profesyonel futbolcu olduğuyla ilgili. büyük ihtimalle hem yaşıtlarının takımlarında hem de a takımda aynı anda oynamıştır. çünkü gencecik yaşında gayet oturmuş bir fiziği ve gücü vardı. alt yaş grupları için fazla gelmiştir. türk futbolunun en büyük sorunu olan bu tip oyuncunun bir şey öğrenememesi sorunu sercan’da da ortaya çıkmıştır. hızı ve gücüyle a takıma yükselir, profesyonel sözleşme imzalar, bursa şampiyon olunca da zannedilir ki; hamdık, piştik, olduk.
    gelgelelim konu böyle değil işte. sercan, galatasaray’da alt yapıdan a takıma bir maçlık alınan, son 5 dakika oyuna girip kendini göstermek için topukları kıçına çarpan 17 yaşındaki topçular gibi oynuyor.

    galatasaray maç boyu çok sayıda pozisyon buldu. ilk yarı, ikinci yarı topa sahip olan, pas yapan, pozisyon bulan takımdı galatasaray.

    fatih hoca, baros’un yokluğunu necati transferi sayesinde kapattı. melo’nun yokluğunda ceyhun’a forma verdi. çolak’ı sağda, baytar’ı solda kullandı ama sahaya çıkarken. çolak da baytar da mümkün olan her seferinde içeri girdiler. özellikle çolak her geçen gün kuvvetleniyor, üstüne koyuyor. özellikle ilk devre çok etkiliydi. tam baytar daha fazla içeri girmeli, sorumluluk almalı diye twit attım necati’ye topu kesti golü attırdı. kesinlikle tesadüf.
    isimlerden bahsettiğime bakmayın, oyuncu tiplerinden bahsediyorum. fatih hocanın kullanmak istediği oyuncu tiplerinden bahsediyorum.

    necati tipik bir istatistik oyuncusu. oyun içinde hiçbir katkısı olmuyor neredeyse. ne savunmayı alıp götürdüğünü ne de presle top kazandığını görüyoruz ama gollerde ismi her zaman var. galatasaray’daki önceki döneminde de aynıydı. o zaman itibariyle çok tutmazdım ama şu kadroda işi bitirecek adama ihtiyaç var ve tam zamanında takıma katıldı. ben mi? tabii ki, maçın tamamında takıma katkı yapan santraforu her zaman tercih ederim. belirtmeye gerek var mı, oyuncu tipi açısından. bu arada attığı ikinci golde, boş kaleye topu vurdu, kaleci hakan arıkan kendisinden hiç beklenmeyecek hatta bir insan evladından beklenmeyecek şekilde uzadı (uzandı değil) topu çıkardı, hah işte o ikinci vuruşu yapabilecek beceri ve soğukkanlılıkta türkiye’de bir adam daha var, fazlası yok. ikinci adam fenerli alex, fenerliler adamın heykelini dikecek.
    şu anda türkiye’de gol vuruşunu en iyi yapan, nerede duracağını bilen en iyi adam necati. çok gol atan burak bu konunun dışında, burak katil golcü ekolünden. kimseye pas vermeyip kaleye vuran modellerden. nihat kahveci’nin başka bir versiyonu. allah devamını benzetsin ama sonunu benzetmesin.

    farklı bitmesi gereken ilk yarı 1-0 bitti. olur öyle, top bu.

    ikinci yarı miy biraz daha öne çıkarak başladı. link gitti, başka link bulana kadar miy’den adam atılmış ki, orta sahadaki önemli adamlardan barış ataş. ne var, korsan linkten izliyorum. galatasaray’ın kadrosunu aziz yıldırım’a bildiren ömer güvenç’in lig tv’sine para verecek değilim. iyi kıvırdım ha:)
    neyse efendim, galatasaray rakip eksik kalınca aynı trabzon maçında olduğu gibi vitesi boşa attı. yine az sayılmayacak pozisyonlar buldu. amma velakin bir kornerden miy beraberliği buldu. galatasaray kornerden gol yer mi, yer tabii. ama gel de 69 yaşındaki pedere anlat. pedere kalsa galatasaray hiç gol yememeli, hiç basket yememeli. terim, mahmuti kovulmalı. oha, o kadar da değil:)
    ve fakat, peder haklı çıkıyordu lan neredeyse. lan derken, valla size söylemiyorum, pedere zaten söylemem. bir öğrenci koçu olarak küfürü bırakmaya çalışıyorum, bir gün becereceğim inşallah.
    neyse efendim, ailevi mevzularla germeyeyim sizi, galatasaray kornerden gol atar ama gol yemez. bu kadar mevzuyu, peder falan buna yol yapmak için yazdım. galatasaray kornerden gol yemez ! fatih hoca beni arasın diye daha ne yapayım, anlamadım ki:)

    maç beraberliğe geldikten sonra galatasaray rakip sahada baskıyı kurdu, miy kapandı zaten. derken galatasaray penaltı buldu. aydın yılmaz topu zlatan’ın arsenal maçında taşıdığı gibi taşıdı ya, demek ki maçları izliyor. evladı uğurlu geldi sanırım, allah analı-babalı büyütsün.
    penaltı mıydı, değil miydi? ne fark eder ki? memleketin hakemleri hakkındaki görüşümüz değişecek mi? hatta dünya futbolundaki hakemler hakkındaki görüşümüz değişecek mi? kaç haftadır bunları yazıyorum. hakemler futbolu bilmiyor. bilmelerine de imkan yok zaten. üst düzey hakem olmak istiyorsan futbol oynuyorsan bile erkenden bırakmak zorundasın. fifa hakemi olma yaşı itibariyle futbolu adam gibi oynama, öğrenme süresi yok. hakem futbolu bilmek zorunda mı? yes !
    futbolun içinde olan herkes futbolu bilmek zorunda, hele karar verici konumundaysan. futbolcu, teknik direktör, hakem. geçen hafta marca’da mourinho’nun futbolculuk kariyerinden bahsetmişler, asparagas türk medyasında da yer aldı. hangi seviyede olmanızın önemi yok, o sahada o teri akıtmanız, soyunma odasında o naneli iğrenç kokuyu almanız lazım. erman toroğlu hem iyi hem de kötü örnektir bu konuda.
    kıvırmayalım, ben captano olarak necati’nin düşüşüne penaltıyı çalardım. inandınız mı? özkalfa, elmander’in ilk devredeki pozisyonuna nasıl penaltı çalmadıysa necati’nin pozisyonuna o yüzden penaltı çaldı.

    maçın sonları komediydi yahu. bildiğin halı saha maçı. maç kafa kafaya gibi, maçın sonları gelmiş, orta saha falan yok. topu alan koşarak rakip kaleye gidiyor. haaa, fatih hoca’nın cinliğini unutmayalım, orta saha boş olsa da, orta saha göbeği ve savunma komple yerinde bekliyordu. miy bu yüzden pozisyon bulamadı. ama galatasaray bolca pozisyon buldu. mesela 3-1’den sonra necati’nin kaçırdığı akıl almaz (nasıl bir akılsa bu) pozisyon.
    bunca yıllık futbol deneyimim de öğrendiğim şeylerden biri de “gol her türlü kaçar”dır.

    fatih hoca maç sonundaki röportajda “meşhur play-off” dedi. twit attım, kimse takmadı. hoca diyor ki; “bizim bu sene uzak ara şampiyon olacağımızı anladılar, play-off diye bir şey uydurdular”. anlaşıldı mı?
    şimdi, galatasaray’a tuzak mıdır, fenere kıyak mıdır, digiturk’e para kazandırmak mıdır nedir fark etmez. bu galatasaray play-offta karşısına kim çıkarsa (bizans oyunları olmazsa) çatır çatır yenecektir. (başka kelime var ama dediğim gibi küfürü bırakmaya çalışıyorum, akupunktura gidicem sonunda)

    maç yazısını fatih hoca’nın sözüyle bitireyim (mealen) ; “güzel olan haftayı galibiyetle kapatmak değil, haftaya cuma’dan galibiyetle başlamaktır”.
    hoca diyor ki; yesinler birbirlerini. kazandığı için kibar tabii, ben de öyle.
  • 145
    henüz bir spor programı izlemedim. lig tv'nin web sayfasından penaltı pozisyonuna bakayım dedim, orada da sayfayı her tıkladığımda karşıma patlak bir top çıktı.
    her neyse şimdi bu necati arkadaşın pozisyonunun penaltı olması için rakibin güreş tabiriyle kafa kol yapması, kündeye girmesi mi lazım?
    necati'nin penaltısı galatasaray'ın aleyhine olmuş olsaydı hiç tereddütsüz penaltı derdi herkes ve tsl'deki her hakem bunu zevkle çalardı.
    5 kasım 2011 galatasaray mersin idman yurdu maçında durum 0-0 iken mersin lehine çalınan penaltı gibi.

    ve ey galatasaray taraftarı; algıların iflas mı etti? farkında mısın yüzsüz şikeci tayfanın yerine bile sen utanır oldun artık. birazcık tarafsız bir hakeme denk geldiğinde takımının kayırıldığını vehmeder oldun.
    şikeci götverenler hiç utanmadan, hiç kızarmadan yavuz hırsızı oynarken bu ligde verilmiş nice penaltıdan daha net bir penaltının gölgesinde kalarak neyin muhasebesini yapıyorsun?
    neredeyse "rakip takım üç sıfır önce başlasın da öyle yenelim; yoksa malum şerefsizler bizi diline dolar" diyorsun. bu nasıl bir haleti ruhiyedir?
    bakın şunu aklınızdan çıkarmayın: galatasaray her golünü 30 metreden 90'a takarak atsa dahi o müptezel puştlar yine bir kulp bulurlar ve asla içinde boğuldukları lağım çukurunu görmezler.
    necatinin pozisyonu penaltıdır, kendinizi boş yere üzmeyin. ha illa bir şeyler için tasalanacaksanız şikecilerin haksız bir şekilde bu yarışın içinde olmalarına tasalanın. oyun henüz bitmedi çünkü.
  • 146
    maçtaki penaltının tartışılacak tarafı olduğunu düşünmüyorum. yani hareketin penaltı ile alakası yok maalesef, taraflı bakmayalım meseleye. necati çok artistik bir şekilde atmış kendini.
    keşke böyle iyi oynadığımız bir maçı böyle bir penaltı ile kazanmasaydık diyorum. dünden beri bütün medyada penaltı tartışılıyor. bütün haberlerde o penaltı yüzünden haksız bir galibiyet aldımış gibi gösteriliyor. ben bir galatasaraylı olarak aldığımız hiç bir galibiyetin üzerine böyle gölgeler düşsün istemiyorum. kimseye, hakem sizin lehinize karar verdi dedirtmek istemiyorum. futbolcularımız penaltı kazanmak için kendini yere bırakmasın, hakemi aldatmaya çalışmasın istiyorum. pozisyonda hakem galatasaray'a maçı vermek için değil öyle gördüğü için verdi bence penaltıyı ama yine de hiç güzel olmadı bu tartışmalar.
  • 147
    penaltı pozisyonunun tartışılmasına anlam veremediğim maç.

    http://imgim.com/7018incig6761520.jpg

    http://imgim.com/1409incih101011.jpg

    adam ayağını necati'nin önüne kontrolsüz bir şekilde koymuş, necati napacaktı amk üstünden mi atlayacaktı? koşmaya devam etti, bilerek ya da değil önündeki kontrolsüzce uzatılmış ayağa takıldı ve fizik kurallarına karşı gelemeyeceği için düştü, penaltı oldu.

    penaltı olması için hakem talimatlarında yer alan 2 maddeyi ihlal ederek, penaltıya sebebiyet vermiştir rakip oyuncu.

    -rakibi çelmelerse veya çelmelemeye teşebbüs ederse.
    -topu kazanmak için ayakla müdahale ederken (tackle) topa dokunmadan önce rakibe dokunursa.

    gayet açık ve net.
  • 148
    penaltı pozisyonuna biraz daha dikkatli bakılırsa mersinli defans oyuncusunun diziyle necati'ye darbe vurduğu rahat görülebilir. sadece ayakkabılara bakmak insanı yanıltabilir ama mersinli ayağını öne koyduğunda diz tarafıyla necati'ye müdahale ediyor. bu yüzden tartışılacak bir şey yok bariz şekilde penaltı. saydırmadan önce pozisyon biraz daha ayrıntılı izlense her şey daha güzel olacak.
  • 149
    verilen penaltı pozisyonunun bu kadar tartışılmasının nedeni ulusal kanallardaki bazı hazımsız yorumcuların *, milletin maçı izlemediğini bildiği için bol keseden sallamasından başka bir şey değildir. trt'nin maç görüntülerini bu gibi kanallarla paylaşmasının ne kadar gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

    - gümtekin böyle penaltı mı olur? böyle hakem olmaz olsun! 9 puanı koydular bak! :'(

    - hocam yapmayın, görüntüler ekranda şu anda, millet enayi değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın