151
ilk yarısını iyi oynadığımız ve golü de bulduğumuz maç. belki de bu oyun kalitesiyle 2 ya da 3'ü bulabilmeliydik. açıkcası maçı izlerken hepimiz gerildik ve sonunda malum galatasaray balı(!) ortaya çıktı ve golü bir duran toptan yedik.
burada oyunculara kızılabilecek iki ana nokta var.
birincisi rakip 10 kişi kalması büyük avantaj ama bu avantajı kullanabilecek tarzda oynamayı seçmediler nedense. üst üste yapılabilecek basit paslar rakibi kolaylıkla oyundan düşürecek, yorulmalarına neden olacak ve gol atma umutları sıfıra inecekti. ama biz topu havadan ileriye şişirdik ve mersinli oyuncuların indirdiği her top mersin ataklarına sebep oldu.
ikincisi rakip yine 10 kişiyken zaten bu sene etkisiyle bilinen galatasaray defansını normal yollarla açamayacağı belliydi. bu da demek oluyor ki duran toplar galatasaray için en büyük tehlike. bir defans oyuncusu olarak en dikkat edilmesi gerek şeyler freekickler ve kornerler olmalıydı. ama bu konsantrasyon kaybı ve belki de laubalilik golü yememize sebep oldu.
yediğimiz gol sonrası takım ciddiyeti ele aldı ve bana göre çok da 'penaltı gibi penaltı' olmayan bir faulle öne geçtik. bu penaltı da aydının emeğini de vermek gerekir. sanki eskini nazaran sürat kazanmış gibiydi. 50-60 metre top sürüp doğru yere çıkardı(oyunun ilerleyen dakikalarında sercan bir benzerini beceremedi mesela). ama bu penaltı golü olmasaydı da golü bulabileceğimizi düşünüyordum. belki de sadece bir umuttu bilemeyeceğim.
bu penaltıdan sonra aslında maç teorik olarak bitmişti sadece son düdüğe kadar dikkatli olma gerekiyordu. fakat durumu normal olarak kabullenemeyen mersinli oyuncular aşırı derecede oyunu riske edince 3. gol geldi. maç daha da farka gidebilirdi ama oyuncularımız bu konuda becereksizdi.
sonuç olarak öyle ya da böyle alınan bir deplasman galibiyetidir ve oldukça önemlidir.
not: eğer bu maç berabere bitseydi. necati'ye, emre'ye, selçuk'a ve engin'e yazık olacaktı.
burada oyunculara kızılabilecek iki ana nokta var.
birincisi rakip 10 kişi kalması büyük avantaj ama bu avantajı kullanabilecek tarzda oynamayı seçmediler nedense. üst üste yapılabilecek basit paslar rakibi kolaylıkla oyundan düşürecek, yorulmalarına neden olacak ve gol atma umutları sıfıra inecekti. ama biz topu havadan ileriye şişirdik ve mersinli oyuncuların indirdiği her top mersin ataklarına sebep oldu.
ikincisi rakip yine 10 kişiyken zaten bu sene etkisiyle bilinen galatasaray defansını normal yollarla açamayacağı belliydi. bu da demek oluyor ki duran toplar galatasaray için en büyük tehlike. bir defans oyuncusu olarak en dikkat edilmesi gerek şeyler freekickler ve kornerler olmalıydı. ama bu konsantrasyon kaybı ve belki de laubalilik golü yememize sebep oldu.
yediğimiz gol sonrası takım ciddiyeti ele aldı ve bana göre çok da 'penaltı gibi penaltı' olmayan bir faulle öne geçtik. bu penaltı da aydının emeğini de vermek gerekir. sanki eskini nazaran sürat kazanmış gibiydi. 50-60 metre top sürüp doğru yere çıkardı(oyunun ilerleyen dakikalarında sercan bir benzerini beceremedi mesela). ama bu penaltı golü olmasaydı da golü bulabileceğimizi düşünüyordum. belki de sadece bir umuttu bilemeyeceğim.
bu penaltıdan sonra aslında maç teorik olarak bitmişti sadece son düdüğe kadar dikkatli olma gerekiyordu. fakat durumu normal olarak kabullenemeyen mersinli oyuncular aşırı derecede oyunu riske edince 3. gol geldi. maç daha da farka gidebilirdi ama oyuncularımız bu konuda becereksizdi.
sonuç olarak öyle ya da böyle alınan bir deplasman galibiyetidir ve oldukça önemlidir.
not: eğer bu maç berabere bitseydi. necati'ye, emre'ye, selçuk'a ve engin'e yazık olacaktı.