galatasaray – balıkesirspor : 3-1 galatasaray gibi
#özgecanaslan
bu hayatta hiç bir şey insan hayatından kıymetli değil.
sezonun ilk yarısında ligin en zayıf takımı balıkesirspor’a yenilmişti galatasaray. ligi bilmeyen, kendisine doğru dürüst bilgi verilmeyen prandelli’nin italya ligindeki gibi deplasmanların zor olduğu sanmasından kaynaklandı galiba o kaza. prandelli bize çok zarar verdi ama en barizi balıkesirspor maçıydı.
maçtan önce kimsede endişe yoktu, hele hazma hoca sneijder, bruma, burak, yasin dörtlüsüyle çıkınca saldıran, işi erken bitiren bir takım göreceğimiz belliydi. çok nadir bal-kes tehlikeleri de görmedik değil, hatta 0-0′ken 5 dakika baskı bile kurdu bal-kes. golden sonra maçın son 20 dakikasına kadar bir daha neredeyse atak bile yapamadı bal-kes.
galatasaray kendi sahasında hele böyle zayıf rakiplere karşı böyle oynamalı. rakiplerin de kabul ettiği doğal bir oyun şekli budur. maç rakip ceza sahası üzerinde oynanır. takım çok istekli, coşkuluydu. istekli olmak önemli. takım oyundan zevk alıyor. mancini ve prandelli zamanlarında topçular oyundan zevk almıyordu. illa hocayı sabote etmek gerekmez isteksiz oynamak için. ama onlar milyon yüro alan profesyoneller. paraya doymuş adamı parayla motive edemezsin, bunu her yerde öğretirler. onlara mesleki tatmin, oyundan zevk alma seçeneği sunmalısın.
burak yılmaz ve sneijder çok güzel goller attılar. melo’nun sarı kartına gelelim. faul bile yok pozisyonda. ancak adam oluşturulan hava sebebiyle damalı eşek oldu, hakemler sürekli onu kesiyor. normal faullerine bile sarı kart çıkarıyorlar. bıktırma amaçları varsa başarmak üzereler. melo çok daralıyor bu durumdan, çok belli oluyor. sakatlığının ciddi olduğunu sanmıyorum, umarım haklıyımdır.
ikinci yarı da bal-kes ceza sahası önünde ve içinde oynanarak başladı. takım çok kolay pozisyona girereken başladı bir laubalilik. böyle bir maçta forvetin laubaliliğini anlarım da savunmadaki laubalilik nedir arkadaş. ama işte saha içinde böyle enayi durumlar oluşabiliyor. forvetin laubaliliğine kızan savunma da amann bana ne diyebiliyor. burada hoca devreye girer ipleri alır. gerçi bazı maçlarda fatih terim gibi otoriter bir adamın bile laubaliliğe çare bulamadığını gördük, az maçta oldu tabii.
yazıya yarım saat ara vermek zorunda kalınca gördüm ki; hamza hoca da kızmış laubaliliğe. gerekli uyarıları yapacaktır.
verilmeyen penaltılar konusuna girip ağız burun dalmak lazım aslında. çünkü rakipler sıkışınca haybeden penaltıları almaya devam ediyorlar. biz kazanınca çalınmayan penaltıları gündeme bile getirmiyoruz. ancak böyle sürerse bunun adı delikanlılık değil ahmaklık olacak.
bu maç ikinci yarının yarısı hariç oynanması gerektiği gibi oynandı. galatasaray’ın kendini hatırlaması ve galatasaray gibi oynaması açısından önemli.
hem zaten, 3 puan her zaman iyi topçu.
*