bir sezonluk masalın son bölümü.
önceki bölümler için:
(bkz:
#3068155)
(bkz:
#3065241)
asırlık çınar galatasaray ile ezeli rakibi fenerbahçe arasındaki hesaplaşmanın finali için futbol tanrıları 14 mayıs 2006’ya randevu verirken, tüm türkiye işini gücünü bırakmış, gözlerini bu iki takımın pazar akşamı oynayacakları maça çevirmişti.
galatasaray kulübü başkan yardımcısı adnan polat hafta içi düzenlediği basın toplantısında, 14 mayıs pazar günü, süper lig'in sona ereceği saat 20.45'te galatasaray'ın şampiyon olacağını savundu. ''galatasaray'ın şampiyon olacağını yine söylüyorum, pazar günü saat 20.45'te lig şampiyonu galatasaray olacak, buna tüm kalbimle inanıyorum'' dedi. bu milyonların gözü önünde adnan polat’ın fenerbahçe’ye meydan okuduğu bir andı. şimdi aziz yıldırım ya bu meydan okumayı ciddiye alıp temkini elden bırakmayacaktı ya da önemsemeyip bildiğini okumaya devam edecekti. yıldırım, tahmin edileceği gibi bildiğini okuma yoluna gitti.
galatasaray hafta sonu sami yen'de kayseri'yi ağırlayacak, fenerbahçe ise ligde kalma mücadelesi veren denizli deplasmanına gidecekti.
13 mayıs 2006 günü takım kafilesiyle birlikte denizli’ye inen aziz yıldırım, şampiyonluktan çok emin, gövde gösterisine hazırlanıyordu. bağdat caddesinin baştan aşağı süslenmesi talimatını vermişti. fenerbahçe başkanı, çoktan şampiyon olmuşlar da sanki bir formalite maçına çıkıyorlarmış gibi davranıyordu. oysa vakitsiz öten horozların başı kesilirdi. olaylar geliştikçe hataları artıyor ve içinden çıkılması güç bir kısır döngüye giriliyordu. saat tam 12’ye 5 vardı.
aynı dakikalarda galatasaray başkanı özhan canaydın, şampiyonluktan ümidini kesmiş bir vaziyette mecidiyeköy'de, kulüp binasındaki makam odasında üzüntü içinde oturuyordu. son anda kapısı çalındı ve yardımcısı adnan polat içeriye girdi. polat heyecanla “yarın 20.45’te şampiyon oluyoruz” dedi.
ve şampiyonluk düğümünün çözüleceği gün gelip çatmıştı. o gün fenerbahçeliler şampiyonluktan gayet emin, kadıköy ve bağdat caddesi'nde coşkulu kutlamalar yapıyorlar, sevinip eğleniyorlardı. şampiyonluktan çok emindiler...
diğer tarafta ise büyük bir umutsuzluk hakimdi. bir avuç hayalperest galatasaray taraftarından başka şampiyonluğa inanan kimse yoktu. herkes duruma "kaybettik ama şampiyonluğu da hak ettik" gözüyle bakıyordu. mecidiyeköy, florya ve istiklal caddesi, suyun karşı tarafına göre daha sessiz ve sade kutlamalar gerçekleştiriyordu. şampiyonluk düğümünün çözüleceği son saatlere "çıkmadık candan ümit kesilmez" diyerek giriyordu sarı kırmızılı taraftarlar. coşkuları bir kabarıp bir sönüyordu. dışarıda binlerce taraftar, ya ali sami yen'de ya da radyo başındaydı. takımlarına son bir sevgi gösterisi için maça akın etmişlerdi. saatler 19.00'u gösterdiğinde tüm türkiye'de sokaklar boşalmış, ülke maçları izlemek için derin bir sessizliğe gömülmüştü..
14 mayıs 2006 akşamı türk futbolu eşi benzeri görülmemiş ve bir daha da kolay kolay görülecek gibi durmayan olaylar yaşadı. sevinç, heyecan, hüzün, acı, coşku, adrenalin, tutku, gözyaşı, hayal kırıklığı, mutluluk… içinde ne ararsanız vardı o akşam yaşananların…
solukların tutulduğu gecede
14 mayıs 2006 galatasaray kayserispor maçında kayseri'yi 3-0 yenen cimbom, rakibi fenerbahçe’nin maçından gelecek sonucu beklemeye başladı. sami yen'de maç sona erdiğinde f.bahçe karşılaşmasının bitimine 13 dakika vardı.
14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçının ilk yarısı 0-0 berabere tamamlandı. 88. dakikada denizlispor golü buldu. gelişen kontratakta yusuf'un ara pasına hareketlenen mustafa sert bir vuruşla rüştü'nün solundan topu ağlara yolladı durumu 1-0’a getirdi. karşılaşmanın hakemi selçuk dereli, maç konfeti yağmuru nedeniyle durakladığı için 16 dakikalık uzatma işareti verdikten sonra 90. dakikada ceza alanına yapılan ortada tuncay kafa vuruşuyla maçta dengeyi sağladı ve skor 1-1 oldu. tuncay'ın kaydettiği beraberlik golü ali sami yen'de gerilimi iyice arttırdı. tüm türkiye nefesini tutmuş, sonucun ne olacağını bekliyordu. milyonların kalbi ağızlarında atıyordu.
fakat, fenerbahçe'nin ikinci golü bulmak için gösterdiği yoğun çaba sonuç getirmedi ve karşılaşma 1-1 sona erdi.
ali sami yen’de bir ömür gibi bitmek bilmeyen dakikalar tükendiğinde yaşanan sevinç görülmeye değerdi. süper lig 2005-2006 sezonunun şampiyonu nefes kesen bir mücadele sonunda galatasaray olmuştu.
fenerbahçeli futbolcular yıkılmıştı. hepsi oldukları yerde donup kaldılar. hüngür hüngür ağlayarak secde pozisyonunda duran fenerbahçeli appiah’a takım elbiseli bir adamın “kalk appiah kalk! allah'ın dediği olur” demesi bütün bir sezonun özeti gibiydi aslında.
f.bahçe başkanı, kaçan şampiyonluk sonrası uzun süre kendine gelemedi. yönetim kurulu tribünde çöktü, kaldı. yıldırım kendine geldiğinde ilk işi fenerbahçe teknik direktörü christoph daum’u kovmak ve resmi siteden bir bildiri yayınlamak oldu.
fenerbahçe kulübü yönetim kurulu, sarı-lacivertli ekibin turkcell süper ligi'nde şampiyonluk mücadelesini son ana kadar onurlu bir şekilde taşıdığını belirterek, ''tüm rakiplerinin fenerbahçe'ye karşı bilinçli olarak birleşmelerinin tek nedeninin, fenerbahçe'nin büyüklüğünden kaynaklandığını'' bildirdi.
galatasaraylı futbolcular, şampiyon olmalarıyla birlikte büyük sevinç yaşadılar. kimi ağladı, kimi tamamen soyundu, kimi mutluluktan dans etti ve kupa sarı kırmızılı futbolcuların ellerinde havaya yükseldi.
galatasaray, turkcell süper ligi'nde 2005-2006 sezonu şampiyonluğunu doyasıya kutladı. ali sami yen’deki kupa seremonisinin ardından kuruçeşme'deki reina gece kulübünde gerçekleştirilen şampiyonluk gecesine, sarı-kırmızılı kulübün yönetim kurulu üyeleri, futbolcular, teknik heyet ve çok sayıda davetli katıldı. şampiyonluğun sevincini doyasıya kutlayan sarı-kırmızılılar, çalan galatasaray marşları ve şarkılarla eğlendi.
işte sezon boyunca inatla şampiyonluğu isteyen, maddi sorunlarla boğuşmasına rağmen birlik beraberliğini kaybetmeyen galatasaray, bir kez daha tarih yazıyordu.
kulüpte şampiyonluğa emeği geçen herkesi gönülden kutladığını dile getiren başkan canaydın, ''sezon boyunca verdiğimiz emeğin karşılığını aldık. şampiyonlar ligi'nde de başarılı olabilmek için elimizden geleni yapacağız" dedi.
sezonu 83 puanla tamamlayarak şampiyon olan galatasaray, tarihinin en yüksek puanına ulaşarak rekor kırdı.
galatasaray'ı çalıştırdığı ilk sezonunda şampiyonluğa taşıyan belçikalı teknik direktör eric gerets, şampiyonluk duygusunu kelimelere bağlamanın çok zor olduğunu belirterek, hem futbolcu olarak, hem de antrenör olarak şampiyonluklar yaşadığını ancak bu sonuncusunun gerçekten çok daha anlamlı olduğunu ifade etti.
galatasaray başkan yardımcısı adnan polat, fenerbahçe'nin artık gündemlerinde olmadığını belirterek, ''çok büyük bir sportif yarışma oldu, onlar da çok büyük performans gösterdiler. ama söylediğim gibi saat 20.45 ve şampiyon galatasaray'' dedi.
2000’lerin kudretli başkanı aziz yıldırım, başından beri istediği üst üste dört kez şampiyon olup galatasaray’ı yakalama hedefine 2005-06 sezonunda hiç olmadığı kadar yaklaştı. ama o sezon önüne daha büyük bir kapı açıldı. demokrasiyi özümseyememenin bir geleneği olarak, artık her başarılı olan spor yöneticisinde yerleşmeye başlayan bir alışkanlıkla türk futbolunu ele geçirmenin hazırlığına girişti.
yıldırım, pfdk ve tahkime kendi adamlarını yerleştiriyor, gerektiğinde hakem odası basıyor, gerektiğinde kendi adamlarıyla doldurduğu spor basınındaki kalemşörlerini kullanarak galatasaray alehine algı oluşturuyordu. o artık, süper ligin kaderini iki dudağının arasında tutan "türk futbolunun tek adamı" olma adayıydı.
ama işler hiç de beklendiği gibi gitmedi. hesabı bozan, çoktan küme düştü gözüyle bakılan denizlispor oldu. ve denizli atatürk stadyumu, fenerbahçeli taraftarlar ve yönetim kurulu üyeleri tarafından kuşatılmış, tribünler hınca hınç doldurulmuştu.
ama olmadı… tüm baskılara rağmen, denizlispor maçı fenerbahçe’ye vermedi. galatasaray,
13 mayıs 2001 galatasaray ankaragücü maçının rövanşını almıştı. tarih inadına 14 mayıs’tı…
ve işte hikayenin sonu... karmaşık güç savaşlarının yaşandığı, kavgaların, gürültülerin ve elbette ki hakem hatalarının eksik olmadığı bu 1 yıllık peri masalı, galatasaray'ın süper lig 2005-2006 sezonunu şampiyon olarak tamamlamasıyla mutlu sonla bitiyordu...