• 151
    trt'nin stadyum programından takip ettiğim 2006 şampiyonluğunu ilan ettiğimiz maç. tabii bizim kazanmamız yeterli değildi fenerin de denizli'den puan kaybı gelmeliydi. o gün denizli'den gelen gol haberi sonrası sami yen'de hasan şaş başta olmak üzere herkesin maçı bırakıp mutluluk gözyaşları dökmesini, erdoğan arıkan'ın o 16 dakikalık bekleyişteki müthiş anlatımını unutamıyorum unutamıyorum unutamıyorum.
  • 153
    “denizli’den gol haberi geliyor, ali sami yen bayram yerine dönüyor. “

    şu cümlesini hatırlamak bile insanı hoş ediyor, öyle bir maç. 13 yaşında iken yaşadığımız ve dolu dolu her şeyini hatırladığım ilk şampiyonluğuma yol açtı bu maç, çok özel. en sevdiğim şampiyonluğumuz. anelka’lar ellerle kollarla gol atarken, trömsö bizi elediğinde az göz yaşı dökmedim, çok ama çok zor geçen bir sezondu bu sezon. en son 2001-2002 sezonunda şampiyon olmuşuz, bölük pörçük her şey, her maçı hatırlayamıyorum, maçlar hafızada yok. fenerbahçe şampiyonlukları üst üste gelmiş derken umutsuzluk hakimdi ama bu maçı her şeyiyle o kadar güzel bitti ki.

    maçın özetini izlediğimde hala en çok dikkatimi çeken konu maçın spikeri melih gümüşbıçak. sanırsam galatasaraylı biri değil kendisi ve görevi gereği objektif olmak zorunda. ancak o da denizlispor golü sonrası bir anlığına da olsa ağlıyor, inanılmaz bir atmosfer. fener şampiyon olsa çok farklı bir gelecek yaşıyor olabilirdik ancak çok şükür ki olmadı, allah-fenerbahçe gerginliği sayesinde*.

    mustafa keçeli’ye elle gol atan ve türlü türlü hilekarlığı yapan bir takımı ve o takımın başkanını şampiyon yapmadığı için saygılar ve selamlar.
  • 154
    yeni açığın numaralı tarafına asılan "işim gibi aşım gibi tomurcuk kokulu evladm gibi sana olan sevgim öylesine yüce ki" pankartı önünde oynanan maç.

    maçtan önceki haftaiçi ultraslan forumunda bir organizasyon yapılmıştı. kapalı tribünde yüzlerce gül vardı, takımı çağırıp sahaya yağdırılmıştı ısınmanın başında. taraftarın genel olarak bakış açısı ve hissiyatı o şekildeydi. o sezonki fenerbahçe ile galatasaray apollo ve rocky gibiydi. o takımın o şartlardaki mücadelesi teşekkürü hakediyordu ve taraftar da o teşekkürü vermeye gelmişti aslında. tezahüratlar olsun, pankartlar olsun tamamen bu minvaldeydi...

    biz parçalı forma ile sahadaydık, kayserispor ise beyaz forması ile mücadele verecekti. kulaklar ise denizli'deydi...

    maçın ilk 88 dakika 23 saniyesi sıradan bir lig maçı olarak cereyan etti. ara sıra tribünlerin bir kısmından yayılan yalan gol bağırışları hariç olağandışı bir durum yoktu. hiçbir maçta iki golü olmayan sabri'nin dublesi hariç öyle aman aman akılda kalan bir anektod dahi yoktu...

    kronometrelerin dakika kısmı 88'e dönmüşken galatasaray yine öylesine bir atak başlangıcı içindeydi. biraz önce sabri'nin yerine oyuna giren marek heinz kapalı ile eski açığın birleştiği köşede topla biraz vakit geçirmiş, daha sonra biraz daha içerde olan ayhan'a pasını vermişti. 88:20'de topla buluşan ayhan sağına dönüp topu düzelttikten sonra sağ köşedeki cihan'a kaldırdı topu. o top havada giderken ali sami yen'de belki de gelmiş geçmiş gollerin çoğunda çıkmayan bir uğultu kopmuştu...

    maç boyunca ara ara stadın belli yerlerinden "fake" gol haberleri gelmişti. ancak ilk defa birkaç yerden birden aynı anda gol sesi çıkınca ilk saniyedeki tereddüt yerini korkunç bir dalgalanmaya bıraktı. cihan pası çıkarsa da kalenin önündeki necati bir anda sendeleyince top ayağından kaçmıştı. kulübeden ilk fırlayan emre aşık, sahada ilk "uyanan" orhan ak derken dalga dalga bir coşku yayılıyordu.

    son raundun sonlarında apollo yere devrilmişti. hep içten içe istenen ama nasılsa olmaz denen şey bir anda olmuştu...
    yaşananları anlatmak mümkün değildi, izlemek bile yeterli olmayabilir...

    https://www.youtube.com/watch?v=uF-LR21i8Ro

    tabi önce 16 dakika uzatma haberi geldi, sonra fenerbahçe'nin golü. en son da malatyaspor'un yenilmesiyle denizlispor'un ligde kaldığı haberi. apollo ayağa kalkmıştı ve dövüş devam ediyordu. iki tarafın da gücü bitmişti, biraz sonra ikisi birden yere devrildi.

    hakem saymaya başladı, artık ayağa kalkabilen kazanacaktı.

    apollo son gücüyle doğrulmaya çalıştı. üst direkten seken aşırtma, appiah'ın şutu derken gücü kalmamıştı artık. olduğu yere yığıldı. rocky son gücüyle son saniyede doğruldu ve maç bitti. parasız, yönetimsiz, medyasız, lobisiz galatasaray fenerbahçe'yi yenmişti.

    o sezon lig tv'nin her golden sonra yayınladığı reklamdaki gibi sonunda iyiler mutlaka kazanırdı, nitekim öyle de oldu...

    galatasaray'ım sen çok yaşa...

    (bkz: tarihte bugün)

    bonus track:
    (bkz: denizli'den duyulsun)
  • 157
    mardin' de kısa dönem askerliğimin son gününe denk gelen şampiyonluk maçımız.

    nöbetçi astsubay da en az benim kadar galatasaraylıydı. er gazinosunda bizim maçı izleyip daha sonra nöbetçi atsubayla birlikte nöbet yerlerini kontrole başladık sırf zaman geçsin diye. öyle uzak bir yerde aracın içinde diğer maçın bitmesini bekledik. sonrasında birliğe nasıl gittiğimizi bilmiyorum. ertesi gün uçağa binip istanbul' a geldiğimde canım annemin havaalanında beni sarı kırmızı çiçeklerle karşılaması da filmin finaliydi. bu maçta ve diğer maçta yaşananlar, maç sonrası beklenilen ve geçmek bilmeyen dakikalar, çalınmaya çalışılan alın terinin allah' ın adaletiyle geri alınması, velhasıl kelam tarihe altın harflerle yazılması gereken bir gündü.
  • 158
    https://gss.gs/kwX.jpeg
    tribünde 17 yaşımdan, 27 yaşıma 16 dakikada geldiğim efsane maç.
    ama gel gör ki hayattaki şansımda bu fotodan ibaret. konudan bağımsız ne olur bu tarz işlerden anlayan renktaşlarım yardım edin. eski bilgisayarımın harddiski arızalanınca, program vasıtası ile 10 bine yakın fotoğrafı geri getirmiştim ancak içinde 6-7 tanesi böyle bozuk çıktı. ön izlemede sorun yok ama fotoya çift tıklayınca sonuç bu. düzeltmenin bir yolu var mıdır?
  • 159
    aynı anda oynanan 14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçı'nı kahvede fenerbahçeli ev arkadaşım ile izlerken yandaki televizyondan göz ucuyla takip ettiğim maç.

    eve gelip son 16 dakikanın ali sami yen'de nasıl geçtiğini izlerken daha bir fena oldum ve iyiki 14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçı' nı izlemişim dedim. ben o meşhur son 16 dakikayı rahat rahat izlerken maçtan habersiz olan ailem, arkadaşlarım ve milyonlarca taraftarımız neler çekmiş haberim yok. eminim izlemeseydim ömründen bir 5 yıl giderdi.

    allah'a şükür hakettiğimiz mutluluğu aldığımız, sonu güzel biten bir mayıs akşamı olarak kayda geçen efsane maçımız.
  • 160
    üzerinden tam 14 yıl geçmiş olan mucizevi ve gerçekleştirdiği ilahi adaletin etkisiyle çoğu ateistin tanrı'ya inanmasına yol açan mistik maç. tam 16 dakika adrenalin patlaması yaşadık "acaba oluyor mu, acaba şampiyon muyuz?" diye. boşuna son anlarda umutlanmak istemiyorduk fenerbahçe 1 gol atsa hevesimiz kursağımızda kalabilirdi. cehennem gibi geçen, bitmek bilmeyen koskoca 16 dakika. neticede o 16 dakika bitti, biz şampiyon olduk. ne zaman haksızlığa uğrasam ya da içine girdiğim rekabette rakiplerimden dezavantajlı konumda bulunsam ya da rakiplerim kayırılsa bu sezon ve bu maçın sonundaki netice gelir aklıma. hayatıma böyle olumlu bir ilham veren sezonun son maçıdır bu müsabaka. o gün on iki yaşındaki bir çocuğa ilahi adaletin lezzetini tüm hücrelerinde hissettiren maçtır. üstünden tam 14 yıl geçmiş bugün. o 16 dakika bitmek bilmezken nasıl bugün üzerinden 14 yıl geçmiş olabiliyor diye düşünmeden edemiyorum. "nasıl oluyor, vakit bir türlü geçmezken yıllar hayatlar geçiyor?"
  • 161
    hayatımda tribünden izlediğim ilk galatasaray maçıdır. o dönem mersinde yaşayan küçük bir galatasaraylı olarak kale arkasındaydım. babamın işi dolayısıyla istanbuldaydık. bir şekilde bilet bulabildiğimizde çok sevindiğimi hatırlıyorum ve o bileti bulduğumuz anda içimde evet şampiyon olucaz, ilk gideceğim çocukluk aşkım galatasaray maçına bilet de bulunduğuna göre şampiyon olmak için her şey hazır hissi uyanmıştı. sonrası zaten malumunuz: 3-0'lık net bir galibiyet, adeta bir ömür süren 15 dakika ve saatlerin 20:45'i göstermesi...
  • 165
    bir sezonluk masalın son bölümü.

    önceki bölümler için:

    (bkz: #3068155)
    (bkz: #3065241)

    asırlık çınar galatasaray ile ezeli rakibi fenerbahçe arasındaki hesaplaşmanın finali için futbol tanrıları 14 mayıs 2006’ya randevu verirken, tüm türkiye işini gücünü bırakmış, gözlerini bu iki takımın pazar akşamı oynayacakları maça çevirmişti.

    galatasaray kulübü başkan yardımcısı adnan polat hafta içi düzenlediği basın toplantısında, 14 mayıs pazar günü, süper lig'in sona ereceği saat 20.45'te galatasaray'ın şampiyon olacağını savundu. ''galatasaray'ın şampiyon olacağını yine söylüyorum, pazar günü saat 20.45'te lig şampiyonu galatasaray olacak, buna tüm kalbimle inanıyorum'' dedi. bu milyonların gözü önünde adnan polat’ın fenerbahçe’ye meydan okuduğu bir andı. şimdi aziz yıldırım ya bu meydan okumayı ciddiye alıp temkini elden bırakmayacaktı ya da önemsemeyip bildiğini okumaya devam edecekti. yıldırım, tahmin edileceği gibi bildiğini okuma yoluna gitti.

    galatasaray hafta sonu sami yen'de kayseri'yi ağırlayacak, fenerbahçe ise ligde kalma mücadelesi veren denizli deplasmanına gidecekti.

    13 mayıs 2006 günü takım kafilesiyle birlikte denizli’ye inen aziz yıldırım, şampiyonluktan çok emin, gövde gösterisine hazırlanıyordu. bağdat caddesinin baştan aşağı süslenmesi talimatını vermişti. fenerbahçe başkanı, çoktan şampiyon olmuşlar da sanki bir formalite maçına çıkıyorlarmış gibi davranıyordu. oysa vakitsiz öten horozların başı kesilirdi. olaylar geliştikçe hataları artıyor ve içinden çıkılması güç bir kısır döngüye giriliyordu. saat tam 12’ye 5 vardı.

    aynı dakikalarda galatasaray başkanı özhan canaydın, şampiyonluktan ümidini kesmiş bir vaziyette mecidiyeköy'de, kulüp binasındaki makam odasında üzüntü içinde oturuyordu. son anda kapısı çalındı ve yardımcısı adnan polat içeriye girdi. polat heyecanla “yarın 20.45’te şampiyon oluyoruz” dedi.

    ve şampiyonluk düğümünün çözüleceği gün gelip çatmıştı. o gün fenerbahçeliler şampiyonluktan gayet emin, kadıköy ve bağdat caddesi'nde coşkulu kutlamalar yapıyorlar, sevinip eğleniyorlardı. şampiyonluktan çok emindiler...

    diğer tarafta ise büyük bir umutsuzluk hakimdi. bir avuç hayalperest galatasaray taraftarından başka şampiyonluğa inanan kimse yoktu. herkes duruma "kaybettik ama şampiyonluğu da hak ettik" gözüyle bakıyordu. mecidiyeköy, florya ve istiklal caddesi, suyun karşı tarafına göre daha sessiz ve sade kutlamalar gerçekleştiriyordu. şampiyonluk düğümünün çözüleceği son saatlere "çıkmadık candan ümit kesilmez" diyerek giriyordu sarı kırmızılı taraftarlar. coşkuları bir kabarıp bir sönüyordu. dışarıda binlerce taraftar, ya ali sami yen'de ya da radyo başındaydı. takımlarına son bir sevgi gösterisi için maça akın etmişlerdi. saatler 19.00'u gösterdiğinde tüm türkiye'de sokaklar boşalmış, ülke maçları izlemek için derin bir sessizliğe gömülmüştü..

    14 mayıs 2006 akşamı türk futbolu eşi benzeri görülmemiş ve bir daha da kolay kolay görülecek gibi durmayan olaylar yaşadı. sevinç, heyecan, hüzün, acı, coşku, adrenalin, tutku, gözyaşı, hayal kırıklığı, mutluluk… içinde ne ararsanız vardı o akşam yaşananların…

    solukların tutulduğu gecede 14 mayıs 2006 galatasaray kayserispor maçında kayseri'yi 3-0 yenen cimbom, rakibi fenerbahçe’nin maçından gelecek sonucu beklemeye başladı. sami yen'de maç sona erdiğinde f.bahçe karşılaşmasının bitimine 13 dakika vardı.

    14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçının ilk yarısı 0-0 berabere tamamlandı. 88. dakikada denizlispor golü buldu. gelişen kontratakta yusuf'un ara pasına hareketlenen mustafa sert bir vuruşla rüştü'nün solundan topu ağlara yolladı durumu 1-0’a getirdi. karşılaşmanın hakemi selçuk dereli, maç konfeti yağmuru nedeniyle durakladığı için 16 dakikalık uzatma işareti verdikten sonra 90. dakikada ceza alanına yapılan ortada tuncay kafa vuruşuyla maçta dengeyi sağladı ve skor 1-1 oldu. tuncay'ın kaydettiği beraberlik golü ali sami yen'de gerilimi iyice arttırdı. tüm türkiye nefesini tutmuş, sonucun ne olacağını bekliyordu. milyonların kalbi ağızlarında atıyordu.

    fakat, fenerbahçe'nin ikinci golü bulmak için gösterdiği yoğun çaba sonuç getirmedi ve karşılaşma 1-1 sona erdi.
    ali sami yen’de bir ömür gibi bitmek bilmeyen dakikalar tükendiğinde yaşanan sevinç görülmeye değerdi. süper lig 2005-2006 sezonunun şampiyonu nefes kesen bir mücadele sonunda galatasaray olmuştu.

    fenerbahçeli futbolcular yıkılmıştı. hepsi oldukları yerde donup kaldılar. hüngür hüngür ağlayarak secde pozisyonunda duran fenerbahçeli appiah’a takım elbiseli bir adamın “kalk appiah kalk! allah'ın dediği olur” demesi bütün bir sezonun özeti gibiydi aslında.

    f.bahçe başkanı, kaçan şampiyonluk sonrası uzun süre kendine gelemedi. yönetim kurulu tribünde çöktü, kaldı. yıldırım kendine geldiğinde ilk işi fenerbahçe teknik direktörü christoph daum’u kovmak ve resmi siteden bir bildiri yayınlamak oldu.

    fenerbahçe kulübü yönetim kurulu, sarı-lacivertli ekibin turkcell süper ligi'nde şampiyonluk mücadelesini son ana kadar onurlu bir şekilde taşıdığını belirterek, ''tüm rakiplerinin fenerbahçe'ye karşı bilinçli olarak birleşmelerinin tek nedeninin, fenerbahçe'nin büyüklüğünden kaynaklandığını'' bildirdi.

    galatasaraylı futbolcular, şampiyon olmalarıyla birlikte büyük sevinç yaşadılar. kimi ağladı, kimi tamamen soyundu, kimi mutluluktan dans etti ve kupa sarı kırmızılı futbolcuların ellerinde havaya yükseldi.

    galatasaray, turkcell süper ligi'nde 2005-2006 sezonu şampiyonluğunu doyasıya kutladı. ali sami yen’deki kupa seremonisinin ardından kuruçeşme'deki reina gece kulübünde gerçekleştirilen şampiyonluk gecesine, sarı-kırmızılı kulübün yönetim kurulu üyeleri, futbolcular, teknik heyet ve çok sayıda davetli katıldı. şampiyonluğun sevincini doyasıya kutlayan sarı-kırmızılılar, çalan galatasaray marşları ve şarkılarla eğlendi.

    işte sezon boyunca inatla şampiyonluğu isteyen, maddi sorunlarla boğuşmasına rağmen birlik beraberliğini kaybetmeyen galatasaray, bir kez daha tarih yazıyordu.

    kulüpte şampiyonluğa emeği geçen herkesi gönülden kutladığını dile getiren başkan canaydın, ''sezon boyunca verdiğimiz emeğin karşılığını aldık. şampiyonlar ligi'nde de başarılı olabilmek için elimizden geleni yapacağız" dedi.

    sezonu 83 puanla tamamlayarak şampiyon olan galatasaray, tarihinin en yüksek puanına ulaşarak rekor kırdı.

    galatasaray'ı çalıştırdığı ilk sezonunda şampiyonluğa taşıyan belçikalı teknik direktör eric gerets, şampiyonluk duygusunu kelimelere bağlamanın çok zor olduğunu belirterek, hem futbolcu olarak, hem de antrenör olarak şampiyonluklar yaşadığını ancak bu sonuncusunun gerçekten çok daha anlamlı olduğunu ifade etti.

    galatasaray başkan yardımcısı adnan polat, fenerbahçe'nin artık gündemlerinde olmadığını belirterek, ''çok büyük bir sportif yarışma oldu, onlar da çok büyük performans gösterdiler. ama söylediğim gibi saat 20.45 ve şampiyon galatasaray'' dedi.

    2000’lerin kudretli başkanı aziz yıldırım, başından beri istediği üst üste dört kez şampiyon olup galatasaray’ı yakalama hedefine 2005-06 sezonunda hiç olmadığı kadar yaklaştı. ama o sezon önüne daha büyük bir kapı açıldı. demokrasiyi özümseyememenin bir geleneği olarak, artık her başarılı olan spor yöneticisinde yerleşmeye başlayan bir alışkanlıkla türk futbolunu ele geçirmenin hazırlığına girişti.

    yıldırım, pfdk ve tahkime kendi adamlarını yerleştiriyor, gerektiğinde hakem odası basıyor, gerektiğinde kendi adamlarıyla doldurduğu spor basınındaki kalemşörlerini kullanarak galatasaray alehine algı oluşturuyordu. o artık, süper ligin kaderini iki dudağının arasında tutan "türk futbolunun tek adamı" olma adayıydı.

    ama işler hiç de beklendiği gibi gitmedi. hesabı bozan, çoktan küme düştü gözüyle bakılan denizlispor oldu. ve denizli atatürk stadyumu, fenerbahçeli taraftarlar ve yönetim kurulu üyeleri tarafından kuşatılmış, tribünler hınca hınç doldurulmuştu.

    ama olmadı… tüm baskılara rağmen, denizlispor maçı fenerbahçe’ye vermedi. galatasaray, 13 mayıs 2001 galatasaray ankaragücü maçının rövanşını almıştı. tarih inadına 14 mayıs’tı…

    ve işte hikayenin sonu... karmaşık güç savaşlarının yaşandığı, kavgaların, gürültülerin ve elbette ki hakem hatalarının eksik olmadığı bu 1 yıllık peri masalı, galatasaray'ın süper lig 2005-2006 sezonunu şampiyon olarak tamamlamasıyla mutlu sonla bitiyordu...
  • 169
    o gün kapalı tribünün tam da ortasında hissettiklerimi kelimelerle tarif edemeyeceğim maçtır.

    deseler ki galatasaray taraftarlığının kendi adına nirvana'sı ne idi ? hiç düşünmem o 16 dakikayı kapalı tribünün ortasında yaşamaktı derim.

    benzer duygular içerisindeyim dünden beri. kalbim sıkışıyor. yaşam akıp gidiyor fakat ben hiç bir şeye konsantre olamıyorum. herkes işin futbol yönüyle yazılacak her şeyi yazıp çiziyor konuşuyor zaten lakin işin bir ''kazanma alışkanlığı'' yönü var ki o bambaşka bir şey.

    1. dakikadan 90. dakikaya rakibi boğan bir presle çok spekteküler bir sonuçla hayatımızın bir başka olağanüstü gününü yaşayacağız. * kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın. inanın o gün o kapalıda o 16 dakikayı beklerken de kimsenin zerre kadar şüphesi yoktu.

    lütfen herkes 7-0'a odaklansın ve başka hiç bir durumu düşünmesin bile. bu entry'e de bir kapalı tribün sembolü pankartın sözüyle son vermek yakışır.

    (bkz: konsantrasyon)
  • 174
    benim için futbol tarihinin en anlamlı ve özel maçı. hiçbir şampiyonluk bu kadar güzel ve özel hissettirmeyecek bana, bir yandan milyonları döken ezeli rakip bi yandan sınırlı kadrosuyla bi şeyler yapmaya çalışan biz. son dakikalarda attığımız goller, abuk subuk puan kayıpları, kısıtlı yetenekli topçular... bu şampiyonluğu sadece eric gerets gibi hocalar alabilirdi, aldı da. paramız yoktuk ama gururluyduk o dönemler, başımız dik tutup canımızı dişimize takarak oynayıp kazanıyorduk. neden türkiye'nin en büyüğü olduğumuzun cevaplarından biri de bu maç ve sonrasında gelen şampiyonluktur.
  • 175
    eski açıktaydım ve bu tarihi maça tanık oldum. o zamanlar üniversite öğrencisiydim ve arkadaşım ısrarla "içime doğdu şampiyon olacağız, biletleri de aldım maça gidelim." diye tutturdu. aslında ben yok be oğlum, fener burdan vermez modundaydım. ben umudumu 3 hafta önce kadıköyde 4 yediğimiz maçta kaybetmiştim. arkadaşın ısrarıyla maça gittik. maç öncesi klasik eski açık arkası tansaş önü muhabbetimizi yaptık ve maça girdik. tribünler cıvıl cıvıldı, samiyen düğün alanı gibi süslenmişti. o anda acaba diye içimden geçti ama hala fener vermez ya modundaydım. neyse maç başladı biz golü karşı kaleye erkenden bulduk. ilk yarılar bitti. dakika 70 oldu 80 oldu, artık herkes kıpır kıpırdı. o zamanlar akıllı telefon, telefonda internet yok tabi tek takip noktası radio. tabi koca tribünde sadece bir kaç kişi getirmeyi akıl etmiş. biz dakika 80de denizlide de 10 dakika kaldı diye düşünürken herkeste heyecan patlaması yaşanmaya başlamıştı bile. hele dakika 88 gibi denizli golü anonsu gelince iş bitti şampiyonuz diye sevinmeye başlamıştık. bizim maç bitti, ama fener maçı bir türlü bitmiyor neyse 3 sıra önde bir dayı maçı radiodan dinlerken yanına doğru yaklaştık tam o anda fener gol attı diyince tekrar geri yerime döndüm. diyorum ki bu maç bitti artık birazdan anons gelir. o sırada 10 dakika daha geçti ama maç anca bitti ki o 10 dakika 10 gün gibiydi. neyse maç bitti tabi müthiş bir mutluluk. önümüzden telleri yıkıp saha içine insanlar girince arkadaşla dayanamayıp bizde çimlere daldık. hayatımda ilk ve son kez ali sami yen çimlerindeydim ama herşeyden önemlisi mucizevi bir şekilde şampiyonduk. hemde o sezon o kadar güç farkına, hakem kayrılmasına (ellerle goller) rağmen bu mucivezi şampiyonluğa şahit olmak müthişti. kupa kalktı biz sahadaydık neyse stattan çıktık nerde o zaman metrobüs filan metro bile yok, zorla otobüsle eve geri döndük. ama hayatımın en unutulmaz en müthiş günlerinden biri yaşanmıştı. hayatımın sonuna kadar unutmayacağım. iyi ki varsın galatasaray.
App Store'dan indirin Google Play'den alın