• 201
    3. ve 4. periyodları izleyerek totem yaptım ve galip geldik. fener'in bu kadar kötü hücum ettiği ve fener balının işlemediği bu maçta en az 10 farkla galip gelmek işten bile değildi ama bi tarafımızdan soluyarak son saniye basketiyle yendik. adamların benchi kuvvetli ve maalesef bizimki çok zayıf ama galatasaray adının geçtiği yerde umut vardır dedik, umudumuzu boşa çıkarmadı aslanlar. helal olsun hepsine...
  • 203
    her maç sıçtığımız 3.periyodu önde kapatınca galibiyete olan inancım iyice arttı ve shipp son saniyede o salon süslerini... neyse.

    ayrıca nevizade'de inanılmaz bir atmosfer vardı. arka masamda oturan fener formalı adamlara bu gece galibiyet sevinci yaşatmadığı için minnettarım takımıma. bide bu maçı sözlük yazarlarıyla izlemiş olabilirim. tanımadığım için bilmiyorum. *
  • 205
    kurstan çıkmıştım. minibüsle evime dönerken maçı düşünüyordum. gene bir maçı kurs sayesinde kaçırdığım için sinirliydim oldukça. ilkokuldan beri en yakınım olan dostum bana şehirler arası maç anlatıyordu mesaj yoluyla an be an. 60-53 diye mesaj geldi. dedim dur allah aşkına heveslendirme. saçma sapan düdükler çıkarsa fark kapanıp kaybedersek diye korkuyordum oldukça. o sırada yanımda oturan benim yaşlarımda biri sanırım heyecanımı fark etmişti ve mesajlarıma göz atıyordu ucundan. ses etmedim. heyecanlıydım çünkü. arkadaşıma mesaj attım. dedim bana 3. çeyrek sonucuyla maç sonucunu at sadece dedim. 3. çeyreğin başladığından haberim yoktu. bir 10 dakika sonra mesaj geldi 71-70 top f5 te diye. saçma sapan tepkiler verdim. yanımdaki adam da kıpırdandı. bir mesaj daha geldi son 25 top bizde diye. o ara kaç defa dua edip yalvardığımı hatırlamıyorum.mp3 ü kapadım. duramıyordum artık yerimde. bir mesaj daha. 72-71 .9 kaldı. sevinmeye cesaretim yok. yanımdaki herif iyice soktu kafayı telefona. ardından arkadaşım aradı. yendiğimizi söyledi. ufak çaplı bir sevinç çığlığı attım. yanımda oturan " koyduk mu" dedi. sevincim bi anda kahkahalara karıştı. merak etme içeride de koyacağız dedi. indim sonra.

    eve yürürken başlamıştım bile .....

    "gideeen her sevgilinin aardııındaaaaan......."
  • 206
    rakibin 8 top kaybı yaptığı maçta 16 top kaybıyla oynayan bir takım nasıl kazanabilir?

    "zone savunmayla maç kazanmayı yeğleyen takım ezik takımdır" söylemlerini görenler vardır bugün özellikle forumlarda ve twitterda bol bol gördük bu hezeyanı. oktay mahmuti özellikle serinin ilk maçında denediği zone savunmaya karşı fenerbahçe ülker dış oyuncularının yüksek yüzdeyle oynaması nedeniyle alan savunmasından vazgeçmişti. kazandığımız 3.maçta ise ribaundları dengeye getirip dışarıdan ilk defa yüzdeli oynayınca kazanabilmiştik. sonra ki maçta ise fenerbahçe dersine iyi çalışıp içeriyi kontrol altına alınca artı olarak emir'in neden üstüne titrenen bir oyuncu olduğunu hatırlamasıyla rahat bir şekilde kazanmıştı.

    oktay mahmuti banvit serisinde herkesi şaşkına çeviren göksenin hamlesini yapıp barış ermiş'i devre dışı bırakmıştı. final serisi boyunca ise fenerbahçe hamle üstünlüğünü hep elinde tuttu. marko tomas ve emir preldzicgibi iki forvetin getireceği artılara ek olarak uzunlarını kullanabildikleri zaman bize karşı hep avantajlı oldular ama onların en büyük eksiği belki de kağıt üzerinde f4 seviyesinde görülen point guard mevkiydi. saras'ın savunma zaafı ve ukic'in işler kötüye gittiği anlarda özellikle de biz içeriyi iyi kapatmışsak dışarıdan yaptığı saçma sapan tercihler onların en büyük handikapı oldu.

    zone savunmaya gelince oktay mahmuti zone savunmayı 1.maçtan sonra tekrar denedi ve bu defa verim aldı. ve maçın kazanılmasın en büyük etkenlerden biri oldu. eziklik kısmına gelince basketbol oynayanlar bilir zone savunma yapılması en zor savunmadır çünkü anlaması dahi 3 ay sürebilir. onlarca varyasyonu vardır 1e1 oyunu olan ve dripling üzerinde oynayan sorumluluk alabilen oyuncuları bulunan takımlara karşı uygulanan savunmadır. dünya şampiyonasında 2.olan milli takımızın uyguladığı garip 5 forvetli savunmanın mucidi olantanjevic bu alan savunmasını en iyi uygulayan coachlardan biriydi belki de en iyisi. o tanjevic'in yarattığı takımın taraftarının zone savunmaya eziklik demesi ise ayrı bir epic fail olsa gerek.

    maça gelecek olursak yaptığımız kısa süreli zone savunmaya karşı ukic'in hucum edememesi ve saras'ın zaafları aslında maçı point guardlar seviyesinde bitirdi hemde biz jj kullanmamışken. yani 20 milyon euroluk bir el takımı* mağlup edilebilir hele ki karşısında hızlı oynayan* ve iyi mücadele eden bir takım varsa hemde en önemlisi ribaundlarda ezilmemişse.

    şimdi en başta sorduğumuz sorunun cevabına gelelim. rakip 8 top kaybı yapmışken 16 top kaybı yaparak nasıl kazanabilirsiniz?

    1)ribaund

    4.maçta 25 ribaund alangalatasaray 5.maçta hemde deplasmanda tam 40 ribaund aldı. bu seride bir takımın aldığı en yüksek ribaund sayısı. pota altı oyuncuları luksa-ermal olan ve 4kısalı 5'le oynayan bir takımın 40 ribaund alması basketbolla açıklanamaz. bu takım oyunu ve özveriyle oynamanın sonucudur. hemde power forvet oynayan 2 oyuncunuz sakat sakat oynarken.

    2) asist

    galatasaray bu maçta tam 19 asist yaptı.fenerbahçe ülker ise 9. bu asistlerin altısı tutku açık'tan ve 19 asistin yedisi luksa'ya. işin savunma kısmına odaklandığımız zaman ise fenerbahçe ülker'in burada çaresiz kalması onların açısından en büyük soru işareti. galatasaray'ın sezon başından beri yaptığı tutku-luksa pick&roll'ünü her defasında yediler ve buna bir türlü çözüm üretemediler. zaten maç kazandıran baskette bu pick&roll sonrasında geldi.

    3) rakibin seni küçümsemesi

    işte işin gerçek yüzü budur. rakibe saygısı olmayan, maç sonu açıklamalarında zaten bekliyorduk açıklamaları yapan oyuncular zaten bu seriyi 4.maçta kafada bitirmişlerdi. sinan erdem'i dolduran! 15.000 seyircinin oraya şampiyonluk kutlaması için gelmesi girmeyen her şuttan sonra suratlarının düşmesi ve rakibe karşı 40 dakika boyunca aynı oyunu oynayabilen bir takım olmamız ve bu finalin bir hikayesi olacaksa bu hikayenin iyi tarafının biz olacağımız gerçeği bu maçı bize kazandırdı.

    uzun olduğunun farkındayım ama bu takım finali abdi ipekçi'de kaybetse bile ayakta değil havada alkışlanmalı ve hiç bir zaman unutulmamalı ki kaybetsek bile kazanan yine biz olacağız.

    #yenilmezarmada
  • 208
    o kadar kötüydü ki bugün. maç önü programını filan izlemedim moralim daha fazla bozulmasın diye. maçın başlamasıyla maç sonunda ağlayacağımı çok net hissediyordum. büyük ihtimalle üzüntüden, düşük bir ihtimalle sevinçten. ama anlaşılan hesaba katmadığım bir şey varmış. 12 dev adamın, 12 dev yüreğin büyüklüklerini tam olarak anlayamamışım. diğer maçlarda yaptığım forma atkı totemini filan da yapmadım. umutsuzdum. ayakta izleyerek, evi arşınlayarak, serbest atışlarda camdan dışarı bakarak, fenerbahçe hücumlarında gözlerimi kapatarak 4.periyoda kadar gelebildim. annem dua et dedi maç 53-50 olduktan sonra. ve o da duaya başladı. en son galatasaray maçında dua edişi 2008deki 5-3lük sivas-galatasaray maçıydı. duayı geçip namaz filan kılmıştı o maç için. bugün o da inanmıştı sivas maçından beri ilk kez belki de. allah da istiyor dedim ukic'in bir şutundan sonra. evet o da istiyordu bizim kazanmamızı. annem kazanıcaz, dur diyordu sürekli. skor 69-67 olunca tv'yi kapattım gittim nevizade gecelerini açıp onu dinledim. o arada annem benden daha heyecanlıydı. açsana maçı, bitmiştir hadi filan diyerek. açtığımda shipp basketi attı. skor ekranda yoktu. spormax'in dandik yorumcuları yüzünden kimin önde olduğunu da anlayamadım. moladan dönüldü, 1 saniye vardı. top oyuna girdi en son hatırladığım fenerbahçe potasının altındaki shipp'ti. sonrasında diz çöküp ağlamaya başladım. hıçkıra hıçkıra. en son bordeoux maçında sabri'nin golüyle sevinçten ağlamıştım. annem kaybettik sandı ben ağlayınca, onun da gözleri doldu. o arada ben oktay mahmuti'ye oyunculara binlerce teşekkür edip, dünyanın en güzel insanları diye bağırırken sonunda kazandığımızı anladı annem o sırada terliği hissettim ama olsun. o kadar güzel ki o basketbolcular. tamamı. 4.maç sonunda luksa'nın tutku'nun ağladığını unutmadım ben. unutmam da. hak edene hak ettiği değerim vermek zorundasınız. 12 dev adama 12 dev yüreğe sevgi sözcükleri söylerken sene boyu takımı umursamayan futbolculara da bir o kadar küfrediyorum. kendimi tekrar edicem ama 12 dev yürek o kadar güzel ki. balonlarla süslenmiş salonda maçı alıp geldikleri için. inandıkları, karamsarlığa düşmedikleri, o armayı en iyi şekilde taşıdıkları için. teşekkürler güzel yürekli insanlar.
  • 210
    mac içinde oyuncular hakkında nacizan tek cümlelik yorumlar yapmak isterim .

    josh shipp- tanrının elini maradona'dan ödünç aldı bu akşam neredeyse
    jerry johnson - pek süre almadı ve gözüme hep saha kenarındaki heyecanıyla takıldı
    caner topaloğlu - bok atmayı amaclamıyorum yanlıs anlasılmasın fakat tecrübesizliği gerçekten cok barizdi ve o teknik faul yok mu herşeyi bitirebilirdi
    preston shumpert- ihtiyac halinde camı kırınız modunda sadece 2-3 kritik yerde kendini gosterdi
    tutku açık - oyunu once kafasında kurdu , sonra reelde ve bu ileri görüşlülüğüyle bizi hep bi adım önde tuttu . müthiş bir adam , bu takıma hep lazım .
    luksa andric - pota altında serinin başından beri aranan performansı sergiledi , insiyatif aldı ve skora en çok katkısı olan isim oldu
    haluk yıldırım - onun tecrübesi bize hep lazım . tek kelime ile usta .
    evren büker - açıkçası bu maçta bana cok silikti gibi geldi , daha iyi oyunlarını da biliriz onun , olabilir , olacaktır arada boyle
    ermal kurtoğlu - halukla birlikte takımdaki tecrübe simgelerini oluşturuyorlar . ilk yarıdaki en etkili oyuncu olduysa da 2.yarıda gerekli anda ortaya çıktı
  • 212
    maçı dakika dakika analiz etmeye gerek yok. bizim açımızdan gayet güzel bir maçtı. şimdi elimizi vicdanımıza koyalım fenerbahçe bizden bir adım önde. kadrosu bizden daha iyi ancak biz onlardan daha iyi savunma yaparak bu açığımızı kapatıyoruz. benim değinmek istediğim başka bir şey. dün maçın yorumcusu kimdi hatırlamıyorum.(dikkatsizlik gibi ciddi bir hastalığım var o yüzden hiç kim olduğunu bilemedim) her neyse dün dikkatimi çeken(enteresandır) fenerbahçe hücumları erittikçe o salak yorumcu ısrarla aynı şeyi söyledi. galatasaray çok şanslı fenerbahçe hücum edemiyor.
    ey sığır buradan sana 2 3 lafım var. kaç kere basket maçı izledin bilmem. bu işi erbabı da olabilirsin. ancak hücum edememe diye bir şey söz konusu değil. hücum ettirmeme, savunma diye bir şey vardır. sen sene başından beri galatasaray'ın hiç maçını izlememişsin anlaşılan. arkadaşım galatasaray rakibini hep savunmada yendi. hiç hücumda yenmedi. yani bu sene galatasarayın asıl karakteri muhteşem savunma, sayıyı nasıl olsa atarız. yeter ki sayı yemeyelim.
    sen şimdi dün akşam her 2,5 dakikada bir fenerbahçe hücum edemiyor dersen, ben bunda art niyet, kötü niyet, terbiyesizlik ararım. fenerli de olabilirsin ancak galatasaray iyi savunma yapıyor demek bu kadar mı zor geliyor bir taraflarına.

    bir parantez fenerbahçe taraftarı için. arkadaş siz niye bu kadar erken timsaha giriyorsunuz. hele bir soluklanın maç bitsin yenerseniz doyasıya kutlayın bir şey diyemem. ancak daha 3. periyotta nedir bu timsaha girmeler. hiç mi ders almıyorsunuz geçmişten ? bu kadar mı unutkansınız ?
  • 213
    galatasaray yine her zamanki gibi 70-72 sayı ortalamasıyla oynadı bu maç, yani her zamanki oyununu oynadı. demekki neymiş rakibi oynatmamış ve sayı atmasına izin vermemiş, birde fenerbahçe'nin dış oyuncularının performansı kötü olunca fenerbahçe skor yapmakta zorlandı. halbuki abdi ipekçideki ikinci maç gibi pota altında darjuš lavrinovič'i kullanmaya çalışsalardı sonuç daha farklı olurdu. fakat sonuç olarak (bkz: koyduk mu)
  • 214
    izlemedim, ne yazık ki başka bir yerde olmam gerekiyordu, izleyemedim. hatta yendiğimizi öğrendiğimde maç bitmişti, skor filan da takip etmedim, sadece dün sabahtan beri içimde olan "ya yenersek ve herkes susarsa" yı yanlış yorumlamıştım. öyle ya, yenersek anında haberim olurdu diye düşündüm, oysa öyle olmadı, hiçbir manyak arkadaşım beni arayıp "yendik kızım" demedi. yenilmişiz kabul ettim, ta ki sevgilim "yenmişiz yahu, şimdi kardeşin aradı" diyene kadar. günün üzüntüsü, yorgunluğu, yaşadığım sıkıntılar, doktorlara olan sinirim, karamsarlığım dağılıverdi birden, bilgisayarı açtım ve sözlüğe girdim, çok seviyorum bu sözlüğü maç kazandığımızda. bencillik ise bencillik, yazılanları okumak ve mutlu olmak istedim, çok ihtiyacım vardı.

    ben bu maç sayesinde mutlu uyudum dün, teşekkürler aslanlar.
  • 217
    maç günü sabahı thisisthebesttillwedobetter ile girdiğimiz maç kritiğinden alıntıdır:

    --- alıntı ---*

    dallas'ı da şampiyon yaptın hadi iyisin, sıra bizimkilerde
    ----------------------------------------
    abi iyi oldu valla dallas'ın şampiyon olması, bu akşamki maç kritik be abi, alsak ne süper olur.
    ---------------------------------------
    valla içimde bi sürpriz hissi var ama bakalım
    ----------------------------------------
    aynı hissiyat bende de var abi, şimdi fenerliler bugün şampiyon olacaklarından emin ya, basketbolun tanrıları da kendilerine bir ders verse bizim yanımızda olup
    -----------------------------------------
    du bakalım olacak bişiler bu akşam :)

    --- alıntı ---

    ve oldu da...

    josh shipp'in fenerbahçe ülker'e attığı son saniye basketinde basketbolun tanrıları bizim yanımızdaydı.

    bu zafer;

    11 haziran 2011 galatasaray fenerbahçe basketbol maçında yenilgiye rağmen salonu terketmeyip oyuncuları soyunma odasından geri çağırıp onları bağırlarına basanların,

    seride 3-1 geriye düşmemize rağmen en ufak bir sitem, inançsızlık, güvensizlik içine düşmeyip takıma güvenenlerin,

    mağlubiyet sonrası oyunculara, koça, takıma küfür etmeyip durum ve şartlar ne olursa olsun takıma ortaya koyduğu efor ve azimden ötürü teşekkür edenlerin,

    kısacası gerçek galatasaraylılar'ındır...

    teşekkürler hepinize !

    seri 1 kez daha ipekçi'de, o zaman ne diyoruz ???
    (bkz: şimdi onlar düşünsün)
  • 218
    http://haber.gazetevatan.com/Haber/383574/1/Gundem

    --- alıntı ---

    gerçek hayatta mucize pek olmuyor. spor bu yüzden bizi başka alemlere taşıyıp hayâllerimize hitap ediyor ya. nadir oluyor dün son saniyede shipp’in attığı gibi mucizevi atışlar. ama olduğunda önemli izler bırakıyor. o şut sihirli bir an olarak anılarda özel bir yer aldı ve yıllarca hatırlanacak. ama asıl gerçeküstü olan o şut değildi dün? g.saray’ın 40 dakika boyunca gösterdiği karakterdi. öyle bir atmosferde, 3-1’e gelmiş seride öyle bir ilkelere bağlılık ve dik duruş sergiledi ki aslan. dün zihinsel dayanıklılıkta yeni bir üst limit belirledi g.saray. esas görkemli olan bu ortamda o kararlılığı gösterebilmek.

    maçta defalarca oyunu kırma şansı yakaladı f.bahçe ülker. bu salondaki ilk iki maçta o fırsatlarda maçı kırıp farka gitmişlerdi. dün ise kırılmayı reddetti sarı-kırmızılılar. o ünlü “3. çeyrek baskını”nda 5 dakikada 2 sayı atınca en temel silaha dönüp hücumu tamamen andriç’in ikili oyunlarına yıktılar. çeyrekteki 15 sayının 9’u andriç’ten geldi. işler sıkışınca basite indirgedi oyunu ve fırtınanın dinmesini bekledi.

    sadece işine bakti

    maç boyu çok daha organize olmanın sonucu bu skor. 19 asiste, 9 asist zaten iki takım arasındaki organizasyon farkını anlatıyor. kaçan 11 serbest atışa, rakibin iki katı (8-16) top kaybına, en skorer iki isim shumpert ve johnson toplam 6 sayı atmasına karşın ayakta kalmanın başka yolu olamaz zaten. her hücumu bilerek oynamak, rakibin her acele ettiği topta ekstra bir kazanç getiriyor. şu ana kadar daha güçlü olduğunu 4 maçta ispatlamış bir rakibe karşı böyle oynayabilmek. asıl mucize bu.

    f.bahçe için ise yaratılan atmosfer bir hayli ters tepti. bu konuda aslında teknik ve idari ekip çok net uyarılar yapmıştı ama elbette bunun oyuncular tarafından algılanması kolay olmuyor. dün f.bahçe “bir an evvel kazanmak” için acele ettikçe hata yaptı, şampiyonluk kutlamaları için gelinlik gibi süslenmiş sinan erdem’i bayram yerine çevirmek için sabırsızlandıkça eller titredi. bu salondaki ilk iki maçta %48 üçlük atan takım dün 6/26’da kaldı. g.saray ise tepede kutlama için asılan yüzlerce balona değil sadece işine baktı..

    ***

    1 hücumda iki hata

    bugün herkesin aklında shipp’in son saniyede yoktan var ettiği basket var ama bir önceki hücuma da bir bakmak gerek. bitime 48 saniye kala evren 1/2 serbest atış kullanınca f.bahçe 1 sayı önde kaldı ve mola aldı. ancak o molada ne konuşulduysa sahadaki yansıması felâket ötesi oldu. sarı-lacivertlilerin hiçbir şey üretememesi bir tarafa esas taktik felaket en temel saat kullanımını bile yapamayıp 24 saniyeyi sonuna kadar oynamasıydı f.bahçe’nin.

    daha erken şut atsalar, yani 2’ye 1 oynasalar son top kendilerine kalacaktı ama top g.saray’a geçtiğinde 24 saniye yani tek hücum kalmıştı. f.bahçe hem hücum edemedi hem de saati kullanamadığı için kendisine kalacak son topu da fiilen kaybetti.

    --- alıntı ---

    bence kilit cümle şu: "dün zihinsel dayanıklılıkta yeni bir üst limit belirledi g.saray."
  • 221
    her şeyi siktir edelim her şeyi; maçın son pozisyonunda andric'e iki kere faul yapılmasına rağmen hakemler o düdüğü çal(a)mıyor. yani shipp'in o saniye içinde attığı zor şutu girmese fenerbahçe şampiyonluğunu ilan edecek. kadın basketbol finalinde de son saniyedeki hakem hatasıyla almamışlar mıydı şampiyonluğu elimizden?

    hadi bunu da siktir edelim; shipp şuta zıpladığında lavrinovic de üzerine zıplıyor ve shipp'in üzerine düşüyor. şimdi yani, shipp'in o basketi girmese bile orada faul var ve 2 atış kullanmamız gerekecek. ee peki basket oldu neden basket faul çalın mıyor? fener'e son saniye şansı tanımak için mi?

    maç sonunda da fenerin koçu spahija çıkıp, son hucümdaki faul verilse bize 2-3 saniye kalacaktı diyor. peki sayın delikanlı spahija shipp'in atışı girmese yine bu açıklamayı yapabilecek miydi?

    onları da siktir edelim; son çeyrekte 5 sayı öndeyken, andric'in tertemiz basket faul'una hücum faul çalınmasa fark 8 sayı olacak ve maç zaten orada kopacaktı. apaçık yanlış karardan sonra spikerler bile hakemlerin de işi çok zor valla diye güzel kıvırdılar.

    http://www.youtube.com/watch?v=1cgX2E2xpjA
    alın size son pozisyon. shipp'in topu girmeseydi eğer, maç böyle bitecek ve fenerbahçe şampiyonluğunu ilan edecekti. pozisyonda önce emir preldzic'in adric'e faulu var. ardından lavrinovic iki direseğiyle beraber andric'i sahanın dışına yolluyor. son pozisyonda ise hızını alamayan lavrinovic atış pozisyonundaki shipp'in üzerine atlıyor.
  • 222
    bu maçı almamızın en büyük sebeplerinden birisi 4üncü maçtan sonra tribünleri terketmeyen 5000 kişilik seyirci grubudur.

    bu takım ezeli rakibine finalde yenildikten sonra bile tekrar sahaya çağrıldı ve tebrik edildi.

    aynı takım seyircisine teşekkür etmek için gitti fenerbahçe'yi sinan erdem'de yendi.

    söylenecek tek şey şu olabilir,

    basketçi,mahmuti,taraftar!

    şampiyonsun galatasaray!(inşallah)
  • 223
    #697471 nolu entryde ki barfly'nin bahsettiği olay bence de bu maçın kazanılmasında ki en büyük etkenlerden biri...

    biraz uzak olsa da görüntüler; http://www.youtube.com/...WM&feature=share

    sözlükten; feanor,hagi, barfly, bayan denmez kadın de, bomba transfer, hagihagihagi, arca chiroptera ve yüz olarak tanımadığım gs sözlük yazarları da bu olayın bir parçasıydı onların da hakkını vermek lazım...

    *
  • 224
    oradaydım. binlerce ukala fenerbahçeli arasından geçip salona girdiğimde bizimkiler ısınmaya başlamışlardı bile. baktım rancik yok, shumpert var. "iyi" dedim içimden, bu maç sonucu önceden tahmin edilebilenlerden olmayacak...

    sinan erdem'in akustiği güzel ama onu kullanabilene. şampiyon olacaklarına inandıkları bir maçta bile tribünlerde boşluk bırakan bir taraftar, büyük galatasaray taraftarının tırnağı olamaz. takım kötüyken susup iyiyken coşan, maç kaybedilince oyuncusuna küfreden taraftar - evet bizde de var ama - benim elime su dökemez, kimse kusura bakmasın.

    ilk iki maç yakaladığı olağanüstü üç sayı yüzdesi ile bir rüzgar yapan fenerbahçe'nin dış atışları girmediğinde elinin ayağına dolanacığını biliyorduk. üçüncü ve dördüncü maçlardaki pota altı hakimiyeti yanıltmasın kimseyi, shumpert bu iki maçın 1,5'uğunda yoktu. rancik başından beri yok zaten. uzunlardan 40 sayı ürettiğimiz maçta rakip uzunlardan sadece 23 sayı yedik. ribauntlardaki 33/40'lık üstünlük de pota altının elimizde olduğunun kanıtı zaten.

    maç öncesi, şans faktörünün bu sefer yanımızda olacağı ve oyuncuların dördüncü maçın sonunda soyunma odasından çağırılıp alkışlanmalarına olan göz yaşı tepkilerinin bu maçı bize yakın yapan etkenler olduğundan bahsetmiştim. bu maçı almamızı tanrılar istedi bir anlamda. yapılan 16 top kaybı ve 14/25 gibi rezalet bir serbest atış yüzdesine rağmen maç kazanabilmek başka türlü açıklanamaz çünkü.

    tüm maç sus pus otururken bir tezahüratta avazım çıktığı kadar eşlik ettim ve beni duyduklarına inanıyorum: "bizler inandık, siz de inanın. bizim için bu maçı alın." ayağa kalkmayan cimbomlu olsun diye inleyen bir salonda gururla yerinde oturmak da inanılmaz keyifli bir histi.

    şimdi tekrar evimizdeyiz. cehennem tekrar alev alacak. cuma günü abdi ipekçi arena'dan yanmadan çıkamayacaklar. maçtan önce de dediğim gibi: "biz bitti demeden bu seri bitmez!"

    bunlar hangi maçlar diyecekler için:

    birinci maç: 4 haziran 2011 fenerbahçe galatasaray basketbol maçı
    ikinci maç: 6 haziran 2011 fenerbahçe galatasaray basketbol maçı
    üçüncü maç: 9 haziran 2011 galatasaray fenerbahçe basketbol maçı
    dördüncü maç: 11 haziran 2011 galatasaray fenerbahçe basketbol maçı
    cuma: 17 haziran 2011 galatasaray fenerbahçe basketbol maçı
App Store'dan indirin Google Play'den alın