• 144
    arena da oynanan eskişehir maçı öncesi,
    -maç ne olur baba?
    -hezimet olur.
    galatasaray ilk yarı sezonun en büyük futbolunu oynuyor. durum 3-0. 4, 5, 6 an meselesi, hagi hoca değişiklik yapıyor. soruyu beklemden ben arıyorum.
    -3-2 biter, 3-3 dicem de vakit yok. 3-2 ye gelen maçın gitmemesi bir mucize.

    tarafatar sezon planlaması yapılırken işaretlenmiş bir ankaragücü deplasmanı. yataklı trenle gidilecek, bileciğe kadar kafa bulunacak, sabah ayazında gençlik parkı'nda mercimek çorbası içilecek, takım ankara'dan muzaffer uğurlanacak ve kudurmuş kurtlar gibi 50.000 kişi fenerbahçe beklenecek. en güzel duygular sayılmazdı bunlar, sıradan bir beklenti. taraftarın kombinesini aldığı arena'ya gidecek havası yok, ankaragücü maçı bir kafede seyrediliyor. nasıl ki beklenmedik şeyler yaşıyoruz, bu maçta da beklenmedik şeyler oluyor. pino, iniesta pası veriyor, aydın, yıllardır kendisine küfür eden taraftarın kafasını karıştıracak işler yapıyor, derken takım en azından fener maçı için detant uygulama, sorunları geçici olarak rafa kaldırma şansı yakalıyor. ve o an gelip çatıyor.

    hayatımda gördüğüm en kötü, en iğrenç, en nefret ettiğim galatasaray futbolcusu, büyük bir şevkle heyecanla oyuna dahil oluyor. ve biz masada 3 galatasaraylı aynı anda yatıramadığımız bir canlı bahis oynuyoruz. galatasaray mutlaka gol yiyecek, yedi, ne olur bir daha yiyelim. yedik. galatasarayın yediği gole sevinen her maça giden ufak bir galatasaraylı timiyiz.

    dünyanın en büyük 10 futbolcusuydu bizim için. şimdi cinnet geçirmekte olan, galatasarayın başına gelmiş en kötü hoca. almiş makinalı tüfeği resmen tarıyor hepimizi. canımız kalmadı, galatasaray yense sevinmiyoruz, yenilse üzülmüyor hatta seviniyoruz, içimizdeki fer söndü.

    çağlar birinci, her pozisyonda topu gelişigüzel bir tarafa atabilen bir sap. balta sapı, kendi kalesine doksana taksa şaşırmam. sarı kart alacak diye canlı bahis yaptığımız ayhan, cana. cana; bosna kasabı, ayağı hariç her uzvuyla top oynayan rambo. futbol dışındaki güce dayalı bütün sporları yapar. fener maçında yüzde yüz atılır, penaltı yaptırır.

    kewell usta emekli orgeneral. bir zamanlar çok büyük muharebelere girmiş, çok büyük orduları yönetmiş, şimdi siperde. ara sıra kırıkkaleyle ateş ederse edecek. servet'i çok yazdık, okuyan da bıktı, okumayan da. sümük atılmayacak bir stoper.

    becali'nin 5 lik burma bilezik olarak geçirdiği stancu. yaser'in yabancı olanı. fener maçında oynarsa ayağına top gelmeden maçı bitirir, bitirmez 65. dakikada hagi hoca tarafından değiştirilir.

    kaleci zapata'mı? ne güzel kaleci isimlerimiz vardır bizim. haydar'ı, hayrettin'i saymazsak. turgay, yasin; eser, simoviç, taffarel, mondragon, leo franko, zapata.... sırf isminin güzelliği dolayısıyla devam lan zapata. bizde karpuz mevsimi 1 ay sonra başlar dayan kardeşim.

    polyanna galatasaray taraftarı, bu takım, bu hoca, bu başkan inanın size çok bile.
  • 149
    2 sene önce bu vakitler ankara soğuğunda içimi yakan bir maçtı. ankara'da takımımızın çok az maçını kaçırmışımdır. bu maç öncesinde de durumumuz çok iyi değildi, takım hiç umut vermiyordu , çoğu arkadaşımın maçtan yana pek ümidi yoktu. ben de maça gidip gitmeme arasında kararsızdım. çünkü pazar günü öğleyin halletmem gereken bazı işlerim de vardı. ama sonuçta en önemli işimin galatasaray olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıktı ve ben tabi ki kendimi statta buldum.

    kimseyi de maça gelmesi için aramamıştım , yalnız gitmek istemiştim , belki de gelmeyeceklerini tahmin ettiğim için hiç o konuma düşmek istememiştim. sonuçta en çok üzüldüğüm maçlardan biri olmuştu. hangi birini sayayım ki üzüldüklerimin: kadromuzun ne kadar zayıf olduğuna mı, gheorghe hagigibi çocukluk kahramanımın istediği oyunu sahaya oyuncularının yansıtamaması sonucu sinirden kendini yemesine mi, yine efsane hagi'nin teknik direktörlük kariyerinin oyunculuk kariyerine asla yaklaşamayacağını görmeme mi, takımın en önemli gol ayağının aydın yılmaz olmasına mı, birkaç kez ciddi şekilde kavga ettiğim bu sebeple de kendilerine ayrı bir sevgi! duyduğum taraftar grubunun takımına yenilmemize mi , karlı bir zeminde ayağı kırılmadan önce en beğendiğim oyunculardan biri olan uğur uçar'ın arda turan'a çok sert ve insafsız bir şekilde faul yapmasına mı daha fazla üzülmüştüm düşünmek bile istemiyorum.

    ama şimdi bakıyorum aradan tam 2 yıl geçmiş. o maç bitimindeki umutsuzluk ve sinir yerine, bol bol mutluluk ve umut var. ankaragücü'ne karşı çok silik bir top oynayan , son 5 dakikada 2 gol yiyerek maçı kaybeden , maçı kaybetmesinden ziyada teslimiyetçi ruhuyla taraftarını kahreden takım yerine, emin adımlarla avrupa'nın zirvesine doğru yürüyen, çok kaliteli ve karakterli oyunculardan kurulu bir kadrosu olan, başında bana göre dünyanın en iyi teknik direktörü olan, ve taraftarının şu an real madrid gibi bir dünya deviyle takımımızın nasıl baş edeceğine dair bir çok yorum yazdığı ve elense bile asla kolay teslim olmayacak bir takım izleyeceğinden emin olduğu bir takım var artık.

    gerçekten tüm bunlar 2 sene için müthiş bir başarı. 13 mart 2011 günü birileri bana bunları söyleseydi herhalde o sinirle güzel bir girişirdim:) ama şimdi ben de real madrid'in maç özetlerini izliyorum ( hayır niye izliyorum onu da bilmiyorum sanki taktiği ben vereceğim ama güzel oluyor rakibi izlemek) , onları nasıl eleyebiliriz onu düşünüyorum ve asla umutsuz değilim.

    bu başarı sürecinde emeği olan herkese helal olsun , yolumuz açık olsun , daha kazanılacak çok zaferler var...
  • 26
    ortada hiç bir iddiası kalmayan ve her geçen gün daha da kötüye giden bir galatasaray var. elde tutulur hiç bir başarı yok bu sene için, varsa yoksa önümüzdeki haftaki fenerbahçe maçını kazanıp bir nebze olsun moral kazanmak.

    derbiler hariç kalan maçlarda takımın aşırı motive, aşırı ciddiyetli olmasını beklemiyorum fakat şu son olayın adı 'yüzsüzlük'tür, başka da bir şey değil.

    takım ankara'ya geliyor, protestolarla karşılaşıyor, "siz en güzel duyguların katilisiniz" yazıyor büyükçe bir pankartın üstünde, ve üstüne gelen "kaptanlık kutsaldır yakışmıyor servet'e" -çok da doğru söylenmiş - sloganı üzerine servet'in tepkisi. videosunu da izledim, net bir şekilde bu iki olaya sırıtıyor, evet, ciddi ciddi sırıtıyor. sonra da küfür yiyor, küfür yedi mi tepki vermesini de biliyor tabii! he bir de, bu tepkilere de tepkiler oluyor zaman zaman, futbolcular çok baskı altında, çok stresli, istediklerini yapamıyorlar falan. bu futbolcular alkışlanacak mıydı bir de yani? arda'ya da destek vermiş karşılamaya giden taraftar, doğrusu da bu zaten. arda'ya vuran vurana, adam sakat, açıklamalar geliyor yok sakat değil, yok bilerek oynamıyor falan. allah'tan doktor açıklama yaptı da, ortaya çıktı gerçekler. he bir de şöyle bir şey var ki, kendi futbolcusumuzu kollamamız gereken yerde savunmuyoruz biz galatasaray taraftarları, üstüne gidiyoruz aksine.

    servet'i hiç, ama hiç sevmiyorum. bu takımından gitmesi gerekenlerin başında. (bursa deplasmanında dakikalarca ufuk'u hagi'ye ispiyonlaması, ufuk hatalı da olsa dakikalarca bu eylemi gerçekleştirmek, pek de iyi niyetli gibi gelmedi bana. bir diğeri ise, rijkaard zamanındaki performansı. hadi performansını geçtim, rijkaard hakkındaki açıklamaları. rijkaard gitmiş, servet sallamaya devam ediyor hala.) galatasaray'a yakışmıyor bana kalırsa. şöyle de bir şey var zaten, galatasaray'da oynamak için sadece iyi oynamak yetiyor mu? eğer yetiyorsa tamam kalsın servet de ama o zaman sorarım, ya lincoln, keita, misimovic? eğer yetmiyorsa da - ki yetmemeli - servet nasıl oluyor da hala bu takımda? tek servet de değil tabii ki, hakan balta, barış, sarp.. ayhan neden yok bu listede derseniz, ayhan'ın yeri bu isimlerin yanı da değil, verdiği emekler göz ardı edilemez fakat ayhan da eski ayhan değil artık, bu da bir gerçek.

    hagi disiplin konusunda kendisiyle çelişiyor, gerçekten disiplinli olduğuna tam anlamıyla inanmıyorum. veya şöyle izah edeyim, hagi'nin disiplin anlayışı nasıl bilmiyorum. sahada ruh gibi gezinenler, sağa sola tekme savuranlar, taraftarı ti'ye alanlar mı disiplinli oluyor? ama bu isimler hala kadroda, hala ilk 11'e girebiliyor. belki diyeceksiniz ki, onlara mecbur kalıyor, başka adam yok. ben de sorarım size, hadi derbileri geçtim, kalan diğer maçlarda genç isimler oynasa olmaz mı? zaten kaybediyor takım, kazandığı da yok, yine kaybeder en kötü. kaybedeceksek de onlarla kaybedelim.

    hagi-baros olayı oldu bir de. hagi için hiç bir zaman 'istifa' diye bağıramam, içim elvermez, hagi bu fakat artık hagi'nin arkasında falan da değilim açıkçası. yapamıyor, kalpten inanıyorum ki gerçekten çok çabalıyordur ama yapamıyor işte. geçenlerde şöyle bir şey duymuştum; "teknik direktör hagi'nin, futbolcu hagi'yle arası nasıl olurdu?" diye. gerçekten merak ediyorum ben de.

    bir kaç saat sonra ankaragücü maçı var. hiç bir önemi olmayan bir maç, culio'nun, baros'un olmadığı takımın galip geleceğine dair hiç bir ümidim de yok açıkçası. bari gençler oynasın diyeceğim ama hala mustafa sarp, hakan balta, barış falan gitmiş ankara'ya gençler yerine yine. ne diyeyim ki.

    http://jaimelesport.blogspot.com/...u-mac-oncesinde.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın