26
ortada hiç bir iddiası kalmayan ve her geçen gün daha da kötüye giden bir galatasaray var. elde tutulur hiç bir başarı yok bu sene için, varsa yoksa önümüzdeki haftaki fenerbahçe maçını kazanıp bir nebze olsun moral kazanmak.
derbiler hariç kalan maçlarda takımın aşırı motive, aşırı ciddiyetli olmasını beklemiyorum fakat şu son olayın adı 'yüzsüzlük'tür, başka da bir şey değil.
takım ankara'ya geliyor, protestolarla karşılaşıyor, "siz en güzel duyguların katilisiniz" yazıyor büyükçe bir pankartın üstünde, ve üstüne gelen "kaptanlık kutsaldır yakışmıyor servet'e" -çok da doğru söylenmiş - sloganı üzerine servet'in tepkisi. videosunu da izledim, net bir şekilde bu iki olaya sırıtıyor, evet, ciddi ciddi sırıtıyor. sonra da küfür yiyor, küfür yedi mi tepki vermesini de biliyor tabii! he bir de, bu tepkilere de tepkiler oluyor zaman zaman, futbolcular çok baskı altında, çok stresli, istediklerini yapamıyorlar falan. bu futbolcular alkışlanacak mıydı bir de yani? arda'ya da destek vermiş karşılamaya giden taraftar, doğrusu da bu zaten. arda'ya vuran vurana, adam sakat, açıklamalar geliyor yok sakat değil, yok bilerek oynamıyor falan. allah'tan doktor açıklama yaptı da, ortaya çıktı gerçekler. he bir de şöyle bir şey var ki, kendi futbolcusumuzu kollamamız gereken yerde savunmuyoruz biz galatasaray taraftarları, üstüne gidiyoruz aksine.
servet'i hiç, ama hiç sevmiyorum. bu takımından gitmesi gerekenlerin başında. (bursa deplasmanında dakikalarca ufuk'u hagi'ye ispiyonlaması, ufuk hatalı da olsa dakikalarca bu eylemi gerçekleştirmek, pek de iyi niyetli gibi gelmedi bana. bir diğeri ise, rijkaard zamanındaki performansı. hadi performansını geçtim, rijkaard hakkındaki açıklamaları. rijkaard gitmiş, servet sallamaya devam ediyor hala.) galatasaray'a yakışmıyor bana kalırsa. şöyle de bir şey var zaten, galatasaray'da oynamak için sadece iyi oynamak yetiyor mu? eğer yetiyorsa tamam kalsın servet de ama o zaman sorarım, ya lincoln, keita, misimovic? eğer yetmiyorsa da - ki yetmemeli - servet nasıl oluyor da hala bu takımda? tek servet de değil tabii ki, hakan balta, barış, sarp.. ayhan neden yok bu listede derseniz, ayhan'ın yeri bu isimlerin yanı da değil, verdiği emekler göz ardı edilemez fakat ayhan da eski ayhan değil artık, bu da bir gerçek.
hagi disiplin konusunda kendisiyle çelişiyor, gerçekten disiplinli olduğuna tam anlamıyla inanmıyorum. veya şöyle izah edeyim, hagi'nin disiplin anlayışı nasıl bilmiyorum. sahada ruh gibi gezinenler, sağa sola tekme savuranlar, taraftarı ti'ye alanlar mı disiplinli oluyor? ama bu isimler hala kadroda, hala ilk 11'e girebiliyor. belki diyeceksiniz ki, onlara mecbur kalıyor, başka adam yok. ben de sorarım size, hadi derbileri geçtim, kalan diğer maçlarda genç isimler oynasa olmaz mı? zaten kaybediyor takım, kazandığı da yok, yine kaybeder en kötü. kaybedeceksek de onlarla kaybedelim.
hagi-baros olayı oldu bir de. hagi için hiç bir zaman 'istifa' diye bağıramam, içim elvermez, hagi bu fakat artık hagi'nin arkasında falan da değilim açıkçası. yapamıyor, kalpten inanıyorum ki gerçekten çok çabalıyordur ama yapamıyor işte. geçenlerde şöyle bir şey duymuştum; "teknik direktör hagi'nin, futbolcu hagi'yle arası nasıl olurdu?" diye. gerçekten merak ediyorum ben de.
bir kaç saat sonra ankaragücü maçı var. hiç bir önemi olmayan bir maç, culio'nun, baros'un olmadığı takımın galip geleceğine dair hiç bir ümidim de yok açıkçası. bari gençler oynasın diyeceğim ama hala mustafa sarp, hakan balta, barış falan gitmiş ankara'ya gençler yerine yine. ne diyeyim ki.
http://jaimelesport.blogspot.com/...u-mac-oncesinde.html
derbiler hariç kalan maçlarda takımın aşırı motive, aşırı ciddiyetli olmasını beklemiyorum fakat şu son olayın adı 'yüzsüzlük'tür, başka da bir şey değil.
takım ankara'ya geliyor, protestolarla karşılaşıyor, "siz en güzel duyguların katilisiniz" yazıyor büyükçe bir pankartın üstünde, ve üstüne gelen "kaptanlık kutsaldır yakışmıyor servet'e" -çok da doğru söylenmiş - sloganı üzerine servet'in tepkisi. videosunu da izledim, net bir şekilde bu iki olaya sırıtıyor, evet, ciddi ciddi sırıtıyor. sonra da küfür yiyor, küfür yedi mi tepki vermesini de biliyor tabii! he bir de, bu tepkilere de tepkiler oluyor zaman zaman, futbolcular çok baskı altında, çok stresli, istediklerini yapamıyorlar falan. bu futbolcular alkışlanacak mıydı bir de yani? arda'ya da destek vermiş karşılamaya giden taraftar, doğrusu da bu zaten. arda'ya vuran vurana, adam sakat, açıklamalar geliyor yok sakat değil, yok bilerek oynamıyor falan. allah'tan doktor açıklama yaptı da, ortaya çıktı gerçekler. he bir de şöyle bir şey var ki, kendi futbolcusumuzu kollamamız gereken yerde savunmuyoruz biz galatasaray taraftarları, üstüne gidiyoruz aksine.
servet'i hiç, ama hiç sevmiyorum. bu takımından gitmesi gerekenlerin başında. (bursa deplasmanında dakikalarca ufuk'u hagi'ye ispiyonlaması, ufuk hatalı da olsa dakikalarca bu eylemi gerçekleştirmek, pek de iyi niyetli gibi gelmedi bana. bir diğeri ise, rijkaard zamanındaki performansı. hadi performansını geçtim, rijkaard hakkındaki açıklamaları. rijkaard gitmiş, servet sallamaya devam ediyor hala.) galatasaray'a yakışmıyor bana kalırsa. şöyle de bir şey var zaten, galatasaray'da oynamak için sadece iyi oynamak yetiyor mu? eğer yetiyorsa tamam kalsın servet de ama o zaman sorarım, ya lincoln, keita, misimovic? eğer yetmiyorsa da - ki yetmemeli - servet nasıl oluyor da hala bu takımda? tek servet de değil tabii ki, hakan balta, barış, sarp.. ayhan neden yok bu listede derseniz, ayhan'ın yeri bu isimlerin yanı da değil, verdiği emekler göz ardı edilemez fakat ayhan da eski ayhan değil artık, bu da bir gerçek.
hagi disiplin konusunda kendisiyle çelişiyor, gerçekten disiplinli olduğuna tam anlamıyla inanmıyorum. veya şöyle izah edeyim, hagi'nin disiplin anlayışı nasıl bilmiyorum. sahada ruh gibi gezinenler, sağa sola tekme savuranlar, taraftarı ti'ye alanlar mı disiplinli oluyor? ama bu isimler hala kadroda, hala ilk 11'e girebiliyor. belki diyeceksiniz ki, onlara mecbur kalıyor, başka adam yok. ben de sorarım size, hadi derbileri geçtim, kalan diğer maçlarda genç isimler oynasa olmaz mı? zaten kaybediyor takım, kazandığı da yok, yine kaybeder en kötü. kaybedeceksek de onlarla kaybedelim.
hagi-baros olayı oldu bir de. hagi için hiç bir zaman 'istifa' diye bağıramam, içim elvermez, hagi bu fakat artık hagi'nin arkasında falan da değilim açıkçası. yapamıyor, kalpten inanıyorum ki gerçekten çok çabalıyordur ama yapamıyor işte. geçenlerde şöyle bir şey duymuştum; "teknik direktör hagi'nin, futbolcu hagi'yle arası nasıl olurdu?" diye. gerçekten merak ediyorum ben de.
bir kaç saat sonra ankaragücü maçı var. hiç bir önemi olmayan bir maç, culio'nun, baros'un olmadığı takımın galip geleceğine dair hiç bir ümidim de yok açıkçası. bari gençler oynasın diyeceğim ama hala mustafa sarp, hakan balta, barış falan gitmiş ankara'ya gençler yerine yine. ne diyeyim ki.
http://jaimelesport.blogspot.com/...u-mac-oncesinde.html