• 326
    herkes maç sonunda ve anında yeterince galatasaray'ı ve cüneyt çakır'ı değerlendirdiği için ben de fenerbahçe'yi değerlendireyim tekrara düşmemek adına.

    volkan: talihsiz bir şekilde sakatlandı. ölsen üzülürüm ama spartak maçını ve ligdeki ilk 3 maçı falan kaçırsan sevinçten ağlarım. iyi kalecisin.

    mert: ısınmadan girmese de o hatayı yapardı, golden sonra yaşadığı konsantrasyon eksikliğini değerlendirebilirdik. bunun dışında kale boş kalmasın görevini yerine getirdi, amrabat'ın şutunda iyi yer tutmuştu.

    orhan: t a a r a b t'ın dediği fener fiyatını, verilen 3.5 milyonu düşündüm, bugünkü performansından sonra bir farklı mutlu oldum. çabukluk ve zeka anlamında ne emre ne amrabat'la başa çıkabildi. galatasaray adına önemli bir transfer olduğunu bize tekrar kanıtladı, maazallah alsaydık paramıza yazık olurmuş.

    bekir: emekleri için kendisine teşekkür edip sözleşmesini derhal 3 yıl uzatılmalı. gerekirse parasını biz ödeyelim, arada 2 3 maç iyi oynayıp milli takıma defans olsun. ne çabuk, ne akıllı, ne de yeteri kadar sağlam/güçlü. hayalimdeki fenerbahçe defansının vazgeçilmezi.

    egemen: mücadele anlamında yine ortalama üzerindeydi, kendisi hakkında diyecek başka bir sözüm yok.

    hasan ali: kendisi anladığım kadarıyla mesih, fenerbahçe'ye ve bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. bindiriyorum, ortalarim kavisli, tam bir jordi alba klonuyum ama mantarım diyor adeta. abdullah avcı'nın değil benim hayallerimdeki fenerbahçe sol beki. başarılarının devamını dileyip özgür çek'i harcayıp 2 yıl sonra 3 milyon yuro + hasanali'nin hasan ali'si olma yolunda ilerlemesini ibretle izlemeye devam edileceğiz.

    mehmet topal: aslan parçası klasik şutunu deneyip taraftarı yine heyecanlandıran adam olmayı başardı, yaklaşık 20 milisaniye kadar. top çalmayı bile beceremedi bu maç. takdir ettim isteksizliğini. formasını selçuk şahin'e kaptıran adam olma yolunda kendisine başarılar diliyorum. 4 3 3te belki ama bu taktikte olmaz.

    baroni: canım belini nasıl bu kadar ince tutabiliyorsun yhaa? ben zuptro diyetle hiçbir şey yapamadım. eboue sağolsun bacım. şutu var, günündeyse tehlikeli adam ama rekabet yaratamaz.

    caner: bizdeki atletico maçında yaptığın yavsaklik unutulmamıştı, gönlümüzü mü kazanmaya çalıştın o aptal hareketle? teşekkürler pembe cantli çocuk, el bombası ol böyle ki arada anadolu takımına arada fener'e patla.

    topuz: 10 milyon yuroluk pancar motoru.

    alex: bugün bir alex değildi.

    kuyt: çubuklu giyince karakter oturmuş. kötü transfer bizim adımıza, zorladı oyun yapısıyla. hayalindeki golü attı, panpasi van persie de gelse bugün ağlamaya mahkumdu. nerede oynarsa oynasın, sow/alex/krasic'ten birini yedek bırakıp aslında bize çalışabilir.

    aykut: şike kanıtlanırsa bırakırım diyordu, bırakmasın. verelim parası neyse, orada kalsın. bu adamın hocalığı, seçimleri bile fener'in şike yaptığına kanıt. bu adamın takımı nasıl 18de 17 yapsın? en kısa zamanda 4 3 3e geçip alex'i yedeğe atması dileğiyle.

    krasic: ilk maç için amrabat diyenleri haklı çıkarttı ama adam yeni adım attı sahaya, göreceğiz.

    sow: bi niang değil ama iyi oyuncu, aykut kocaman kendisi için büyük şans. yeni semih şentürk olmak onun elinde.

    edit: koca bi smile was here. bir de ironiler arasında ciddiye alınmasın tabii ki mesih hasan ali'yi jordi alba klonu olarak görmüyorum. aykut yıldırım'a gönderme yapmıştım.
  • 327
    izleyenler hatırlar...

    17 mayıs bir şampiyonluğun hikayesi belgeselinin, diyarbakır atatürk stadı'nda oynanan 3 mayıs 2000 galatasaray antalyaspor maçı* bölümünde, fatih terim'in başta çok top kaptıran okan buruk ve olağan gol pozisyonları kaçıran arif erdem'e olmak üzere kötü oynayan takıma giydirdiği devre arası konuşmaları vardır. galatasaray, ilk yarıyı ümit davala'nın 13. dakikada attığı golle 1-0 önde kapatmak üzereyken, 40. dakikada mustafa gürsel'in attığı golle 1-1 berabere bitirmiştir.

    takım soyunma odasına girdikten sonra, sahada diyarbakırlı çocuklardan oluşan bir yerel folklor ekibi devre arası gösterileri yapmaya başlar. o belgeselde yıllardır hoşuma giden bir kesittir bu.
    http://www.youtube.com/...=V7tmEHK6mJQ#t=3m10s

    bu maç da ilk yarı umut bulut'un 19. dakikada attığı golle 1-0 öne geçtik. tam yine ilk yarıyı 1-0 önde kapatmak üzereyken, ilk yarı uzatmalarında alex de souza'dan yediğimiz golle maç 1-1'e geldi ve ilk yarı bu skorla sona erdi. takım soyunma odasına gitti. devre arasında ise sahaya gösteri yapmak üzere erzurum dadaşlar folklor ekibi çıktı.
    http://tvarsivi.com/...012-08-12%2022:02:30

    ve tam bu sahneyi görür görmez, 12 sene öncesine geri döndüm ve 2000 yılında diyarbakır'daki kupa finalinin devre arasını hatırladım. herşey sanki birbiriyle paralel gidiyordu. ülkenin doğusunda bir kupa maçı, iyi giderken kötüye saran bir ilk yarı, folklor ekibi... bu sahneyi görür görmez kendimi direk şuna inandırdım, biraz daha rahatladım: galatasaray, tıpkı 12 sene önce olduğu gibi bu maçı bir takım zorluklara rağmen kazanacak ve kupayı da müzesine götürecekti.

    nitekim öyle oldu da...

    dipnot: imparator fatih terim, devre arasında aynı konuşmayı yapmadıysa ben de birşey bilmiyorum. okan buruk'un yerine engin baytar, arif erdem'in yerine ise johan elmander'i koyun.
  • 334
    erzurumlu bir kaç arkadaşın dediğine göre 12 ağustos 2012 galatasaray fenerbahçe maçındaki meşale rezilliğinin sorumlusu olarak istanbul'dan gelen ultraslan gösteriliyor. kim yaktıysa artık o meşaleleri bilemem ama tam takım golü atıyor, havasını toplamış saldırmaya devam edecek sen o aptal meşaleleri sahaya atıyorsun! madem yaktın söndürsene arkadaşım yerinde! hala şu meşale atma olayını anlamış değilim!
    velhasıl kelam, yine fb'nin elinden alınan bir kupa maç...
  • 339
    izmir de polisin sokak ortasinda elinde sandalye olan bir adami gogusunden vurmasindan sonra gelen galibiyetin sevincini yasayamadigim mac.

    not; ilgi alanimizin disinda olan bir durum degildir hatta direk ilgi alanimiz icindedir cunku ayni polis her macimizda gorevli. yarin statda yasanacak en ufak bir hadisede ayni polis gorev yapiyor olacak ve belki benim veya burda ki baska bir yazarin gogusune sikacak yasal mermisini.
  • 340
    maçla ilgili olumsuz 2 nokta vardı. biri kendi takımına el freni olan meşaleci taraftardı, diğeri büyük maçı mental açıdan kaldıramayan engin baytar.

    tek korkum bu maçla birlikte gaza gelip fatih hoca'nın söylediği gibi takımın ayağını yerden kesmemiz.

    eksiklerimiz var. çok çalışmamız gerek. görünen o ki geçen seneden sonra düşüşe değil yükselişe geçmişiz. sistem iyiden iyiye oturmaya başladı. takıma dahil olacak ujfa gibi burak gibi melo gibi oyuncularımız var. belki bir sol bek daha alınacak vs. durmak zamanı değil. havalarda uçmak zamanı da değil. adım adım aynen devam.
  • 345
    delik deşik yollarda saatlerce araba kullanmanın ardından sabah 5 gibi eve girebildim, henüz yeni kalktım bir şeyler karalamak lazım maç ile ilgili.

    öncellikle erzurum'da şehir içinde herhangi bir sorun olmadı, her 2 takım taraftarıda birlikte eğlenerek maç saatini beklediler. stadyum'a giden yollarda ise yine fenerbahçe taraftarı kayrılarak en temiz yol onlara verildi hiçbir sıkıntı çekmeden maça girdiler, bize ayrılan bölümde ise insanlar tren raylarından stadyum'a ulaşmak zorunda kaldık. ultraslan istanbul tayfası ve çevre illerden gelen ua grupları maraton tribününü tercih ettiler kale arkası yerine. galatasaray taraftarı tarafından yakılan meşalelerin hepsini istanbul tayfası yaktı. erzurum'da yaşayan galatasaraylılar'ın yakılan meşaleler ile bir ilgisi yok, hatta 1-2 kere kendi aralarında kavga etti istanbul tayfası.ilk golden sonra meşaleleri sahaya attılar ama fenerbahçenin golünün ardından fener tribünü meşaleyi bizim tribüne doğru atmaya başlayınca orada film koptu 1. viyana kuşatmasına döndü olay yine her zaman her yerde görmeye alıştığımız gibi polis yine cop'u bizim tribün üzerinde kullandı.

    tribünde herkes gayet rahattı takımın performansı dolayısı ile ama yine de futbol kültürü olmayan şehirlere maç verilmemesi taraftarıyım 90 dakika boyuna kale arkasında herkes oturmak için birbirine salvalor salladı. ulan 40 yılda bir derbi gelmiş şehrine kalk destek versene genç, yaşlı, çoçuk farketmeksizin herkes oturma derdindeydi allahtan telkinlerle falan kaldırabildik bazılarını.

    10 kişi kaldıktan sonra ise televizyona ses nasıl geldi bilemem ama takımın eksik kalmasına rağmen cesaretli oyunu tribünede güven verdi ve ciddi anlamda 3. golün tribün tarafından atıldığına inanıyorum. maç boyu ayağa kalkmayan insalar 70-90 arası muazzam destek verdiler takıma. kupa törenini falan tv'den izlediğim kadarıyla tribünleri hiç göstermemiş yayıncı kanal. ayrıca meşale sorumlusu olarak tek suçlu galatasaray tribünlerini hedef almışlar, ultraslan ne kadar suçlu ise fenerlilerde o kadar suçludur ama yine,yeni,yeniden kabak galatasaray taraftarına patlamış.

    maçla ilgili uzun yazmayı sevmiyorum zira gelirken direksiyon başında uyumamak için 5 saat boyunca aynı konuları konuştuk durduk yeter artık * umut'un hücum presi gerçekten bıkkınlık verici boyutta, selçuk'un enfes pasları ise sıkıntılı anlarda çözüm anahtarı olarak görülüyor ve amrabat'ın 20 dakika da fener sağ tarafını otobana çevirmesi onun adına gelecek için umut verici.

    dönüş yolunda ise sahur yaptığımız mekanlardaki fenerbahçelilerin vücut ve yüz ifadeleri ise gecenin en eğlenceli taraflarından biriydi. her şey için teşekkürler galatasaray.
  • 346
    bilet alamadığım için gidemediğim maç. erzurum'un yakınlarında ağrı'da evden izlemek zorunda kaldım. neyse ki bir kupa turu attık ağrı'da bayrağımızla. kimsecikler yoktur diye düşünürken baya bir kalabalık vardı ağrı merkezde.
    fenerbahçe'yi son dakika golüyle yenmemize rağmen fena şekilde ezdiğimiz maç oldu. hiç böyle olsun istememiştim maçtan önce. akıllanırlar orta sahaya birilerini transfer etmeye kalkışırlar diye. neyse ki aykut kocaman'da o isteği görmedim. aksine transfer bir şey değiştirmez gibisinden bir açıklaması var basın toplantısında maç sonrası. sonuç olarak bu fenerbahçe'de hangi futbolcu ileride oynarsa oynasın defanstaki sıkıntıdan dolayı bir yol olmaz. bizden ise hamit'in biraz daha takıma alışması ve ulfa'nın takıma girmesiyle ve tabiki burak'ın da gelmesiyle çok farklı izlenesi bir takım olacağımız sinyallerini verdik.

    düzeltme: dünkü takıma girecekler arasında melo'yu saymayı unutmuşum. dövseniz haklısınız yani *
    uyarısı için tonymontana'ya teşekkür ederim.
  • 347
    biz twitterda geyiğin dibine vurdukça fenerlilerin hazin çırpınışlarını görmek o kadar güzel oluyor ki eheh.

    --- alıntı ---

    son 12 yılda 3 kere yeniyosun fenere vurdukça kupa çıkıyor diyosun ulan yıllardır biz koydukça leğen kemiğiniz yerinden çıktı be..

    --- alıntı ---

    ahahah bunu diyen şunu da biliyor mu acaba efsane başkan aziz yıldırım galatasaray'ı tam 15 kere kupa alırken görmüş. ahahahah halen gülüyorum lan. bu ve bunun gibi yüzlerce twit var. bak bak gül.
  • 349
    fenerli oyuncuların kupa töreninde yer alıp almadığını hala öğrenemediğim maç olarak ifade edeyim. fenerli basın fenerleri şampiyon olduğunda galatasaray takım ve taraftarlarının alkışlanması için haber yapar, avrupa'dan örnekler verirdi.
    atv kupa törenini bile tam veremediği için ben fenerli oyuncuların durumunu bilmiyorum. ancak hiç görüntüsü televizyonlarda veya nette gözüme çarpmadı.
  • 350
    süper kupa maçı galatasaray – fenerbahçe : 3-2 … her şey beklendiği gibi

    yani en azından benim beklediğim gibiydi. galatasaray geçen sezon aslında büyük puan farkıyla şampiyon olması gerekirken, son maçta kupayı almıştı. gerçi taraftar olarak bakarsak hayırlı olmuş diyebiliriz, şampiyonluk kupasını kadıköy’de kaldırdık bu vesileyle. neyse, geçen senenin makarasını bırakalım.

    galatasaray takımını incelemek gerekir. şöyle ki; sadece bir yıl içinde tam oturmuş bir takım haline geldi. çok önemli bir gelişim bu. öyle ya; fenerbahçe, yönetimi, hocası, futbolcusu ve oyuna bakışıyla büyük bir değişim geçirmeden oturmuş bir kadroya sahipken galatasaray kadar olgun bir futbolu hiçbir zaman ortaya koyamadı. alex’in geldiği tarihi baz alırsak sekizinci sezondur fenerbahçe aynı stilde oynuyor. sadece şampiyonlar ligi’nde çeyrek finale çıktıkları sezon ve sadece avrupa’da olgun bir futbol oynadılar. aslında kadro istikrarı fenerbahçe’nin 60’lardan itibaren yanına uğramadığı bir yaklaşımdı.
    oysa galatasaray çok sıkıntılı geçen sezonların üstüne bir yılda öyle bir değişim geçirdi ki. geçen sezonun 10. haftasından itibaren ne yaptığını bilen bir futbol oynuyor takım. çok büyük bir başarı. elbette büyük pay fatih terim’in.
    bu konuyu o kadar çok büyütmek, abartmak istiyorum ki. tam ifade edememekten de rahatsızım, siz anlıyorsunuz değil mi? şikecilerin yıllar içinde yapamadığını galatasaray bir sezonda yaptı, anlatabildim mi? 

    maçtan önce galatasaray’ın takım olarak fenerbahçe’nin üzerine gideceği, önde baskı kuracağı belliydi. rakibi ceza sahası civarına itecekti, bunu geçen sezondan itibaren her takıma yaptılar, lazio ve fiorentina dahil. fenerbahçe zaten çok önde oynayabilen bir takım değil, rıdvan dilmen’in söylemek istediğinin aksine. fenerbahçe bir kontraatak takımı, özellikle büyük maçlarda. son yıllarda galatasaray’dan başka büyük takım yüzü göremiyorlar ya, neyse.
    gelgelelim savunmada bir sanattır. alanı kapatmak büyük meziyet gerektirir. bunu oynadığımız iki italyan takımında net gördük. gerçi mourinho her sene savunma nasıl yapılır dersini veriyor ama bazıları derslere girmeyip sinemaya gidiyorlar galiba. gerçi aykut kocaman o sırada kişisel gelişimi için kitap okuyordur diye tahmin ediyorum, tipinde bu çeşit bir bilgelik var, kendisinde yok ama sadece tipinde var.

    maç başladı bir de ne görelim; fenerbahçe barcelona kalesinde pinto oynadığı maçlardaki gibi savunmada paslaşıyor. ama kimlerle yapıyor bunu. volkan, orhan şam, egemen, bekir ve hasan ali ile. sanki idmanda cezası ortaya geçmek olan 5’e 2 oynuyorlar. kafayı yemiş olmalılar. ulan hiç mi maç izlemezsin be aykut. lazio ve fiorentina bile savunmada pas yapmaya kalkışmadı, adamlar sırf fatih terim’in adından bile ileride basan bir takım olduğumuzu anlamışlardır. hem de forvette elmander ve umut gibi iki buldozer varken. bunların bir tanesi bile rakip savunmaları afallatırken, ikisine karşı topu ayakta tutmak, o dar alanda pas yapmak futbol intiharıdır. ama aykut anlamamış, aslında anlamasını da beklemiyordum. ve fakat allahın sevgili kuluymuş. o kadar pozisyondan gol çıkmadı yahu. ama yine de golü yediler tabii ki. umut yükseldi, kafayı vurdu, nonda’nın golüne benzeyen bir goldü. metre ya da santimetre olarak değil, kaleci ile stoperin birbirine girmesi açısından. santimetre deyince sırıtan sen, sana diyorum, için fesat oğlum senin 

    fiorentina maçında yazdığımız gibi fenerbahçe belki de yüzyıldır olduğu gibi yine bireysel yeteneklerinin eline bakacaktı ve yüzyıldır sonuç aldıkları gibi neredeyse yine sonuç alacaklardı. gollerin ismine bakıyoruz alex ve kuyt. gollerin atılış şekline bakıyoruz, tipik fenerbahçe golü. galatasaray’ın kaçırdıklarına bakıyoruz tipik galatasaray kaçırması.
    gelgelelim artık sahada o kadar büyük fark var ki iki takım arasında, sonuç her zaman galatasaray lehine oluyor. hatırlatmak isterim ki; süper finalde asy arenada yenildiğimizde şampiyonluğun bizim olduğunu biliyorduk.

    bir de şu “fener bizi yener”, “kuyt’un, krasiç’in kesin golü var”, “fener ballıdır abi”, “cüneyt çakır fenerli abi, bak neler çalacak bugün” diyenlerden bir kurtulsak çok daha iyi olacak. biri çıkıp bunları söylediğinde o kadar çok galatasaraylının yüreği titriyor ki, bilemezsiniz. hayatım boyunca bunlarla mücadele ettim, son 2 sezondur bilinçli bir şekilde bunu önlemek, taraftara cesaret vermek için, kampanya yürütüyorum, gizliden ya da açıktan. gelin bu alışkanlığınızı bırakın. hiçbir bilimsel gerçekliğe dayanmayan yorumlarınızı kendinize saklayın. eğer galatasaray’ı gerçekten seviyorsanız.

    o kadar bik bik konuştuk hala sahanın içinden çok az bahsettik. aslında geçen sezonun ikinci yarısından itibaren saha içini yazmakta zorlanıyorum. barcelona için de aynı şey geçerli. takımın ne oynadığı belli. ama sezon başıdır, ne değişti, ne eklendi biraz anlatmak lazım.

    takımdaki geçen seneye göre en büyük fark artık uzaktan kaleyi yoklayan oyuncu sayımız fazla. hamit, emre çolak ve cesareti artan selçuk inan. sıkışan maçlarda anahtarlardan biridir uzaktan vuruşlar.

    selçuk inan bu takımın komutanıdır, net. topları alan, servis yapan, ince paslarla pozisyon yaratan (dünkü 3 golde de inan’ın imzası var. 2 gol pası ve bir penaltı golü, atılamayan gol pasları ayrı) frikik atan, savunmayı orta sahada başlatan adam.
    yanına melo geldiğinde çok daha rahat edecek. üzerindeki yükü paylaşacak ve saha içinde daha diri kalabilecek.
    baytar saha içinde istediklerini yapamayınca sinirlenen tiplerden. dünde öyle oldu. kötü değildi ama yine de ceza sahasına uzak oynamak zorunda kalınca istediklerini tam yapamadı. engin’e yaşam koçu lazım

    galatasaray takım olarak, her bir bireyiyle birlikte hareket ediyor. oyunun temposunu kimle oynarsa oynasın kendisi ayarlıyor. bence şampiyonlar ligi’nde de aynısı olacak. balta’dan umut’a, eboue’den elmander’e, semih’ten burak’a, edirne’den ardahan’a kadar takım bilinci genlerine yerleşmiş durumda. tabii bu genleri topçuların içine ameliyatla yerleştiren prof.dr. fatih terim. hocanın bundan sonraki görevi, yeni oyuncuların ameliyatlarını da bir an evvel yapması. o zaman 96-2000 galatasaray’ı gibi kim oynarsa oynasın sırıtmayacak bir takım olacağız. hem bu sefer elimizde hagi gibi büyük bir yetenek olmadığı için, eksikliği durumunda fazla sarsılmayız.

    yani ki; galatasaray sadece bir yılda fenerbahçe’nin yıllar içinde biriktirdiği “psikolojik üstünlük” kuvvetini terse çevirdi. işi sıkı tuttuğumuz sürece bundan sonra fener bileğimizi bükemez.

    sakin ol galatasaraylı….

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın