• 381
    2002'den 2020'ye kadar galatasaray'ın futbol olarak en yüksek noktada olduğu maç. şu anda aspor ekranlarında gösteriliyor. top rakipteyken de bizdeyken de sahaya muhteşem diziliyoruz. sahadaki her futbolcu görevini çok iyi anlamış, nerde ne yapması gerektiğini biliyor. aynı zamanda 10 kişi kalmamıza rağmen öne geçmemizden anlaşıldığı üzere sezon başı olmasına rağmen fizik gücümüz de oldukça iyi.

    tekrar izlemekten büyük keyif alıyorum.
  • 383
    istanbul dan 2 uçak gittiğimiz,bizim uçaklar ile aynı saatte fb tayfasınında uçağının olduğu ve bu sebepten ötürü havalimanında herkesin tedbirli olduğu fakat daha sonra bir gün öncesinde fb tayfasının kendi arasındaki mevzulardan ötürü organizasyonun iptal olduğunu öğrendiğimiz ve sadece 1(bir) adet fb taraftarına rastladığımız, erzuruma indikten sonra pistte halay çekip sivil havacılığın tüm kurallarını çiğnediğimiz, iftara kadar tüm tayfanın erzurum üninin bahçe ve parkında yuvarlanıp dinlendiği(parkta yuvarlanma tabirini ilk biz kullandık, telif isteriz tribün olarak:) iftarda bol bol çağ kebabı yediğimiz, maçta maraton diye tabir edilen tribünün yarısına girdiğimiz ve araç ile bir gün önceden şehre ulaştırılan onlarca sis-meşale-torpilin yakıldığı maçtır.

    fb nin ilk golü ise tam önümüzde tekrarlanan serbest vuruştan yine ona buna çarparak kalemizde ağlarlala buluştuğunda dahi hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağından emindik. baytar kırmızı görünce bile hiç tereddüt etmedik maçı kazanacağımıza dair. takım bize o rahatlığı veriyordu sahada. sonuçta kupayı aldık döndük.
  • 362
    fenere arena'da neler yapacağımızı gösteren bir maç.

    -10 kişiydik.
    -hakem cüneyt çakırdı.
    -fener balı tavan yapmıştı.
    -burak, melo, amrabat yoktu.
    -saha tarafsızdı.
    -yeni transferlerin de ilk maçıydı.

    bu değişkenleri terse çevirirsek;
    -11 kişiyiz.
    -çatıda makinelimiz var. 100 amerikan 60 yerel... pardon karıştı.
    -hakem fırat aydınus.
    -fener balı yok.
    -tam kadroyuz.
    -evimizdeyiz.
    -artık takım tek vücut olmuş, birbirini çok iyi tanıyor, kimin ne yapacağını herkes iyi biliyor.
  • 50
    fenerbahçe için sezon içinde yapacakları herhangi bir maçtan, karşılaşacakları herhangi bir rakipten çok farklı anlamlar içeren bir maçtır. yıllardır da bu derbinin bir tarafı olarak, çoğu acı biten tecrübelerimizle bunu görmemize rağmen, hala daha 'tecavüz ederiz, fark atarız, ebelerine atlarız' tarzı yorumları anlayamıyorum. vaslui maçıyla, karabükspor maçıyla, ya da barcelona maçıyla falan kıyaslayamazsınız fenerbahçe'nin bu maça olan konsantrasyonunu, motivasyonunu. şu an sorsanız şampiyonlar ligine katılmak mı, süper kupada galatasarayı yenmek mi diye, bunların yüzde 99'u bizi yenmeyi seçer. geçen sezon oynadığımız maçlardaki ciddiyeti sağlamamız şart. sezona kupayla başlamak, fenerbahçeyi yenerek başlamak bize yararlı olur, ama aksi durumda, büyük ihtimalle vaslui'ye elenmiş, moralsiz, antrenörünü, kadrosunu sorgulayacak bir fenerbahçe'ye motivasyon sağlamış oluruz.
  • 350
    süper kupa maçı galatasaray – fenerbahçe : 3-2 … her şey beklendiği gibi

    yani en azından benim beklediğim gibiydi. galatasaray geçen sezon aslında büyük puan farkıyla şampiyon olması gerekirken, son maçta kupayı almıştı. gerçi taraftar olarak bakarsak hayırlı olmuş diyebiliriz, şampiyonluk kupasını kadıköy’de kaldırdık bu vesileyle. neyse, geçen senenin makarasını bırakalım.

    galatasaray takımını incelemek gerekir. şöyle ki; sadece bir yıl içinde tam oturmuş bir takım haline geldi. çok önemli bir gelişim bu. öyle ya; fenerbahçe, yönetimi, hocası, futbolcusu ve oyuna bakışıyla büyük bir değişim geçirmeden oturmuş bir kadroya sahipken galatasaray kadar olgun bir futbolu hiçbir zaman ortaya koyamadı. alex’in geldiği tarihi baz alırsak sekizinci sezondur fenerbahçe aynı stilde oynuyor. sadece şampiyonlar ligi’nde çeyrek finale çıktıkları sezon ve sadece avrupa’da olgun bir futbol oynadılar. aslında kadro istikrarı fenerbahçe’nin 60’lardan itibaren yanına uğramadığı bir yaklaşımdı.
    oysa galatasaray çok sıkıntılı geçen sezonların üstüne bir yılda öyle bir değişim geçirdi ki. geçen sezonun 10. haftasından itibaren ne yaptığını bilen bir futbol oynuyor takım. çok büyük bir başarı. elbette büyük pay fatih terim’in.
    bu konuyu o kadar çok büyütmek, abartmak istiyorum ki. tam ifade edememekten de rahatsızım, siz anlıyorsunuz değil mi? şikecilerin yıllar içinde yapamadığını galatasaray bir sezonda yaptı, anlatabildim mi? 

    maçtan önce galatasaray’ın takım olarak fenerbahçe’nin üzerine gideceği, önde baskı kuracağı belliydi. rakibi ceza sahası civarına itecekti, bunu geçen sezondan itibaren her takıma yaptılar, lazio ve fiorentina dahil. fenerbahçe zaten çok önde oynayabilen bir takım değil, rıdvan dilmen’in söylemek istediğinin aksine. fenerbahçe bir kontraatak takımı, özellikle büyük maçlarda. son yıllarda galatasaray’dan başka büyük takım yüzü göremiyorlar ya, neyse.
    gelgelelim savunmada bir sanattır. alanı kapatmak büyük meziyet gerektirir. bunu oynadığımız iki italyan takımında net gördük. gerçi mourinho her sene savunma nasıl yapılır dersini veriyor ama bazıları derslere girmeyip sinemaya gidiyorlar galiba. gerçi aykut kocaman o sırada kişisel gelişimi için kitap okuyordur diye tahmin ediyorum, tipinde bu çeşit bir bilgelik var, kendisinde yok ama sadece tipinde var.

    maç başladı bir de ne görelim; fenerbahçe barcelona kalesinde pinto oynadığı maçlardaki gibi savunmada paslaşıyor. ama kimlerle yapıyor bunu. volkan, orhan şam, egemen, bekir ve hasan ali ile. sanki idmanda cezası ortaya geçmek olan 5’e 2 oynuyorlar. kafayı yemiş olmalılar. ulan hiç mi maç izlemezsin be aykut. lazio ve fiorentina bile savunmada pas yapmaya kalkışmadı, adamlar sırf fatih terim’in adından bile ileride basan bir takım olduğumuzu anlamışlardır. hem de forvette elmander ve umut gibi iki buldozer varken. bunların bir tanesi bile rakip savunmaları afallatırken, ikisine karşı topu ayakta tutmak, o dar alanda pas yapmak futbol intiharıdır. ama aykut anlamamış, aslında anlamasını da beklemiyordum. ve fakat allahın sevgili kuluymuş. o kadar pozisyondan gol çıkmadı yahu. ama yine de golü yediler tabii ki. umut yükseldi, kafayı vurdu, nonda’nın golüne benzeyen bir goldü. metre ya da santimetre olarak değil, kaleci ile stoperin birbirine girmesi açısından. santimetre deyince sırıtan sen, sana diyorum, için fesat oğlum senin 

    fiorentina maçında yazdığımız gibi fenerbahçe belki de yüzyıldır olduğu gibi yine bireysel yeteneklerinin eline bakacaktı ve yüzyıldır sonuç aldıkları gibi neredeyse yine sonuç alacaklardı. gollerin ismine bakıyoruz alex ve kuyt. gollerin atılış şekline bakıyoruz, tipik fenerbahçe golü. galatasaray’ın kaçırdıklarına bakıyoruz tipik galatasaray kaçırması.
    gelgelelim artık sahada o kadar büyük fark var ki iki takım arasında, sonuç her zaman galatasaray lehine oluyor. hatırlatmak isterim ki; süper finalde asy arenada yenildiğimizde şampiyonluğun bizim olduğunu biliyorduk.

    bir de şu “fener bizi yener”, “kuyt’un, krasiç’in kesin golü var”, “fener ballıdır abi”, “cüneyt çakır fenerli abi, bak neler çalacak bugün” diyenlerden bir kurtulsak çok daha iyi olacak. biri çıkıp bunları söylediğinde o kadar çok galatasaraylının yüreği titriyor ki, bilemezsiniz. hayatım boyunca bunlarla mücadele ettim, son 2 sezondur bilinçli bir şekilde bunu önlemek, taraftara cesaret vermek için, kampanya yürütüyorum, gizliden ya da açıktan. gelin bu alışkanlığınızı bırakın. hiçbir bilimsel gerçekliğe dayanmayan yorumlarınızı kendinize saklayın. eğer galatasaray’ı gerçekten seviyorsanız.

    o kadar bik bik konuştuk hala sahanın içinden çok az bahsettik. aslında geçen sezonun ikinci yarısından itibaren saha içini yazmakta zorlanıyorum. barcelona için de aynı şey geçerli. takımın ne oynadığı belli. ama sezon başıdır, ne değişti, ne eklendi biraz anlatmak lazım.

    takımdaki geçen seneye göre en büyük fark artık uzaktan kaleyi yoklayan oyuncu sayımız fazla. hamit, emre çolak ve cesareti artan selçuk inan. sıkışan maçlarda anahtarlardan biridir uzaktan vuruşlar.

    selçuk inan bu takımın komutanıdır, net. topları alan, servis yapan, ince paslarla pozisyon yaratan (dünkü 3 golde de inan’ın imzası var. 2 gol pası ve bir penaltı golü, atılamayan gol pasları ayrı) frikik atan, savunmayı orta sahada başlatan adam.
    yanına melo geldiğinde çok daha rahat edecek. üzerindeki yükü paylaşacak ve saha içinde daha diri kalabilecek.
    baytar saha içinde istediklerini yapamayınca sinirlenen tiplerden. dünde öyle oldu. kötü değildi ama yine de ceza sahasına uzak oynamak zorunda kalınca istediklerini tam yapamadı. engin’e yaşam koçu lazım

    galatasaray takım olarak, her bir bireyiyle birlikte hareket ediyor. oyunun temposunu kimle oynarsa oynasın kendisi ayarlıyor. bence şampiyonlar ligi’nde de aynısı olacak. balta’dan umut’a, eboue’den elmander’e, semih’ten burak’a, edirne’den ardahan’a kadar takım bilinci genlerine yerleşmiş durumda. tabii bu genleri topçuların içine ameliyatla yerleştiren prof.dr. fatih terim. hocanın bundan sonraki görevi, yeni oyuncuların ameliyatlarını da bir an evvel yapması. o zaman 96-2000 galatasaray’ı gibi kim oynarsa oynasın sırıtmayacak bir takım olacağız. hem bu sefer elimizde hagi gibi büyük bir yetenek olmadığı için, eksikliği durumunda fazla sarsılmayız.

    yani ki; galatasaray sadece bir yılda fenerbahçe’nin yıllar içinde biriktirdiği “psikolojik üstünlük” kuvvetini terse çevirdi. işi sıkı tuttuğumuz sürece bundan sonra fener bileğimizi bükemez.

    sakin ol galatasaraylı….

    *
  • 355
    gollerimizden sonra tribünde yakmakla yetinmeyip sahaya meşale atanlar gerçek galatasaraylıdır, örnek taraftar modelidir. allah hepsinden razı olsun, ne de güzel yaktılar sahayı... bok var çünkü, ne güzel oysa değil mi? böyle salakça bir şey daha görmedim.

    sorsan bunlara harbi cimbomludur, damarını kessen sarı kırmızı akar, gaassaray için ölür, bin galatasaraylı on bin fenerliyi yok eder vs. vs. biz de tatlı su taraftarıyız, onlar sahayı yakıyor sahayı! peeeh!

    metroda zıplayıp, milleti de zıplatarak insanların canına kast eden aptallar ile aynı sülaleden geliyor bence bu sahaya meşale atanlar.
  • 142
    almamız gereken maçtır. ne yapıp edip almalıyız. bazıları diyor "iki takım da sezon öncesi çok kasmak istemeyecektir" bunların hepsi hikaye. kasalım, her şeyimizi gerekirse ortaya koyalım alalım bu maçı. bu maç sezonun geri kalanını "bence" tayin edecektir. fenerbahçe eğer süper final'den sonra burada da kupayı kaldırdığımıza şahit olursa daha lig başlamadan "bu takımı geçemeyiz" düşüncesi hem futbolcusunun hem taraftarının kafasına yerleşecek ve ligin kırılma anlarında kötü sonuçlarla karşılaşmalarına sebep olacaktır. kazanmamız bizim açımızdan çok çok olumlu etkiler gösterecektir. bir kere artık galatasaray'ın futbolcusu, taraftarı "fenere şansımız tutmuyor" diyemeyecek aksine sezon boyunca ve devamında "eze eze yeniyoruz, gelsin fenerbahçe maçı" düşüncesine artık tam anlamıyla varacaktır. herkes görüyor ki galatasaray fenerbahçe'ye karşı fatih terim geldiğinden beri amatör küme takımına karşı oynarmış gibi tek kale, tüm kontrolleri eline almış şekilde, iyi oynayan, yediği gollerde de atılan bir ve iki şutun gol olmasıyla olan bir oyun oynamaktadır.

    maç hakkında taktiksel yorum yapılmaz. çünkü derbi. biz ne kadar iyi takım olursak olalım, fatih terim'in de dediği gibi transferler ile maç kazanılmıyor. oyuncularımızın sahada tam konsantrasyonla oynamaları ve en az rakibi kadar koşmaları gerekiyor bunları yaptıktan sonra zaten varolan kalitemiz farkı yaratacaktır.

    tek dileğim allahtan, ne olur ama ne olur iyi olan kazansın. absürd bir fener golü yemeyelim. başka türlü zaten bize gol mol atamazlar.
  • 352
    fenerbahce'nin birinci golunden önce kullanilan 2 serbest atis arasindaki fark.

    önce : http://f1208.hizliresim.com/10/g/bv7rf.png
    sonra: http://f1208.hizliresim.com/10/g/bv7qd.png

    baska acidan

    önce : http://c1208.hizliresim.com/10/g/bv828.png
    sonra: http://c1208.hizliresim.com/10/g/bv83k.png

    teknosa ile ttnet reklamlarini ayiran dikey cizgiye bakarsak eger arada rahat 3-5 metre fark var.

    (bkz: cuneyt cakir)
  • 357
    engin geldiğinden beri belli bir dozda hakemlere itiraz ediyordu ama 12 ağustos galatasaray fenerbahçe maçı'daki gibi çileden çıktığını hiç görmemiştim. bence sebebi sorumluluğu daha yüksek olan göbek bölgesinde oynaması ve haddinden fazla ikili mücadeleye girmesiydi. aslında engin baytar için bir sınavdı bu ve fatih terim risk alarak engin'i teste tabi tuttu bu maçta. yani engin'in oyundan atılacağını herkes gördü de fatih terim göremedi mi? biz fenerbahçe'yi dokuz kişi kalsaydık da yenerdik, fatih terim için önemli olan bu denemelerdi maç içinde. maç öncesinde senelerden beri fener maçları öncesi var olan tedirginlik bu maçta kimsede yoktu gözlemlediğim kadarıyla. fener'in "eh işte" hücumcularına karşı sağlam bir defans hattımız, dökülen savunmasına karşı çok formda bir forvet hattımız vardı. tek endişe "göte başa çarpıp" kalemize yönelecek toplardı ki, ilk gol böyle oldu; ikinci gol öncesinde zaten nizami olmayan bir hareket vardı. engin'in üstüne bu kadar yük yüklenince eziliyor maalesef; bu kadar yetenekli oyuncu mental olarak da üst seviyede olsa bizim takımda zaten banko 11 çıkardı. felipe melo'nun ilk 11'e monte edilmesi ile bu sorunu da aşacağız büyük ihtimalle.

    öte yandan atv ile ilgili birşeyler söylemeden geçemeyeceğim. neresinden bakarsanız bakın galatasaray taraftarını tahrik edecek bir yayın anlayışı vardı. gürcan için yapılacak fazla yorum yok da, o spiker neydi öyle ya? canlı izlerken "acaba ben mi tribe giriyorum?" dedim kendi kendime ama şimdi tekrarını izlerken emin oldum, spiker resmen fenerbahçe ataklarında kendinden geçmiş. mesela elmander'in karşı karşıya kaçırdığı pozisyonun akabinde alex'in ceza sahası dışından vurduğu pozisyon arka arkaya yaşandı; elmander'in pozisyonu çok daha net iken, spiker alex'in pozisyonunda yırtınıp durdu. diğer pozisyonlarda da durum farklı değildi. umut'un golünde mert'in boşa çıkması karşısında dumur oldu resmen, 1-2 saniye topun kaleye gittiğine inanmak istemedi. ulan bunlar çok maç yayınlamıyor diyeceğim ama türkiye kupası yayın hakkı da bunlarda, geçen sezonun kupa finalinde nasıl vıcık vıcık fenerbahçe yağcılığı yaptıklarını hepimiz gördük. galatasaray-fenerbahçe maçında yapmalarını beklemezdim ama beklemek gerekiyormuş demek ki.

    hakem konusunda da denilecek çok laf var. maçtan önce cüneyt çakır'ı eleştirenleri eleştiriyordu yorumcular. neymiş, taraftarlar adamın cv'sine bakmayıp acımasızca eleştiriyormuş cüneyt çakır'ı. mantığa gel! aynı kafa %50 oy aldı diye tayyip'i de padişah ilan etmek üzere. beni ne ilgilendirir avrupa'da üst düzey maç yönetmesi! avrupa kupalarında ne kadar art niyetli oluyor futbolcular; bir de bizim topçuların girdiği hallere bakın rakibi tahrik etmek için. üstüne maçın adı galatasaray-fenerbahçe derbisi olunca cüneyt çakır çıkamıyor işin içinden. yorumcu müsvetteleri de cüneyt çakır'ı yağlayıp ballıyor. türk hakem düşmanlığı falan da yok ki millette, kapı gibi fırat aydınus var orada, ver onu maça işte. bizim yönetim de hata yaptı bu konuda; süper final oynanırken paniğe kapılıp fırat aydınus'u istemiyoruz diye açıklama yaptılar. bana kalsa her maçımızı bu adam yönetsin, adamın her tarafı ayrı oynamıyor çünkü. avantaj oynatmayı becerememesi de oyunu çok gerdi mesela hakemin. sürekli oyun durdu, oyuncular didişip durdu duraklamalarda. oyun akıcılığını kaybedince de çamur gibi bir şey çıktı ortaya adına futbol diyemeyeceğimiz.

    tabii duraklama demişken, taa erzurum'lara kadar gidip kendini paralayan, cefakar taraftarımıza da selam etmek istiyorum. yani şimdi buradan çok saydıracağım bu tiplere, zor tutuyorum kendimi. ulan fenerbahçe defansını böyle bulmuşsun, üstüne volkan sakatlanmış, golü atmışız belli ki rakip helva gibi dağılacak, bok mu var o meşaleyi yakıp oyunu soğutuyorsun? düşünme organını mı kaybettin? birkaç yüz tane serserinin bok yemesi yüzünden ligin açılış maçını kadın ve çocuklar önünde oynama ihtimalimiz var şimdi. güvenlik kontrolü denen şey nedir, bilir mi acep kontrolü yapanlar? kumanya sokuyorlarmış stada, sokmayacaksın abicim! çok mu zor yani stadyumda iftar organizasyonu yapmak? her gün binlerce kişiye iftar çadırında yemek dağıtılıyor, çok mu zor yani 25-30 bin kişiye kumanya çıkarmak? 15 liralık bileti 20, 30 liralık bileti de 35 lira yap, al sana edeceğin masrafın parası çıktı bile. taraftarın yaptığının affedilir tarafı yok, tabii o tiplere göre bizim eleştirme hakkımız da yok! biliyorsunuz bu arkadaşlar galatasaray spor kulübüne büyük hayırları dokunan, cebinden harcayıp kıymetli(!) zamanını galatasaray'a vakfeden arkadaşlar. kutluyorum kendilerini, çok büyük katkı yapıyorsunuz gerçekten!

    yahu bu kadar güzel hava yakalamışken insanların sinirini yine hoplatmayı başardılar ya, helal olsun! galatasaray fenerbahçe'ye bariz üstünlük kuracak bu sene ama lütfen kendimizi kaybetmeyelim arkadaşlar, daha yolun başlangıcı bu çünkü. dört sene üst üste şampiyonluk rekorunu kırmak için bu uğraşlar, üstüne avrupa'da sürdürülebilir başarı da gelecek emin olun. ama bu kadar hırs ve akıl yolunun kaybedilmesi kendi ayağımıza sıkmamız demek olur. fenerbahçe hemen arkamızda bekliyor olacak, sanmayın ki en ufak sallantımızda önümüze geçemeyecekler. gayet iyi transferler yaptılar, kuyt ve krasiç çok katkı verecek belli ki onlara. fakat sezonun ilerleyen haftalarında göreceksiniz, göbekten acayip acayip goller yiyecekler dandik takımlardan. burak, baros, sercan gibi süretli adamlarımızın sahada olmamasına rağmen, umut ve elmander'in defansın arkasına nasıl sarktıklarını görmediniz mi? yobo gelince biraz önüne geçeceklerdir ama emre'yi mehmet topal ile takviye ederek en büyük hatayı yaptılar zaten. şu anda alex'e muhtaç durumdalar ve alex 35 yaşında. bekir ile, mehmet topal ile, kalede volkan ile barça tarzı ayağa pas oynatmaya çalışıyor futbol profesörü aykut kocaman fener'i :) fener'in alex'i var 35'lik, bizde ise daha yeni 30'unu dolduracak olan bir melo. alex barça tarzı takım oyunu ile uzaktan yakından alakası olamyan bir futbolcuyken, melo takım oyunu içinde sıradanlaşan bir yıldız. aykut boşuna alex'i kesmeye çalışmıyor; oynatmaya çalıştığı futbolu baltalayan bir adam çünkü alex. ancak çözümü yanlış zamanda ve yanlış yerde arıyor. önce geçen sezon başarılı olan emre-cristian ikilisi tarzında bir göbek yaratmak zorunda. transfer yapamazsa şapkadan tavşan çıkarması gerekiyor ki, aykut gibi düz bir adamdan bunu beklemek hayalcilik olur.
  • 155
    ulan. şansımı sikeyim. şansımı sikeyim şansımı.

    öncelikle ; http://gss.gs/971733

    yediğim, içtiğim galatasaray. rüyama giren galatasaray. bütün gün düşündüğüm galatasaray. * ulan. aynı gün bütün akrabalara iftar veriyoruz evde. bu kardeşiniz akrabalarına güzel görünmesi için onlara hizmet etmek zorunda. hayır siktirin gidin galatasaray'ımın maçı var diyemiyorum. bu sezon takımımı ilk defa canlı yayında izleyecektim. izlersin tabi. bok izlersin. galatasaray'ım orda top oynayacak. ben millete çay servisi yapacağım. küllük getireceğim. * arada bir soru soracaklar tabi. üniversite noldu ? kazandın mı ? nereleri yazdın? ne olacan sen ? * ordan annem çıkıp bitiremez bu üniversiteyi diyecek. * kısacası, hayatımın neşe kaynağı, renklerine aşık olduğum takım bu akşam fenerbahçe ile maç yapacak. atv bu maçı canlı yayın olarak verecek. kardeşiniz ise bütün gün ona buna sahte gülücükler atacak, galatasaray maçını düşünecek.

    belinize kuvvet aslanlarım. allah utandırmasın.

    skor tahmini yapsam çok vurmazsınız sanırım. * 3-1 galatasaray'ım vurup geçer diyorum. *
  • 134
    biletlerimizi aldık, dillerde besteler yola çıkmak için sabahı bekliyoruz, bekle bizi fener geliyoruz! kazanıp, kazanmamak çok fazla önem arz etmesede, sezona kupa ile başlamak ve fenebahçe camiasında fazlasıyla tartışılan aykut kocaman'ı ateşe atmak ligin başlangıcında fenebahçe'yi karıştırmak avantajlı olacaktır. kaybetmenin ise bizde yaratacağı olumsuz bir etken olmayacaktır.

    fenerbahçe'de gökhan gönül'ün olmaması bizim için mutlaka bir avantaj yaratır zira gökhan'ın varlığı fenerbahçe gibi pas futbolu oynamaya çalışıp orta sahayı bekleri ile besleyen bir takım için çok önem arz ediyor. basit bir sağ bekten fazlası kendisi bu takım için. maçın adamının ise engin baytar olacağını düşünüyorum, geçen senenin daha da üstüne koyacaktır.
  • 45
    aslında önemsiz bir kupa olsa da fenerbahçe ile oynandığı için önemli hale gelen bir maç. tüm ayak oyunlarına sahada cevap vermemiz ve farklı bir skorla kazanmamız, lig yarışında bize en yakın olacak ekibi sürklase etmemiz bizi lig yarışı içinde tahmin edemeyeceğimiz kadar rahatlatacaktır. golcülerimizi ve kendilerini ispatlama çabalarını görünce umutlanıyorum açıkçası. keşke amrabat ve melo bu maçta oynayabilselerdi, takımın kalitesini artıracak elemanlar onlar zira. maç öncesinde üç tane önemli hazırlık karşılaşmasına çıkacağız ve o maçtaki görüntü az çok bilgi verecektir bize. fenerbahçe fobimizi kırmaya en fazla yaklaştığımız sene bu sene gibi gözüküyor. hatta son on sezondur kadro kalitesi olarak önde olan onlardı, üstüne bu fobi eklenince kötü mağlubiyetler aldık. şimdi bunu tersyüz etmenin vakti; aslanlara güveniyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın