• 427
    öldük öldük dirildik sözünün karşılığı maçtır. ilk 45 dakikada sanırım 10 yıl kadar yaşlandım.

    muhteşem geri dönüşümüz tarihe geçmiştir. şimdi 1 hafta sesim kısık olacak. izlemeyenin çok şey kaçırdığını düşünüyorum. taraftarımız da nihayet 50.000'e yaklaştı ve kof taraftar değildi. doğru zamanda doğru tepkiler verdik diye düşünüyorum.
  • 430
    hani bir tabir vardır ya; "hakemi, rakibi, tff yi... hepsini üst üste koyup..." işte tam da öyle bir maçtır.

    6 yaşındaki oğlumu da maça götürüp onu sakinleştirmeye,onunla ilgilenmeye çalışırken çok tepkim içimde patladı. hele ki ikinci yarıda hakeme verilen tepkilerde iki göz iki çeşme ağlayıp "baba artık katlanamıyorum bu hakeme" demesiyle maç benim için hazırlık maçı kıvamına geldi. "ama oğlum kaybedebiliriz de, biz hep galatasaraylıyız, hem bak müze açılmış oraya da gideriz..." golleri görmedim desem yeridir. **

    maç hakkında ise şunu yazmak isterim. kendi oyunumuzu oynayamadık aşikar ama sebeplerle ilgilenmiyorum. bugün erken gol yedik, yarın iyi savunma yaptılar, moralsizdik...geçiniz. beni gerçekten mutlu eden kenarda saşkın bir teknik ekip yoktu. her koşulda bir alternatif olmalı ki vardı hem de bu dar rotasyonda. * tribünde ise hedefe kilitlenmiş ve galibiyetin %60-70 sahibi olan taraftar... yolumuz taşlı değil, daha da beter. her geçen gün daha konsantre olmuş halde hedefe yürüyeceğiz. yolumuz, bahtımız açık olsun.
  • 431
    bitiş düdüğü çaldığında ciddi şekilde yorulduğum maç. kendimi kasmaktan ve gerginlikten dolayı oldukça sıkıntılı bir gece oldu.
    herkes gibi benimde aklımdan o kötü senaryolar geçti.
    whatsapp gruplarında tinerci ve şikeci takım taraftarı arkadaşlarım yavaştan dalga geçmeye başladı.
    takım ikinci yarının ilk 15-20 dakikasında sadece yan pas yapıp atak yapamayınca umutlarım iyice tükendi.
    en azından beraberlik alalım da kendi stadımızda yenilmeyelim demeye başladım.
    fakat hepimizi olduğu gibi beni de umutlandıran tek şey galatasaray bitti demeden bitmeceğidir.
    hepinize helal olsun. sinan'ın attığı gol şampiyonluk alameti olsun.
    bu arada maçı televizyondan izler gibi izleyen taraftarlara da aşk olsun.
    42 bin kişiden yalnızca 5 bini bağırıyordu.
    illaki yenik duruma düşeceğimiz maçlar olacak. oyun olarak baskı yiyeceğimiz dakikalar olacak. ama bu şekilde olmaz.
    ali sami yen ruhunu dibine kadar yaşatmamız gerekiyor o stadda özellikle derbilerde !!
  • 434
    belhanda'nın karşı karşıya kaçırdığı pozisyonda tv ünitesi önünde yüzükoyun kendimi yerde buldum. oraya nasıl gittim nasıl içindeymişim maçın anlayamadım. kafamı kaldırdım saniyelik ekranda belhandayla göz göze geldim. sonra arkamı döndüm. koltukta herkes bi güldü falan her neyse.
    herhangi bir tansiyon, kalp ve psikolojik rahatsızlık yaşamadan atlattığım maçtır.
    sanırım bu galatasaray ömrümüzden ömür alarak yürüyecek şampiyonluğa. en önemli anekdot bu sezon ilk defa maçı çeviririz öz güvenini fazlasıyla hissettiren maçtır.
    muslera'nın yan toplara çıkışları önemliydi. fenerbahçe maçı öncesi sinyaller, uyarılar, planlar üzerine konuşulması gerekenler olduğunu gösterdi. savunma kademelerinin kulağı çekilecek. özellikle araya atılan toplar, yan toplar ve duran toplara önlem alınmalıdır. belhanda'nın daha daha daha fazla inisiyatif alması sağlanacak. kadıköyde gomis'e özel önlem alacaklardır. bunu bariz göreceğiz. o yüzden arka planda herkese büyük işler düşecek.
    haydi çocuklar diyorum güzel günlere götürün bizi o tozlu bayraklarımız çıksın dolaplardan haydi çocuklar.
  • 436
    fatih terimin müdahaleleriyle kazandigimiz mactir.

    hocamiza sonsuz guveniyoruz ancak anlayamadigim tek bir sey var. maiconu forvete gondermesini sonuna kadar mantikli buluyorum ama oyuna neden fernando francisco reges dururken ahmet calik`i aldi anlayamadim. kalan 5 dakika icin fernando da stoper gorevini yurutebilir, olasi bir galibiyet golunun ardindan ortasahaya gecebilirdi. acaba kendisini hazir gormedigi icin mi boyle bir degisikligi tercih etti yoksa ahmet caligin da uzun boyundan ozellikle duran toplarda faydalanmak mi istedi merak ettim.
  • 437
    bazı ezbere yapılan sığ yorumları boşa çıkarmış maç.
    + lider ile 17. oynuyor 3 atarız 4 atarız. ilk yarı 3 atalım sarı kartlı oyuncularımızı çıkartalım veya maça kart sınırındaki oyuncularımızı yedek başlatalım.
    arkadaşlar ligin son 9 haftasına giriyoruz ligin dibindeki takımlara 5 atalım laylaylom geçsin maçlar böyle birşey yok kaldı ki hoca değişikliği sonrası ilk maçlar hep ekstra sarf edilir bunu hepimiz biliyoruz. bu adamlar can havliyle kendini yere de atar, bir tane atıp kontra da kovalar, senin adamını attırmaya da çalışır. ilerde alanya ve gençlerbirliği deplasmanlarımız var o maçlar bundan da zor geçecek haberiniz olsun.
    bize gelirsek erken yediğimiz gol sonrası oyunu rakip sahaya yığdık ama sol ayaklı çizgi oyuncumuzun olmamasının eksikliği işimizi zorlaştırdı. bu tarz maçlarda kapanan takımları çizgi oyuncularınızın ayaklarının çizgiye basmasını sağlayıp rakibi enlemesine açarak merkez oyuncularınızı sürpriz golcü olarak ceza sahasına sokmalısınız. maalesef 2 kanat ve 2 bekimizin de sağ ayaklı olması nedeniyle bunu yapamadık. bir kere yapabildik yuto'yla onda da golü bulduk. rodrigues de çizgiye yaklaştıkça fark yaratabilme ihtimali arkan, merkeze yaklaşınca ise sıradanlaşan bir oyuncu hoca kenardan çizgiye yaklaşması için bağırmaktan bir hal oldu. bugün formsuzdu maç onun tarzına uygun değildi canı sağ olsun bizim için çok önemli bir silah.
    bu noktada maçın zora girme nedenlerinden birisi de belhanda'nın oyuncu karakterinin bu maçta bize lazım olan şeyleri yapmaya uygun olmamasıydi. belhanda kötü oyuncu demiyorum ama bu maçta bize lazım olan şeyleri yapabilme ihtimali neredeyse sıfır. büyük takım ofansif orta sahasının arada demarke biçimde içeri girip pozisyon bulması veya yay civarından dönen toplardan 1-2 şut çıkarması lazım. bu söylediklerimi yapması sadece pozisyon bulmak anlamına gelmiyor takımın ve taraftarın inancını daha da yukarı çekmek anlamına geliyor.
    kaçırdığımız penalti taraftarın üzerindeki gerginliğin sebebiydi. o an hepimizin içinden "belli bugün olmayacak" hissi geçti açıkcası.
    devre arası hamlelerimiz çok isabetliydi. bir büyük takımın başında bulunan büyük teknik direktörün yapabileceği hamlelerdi. linnes'in girmesi rakip kontra ataklarından daha az korkmamızı sağladı zira mariano'nun volkan şen'e de fofana'ya karşı da geniş alanda şansı yoktu ayrıca sarısı cebinde devam ediyordu. sinan ise oyun içi etkinliği olmasa da sahada olması pozisyon demek. daha önceleri de çok kritik maçlarda, kritik dakikalarda kritik pozisyonlara giriyordu ama atamıyordu bu kez attı çok şükür. maicon'un santrafora çekilmesi hamlesi de klasik fatih terim hamlelerinden biri bu noktada eren'e çok ihtiyacımız var tam form tuttuğu dönemde sakatlandı ne yazık ki. umarım milli takım arasından sonra formasına kavuşur kenarda olması hoca için çok önemli.
    özetle çok önemli ve alınış tarzı olarak da güzel bir galibiyet oldu. 3 puanına ek olarak bir bütünleşme ve inancı da beraberinde getirdi. sezon sonu şampiyonluğün kritiğini yaparken bu maça çok atıf yapacağız.
  • 440
    bu maçın zor geçeceğini biliyordum.çünkü ziraat türkiye kupası nedeni ile rakibimizle kısa sürelerle iki maç yapmıştık. konyaspor bu nedenle oyuncularımızı ve oyunumuzu biliyordu.
    bizi yenme motivasyonları yüksekti. 1-0 maçta gerideyken gerçekten ölüp ölüp dirilme hissini yaşadım. yok bu maç dönmez , şampiyonluk gitti , bu hafta bu moralle nasıl geçecek dedim. maça konsantre olmak için balkona çıkıp dinlemeye başladım. önce beraberlik, sonra galibiyet golleri geldi. bende kendime geldim. bu maçı alınca ,maçın doğal akışı bize ders olacaktır. artık rakiplerimizi küçümseme olmayacak. içerde ve dışarda daha dikkatli ve özverili oynayacağız.
  • 442
    ultras/movement'in maç onbiri:
    1- galatasaray'ın deplasman takımı konyaspor kalesine "ne var ne yoksa" yüklendiği maçın son dakikalarında sol kanattan yuto nagatomo'nun yaptığı ortada sinan gümüş "jeneriklik" bir vole ile ağları sarsınca, futbolcusundan taraftarına türk telekom stadında kalbi sarı-kırmızı için çarpan herkes sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı... mehmet özdilek'i görevden alıp, sergen yalçın'la anlaşan ve yeni hocalarıyla birlikte küme düşmeme hattından kurtulmak isteyen yeşil-beyazlı futbolcuların galatasaray'a zorluk çıkaracağını herkes tahmin ediyordu da galatasaray'ın rakiplerine iç sahada mutlak egemenlik kurduğu bu sene, konya karşısında "ecel terleri" dökeceğini pek ummuyorduk. maç toplantısında "kafaların derbide değil de bugünkü maçta olmasını" sıkı sıkı tembihlemiştir fatih terim oyuncularına da, esas onları maça konsantre eden ikinci dakikada gelen "şok" gol oldu aslında. yine duran top ve yine gol yemişti galatasaray. bu işin artık mantıksal açıklamasını yapmak zor, "kara büyü" mü yapıldı muslera'nın kalesine diye sormadan edemiyor insan. bazı maçlar muslera hata yapıyor, başka bir maçta stoperler forveti tutamıyor, diğer bir karşılaşmada rakibin en kısa topçusu inanılmaz zıplıyor ve galatasaray öyle yada böyle bir şekilde o "yan topu" gol olarak kalesinden çıkarıyor. konyaspor karşısında bu sefer de selçuk ve donk arka arkaya topu ıskaladılar ve moke takımını öne geçiriverdi. önce beraberlik, sonra galibiyet için "telaşlı" bir şekilde, taraftarın da iteklemesiyle serkan'ın kalesine giderken galatasaraylılar, geride boşluklar da verdiler ama bereket volkan şen'di hep topla buluşan, eto'o olsaydı maç daha da zorlaşırdı galatasaray adına. deplasman takımı farkı açamadı ama ev sahibi de şanslı değildi, onlar da gomis'in kaçırdığı penaltıyla beraberliği yakalayamadı, devre biterken maicon'la direğe takıldılar ve içeri yenik gittiler.
    soyunma odası çıkışı sahaya sinan ve linnes'i sürererek başladı oyuna fatih terim, büyük bir kumardı, mariano iyi oynarken kenara alınmış ve sinan "maç çevirecek" kıvamda mıydı? "kazanmak için risk almalısın" derler, hayat da risklerle doludur ve hoca oyuncusuna güvendi ve galatasaray'a belki de şampiyonluğu getirecek "hayati" 3 puanı sinan gümüş aldı. önce gomis'e harika bir asist yaptı, sonrasında da uzun yıllar unutulmayacak bir golle galibiyeti getirdi...

    2- galatasaraylı topçular pazar gecesi maça çıkarken, bir yandan üç puanı kazanmayı arzularken, diğer taraftan da cezalı duruma düşmeyip bir hafta sonraki derbide arkadaşlarını yalnız bırakmamanın hesaplarını yapıyorlardı. önceki maçlarda gördükleri sarı kartlar sebebiyle mariano, feghouli ve fernando sarı kart sınırında bulunurken, hiç bir oyuncusunun kırmızı kart görmemesini istemişti hoca ama mariano ilk devre biterken rakibine sert girince fenerbahçe karşısında formayı linnes'e kendi elleriyle teslim etti. basın toplantısında fatih terim'e soruldu mu bilmem mariano-linnes değişikliği, zira brezilyalı fena da oynamıyordu ilk devre ama belki hoca bu karta öfkelenip, derbi için martin linnes'i görmek istemiştir diye içimden geçmiyor değil. dakikalar ilerleyip beraberlik golü gelmeyince sinirlerin gerildiği maçta sadece mariano'yu kaybetmek az da olsa içimizi rahatladı, zira başka oyuncularımızın da "derbi oynama hakkını" ellerinden alabilirdi halil umut meler...

    3- serdar ve maicon ikilisinin uyumunu sürekli yazıyor, özellikle hava toplarındaki becerisi artık tartışılmaz bu ikilinin. dün gece savunmada yine başarılıydılar, belki ilk devre bir kaç kez kontraya yakalandılar ama özellikle serdar maçın ikinci devresi konyaspor'un şişirdiği bütün hava toplarını başarıyla takım arkadaşlarına indirerek deplasman takımının galatasaray yarı sahasında çoğalmasını önlerken, takımının baskısını da sürekli kıldı. öte yandan, fatih terim galibiyet golü aradığı dakikalarda ahmet çalık'ı oyuna alıp, maicon'un hava hakimiyetinden yararlanmak için brezilyalı stoperi rakip kaleye yolladı. maç öncesi kadrolar açıklandığında denayer'i yedekte görünce, acaba belçikalının iyileşmesi ile fatih terim yine serdar'ın yerine denayer'i oynatmaya başlar mı diye korkmaya başladım. umarım bu denemeyi derbide yapmaz...

    4- son haftaların formda futbolcusu garry rodriguez dün gece galatasaray takımının "en zayıf halkasıydı". sol kanatta rüzgar misali rakip bekleri peşinden sürükleyen oyuncu gitmiş, eli belinde durarak top oynayan başka biri gelmişti sanki. futbolcuların bazı maçlarda formsuz olması doğaldır, kabul edilebilir ve artık rakipler de galatasaray'a önlem alırken rodriguez-gomis bağlantısını koparmak üzere taktik geliştiriyorlar. önündeki arkadaşı gününde olmayınca nagatomo da ilk devre pek bindirme yapamadı ama ikinci devre konyaspor'un da iyice kendi ceza sahasına gömülmesiyle daha çok korner direği etrafında gözükmeye başladı japon sol bek ki, "kankisi" sinan'a yaptığı asistle de üç puana doğrudan katkı yapan oyunculardan biri oldu.

    5- fatih terim 1-0 mağlup başladığı ikinci yarıya orta sahadan donk'u kenara alıp, sinan'ı gomis'in yanına sürerken, selçuk-belhanda-feghouli üçlüsü ile oyunu kontrol etmeye niyetlendi. deplasman ekibi "kora kor" mücadeleyi bırakmış, kalesini savunmaya yeltenmişken, ara pas atacak, topu ters kanata yönlendirecek, forvete uzun ve isabetli top gönderecek teknik ayaklarına güvenmişti. düşündüğü gibi de oldu, yeşil beyazlıların başlattığı her atağa kesen serdar ve maicon topu selçuk'la buluşturup, kaptanın oyununu akıllıca yönlendirmesini sağladılar. fernando'nun yokluğunda donk, brezilyalıyı hiç aratmadı, her maç daha üzerine koyarak oynadı. maçın kırılma anlarından olan volkan şen'in 44. dakika kaçırdığı pozisyonda rakip ceza sahasından kendi ceza sahasına kadar 70 küsür metre koşup, volkan'ın vuruşunu da bozan yine donk'tu... şimdi fatih hocanın aklında deli soru: fenerbahçe karşısında mücadeleci donk mu yoksa maç eksiği olan ama "beyin" fernando mu? zor soru...

    6- maçın 73. dakikasında gomis'le moke'nin birlikte yükseldiği hava topu mücalesinde topu önünde bulan belhanda iyi bir kontrolle ceza sahasına girince konyasporlu oyuncunun müdahalesiyle dengesi bozuldu ama faslı oyuncu kolayı seçip kendini yere bırakmadı, oyunu devam ettirdi ve vurduğu top kale direğine çarparak auta gitti. peki, belhanda orada düşseydi, hakem penaltı kararı verir miydi? belhanda da biliyor, blog okuyucuları da biliyor ki ilk yarıda penaltı çalmış olan halil umut meler, galatasaray adına ikinci bir penaltıyı çalmazdı. ispatı mı? ilk yarıda feghouli'nin ortasında elini açarak yerde müdahale eden konyalı oyuncunun pozisyonuna devam diyen halil umut meler değil miydi? bir tane penaltı çaldı ya, ikinci çalınmaz diye bir kural mı var?

    7- kırılma anlarıyla akıllarda kalacak bir maçı izledik dün gece. erken golle öne geçen deplasman ekibi ilk devre biterken volkan şen'le karşı karşıya bir gol kaçırdı ki, gol atmayı başarabilseler, galatasaray'ın 2-0'dan geri gelmesi çok zor olurdu. galatasaray adına da gomis 20. dakikada penaltıda kaleci serkan'ı geçebilse, sarı-kırmızılılar bu kadar zorlanmaz, diğer maçlarda olduğu gibi farklı bir galibiyetle ayrılabilirdi sahadan. aynı şekilde, gomis'in beraberlik golünden üç dakika sonra belhanda'nın topu direk yerine filelerle buluşsa, kupadaki konyaspor maçının bir tekrarı olabilirdi türk telekom'da... olmadı, futbol tanrıları böyle uygun gördü ve heyecan son dakikalara kadar sürdü...

    8- maçta en çok tepkiyi çeken oyuncu konyaspor'lu volkan şen oldu. karşılaşma boyunca sık sık yere yatıp, ayağı kopmuş gibi acı çekip sedye çağrılmasına rağmen, yürüyerek sahayı terk eden volkan, galatasaray taraftarından bolca da sinkaf yedi. bursaspor'da oynadığı ve şampiyonluk yaşadığı dönemde gelecek vaad eden bir potansiyeldi volkan ama aklı saha içinden çok saha dışında olunca hep hocalarıyla sıkıntı yaşadı, kadro dışı kaldı. fenerbahçe'den ayrılıp bonservisi elinde olmasına rağmen transferin son gününe kadar kendine takım bulamayan volkan, trabzon'a gelmiş, orada da istenileni veremeyince sezon ortasında yine transferin son gününde konya'ya imza atmıştı. "zaman çalma" girişimleriyle galatasaray taraftarı yuhladı volkan'ı da, kaçırdığı goller sonrası konyalılar da "alkışlamadılar" herhalde. maç sonrası televizyonda yorum yapanlar volkan'ın muslera'yı geçememesine "sakatlık dönüşü" vurgusu yapsa da,işin aslı volkan şen gol yollarında oldukça beceriksiz bir oyuncu. fenerbahçe yıllarında atamadığı "kolay" gollerle sarı-lacivertli taraftarı az kudurtmadı...

    9- konyaspor'un yeni hocası sergen yalçın, kendine özgü karakteri ile futbol sahalarının ilginç profillerinden biri. başına geçtiği takımlarda iyi başlangıçlar yapıp, sonunu getirememesiyle de meşhur bir hoca sergen. dün gece takımını galatasaray'a karşı iyi hazırlamış, belli ki ilk maçta kendini ispatlamak için de iyi çalışmış galatasaray'ı ama futbol kağıt üstünde değil yeşil sahada oynuyor, istediğin kadar taktik ver, sahada psikoloji ön plana çıkıyor ve dün de galatasaray'ın amansız baskısına direnemeyen konyalılar oyunu kendi ceza sahasında kabullenmek zorunda kaldılar. sergen yalçın da maç sonu yayıncı kuruluşa verdiği demeçte herkesin gördüğü bu gerçekten bahsetti, oyuncularına mücadelerinden dolayı teşekkür etti de konuşmayı orada noktalamak yerine sürdürmeyi yeğleyince "yerden yatan oyuncular, şov yapan topçular, garip penaltılar" gibi cümleler sarf ederek komik duruma düştü. 86. dakikaya kadar zaman geçiren serkan ve volkan şen gibi konyalılardı, hakemin verdiği penaltıda da selim'in eli açıktı...

    10- galatasaray'da bafetimbi gomis durdurulamıyor, gollerini sıralamaya devam ediyor. geçen hafta karabükspor karşısında 4 gol attıktan sonra dün gece de 20. dakikada şans ayağına geldi ama en son 5 sene önce lyon forması giyerken kaçırdığı gibi penaltı vuruşunda topu filelerle buluşturamadı. yılmadı "kara panter" ve 69. dakikada kaleci serkan kırınıtılı'yı kafayla avladı ve gol sayısını 25e çıkardı. bu arada golcülüğü yanında karakteriyle de övdüğümüz fransız golcü, penaltıyı kaçırdıktan sonra rakip kaleciyi de tebrik etmeyi ihmal etmedi. adamsın be gomis...

    11- artık ligde son haftalara girilirken, telafisi olmayan maçlar da oynanmaya başlıyor, üst sıradaki takımlar şampiyonluk ve avrupa kupası bileti için ter dökerken, alttakiler de "can havliyle" kümede kalmanın mücadelesini veriyor. bu sert dönemlerde saha içindeki topçulara en büyük destek tribündeki taraftarlardan gelmeli. nazar değmesin, türk telekom stadı hınca hınç doluyor, biletler hızla tükeniyor da maça gelen taraftar bizim sami yen günlerinden bildiğimiz gibi "ateşli" değil. yeni stadın oluşturduğu "rahatına" düşkün kitle sarı-kırmızı tribünlerde çoğunluğu oluştururken, ellerden cep telefonu düşmüyor. dün gece maçın sonucuna ne kadar sevindiysem, twitterdan gördüğüm şu fotoğraf içimi o kadar burktu... maç boyunca bırakın şu telefonu be kardeşim... telefonsuz da yaşanıyor, biz yaşadık da, oradan biliyorum, hem de mutluyduk...

    https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...tiker-konyaspor.html
  • 444
    sahadaki oyuncular kadar tribündeki taraftarların ve ekran başındaki seyircilerinde yorulduğu maç olmuştur aynı zamanda. galatasaray ilk yarıda maçı hem koparacak hemde çevirecek bir oyun oynadı. galiba (bkz: 11 mart 2017 galatasaray gençlerbirliği maçı)'ndan sonra en erken gölümüzü yedik yine benzer şekilde yediğimiz golden sonra penaltı kazandık ama bu sefer penaltıyı değerlendiremedik. ilk yarıdaki oyunun sebebi yenilen şok golden sonra savunmanın ileri çıkarak geriden açık alan bırakıp konyaspor'un fofana ve volkan şen ile hızlı hücuma çıkma planının uygulanmasıydı tabi buna müsaade eden bir diğer etken ise orta sahada mücadele eden selçuk ve donk'un galatasaray'ın bu seviyedeki oyununda ideal orta ikili olamamasıydı. ndiaye'nin gidişi ve fernando'nun sakatlığı galatasaray'ı resmen orta sahasız oynatıyor konya orta alanda baskı yapınca ne selçuk ne de donk orta alanda top yapamadı. galatasaray başkansız şampiyon oldu teknik direktörsüz şampiyon oldu parasız şampiyon oldu inşallah bu seriye orta sahasız şampiyon etiketinide ekler. maçın yıldızı açık farkla gomis oldu benim için geriye gelip top alması hatta top dağıtması , bitmek bilmeyen coşkusu , enerjisi , kazanma hırsı , daima oyunun içinde olması muazzam. galatasaray'ı öne çıkaran bir diğer etken ise fizik kondüsyon seviyesinin çok iyi olmasıydı hemen hemen oyundan hiç düşmedik.

    muslera: (5) form düşüklüğü yaşadığı kesin ama onun kalitesinde birini bulmak mevcut maddi imkanlarla imkansız. takımda ilk sahip çıkılması gereken oyuncu. gördüğü sarı kart anlamsızdı konyalı oyuncuların zaman yeme hareketleri herkesin gözüne batıyordu zaten dünyanın neresinde hakemle uzun uzadıya polemiğe girersen kart görürsün hakem musleranın kalesine gitmesini bekledi ama muslera uzatınca kart gördü.

    mariano:(5) feghouli'ye attığı paslar ve maicon' açtığı orta hariç çok pas hatası yaptı sergenin taktiğimiydi bilmiyorum ama konya onun tarafına sıkı baskı yapıp alan daraltınca ideal oyunundan uzak kaldı yinede son haftalarda tecrübesine ve oyun zekasına fazlasıyla ihtiyacımız var. gördüğü kart ise yine muslera gibi kendi hatasıydı yaptığı hareket zaten sarı kartlıktı hakem sadece faul verdi kendisi itiraz edince sarı kart gördü.

    maicon: (6) geçen yazmıştım yine yazayım bu adam sezon başında geriden ortasahaya ve terse yani sol kanada adrese teslim paslar atarak oyunu geriden kurup oyunun yönünü değiştirebiliyordu şimdi ise bu pasları çok sık yapmıyor denese bile pas isabet oranı ciddi düşük durumda. kenar yönetiminin tercihi mi yoksa kendi tercihimi bilmiyorum ama savunmadan çıkarken bu adama ciddi ihtiyaç var.

    serdar:(6) çok iyi mücadele ediyor , çok iyi savaşıyor ama ceza sahası içinde ve dışında her an faul yada penaltı yapacak şekilde oynuyor bu konuda biraz kendini kontrol etmesi gerekiyor.

    nagatomo:(7) gelince çoğu kişinin aklında soru işareti vardı ama her maç kendine hayran bıraktırıyor. kısa sürede takımın bir parçası olmayı başarabilmesi ise yüksek karakterde bir futbolcu olmasından kaynaklanıyor.

    donk: (5) maçın en kötüsüydü hiç bir varlık gösteremedi ikinci yarıda çıkması doğru karardı.

    selçuk:(6) donk'a nazaran daha iyiydi en azından bir şeyler yapmaya çalıştı. kornerleri belhandayla paylaşması ve serbest vuruşu maicon'a bırakması yine doğru karardı. yine galatasaray'ın ortasahasız oynadığı gerçeğini değiştiremiyor maalesef.

    belhanda:(7) fena değildi ara pası attı , orta açtı , top tuttu kendisi ne zaman bir şeyler yapmaya başlasa hücumda bir aksiyon oluyor. kaçırdığı gol talihsizlikti maçın kahramanı olabilrdi olmadı maçın sonlarında yorgunluktan pas hataları yapsada belhanda olmadan galatasaray hücumda yarım kalıyor.

    feghouli: (7) maçın iyilerindendi. ilk defa kendisini bu kadar diri gördüm . belhanda ve gomisle ne kadar yakın oynarsa etkinliği o kadar artıyor. ve sezon başından bu yana ilk kez bir maçta sağ kanatta bu kadar koşturup içeriye orta yaptı. bu formu devam eder umarım.

    garry:(5) maçın etkisiz oyuncularındandı. sergen işine iyi çalışmış sağ kanatta mariano'yu ve sol konatta garry'yi iyi kilitlediler. bu diğer maçlar için rakip takımların nasıl önlem alınması gerektiğinide gözler önüne serdi. ben maçın belli dönemlerinde rodrigues'in sağ tarafa geçmesini bekledim ama olmadı.

    gomis:(10) büyük karakter büyük oyuncu iyi ki bizimlesin.

    sinan:(7) uzun aradan sonra ilk defa gelen şansı iyi değerlendirdi. bir gol bir asistiyle maçı çeviren oyuncu olmayı başardı. sinan'ın potansiyeli çok daha yüksek umarım bu son fırsatı olur ve hem kendisini hemde galatasarayı yukarı seviyelere çeker. çünkü buna hem kendisinin hemde galatasaray'ın çok ihtiyacı var.

    linnes:(7) mariano'dan daha derli toplu oynadı yeteneği kısıtlı olmasına rağmen iş ahlakı üst düzey olunca sahada bunu net görebiliyorsunuz.
  • 447
    ilgili maçtaki tribün desteğini beğendim. hatta son 2-3 yılın derbi performanslarından bile daha etkiliydi. inşallah bundan sonraki maçlarda da (içerdeki) bu artarak devam eder. bizim takım tribün desteğini arkasına alarak özellikle ikinci yarı hiç çıkarmadı rakibi. hakem tribünden pek etkilenmedi aslında, birkaç önemli de hata yaptı. deplasman takımları için ideal hakemdir kendisi.

    kadıköy'de eyyamcı kaşarlanmış hakemlerdense h.umut meler gibi hakemleri tercih ederdim açıkcası.

    onun dışında maç performansı olarak başta feghouli olmak üzere serdar ve yuto'yu beğendim. asist ve galibiyet golü ile maçı çeviren sinan adına sevindim. maç içinde bazen kayboluyor ama top ayağına yakışıyor. hatta top ayağına geldiğinde 'bu adam kaptırmaz' diyebiliyorum, bu çok önemli. allah vergisi yetenekleri var ama eksik yönlerine baya çalışması lazım, ben oldum havalarına girmemesi lazım vs.

    iyiki derbi önceai böyle sıkıntılı bir maç oynamışız diyorum. 7-0'lık karabük galibiyeti ayarlarımızı bozmuş açıkcası. o maçtan sonra derbiye çıksaymışız aykut'un bile şaşıracağı bir mağlubiyet alabilirmişiz. sonuçta herşeyde bir hayır vardır.
  • 448
    gerçekçi olmayan bir oyun düzeniyle kazandığımız maçtır efenim. göbeğin belhanda-selçuk'tan oluşan bir takıma karşı koskoca 45, uzatmayla beraber 50 dakika pozisyon bulamayan bir konya vardı. elbette zorlu maçlarda böyle bir maceraya girişilmez. zira öyle bir durumda deşerler. şu maçın 2. yarısındaki oyunu bence unutalım. kazandık bitti gitti.
  • 450
    yorumcuların alayı bir tutturmuş konya'nın bulduğu pozisyonlar konya'nın bulduğu pozisyonlar.... hele bazıları var ki, neymiş konya ilk yarıyı 3-0 yaparmış. trabzon bulursa bu pozisyonları farklı olurmuş. aynı söylemlerle kadıköy'e yolladılar bizi. elimizden kaçırdık fener'i.

    hayır, abi izliyorum izliyorum volkan'ın çakallık yaparak girdiği pozisyon harici eyvah dediğimiz bir tane konya atağı yok yahu. biz hangi ara 3 pozisyon verdik konya'ya lütfen biriniz hatırlatınız.

    ha bu arada konya 3-0 yapardı diyenler nedense gomis'in kaçan penaltısını, feghouli'nin kalecinin üstüne vurduğu %99'luk pozisyonunu ve maicon'un direkten dönen topunu ki devamında gomis akıl almaz bir pozisyon kaçırmıştı, konuşmuyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın