• 9
    bu nesil o kadar mükemmel, o kadar efsane bir nesildir ki anlatılmaz. galatasaray hakkındaki en iyi kararları onlar verirler ama gelin görün ki galatasaray en büyük başarısını bu neslin bir çoğu daha portakalda vitamin iken kazanmıştır. yavaş olun la biraz. yeni nesil iyi güzel de her bok sizin sayenizde olmuyor ve sizin neslin en büyük hatası bu. dünyayı kendi etrafınızda dönüyor zannediyorsunuz. aslında bunda sizin suçunuz yok tabi. sizi birer prens veya prenses olarak yetiştirmeye çalışanlarda suç.
  • 6
    internetin için doğmuş nesildir. bir kısmı yedikleri etin süpermarketlerin arka tarafında üretilen bir "şey" olduğunu düşünüyor. görmediler çünkü. yani kaburga dediğinde bir hayvanla eşleştiremiyor.

    bu yüzden de manipüle edilmeleri çok kolay. bilgiyi kucaklarına bırakılan bir olgu olarak algıladıkları için doğru bilgiye ulaşmak gibi bir çabaları hatta kaygıları bile yok. önlerine koyulanı yiyorlar. en büyük sorunları bu.
  • 42
    sabırsız, sebat nedir bilmeyen, rasyonaliteden uzak, anlık yaşayan, tüketici bir çekirge sürüsü *. o yüzden de bilimsel araştırmalarda hep perseverance * yönünden eksik çıkarlar. ha bu nesli de yaratan toplum ve aileler onu da atlamayalım. dolayısı ile bu kaos ortamında onlara iyi rehber olacak, gerekli ortam ve düzeni sağlayacak yetişkinlere ihtiyaç var. o yüzden her şey taleplerine göre şekillenmemesi gerektiği gibi futbol da bu tercihlere bırakılmamalı ve kendi kültürel düzenini korumalı. yoksa onu da heveslere kurban edip, tüketeceğiz.
  • 19
    arda turan’li, emre colak’li bir galatasaray’i izlemek yerine acip premier ligi izlemeyi tercih edecek pragmatist kusak. dunyanin gercegi bu arkadaslar. sen atalay’a, yunus’a sans verirsen meraktan da olsa bu yeni nesil futbolseverin galatasaray maclarini izlemek icin bir motivasyonu olur. sen gidip kriminallerle, eski futbolcu artiklariyla takimi doldurunca ustune bir de yabanci kurali garabeti eklenince yeni nesil taraftari da kaybediyorsun.
  • 82
    40 yaşına yaklaşmış biri olarak söyleyebilirim ki, her yeni kuşak bir öncekinden daha zeki. bakmayın çirkin yaşlanan insanların gençler hakkında ithamlarına. fatih altaylı'nın cumhuriyet temalı formatında ahmet arslan'ın memleketin geleceğine dair ümitvar söylemlerini dinleyin lütfen. umarım hoca yanılmıyordur.

    ama söyle bir gerçek var ki, her yeni kuşağın cahili bir öncekinden daha cüretkar. işte bu problem nasıl çözülür düşündürücü. sokretes'in savunmasında bahsedilen bilmek konusu yani 'bilmediğini bilmek' gerçekten çok hayati.

    insan okudukça aslında hiçbir şey bilmediğini anlıyor, okuyun kardeşim. herhangi bir şey okuyun.
  • 86
    içlerinde olmaktan gurur duyduğum kuşak. yıllarca algı operasyonu ile altında kalmadığımız negatif ünvan kalmadı. her türlü hakarete maruz kalan bu gençler bugün tek bir hukuksuzluk yapmadan sokakları cumhuriyet bekçiliği ile inletiyor.

    dipnot: yukarıdaki genellemenin hangi kesime yazıldığı malumunuz. lütfen değerli abilerim ablalarım üstüne alınmasın.
  • 7
    nesilcilik... kuşakçılık... napıyosunuz olm siz? :(

    1990'lı yılların ortalarında ve 2000'li yıllarda doğan çocukların ait olduğu jenerasyon.

    bu arada; burdaki genç kardeşlerimizin eski toprakları yaşları üzerinden, nesilleri üzerinden veya kuşakları üzerinden vurduğuna hiç şahit olmadım. fitili ateşleyenler ne hikmetse hep bizler oluyoruz. perhizli lahana turşulu laf buraya uyar sanıyorum, ühüh.
  • 94
    eğitim sahasından gelen biri olarak z kuşağının en büyük travmasının haksızlığa uğramış olmak ve otoriteye boyun eğmek zorunda bırakılmak olduğunu söyleyebilirim.

    o yüzden mantıklı ya da mantıksız bütün yasaklar ve onları kontrol altında tutmaya çalışan şeylere karşı tepkiseller. bu konuda rasyonellik de zerre umurlarında değil.

    şu bir gerçek ki z kuşağı bir önceki kuşaktan farklı olarak başka bir iklim görmedi. o yüzden bizim arada kalmışlığımız onlarda yok.

    onlar zaten çoktan kaybedilmiş bir savaşın ürünleri. henüz hiç savaş vermediler. yılgınlıkları öğrenilmiş değil doğuştan kazanılmış ya da onlara miras kalmış. o yüzden eskinin dinamiklerine özlem duymuyorlar onun yerine yeninin onlara eşitlik getirecek düzlemini hayal ediyorlar.
  • 44
    sosyal medya kuşağı. hayatlarının her alanında internete erişimleri çok rahat olduğu için bir takım şeyleri diğer nesillere nazaran daha erken yaşta öğrenmiş oldukları bir gerçek. ancak bu da onların erken sıkılmalarına sebep oluyor. doyumsuzluk yaratıyor.

    galatasaray üzerinden bir örnekle; 14 sene şampiyonluk bekleyen insanların, bugün futbol takımımız için yaptığı eleştiri ile 2000 ve sonrasında doğan neslin yaptığı eleştiri bariz farklılık gösteriyor. limitler, beklentiler çok farklı.

    ayrıca ben de kendilerinin yüceltilmesi ya da kurtarıcı olarak görülmesini mantıksız buluyorum. doğan ilk insanlar değiller, son da olmayacaklar.

    herkes önce kendisini, sonra çocuğunu ya da kardeşini iyi yetiştirebilirse kuşak falan konuşmaya ihtiyaç duyulmaz.
  • 66
    "muhalefet partileri terör örgütlerine ve dış mihraklara çalışıyor" yalanına inanmayan nesil. bu yalanı söyleyenlerden de nefret eden nesil. birilerinin itibarı tamamen ayaklar altına alınmışken tabi ki gündem değiştirilmeye çalışılacak. milletin karnı açken sabaha kadar "fake news" bassınlar sadece kendi kuyularını daha derin kazmış olurlar.
  • 69
    x ve y kuşağı mensuplarının sanki kendileri hiç genç olmamışlar gibi akıl vermeye çalışıp kafalarını ütülediği genç nesil. son 20 yıldaki teknolojik kırılma / sıçrama artık ne derseniz deyin yüzünden bu dönemde kuşaklar arasındaki mutlak değer belki de hiç olmadığı kadar açıldı. bir mensubu olmasam da mesleğim gereği z kuşağının gerçek anlamda her kesimiyle 7/24 iç içeyim ve bu süreç bana çok şey öğrettiği gibi halihazırda farkında olduklarımı da perçinledi. z kuşağına dair öyle yeğenden, kuzenden tırtıkladıklarım dışında çok ciddi bir saha tecrübem olduğunu söyleyebilirim ve sadece şunu belirtmek isterim ki öyle geçmişe yönelik şişirme laflarla ve hamasi söylemlerle ikna edilecek gençler değil bunlar. genelleyecek olursam, gayet zekiler ve de zehir gibiler. bilgiye erişimleri var, sorguluyorlar ve ufukları çok açık. ışıklarını görmek için önce onlara inanmalısınız, parmak sallayıp büyüklük ve bilmişlik tasladığınız anda zaten sizi sallamazlar öyle havanda su döven moruk olursunuz. hangi yönde kafa ütülerseniz ciddi yönde antipati öznesi olursunuz. z kuşağı değilseniz, ancak olabildiğince geleceğe yönelik ve bilimsel donelere dayanan somut argümanlarla z kuşağıyla iletişim kurabilirsiniz. popüler ve her kafadan bir sesin çıktığı boş laflara karınları fazlasıyla tok, bunları zaten fazlasıyla biliyorlar ve bir kere sizi "eski kafalı" olarak etiketledikten sonra kırk takla da atsanız bir daha sağlıklı iletişim bile kuramazsınız kendileriyle. gençleri rahat bırakın ya da kendilerini insan yerine koyarak oturup doğru düzgün, ileriye bakan ve de dolu dolu iletişim kurun. şu anda gençleri gerçek anlamda kucaklayan bir siyasi parti maalesef yok ama çabalayan var çabalamayan var. diyeceklerim bu kadar.
  • 34
    galatasaray'ın geleceği olan ama galatasaray'ın geçmişte saha içi-saha dışında nasıl haksızlıklara uğradığını mutlaka bilmesi, öğrenmesi gerekirse çekinmeden araştırp sorması gereken zehir gibi, çakı gibi kuşaktır. geçmişte yaşananlara takılıp kalınmamalı ama bilinmeli ve ona göre de tedbir alınmalıdır. zira karşımızdakiler genelde aynı oyun planıyla karşımıza çıkıyorlar.
  • 23
    yav adamlara sanki doğru düzgün bir gelecek bıraktık da kendilerini eleştiriyoruz. şu yapılan muhabbetin kahvehane muhabbetinden farkı yok. ülkemiz için konuşuyorum, sahi naptık bu çocuklar için? iktidardan şikayetçiysek 20 senedir bunları iktidar yapan biziz. onca sene boyunca bu çocuklar mı verdi oy? eğitim sistemi değişe değişe bi hal olmuş. sınav isimleri için nerdeyse alfabenin bütün harflerini kullanmışız, doğanın mına koymuşuz, yasaklar baskılar kol geziyor. kendisini ifade etmeye kalksa 6 ay yatarları var minimum. pardon biz hangi boku başarabildik de bu yeni palazlanan insanları eleştiriyoruz? “dön de bi kendine bak” deseler verebileceğiniz bir cevap var mıdır? dünyanın en büyük sanal kütüphanesine erişim sizin zamanınızda yasaktı deyip götleriyle gülseler utancından insan içine çıkamazsın, bi de eleştiriyoruz üstelik..
  • 91
    koca yürekli kardeşlerimiz, çok haksız ithamlara konu olduklarını, her dönemin insanının yaşadığı dönem şartları düşünülerek değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha öğrettiler, zamanında bize de metalci satanist yaftaları yapıştırılırken aslında aynı şeyleri yaşıyormuşuz, onları çok seviyorum bu ülke güzel bir ülke olacaksa onlar sayesinde olacak.
  • 12
    fazlasıyla abartılmakta olan, internet sayesinde yarım yamalak bilgilerle donatılmış tabiri caizse wikipedia gençliğidir. sosyal medyanın gazladığı yönde süzülür ve basit bir şekilde manipüle edilebilirler. bu kardeşlerimizden çok büyük ümitler besleyenlere belirtmek lazım; insanlar yaşadıkları dönemlerine ve sosyal çevrelerine göre şekillenirler.

    68 kuşağını ele alalım. 68 kuşağı gençliği dediğimiz kitle, o dönemin ananelerine göre şekil almış ve dönemin koşullarına göre oluşmuş bir kitleydi. sosyalizm yükselişte, soğuk savaş atmosferi, buna göre kutuplaşmış kitleler ve gençlik hareketleri. klasik beşiktaşlı anlayışı gibi "hakemler olmasa dünyanın en büyük takımı biz olurduk" kafasında övülmesi yersiz. bahsi geçen dinamikler günümüzde de olsa, benzer gençlik hareketlerini şu an dahi görebilirdik. fakat dünya değişti ve değiştiği yöne doğru yeni kitleler oluşmaya başladı.

    şimdi ise kapitalizm ve kültürel emperyalizm hegemonyası mevcut. sosyal medya aracılığıyla da bir güzel yedirilmekte bu düzen. günümüz dinamikleri de bu yönde olduğu için, z kuşağı dediğimiz günümüz gençliği ona göre şekillenmekte. yani kısacası dünya gündemini birileri ne yöne doğru kaydırmak isterse, gezegendeki toplumlar da o yöne göre gençlik yetiştirmekte. bu böyle gelmiş, böyle gider.

    z kuşağı gençliği de zaman içinde yaş aldıkça, günümüz kişilerine benzeyecekler ve kendilerinden sonraki kuşağı çok farklı görecekler. halbuki o kuşakta, sonraki kuşaklarda zaman geçtikçe atalarına dönüşecekler. tıpkı bizim de zaman içinde babalarımıza dönüştüğümüz gibi.
  • 13
    87 doğumluyum ve aslında şanssız bir kuşakta olduğumu düşünmüyorum. tek şanssızlığımız rte. ki bu durumda z kuşağı ile aynı şanssızlığı paylaşıyoruz zaten.
    sonrasında bir galatasaraylı olarak asla şanssız bir nesile mensub değili(z)m malumunuz.
    bir kere temmuz 87'de doğdum, yani 86-87 sezonunda (14 yıllık hasretin bitişi-haziran 87'ye denk gelir) yaşanan şampiyonluğu saymazsak, 14 adet şampiyonluk sığdı ömrüme*
    yaşanan sayısız avrupa başarısını ve epik maçları düşünmeye kalksak bile bir çoğunu unuturuz, bırakın yazmayı.
    milli takım mı?
    orada bile yaşanan bütün başarılara sahit olduk bizim nesilce. bursasporlı selimin kluivert'ı kitleyip, hollandaya galibiyetimizden, vlaovic-alpay pozisyonundan, euro 2000'de okan'ın attığı tarihimizdeki ilk golümüze kadar, aklınıza gelebilecek her an. 2002 ve 2008'i saymıyorum bile.

    bu başlıkta, z kuşağından bir çok kardeşimizi okudum. inanılmaz aklı başında ve tutarlı bir şekilde fikirlerini tasvir etmişler. aynı şekilde büyüdükleri internet ortamını, onları etkileyen günümüz koşullarını. gerçekten böyle bir bilinçli kuşak bizim için çok büyük potansiyel. o yüzden gerçekten kendilerinden öğreneceğimiz çok şey var. zaten öğrenme bitmez, bitmemeli.

    ama kaba tabirle, bu nesilde en sevmediğim huy bir boku beğenmeme ve hiç bir şeyden memnun kalmama. aslında birazcık sabır ile belki de her şey çok daha kolay olacak.
    fakat bunu diyince bizim nesli de kolay beğenen zevksiz, başarıya önem vermeyen bir nesil gibi düşünemeyin.
    ulan bir kere hocamız hiç bir başarıyla yetinmeyin, yarını da düne mahkum etmeyindiyen adam. lafın inceliğine, içindeki anlama bakar mısınız?
    hayatımızın her anında bunu hatırlarız.
    tabii ki de memnun kalmayın, itiraz edin, en iyisi için savaşın.
    ama sabredin, allah aşkına bir sabredin
    olaya takımımız üzerinden bakarsak;
    başımızda galatasaray için dünyanın en iyi hocası var.
    çok vizyoner ve akıllı bir başkanımız bir de seversiniz sevmezsiniz, florya ve oyuncularımız için en büyük şans olan abdürrdahim albayrak var.

    tepemizde bir uefa baskısı ve önümüzde zor bir yol var.
    çok dikkatli adımlar atmamız gerekirken, sözlüğe bir giriyorum.
    anam.
    anam, anam. yangın yeri ortalık.
    garry hemen satılsın, trezeguet gelsin.
    şu genç çok iyi, gomis gitsin.
    yok o gitsin bu gelsin.
    muğdatla mı şampiyonlar ligi oynayacağız.
    yahu hele bir durun.
    bakın belki de hiç satış yapamayacağız, aynı kadro ile, belki de sadece bir iki kiralık yabancı ya da bonservissiz isim alacağız.
    hiç de uzak bir ihtimal değil bu.
    ama ne yapıyorsunuz, hemen minicik belki de birinin götünden salladığı bir transfer söylentisi için dünyanın sonu gelmiş, bitmişiz gibi yorumlar yapıyorsunuz.
    yemin ederim en sinirlendiğim kısım bu.
    malesef sami yen'de oyuncu ıslıklama, maçı bırakıp tepki gösterme hep bu kuşağın katılımı sonrası başladı. bakın tepki göstermek için bile maç bitimi beklenemiyor. çok saçma, gerçekten çok.

    ben (belki de entry tam tersini söylese de) kesinlikle ayrımcılık veya diğer nesilleri kötüleme derdinde değilim.
    tek umrumda olan galatasaray'ın başarısı ve buna en ufak bir şekilde olsa bile engel olabilecek en ufak şeylerin yaşamaması.
    tribündeki bir ıslıktan, sinerjeyi bozabilecek olan minik bir yangına kadar.

    lütfen, biraz sabır.

    unutmadan, kuşaklardan bağımsız bütün davamız galatasaray.
    buna engel olmak isteyenler de umarım başarısız olurlar.

    edit: imla
  • 58
    "bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. kaba bir şekilde yemek yiyorlar. yetişkinlere karşı saygısızlar. anne-babalarına karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini sinirlendiriyorlar."

    “günümüzün gençleri öyle umursamaz ki, ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.”

    1. paragraf aristoteles'in sözleri (m.ö.335), ikincisi heseiod'un (m.ö.800). ayrıca yakın geçmişte de anne frank'in hatıra defterinde denk gelmiştim (1942); dedesi(yanlış hatırlamıyorsam dedesi) radyo denen illet çıktığından beri yeni neslin rayından çıktığını, gençlikten umutsuz olduğunu söylüyordu. son bahsettiğim nesil boomer neslinin velileri ve onların gençlikleri savaş yıllarında dahi büyüklerinin gözüne batmış.

    hasılı z kuşağı "cıs, kaka" değil, biz yaşlanıyoruz ve yaşlandıkça da değişime uyum sağlamakta daha fazla zorlanıyoruz, elimizdekilere daha fazla sarılıp daha muhafazakar oluyoruz.

    öyle üstüne yoğurt döksen cacık olmaz durumu yok bu nesilde, artık amca oldunuz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın