dünya futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış portakalımız. aktif kadromuzun en değerli parçası. sözlük için aldığım nickin kahramanı.
maalesef son günlerde başta basın ve basının gazına gelen taraftarlar tarafından topa tutulmaktadır. işin ilginç tarafı bu kesimin büyük bir çoğunluğu sneijder'i yerin dibine sokarken halen, ısrarla
selçuk inan'ı övmeye devam etmektedir. selçuk hakkında artık söylenecek sözlerin sonuna çoktan geldik. onun nasıl bir kambur olduğunu anlatmaya gerek yok ama şu günlerde maalesef sneijder'i savunmak zorundayız. çünkü başta fener medyası onu kötü göstermek, taraftarın önüne atmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
yakın zamanda benim hatırladığım sneijder olmadan oynadığımız 2 maç var.
1. (bkz:
26 mayıs 2016 galatasaray fenerbahçe maçı)
sezonun son maçı. bizim için sadece bir kupa maçından çok daha fazlası. kaybedersek sadece ezeli rakibimize kupayı değil, avrupa kupalarına katılma hakkımızı da kaybedeceğiz.
maçın favorisi şampiyonluğu kaybetmesine rağmen kuşku yok ki fenerbahçe. ancak ilk yarı maça iyi başlayan arzulu başlayan galatasaray. atak üstüne atak pozisyon üstüne pozisyon. çok iyi bir pas oyunu ve bu oyunu yönlendiren bir şef, gerçek bir maestro wesley sneijder.
ikinci yarı ise tam tersi bir tablo. orta sahayı geçemeyen, pas dahi yapamayan, ne oynadığı belli olmayan tabiri yerindeyse başı kesilmiş bir tavuktan farksız bir galatasaray. tabi 1-0 öne geçmenin vermiş olduğu bir yaslanma diye düşünülebilir. ancak gerçek şu ki 2. yarı sneijder'in sakatlığı yüzünden sahaya çıkamaması bu kötü oyunun nedeni.
2. (bkz:
2 ekim 2016 galatasaray antalyaspor maçı)
bu maç skor olarak fener maçından çok daha farklı. ilk yarı yine sneijder oyunda ve aslında yine oyunun hakimiyeti, pozisyonları yakalayan takım galatasaray. ofsayttan yenilen saçma bir gol dışında aslında her şey yolunda.
2. yarı yine sneijder oyundan çıkıyor ve podolski oyuna giriyor. bir nebze 4-4-2 dizilişine dönüyoruz. maçın sonunda ise 3 gol atıp kazanıyoruz. eğer olaya bu şekilde bakarsak "4-4-2 en iyi diziliş, sneijder yokken galatasaray süper". hayır işte o işler öyle değil. 2. yarı takım doğru dürüst pas yapmadı pas. ne organize bir atak, ne kaçan bir gol pozisyonu. sneijder de çıkınca herkes bruma'nın ayağına bakar oldu. 2. yarıyı açın tekrar izleyin. selçuk'un attığı frikik golüne kadar ortada rezil bir futbol var. duran top sayesinde kilit kırıldı ama aslında yine oyun düzelmedi. 2. gol de pek farklı değil aslında. yine bir bireysel beceriyle bruma'nın yardırıp attırdığı bir gol. 3. gol ise zaten artık deplasmanda açılmış olan bir anadolu takımına atılabilecek bir gol.
eğer her iki maçın da 2. yarıları skordan bağımsız bir şekilde izlendiği taktirde sneijder'in nasıl büyük bir oyuncu olduğu daha net anlaşılacaktır. hee maalesef ki bizim seyircimiz için iyi oynamak demek volkan'ı bir sağa bir sola yatırmak demek. gol atmak demek. gol atmamış ise iyi oynamamıştır. ancak sneijder bu zihniyete asla ve asla yedirilmeyecek.